bir , gğR “Tgiy *uoğ — aoyunur © çapar opp 0çs uöpde SöMY SA daf “5 LU > alaz öp ruj » “afoy — 9 “ 'Teyos sep Oka Maşdapyo ynoi yayını << tapayoş İp SM0 Yaruzoy OYU “a1 Cİ, kl Mizbekirk eee er Sili REP? EErER Ex ğ : Li HERE ÇesE A gizözE 3 oi: 267, görizi RELEEEE : BİLİN ileri ii 5.» e 3 E5 . ve Rağis iŞ :. pi pri BE: Gişe) Bİ“ en p ira pek e İn ei 2 “ze İİ di i li Dıığ: El — 8 pri & ep apipi ağ ' İZE Mleğir' leri İm MEĞER Şi BARİ e şiş. 3 si Mili alimu bi.is 1 5 işi “ bigi 3 riks g REŞEE. şe 5 zeliş ÇE m itip > : < : $ we23 ş sg z 5 > > 5 9 bel mı iipiteizi ir ipne, ii şo PER işine ii Bld pera ii; keş! i sıpm il 3 ri h e ei Ri eli "n in £ di 8 el İG EHERERR A! 196 PARDAYANIN OĞLU rakmazsanız büyük bir felâket vuku bu- Jacaktır ve bundan mesul olacaksınız. Ve yalvarır gibi bir sesle ilâve edi. yordu: — Rica ederim mösyö, halime bakın. Benim gibi zavallı bir ihtiyardan ne di- ye çekiniyor ve şüphe ediyorsunuz? Bu sözler Bertiy'nin — endişesini bir kat daha arttırdı. Tereddüt etmedi, O- dasınm kapısını açarak, ibtiyar kadını içeriye aldı. Kâhya vazifesini yapmıştı. Artık hiçbir şeyden mesul tutulamazdı. Zaten ihtiyar doğru » söylemişti: İki büklüm olmuş ve baston sayesinde güç- lükle yürüyen bir kadının o neresinden korkulabilirdi? Bunun Üzerine kâhya biç endişe etmederi yavaşça çekilip git- ti. Esasen, ona, genç kıza ir mahpus muamelesi yapmasını kimse söylememiş ti. k İhtiyar kadın odaya girince, Bertiy aeri bir nazarla onu tetkik etti. Bu, çok ihtiyar, kısa boylu, çok şişman bir ka- dındı. Üzerinde eski, yamalı fakat ter- temiz bir köylü elbisesi vardı. o Güler- yüzlüydü ve çehresinde bir nevi iyilik ifadesi seriliyordu. Genç kız onun göz- leri içine dikkatle baksaydı, belki ondan bir hayli çekinirdi. Fakat Bertiy, ancak zahiri tetkikle kaldı ve hemen sordu: — Sizi kim gönderdi? —DBir kazaya uğrayan ve hayatı teh» likede olan bir asilzade. Yüzü, birdenbire sapsarı kesilen Ber- tiy, dehşet içinde bağırdı: —Yiğitlanmı? ; » İhtiyar kadın başını sallayarik: .— Hayır, dedi, ismi öyle değikli. Ba- ma başka bir isim söylediler, | şövalye; 45 Par.. Par. Parda.... evet, Pardayan. | amam — Eğer beni asil bayanın yanma bı- dayan isminin birdenbire önünde telli fuz edilmesi, onu oldukça şüphelendiri- yordu. Hayretle sordu; — Sizi gönderen mösyö dö Pardayan “mı, Fakat ben onu orum. ihtiyar kadın, kendikinden emin bir ayıplar i — Tanıyorsunuz, dedi, bana söyledi- gine bakılırsa, geçen © gece sizi bi. EVE o getirmiş. Bertiy büsbütün artan bir hayretle bağırdı? — Fakat bevi buraya mösyö dö Par- dayan değil kont dö Marjensi getirdi! Kadın bastonunu yere vurarak s€vİn$ le bağırdı: — Ta kendisi işte, Bu şövalye dö Par dayan Kont dö Marjensidir. Bunu ba- na kendisi söyledi. Fakat bu bir sürü i- sim arasında #ihnim karmakarışık olu” e kızın içinde hafif bir şüphe W yandı. Hemen çıngırağı çaldı ve içeriye giren.hizmetçiye sordu: — Bu eve gelip giden masyö Şövely? dö Pardayanı tanıyor musunuz? — Şüphesiz, asil bayan. Sizi buraya getiren de odur, — Demek ki Kont dö Marjensidir? Hizmetçi gülümsiyerek cümleyi tâ iş — Şövalye dö Pardayandır. Galiba bu ismi diğerine çok tercih ediyor. Bertiy teşekkür ederek, bir tebessüm- le hizmetçinin çekilmesine misaade et- ti ve sonra ihtiyar kadına dönerek sor- lu: 5 — Demek ki sizi gönderen bu âlice- nab ve yüksek asilzadedir? Onun yara- landığını söylüyorsunuz? Kimbilir bel- ki de tehlikeli bir surette? Çabuk söy- , bana izahat verin. © Fakat bu defa da, şüphe etmek gırasi Wİİ ik e ve 5 ak f i 5. aş ” , İn v I : İİ ii ih EMİ iki B 5 Ss. ES . ga 4 selimin ei ij e” Şale ığ ER ll 2 Bo zalak daki .Ağ Gk iğay 5 demiş lite cnkkia yi İE - işiieirr LİğiğşiZi MgaİpEz, 5 İğ biesinienöğlEs idim z ir Hare Batati ani dydadii çeekll iyi ARİ çASEEİEREN İL ARĞE şsdk abrraE3lz34353 8414383343565 AR in GeMledi Balli çi İş; < Sağ. zi j iş şii MO R.E Birr der iç in z 58 şRES sünedağlı $$ sicaniz RM EİN) v9 5,48 e ğ ; izi Bibüle sasi tü e 2 gali siiri meli şiiri. > BİğAİŞ Biaz 38 $ Saadös,ö MA iii aitiğ Mei teki reel 4 sh iLE kik aşPi Eşi ue dö$ciRi3 gkttrieşi iilösiene bi iiieiii BİR Şi 3 23 iü & eN PARDAYANIN OĞLU 193 a Yirmi dört saatlik musalahanın ne ethem miyeti olabilirdi? — Affetmiyordu ve u- nutmıyordu. Muşalaha müddeti bitince her zamankinden daha dehşetli bir mü- <adeleye gitişecek ve bu iki maniayı yok edecekti, Fakat şimdilik o hâlâ düşmanının elin de bulunuyordu. Aksilik etmemek, mü- Tâyim davranmak lâzımdı. Bunun . için gayet nazik bir tavır takınarak: — Benimle beraber teşrif edin, möt yö dedi. Odadan beraber çıktılar ve Pardayan, heyecanla | bekliyen iç arkadaya, tahmi- ni veçhile Konçiniyle uyuştuğunu süy- İerken Konçini de uşaklarına ertesi gü- ne kadar mezuniyet veriyordu. On beş dakikadan az bir zaman için- de Pardayan, Eskargas, o Karkan ve Grengayla birlikte evde yalnız kalmış. tarda, Gayet tabii olarak biran “evvel Jan .kurtarmak,için aşağıya in diler. Fakat delikanlı uyuşturucu mad- denin tesisi altında hâlâ uyuyordu. U- yanıntaya kadar beklemeleri icap edi- yordu. Esasen önlerinde bir hayli vakit vardı, . Pardayanın oğlu gözlerini açınca, ilk işi, kutuyu aramak oldu, Onu manto ve kılıcıyla beraber yerinde buldu. Kısa bir izahat ve teşekkürlerden sonra, Ra s0- kağındaki küçük evden ayrıldıkları 2a- man saat beşi geçiyordu. , XXX” Pas-Partu oteli, Sen - Denis sokağın- ta, Sent - Oportün kilisesinin biraz öte- sinde bulunuyordu. Bu civar en kalabalık yerlerden biriy- di ve bu otel de şehrin en iyi otellerin. | den biri sayılıyordu. Pardayan, oğluyla arkadaşlarını, iki gün evvel Bertiy'nin gelmiş olduğu bü otelin küçük salonuna götürdü, Yalnız Kskargas, o Galigayın Janı — sözde — kurtarmak için göndereceği adamın kim olduğunu öğrenmek Üzere Ra sokağın" da kalarak, Konçininin evini nezaret al- tında bulunuduruyordu. > Bu fikri Pardayan ortaya © atmış ve Janın, Galigayın itimadına mazhar olen dostunu tanıması icap ettiğini söylemiş ti. Derhal şunu söyliyelim ki, Sacttayı takip etmiş olasi gölge © Eskargasdan bağka birisi değildi — Esasen açık göz delikanlı Saettayi yakından © tamdığı için, onu görünce derhal kim olduğunu »alamıştı. Fakat onun nereye gittiğini öğrenmek istiyordu. Pardayan Nikol hatuna birçok nefis yemekler ısmarlamıştı, çünkü © Jan iki gündenberi hiçbir şey yemediğini o- nun pek yakında bütün küvvetine müh» taç olacağını biliyordu. Yemek hazırlandığı o müddetçe, Jan mühim bir dilekte bulunuyormuş gibi mahcup bir tavırla, Pardayartlar, ni- şanlısma sit olan kutuyu (o saklamasını rica etti. Ayni zamanda bü kutunun ki- me ait olduğunu ve onu nasıl ele geçir- diğini anlattı. Pardâyan kutuyu aldı ve çok © garip bir tavırla sordu: — Demek bu kâğıti:r Bertiy dö Seji ye aittir, öyle mi? — Evet mösyö. Pardayan derin bir düşünceye daldı ve bundan endişeye düşen Jan: — Bu kâğıtları muhafaza etmek sizi sıkıyor mu mösyö? dedi. Pardayan rüyasından © uyandırılmış gibi ürperdi ve şefkatli bir sesle: — Asla, yavrum, dedi. Bana cmanet -e — erkek kaz, ,lar der Gönserich, Sebeb ve maksat zarfları için (tcarum), niçin? keiime, si kullanılır. Meselâ: <“ü her zaman, daima ebenso — ayni surette stets Warum laufen Sie? — Niçin koşuyorsunuz?