üç fıkra yüm,, sütununa da uyardı. Lâkin, doğ - Tusunu isterseniz, bunlar benim değil, başkasının görüşü... Bana hikâye etti ler, Onun için bu sütüne daha uygun buldum, sayın! Biliyorsunuz ki, çok iyi bir teşebbüs Gülümsetici Belki bu iki fıkracık, “Benim Görü » | İ rt bir sesle irada başlamış, Yüksek ve set N diyecekmiş. “Sayın yurtdaşlarım!ı, bilmiş: Atik, tetik, kulağı kirişte asker olan eğitmenler, bil saymağa başlamışlar * — Bir, ki, üç, dörte Ve sıranın bir başından sonuna kadar irdenbire mitralyöz gibi ! Vaz: Ordudan onbaşılıkla, çavuşlukla terhis edilen istidatlı köylüleci,. birer kurstan geçirerek köy hocası tarzında saymışlar! .. Bu hakikattir diye var, Ecmücent Ekremin bir eşprisidir diyen var, Artık bilemem, Her neyse, hoş bir $€Y. İnsan tebes- süm etmeden geçemiyor. Buna rağmen, tekrar edeyim ki, eğitmen yetiştirmek, “sehli mümtenin gibi bir buluştur. Bu, usul köylünün yükselmesi için çok faydalı olacaktır- Babası doğurmuştur Çok sevgili dostum Etem İzzete bir Yetiştiriyorlar. Burlara eğitmeti, kurslarma da eğit. men kursu diyorlar. Lâzimgelen manevi teçhizatı aldık » tan sonra, bu istidatlı ve yetişmiş köylü çocukları kendi yerlerine dönecek, ora. da nur saçacaklar.. Her ciddinin bir de mizah tarafı var ya... Bakınız, ne anlatıyorlar: Eğitmenler kurslarını bitirmiş, gez. işler, görmüşler, hazırlanmışlar, An. kara valisi . ki ,galiba bu fikri ileri 2. ı karşısına toplamış, sker adamlar, sıraya di. şöyle başlıyordu: — Dan! dan! dan! Saat üçü vurdu. ; “Öyle ise saatin çanı yanlış, düzelt!,, demiştim. k Dalgınlık buya.. Olagan işlerdendir., Fakat daha parlağı olmu$- zilmişler, — Vali, bir nutuk hâzırlamışmış. Kadınlar iç n. iki model Mahmut Karakurt ta, rinde bir kahramanına şöyle dedirti . yormuş: “Annem çok âvare, çok Sürtük bir kadındı. İşi gücü içki içmek, saz dinle. mek, sefahat meclislerinde dolaşmak - Karagümrükte doğduğum vakit bile, kendisi Şişli sosyetesinde şıkırdım soh. har ağlenirmiai... Bu satırları genç edebiyatçı Sabahat, tin Ali keşfederek Tan gazetesi sahip - lerinden M. Zekeriyaya anlatmış. O da bize tekrarladı. Başmuharrir o Ahmet du. Gülümsiyerek dedi ki: 1 Bulgaristanda bir erkeğin çocuk doğurduğunu işitmediniz mi?.. Annesi Şişlide eğlenirken, © kahramanı da, Karagümrükte belki babası doğurmuş - i Musluk Hikâye sütununün mutat yeri dolma. dr. Haydi bir fıkra daha anlatayım. Fa- kat bu sefer ki bizzat benim görüşlerim- den: Kam sapkalarr arasında yeni ve pek zarif bir moda çıkmıştır. Basık ve pek küçük bir siyah fötr şapka - nın üzerinde ayni kumaştan bir fi- yango yapıldıktan sonra ön tarafma el örgüsü bir tentene geçiriliyor. Ay- hi örgü tenteneden yaka yapılmak- Cc) kasabasında, İyi yapılmış bir tadır. Bu tentenenin şekerli kola ile | <vde mişatirdim. Baktım, yok, yok. kolalandığı bayanlarca malümdur. Ev sahibi refah ede Her şey bu. ve y emilimi lunduruyor. Hattâ rakının cinsi bile Klüp... Siyah havyar, balık yumurtası. Bütün fantaziye tamam., Bir noksan dikkatimi celbetti: Evde masluk mevcut değil.. Leğen, ibrik kul lanılıyor.. Dedim kiz .— Madem ki kasabanışda salma su yok, gayet İYİ depo yaptırabilirsiniz.. Oraya su dolar, sonra musluktan akar. Ev sahibi kaşlarını çattı; — Daha o kadar düşmedik? — dm — Elhamdülüllâh, elimize su dökecek adamımız var!,. A e, e ha RA (Vâ .Nü) «va vwasağ SUS EA ÖBETCİ BLAGERİN ğe enbe) 1 ... ı Ni TERKETTİ... |. zaman takılmıştım. Zira. bir romanı | İkinei bir çok sevgili dostum Esat | romanlarından bi. | Lâkin ancak ilk kelimesini söyleye - Ji HABER — Akşam postası Tenten amca futbol hocası | tı, Beni çok ihmal ederdi. Hattâ ben, | Emin Yalman da mecliste mulunuyor « | | Yazan : Niyazı Anmet 60 sene evvel bugün Ruslar Tunayı nası! geçtiler Bir mebus şöyle diyor: “* Yük bize, zevh ve keyif size... Yaldızlı arabalarınızda arzı endamı alalet ediyorsunuz,, i du. sacayak Çelik yüreğin maceraları Mei Çar ikinci Aleksandr Kişnor da hastahanede iyileştikten sonra 1877 yılı B haziran günü, 60 sene evvel bugün maiyeti ile umumi karargüha, oradan Bükreşe geldi. Aleksandr büyük bir merasimle karşılandı. Çar: —— Tarihi bir gündeyiz.. Tunayı geçmek İstanbula girmek demektir. Hepimiz bu muvaffakıyet için çalı- şacağız... diyordu. . Tunayı geçmek hakikaten bir harika yaratmak demekti. Aylardır kurulan plânların hiç biri en kücük bir muvaffakıyet bile temin etmiyor. 1200 metre enn metre genişliğinde kurulması © nülen köprü de sular taşkınlığı Yü- zünden kurulamıyordu. , pr: — Köprü lâzmm.. Köprüsüz ge- çilmez.. Muhakkak kurunuz.. emri ni verdi. Ear Emir yerine getirildi. Fakat köp- rünün bir kısmı su altında, bir kıs- mı su üstünde kalmış olduğundan umulan istifade temin edilemiyordu. — Durmak dinlenmek olmaz... Tuna geçilecek... Şimdi sandallar, sallar, vapurlar askerle dolduruluyor ve kısım kısım karşı sahile geçiyorlardı. Ancak bu bir kısım askerin nehri geçmesi Pus ordusunun Tunayt geçmesi demek değildi. Orta Tünada bocalıyan Grandük Nikola hiç bir muvaffakr- yet gösteremiyordu. Halbuki bir an evvel nehri geçmesi lâzımdı. Hatta vakit geçirmişti. Nikola bir gün or tadan kayboldu. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Rivayetler dolaş- mağa bile başlamıştı: —— Grandük muvaffak olamayın ca kaçtı... — Hayır belki de intihar etmiş- tır... — Artık Tunayı geçmek imişn- sızdır... diyorlardı. Fakat Grandük bir gün kaybol" duğu gibi beliriverdi. — Geçilecek yer tayin “edilmiş- tir.. Hazırlıklara başlıyoruz. Emrini verdi. Nikola gizlice Tuna boyunu dolaşmış ve geçit yerini bulmuştu. Grandük sebpalarla köprü kür mağa mahsus aletleri Nikbolu istih- kâmı önünden geçirecekti. Bu teh- likeli yoldan başka yer yoktu. Üç gece içinde bu tehlikeli iş becerildi. Bu vakayı yazan bir tarihimiz şöyle diyor: “Yazıklar olsun o zamanki Nik boludaki kumandanımız&.... Grandük geçit yerine kuvvetleri sevkederken başka bir plân daha kurmuştu. Bu da piyadeler hedefe doğru yürürlerken Rusçuk ile Nik» bolunun fasıla ile topa | tutulması plânr idi. Bu suretle mukabil kuv- vetler şaşırtılacak ve muvafafkıyet kolayca elde edilecekti. : VARINCA DiPci sına V Abdülkerim paşa, Rus erkâ harbiyesinin geçit noktası intihap tiği yeri keşfetseydi Rusçuk ve Nik boludaki askerini oraya sevkeder ve bu tarihi akını akim bırakabilir, hiç olmazsa fevkalâde telefat verm suretiyle bir üstünlük elde ede Kolayca fiehri gecen Rus asker. leri Zirtoy'a yürüdüler. Buradaki asker hafit bir muharebeden sonra <ekilines şehirdeki Bulgarlar her'ta- rafı Ruslara teslim ettiler. Ruslar Tunayı geçerken 9 zabit ile 290 nefer telefat vermişler, zabit ile 446 nefer yaralanmıştı .”.” 20 Bütün kumandanlar, askerler Tunayı geçtikten sonra Çar -Alek- sandr da ayağını Tuna ötesindeki topraklara bastı. Çar, sevincinden rastladığı kumandanları kucaklıya" rak öpüyordu. Bulgar (o milletinin mukaddes hukuklarını ordusuna tev di etmiş olduğunu söyledikten son- ra bir beyanname neşretti. Beyanna. mede şöyle diyordu: “Rusya yıkmıyacaktır, yapo- caktır ve muhtelif cins ve mezhebe mensup ahalinin sakin olduğu Bul- garistanda, ber (tarafta bilcümle ecnas edyanı . muhafazaya iradei ilâhiye ile memur olmuştur... diyordu. Fakat sözde kalmıştı. Türk köylerine saldıran Rus âskerleri en şiddetli zulmü tatbikediyor; genci, ihtiyarı bakmadan < öldürüyorlardı. Bu yüzden bütün Türk köyleri bo- şanıp kaçıyorlardı. Ruslar Tunayı geçtikleri vakit Abdülkerim paşa kumandasında 210.009 kişi 8.000 beygir, 318 top- Tuk bir kuvvet vardı. Bu kuvvet azdı. Abdulkerim pa- şa İstanbuldan yeni kuvvet istemiş” ti. Fakat bütün felâketlerin yuvası bulunan İstanbul sefahetten başını ve | kaldırtp etrafa baktığı yoktu. O va- kit yetmiş bir yaşırida bulunan Ab- dülkerim paşa ordusunun kumanda sını Ahmet Eyüp paşaya vermiş gi- biydi. Hudut boyundaki tehlike İstan” bulda hissedilince hükümet bir be- yanname ile millete mmüracaatten başka çare bulamadı. Beyanname neşredilir edilmez İstanbul hizmet icin gelen esker'e döldu. Vücudu ile hizmete istirak etmek istiyenlerden başka para, hay van, erzak vermek suretiyle yardım. da bulunmak istivenler de vardı. Hatta para verebilmek için evindeki eşyasını satanlar bile vardr. Meclisi mebusanda bir mebus şöyle diyordu: — Ordularımızın hali ve muha. rebe vakayii hakkında hakikati kâ- NÖBETCİ LİNPU YU LiLiNİN ODAS GÖTÜRDÜ VE KAPININ EŞİZİNE YARIN SİN! ONUN KAFA! milen itiraf eylemek hükümetin va- zifesidir. Düşmana mukavemete me (Devamı 11 neide| eğimli Mb İİİ seden Ümidi