SHAZİRAN—1937. kralı — Harikülâde.. Hayret. Nasil bili - | yor... i Mısırlı prenses Esma Naimenin sâ » onunda bu sayhalar havayı çalkalan- d&rryordu, Zira, davetliler arasında bir de Macar profesör vardr. Grafolojide, yani herkesin el yazısına bakıp ta ahlâ. kını anlamak “fenninde,, yektâ olan bu profesör Hohoroni heyecanından her . kesi çıldırtıyordu. Ne lisanlar bilmiyordu . Hoheroni, ne Jisanlar!i Almancadan Arapçaya, Türkçeden İngilizceye, Norveççeden Romenceye, Macarcadan İspanyolcaya kadar bütt leri bülbül gibi konuşu- yordu. Bu sayede ve ilminin sayesinde de tekmil Avrupayı yıl ön ikl ay frrdö - nüyor, herkesin el yazıları üzerinde tahliller yaparak, hayatını kazanıyordu. Şimdide İstanbula gelmişti işte... Ge - Yir gelmez, Misirli prenses Esma Naime onu merasimine çağırmıştı. Esasen her davetine ya bir cazbant yahut barar. tştlerinden bir trup, yahut alaturka bir saz getirirdi. Böylelikle, bütün 808 - yeteye caka satardı. Bu akşamki grafoloji mumarası İse, pek parlak oluyordu. Herkes parmak ısırıyordu. — Harıkulâde! Hayret! Nasi bili . yor! - diyordu. Bütlin bu saybalar, feryatlar, diğer Mısır) prenses, Fitnat Recai'yi çileden çıkarıyordu. Zira Esma aimenin zahir. de arkadaşı, hakikatte ise caka ve fiya. ka rakibesi olan Fitnat bu eğlenceli ge- ceye karşı ne suretle mukabelede bulu- nacağını düşünüyordu. “— Ah filâncada burada bulunup profesörün hünerlerini görseydil.,, tat. zında temenniler kulağına çalındığı ” İçin kücük beyninde dihiyane şimşek taki! - ü “— Hah, tamam., Oldu, buldum... Herkes profesör Hohorni ile tekrar bu- Tuşmak istiyecek.. Öyleyse bu buluşma benim evimde olur!.,, Bu güze! keşfi Üzerine hemen pro . fesöre yaklaştı: — Gelecek hafta hangi gün sörbest . siniz, profesör? « Çifte âkin bir şar. tem var: Daha evvel hiç bir salona söz vermiyeceksiniz. Hangi otelde oturu « yorsunuz? Macar güzeli Gördüğünüz fotoğraf bütün Bu- dapeştenin kendisinden bahsetmek- te olduğu Mis Katelin Koçran'dır. Bu güzel kız bir senedir Budapeşte" de yaşamaktadır. Macar hükümet Naibi ve karısiyle birkaç defa ye: mek yediği gibi saray ressamı onun > yek — Bu güzel ızın resmi Macar kâği na basılacaktır. > es Almanca dersleri HABER'in lisan derslernii teri * eden heyetten bir muallinı hususi al manca ersleri vermektedir. Bilhasss ikmal imtihanlarına pek kısa zaman, da yetiştirir. Şeralt ehvendir. Havı de “Almanca hocası” rümuzuna mek tupla müracaat Grafoloji İ geri sizi yüzlerce adam benim evimâ? | hektiyore Ben prenses Bitnat Real - — Marifet ötelinde.. — Adresinizi aklımda tutuyorum. ize yazarım. Size yi önline Rakibeye satılacak caka pek parlak olacaktı, belli. Çünkü bütün sosyete hep bu grafoloğdan bahsediyordu. Görmiyenler onu görmek istiyorlardı Prenses Fitnat Recai memnun, yal- dır davetiyeler bastırdı. Bütün ahbap- inrına dağıttı. Macara da Marifet ote - İlne mektup yazarak Nişantaşındaki adresini bildirdi. Dokuzda eve gelmesi. i di. Ma kozağımta sekiz salonunun da o a Janmasırı kâhyasına em- gece için hazır Çi o gec, büyük balolarda olduğu i in konağı önünde otomobil. ge and homurdandt. Davetli v İer taşmdı, taşındı. Herkes merak için- de,. Lâkin profesör yok. Saat oh— Yazı krah görünmüyor... Kulaktan kulağa homurtular başladı.. Prense$. kronometresini bir vazonun arkasına gizledi. Herkesin görüp te kızmamasın! İstiyor.» Ayni zamanda misafirlerini oyalamakla meşgule Grup lardan, gruplara dolaşıyor, “şimdi nere deyse gelir!,, diyor... Yoksa bu. Eema Naimenin bir alâ - esi mi, Daha fazla para vererek pro. Ya? 1dı mi? İhanete mi sevk - fesörü kandı ettir. Pükat saat on buçuk- Misafir oğa - asinda sessizce Üçer, beşer sıvışanlar ol. du, Nihayet on bir.. Halkım yarısı gitti. Üçte biri kaldı.. Nihayet, ©" sadık dost- lar bu kadar beklemeğe sabrettiler.. O zöman, prensesin aklına geldi: “.- Şu Marifet otelinin belki telefo- nu vardır. Ah ne demeğe vaktiyle ak . “me gelmedi Otomobil bihe göndermek mümkündü. (OPakat hele şw telefcnu tecrübe edeyim... Defterde ismi olmamakla berâber, telefonu istihbarat sayesinde bulmak mümkün oldu. — Alio.. Marifet oteli mi orası? Ça - buk Macar profesörü Horhoroni'yi ça. gum! -- Kabil değil Yattı efendim. — Yattı mi? Aman pek mühüm bir iştir. Hemen uyandırın. Üç dakika, beş dakika, on asır, otuz astrlm * —- Alla. Siz misiniz, profesör?. — Eyete — Aman üstad. Bir buçuk saatten- yön Nişantaşında... Ne? Nasıl?. Ne raynuz? Kim olduğumu bilmiyor e Prenses Zama Najmeden ğı terbiyeye muhalif buldunuz. öyle mi? 'Tabil, iyi ettiniz de sormadı” nız. Fakat size bir mektup yollamıştı. pek âlâ ya işte. Sizi af mi © deyim? Ay, demek ki kafa patlattmız. yazımı seçip imzamı ve adresimi oku- yamadınız. öyle mi? Fakat sir... Sİ? okuyamayasınız?. Siz ki yaz kralsı- niz, Grafoloji kralısmız.. İnkisiri, kızgınlığı ve heyecan © dereceye vardı ki, prenses, yazımının bu derece ifadesizliği de tahakkuk edine ee artık dayanamadı. Şarkkadâk düşüp bayıldı. Nakleden : Hatice Süreyya | 4 gi NN ER . HABER —/ Tonton amca Paraşütçü İ Beyoğlunda 1870 yılı 5 haziran günü 67 sene evvel bugün Beyoğlunda müthiş bir yangın oldu. Ateş, Feridiyede Reçini adında birinin evinden çıkmıştı. Feridiye ve civarı baştan başa tahta evlerden ibaret olduğu için yangın az zaman. da kol kol ayrılarak genişlemeğe başladı. Tarlabaşından Taksime ka dar ilerliyen bir kol İstiklâl caddesine dayanarak geçtiği yerleri kül yığımı haline getirdi. Bülbül deresinden Pa” pasköprüsü caddesine ilerliyen kol önüne gelen bütün evleri süpürdü - İngiliz sefarethanesi önünde dur- hu, Vakit gece idi. Felâketin gittikçe artmakta olduğunu gören halk ne yapacağını şaşırmıştı. Herkes ca- nını kurtarmağa uğraşıyordu. Saat sekizde Kalyoncu kolluğunun alt mahalleleri de tutuşmuş bulunuyor” du. Saatlerce devam eden yangm 3000 den fazla evi mahvetmiş Bey- oğlunu tam bir harabeye benzetmiş- ti, Bu yangın esnasında garip bir vaka kaydedildi. Ateş arasmda kü” lanlar etraftan çıkacak yer bulama- yınca mahzenlere sığınıyor, bodrum İara can atıyorlardı. Boğos isminde zengin birinin vekilharcı olan Kirkor on altı kişi ile evin mahzenine ka- panmıştı. Yangından sonra açtıkları vakit hepsini ölü buldular. Birinci gün 71 Rum, 8 Ermeni, 3 frenk katoliği, 22 Ermeni | katoliği olmak üzere 104 ceset bulunmuştu. Ateş İngiliz sefarethanesini sar mıştı, Sefarethane memurlarını te- lâş almıştı. Gayet asabi ve haşin olan sefire yangını haber vermeye bile korkuyorlardı. Memurlar topla- narak kapıcıyı sefire gönderdiler. Kapıcı sefir hazretlerinin karşısr na büzülerek girdi. — Yangın. gittikçe yaklaşıyor, memurlarınız korku içindedirler. Dedi. Sefir: ; — Ne yangmı?.. diye mukabele etti. Fazla bir şey'söylemedi. Kapıcı dışarı çıktığı vakit memurlar sofada bekliyorlardı. Kapıcı meseleyi anlat- tı. Herkes ne yapacağını şaşırmıştı. Kimse kaçmaya cesaret edemiyor- du; Fakat ateş gittikçe büyüyor ve binaya yaklaşıyordu. Memurlarm telâşmı duyan sefir, dışarı çıkmıştı. Pencereden yangını görünce soğuk kanlılıkla: — Ne oluyorsunuz, diye bağırdı. İstanbul yanıyorsa bize ne? Bir memur cevap vermeye cesaret etti: — Efendim vaziyet çok tehlike" U.. niz. Sefir tekrar odasına girince ateş binanın etrafını tamamile sardı. Bi- tişik evlerin damlarmdan fırlayan kıvılcımlı tahta parçaları sefaretha" venin üstüne uçuşuyordu. Memur- sacayak Çelik yüreğin maceraları İm YE — Bir şey olmaz. Telâş etmeyi. | Yazan : Niyazi Anmet 67 sene evvel bu gün 3000 ev yandı 104 kişi öldü Kasımpaşa, Tatavla, Hekimoğlu bahçesinde 2000 çadır kurularak yangından kurtulanlara yemekler verildi lar ne olursa olsun sefirin emrini dinlemiyeceklerdi. Ellerine geçecek cşayı kapıp kaçmaya karar verdiler. Sefir, pencereden baktı, ateş ta- mamile sarmıştı. Birkaç dakika son” ra canmı bile kurtaramaması tehli- kesi vardır. Şapkasını bile almadan merdivenleri indi ve kapıdan kendini i fırlattı. Bu yangında İngiliz sefarethanesi baştan başa yanmıştı. Yangın hasa- ratı çoktu. En büyük kârgir binalar bile yanmıştı. Bu yanan İngiliz sefarethanesi Lord Elgin yaptırmıştı. Şimdiki se farethane yanan binanm yerine ku- rulmuştur. 4 Mehzenlerde bulunan ölüleri çı karırlarken 16 yaşında bir katolik kızı ile bir erkek canlı olarak baygın bir halde bulundular, Bu iki, genç, yüzü mütecaviz insanların en talik“ lileri olduklarını isbat ettiler. Baygın olan çocuklar ayıldıktan sonra baş- larından geçenleri hatırlamışlardı. Erkek hayretle kendisini süzenlere başından geçenleri şöyle anlattı: — Kurtulamayacaktık. Eleni beni bir eve soktu, Ben kaçalım diyor- dum. Razı olmadı. Eve girdik. Za" ten kaçacak bir yolumuz yoktu. Fakat girdiğimize de pişman olmuş- tuk. Çünkü biraz sonra ev de tutuş- muştu. Kiremitler akmaya başladı. Üs kat daha tehlikeliydi. Alt kata indik. Çok korkuyorduk. Her saniye evin üzerimize yıkılmasını bekliyor” duk. Alt katta bir mahzen kapısına tesadüf ettik. Buraya girdik. Titri- yerek neticeyi bekliyorduk. Kulakla. rımıza gürültüler, çatırdılar geliyor” du. Birbirimize sarıldık. Bundan sonrasını bilmiyorum. ... , Bu yangımda evleri yananlar için, ımpaşa, Tatavla, (o Hekimoğlu bahçesinde ve Ermeni . mezarlığma iki binden fazla çadır kurulmuştu. Buralarda ayrıca yemek pişirilerek dağıtılıyordu. HABER AKSAM POSTASI (DARE EVI istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu: 24 Telgraf scresi ; Istanbul HABER Yazı işleri tek$fonu TART? idare ve #ân 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Mr 77006. 730 . sas « me Bener G aylik 3 ayik v aym «09 MO . 309 e Sahıbi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (YAKIT) matbaası cim BiR BAŞKA NEpelİ | ASKER ANSIZIN DONDU VE CiME GÜLÜMSEDİ... iş ,(ABLK YAKIT IKAYBETME SK TARAFTAKİ , Birinci KAPI,