“Dn 2g) ero wap (y) suw Tex 5 Nöpag w- AMY :pTEUU #puşuz iâIp » PHOP :(3) OPP yopan Bp garpısığunu isipepdej utrfura Sey pıy? zg 0 iyoplioj u5 “Sozyuşayıf uşaye “ap 1s)ÖneDi,, Cöyenavp oruyudz 2p (ANS yil 21 “kan 4100 9 “3 Tar) UAAOYDADAŞ tica ederim beni yolumdan alıkoymaymı Pardayan hep ayni sakin ve nazik t#v rile fakat bu'defa ısrarla o gözleri içine bakarak: — Ama yaptınız Ohal, Ya madam Konçininin işini görmeğe mahsus icat ettiğiniz. daha doğrusu efendinize hi yanet etmek için kullandığınız anahtar? Bu anahtar pekâlâ benim içinde kapıy! açabilir. Kadın sârârdı. Fakat © kuvvetinden son derece emindi ve bir iki erkek onü öyle kolay Kolay korkütamazdı. Etrafı” na sert bir mazar atfetti, Sokak tenha buluridukları yer kuytuydu. i Tehâitkâr bir vaziyette yolunu kesen Pardayanın üzerine doğru yürüdü. Şö- valye yerinden kımıldamadı. Sadece sür atle elini uzüttı ve kadını yakaladı. Ayni zamanda nazik (tavrl€ gülümsemekte devam ediyordu. YaptĞ" harekette fazla bir şiddet yoktu. Buna rağmen kadının gehresi takallüe etti. YÜ zünde evvelâ büyük bir hayret, sonr? sstırap ifadesi Delirdi, Bunu boğuk inik tiler takip etti. Pardayan müstehzi bir © şefkatle sordu: 1. ç — Canımı e act güzelim Ha buki daha hiç sıkmadım 2 N Fakat bileğini bir türlü bırakıyor” du. Ve birdenbire ciddi bir tavırla: — Bana bak, dedi, kaybedecek VE tim yok. Eğer kapıyı | aşçmazsan. a kapıya kadar sürükler, kapıyı VUFU” dd kendisini kandırdığını. efendine sö” ; . . Pİ Yasabbim., Bu adası yeytamın ta kendisi! Pardayan devam ct: , — Anahtarı çıkar. Onun itaat etmediğini görünet, ve. emiş kağ vee, yük pir holy ve hağiflikle « ; Rs GEREEZER LEE A TEREKE M çığyı in hatira rapi ; a iŞ I z N t . © a alkan iliaral a Dâ İİİ Be yağteş 1 EPE ç pk a © dit bl i? İşi ÖR E lk ri HE Sp 1 3 ii - i ER i 8 eğ gisi e z : ; © $ R ha i e” BE İE eğ Sg #okgiR8 İl Eağşiazı sapi Oo Opti Bi ibi GEN 8 ERERE SE Gi,E Pe vü Ş A Me dıl. veni . Eş sia; Gtilikeğmşiri ti ri Gppiil! halle iie RE ei yemez: pğ 3 EE f ğ F ç Be BR Şe EE 8 a ib ği : *— öğ ope Gi eee İ çi e e A e Fi Meme 184 PARBAYANIN OĞLU di elini tokmağa doğru uzattı. Kadm bu müthiş adamla mücadele etmenin fay- dasız olacağını anladı ve gihayet ânah- tarı çıkararak yere düşürdü ve Yehşet içinde kaldığı için biran evvel oradan kaçmak İstedi, . Pardayan müstehzi bir tavırla: — Dur bakalım, güzelim, dedi. Anah- tart yerden kaldır ve kapıyı demin yap- tığın gibi sessizce, kendi elceğizinle aç. Kadın, mahcubiyetle başmı önüne eğdi. Karşısındakinin pek de — aldatılan cük bir adam olmadığını da nihayet an- Jadı gelişigüzel bir anahtarı yere atarak onun elinden kurtulmayı“ düşünmüştü. Odunla başa çıkmasına imkân olmadı- ire sl meeburiyetinde kaldı. Başka bir anahtar çıkardın, Ki emri veçhile, kapıyı sessizce # man Pardayan sl kolunu bıraktı ve kadm dehşet içinde oradan koğarsk &- zaklağırken istavroz getiriyor ve Tir. danıyoldu: — Bu adam şeytandı! Muhakkak ki şeytan! ©“ 4 xxXIX girdi ve anahtarı cebir yerd. Geniş bir. kararda bulunuyordu. aralık duran bir kapı, sağında da srsıkr kapanmış di. in ğer bir kapı vardı. Korilorun nihayeti 'de iki kapı perdesi görünüyordu. Bun- e Kalkmış, diğeri irtdirilmişti. Kulak kabarttı ve çok hafif duyulma sına rağmen, vzaktan Yanım sesini tarı» dı, Bunun üzerine mırıldandı: “ — Yaşıyor! Mükemmel! Uşaklar ta- rafınidan görülmek tehlikesine de maruz “değilim. “Çünkü güzel çocuk. Galiğa- ya, “monsenyör,ün bütün uşakları bir e YA e e A a GT PRANSIZCA DERSLERİ FRANSIZCA DERSLERİ — Könçininin Jana dokunmuş olma- sını kabul edemem. Mösyö Jan için o herif bir Jokmalıktır. Grengay şiddetle sözünü kesti ve: — İkiniz de aptalsınız, dedi, anlamı- yor musunuz ki, eşek herifler, mademki Konçini sağ ve serbesttir. Demek ki bi zim Jana alçakça ve kancıkça bir hare- kette bulunmuş? Zaten (herifin evide pek garip bir yer gibi. Gayet kısa süren bir istişareden son- Ta, Ra sokağına giderek evin — önünde durdular. Eve girmeğe muvaffak ola” dr. Yalnız bir tek sabit düşünceleri var- dıl Eve girmek! Sırayla nöbet bekliyerek geceyi öra- da geğirdiler. Birisi dikkatle etralı gö- zetlerlerken diğer ikisi do mantolarına satılarak uyuyorlardı. Bereket ki, açık havada ve gelişi güzel yerde uyumağa alışmışlardı. Sabah olunca, işin idaresini deruhte eden Grengay, tafsilâtlı bazı talimatla Eskargasi Sentonore sokağındaki evin önüne ve Kurkanı yeni köprüye gönde- rerek, kendisi orada kaldı. Aradan, uzun, bitmez tükenmez saat- ler geçti Birdenbire Grengay (hiddetle elini . Galina vurdu Ve kendi kendini iyice haş- lamağa başladı: — Ah, aptal! Keresi aptal! Nasıl o- İ mak cos et poules, dindons et dindes. (kok 2e pül, dendon ze dend.) De ç i z di vi © z : | 1 Pi? (ii tie gi yl hili Bişi gi E ii siy ip, ! H ali © Mei siri dari AR) BEİ iii Mein Sli; ARRASKIŞSİI > Ağişmsaği çiş ii şi ğe ii, idlıtii ii : şii i İsi şii piliini 23 ili pini Bi saşe Milidiği 8 31) e içi işmi 3 ti iie? şi$ i dişi eki ipi pi iz gi Mai iş din ME 5 ELİ ELER diri 231) PARDAYANIN OĞLU 161 na vağmen, sapasağlam olarak gözümü. | huyorda bu fikir eşek kafama daha evel kard MAT dü: Slyeziz Bunları söyliyerek o <bir ok süratile* Sen Denis sokağındaki o otele koştu. Maksadı, ismini dahi bilmediği Parda- yanı bulmaktı, Jan, zorda kalınca ona müracaat etmiş ve o da derhal ona yâr- dımda bulunmuştu. Demek ki, Janın dostuydu. Binaenaleyh Greygay da müş külâtta kalınca, şefinin dostuna müra- lip geçenleri seyrederken bir taraftan da önündeki nefis bir pilici yerken buldu, Grengay. soluyordu ve büyük bir he- | yecan içindeydi. Diğer taraftan Parda- yanın Üksek ve âil hali ona (O bürmet telkin ediyordu; fena balde sikiliyor ve ui. sade giyinmiş olmasına rağmen, büyük bir asilzade olduğu muhakkak olan bu adamı rahatsız etmenin büyük bir ayıp sayılacağını kendi kendine söylüyordu, Fakat artık iş işten geçmişti. Bütün tesaretini topladı ve şapkasından sar- kan tüylerle âdeta yerleri (o süpürerek yerlere kadar eğilmek suretile onu ş€- lâmlıyarak masasına yaklaştı ve boğuk bir sesle kekelemeğe başladı: — Atfınızı rica ederim, asilzade, Sizi rahatsız ettim... Fakat çok (o mühim bir iş. Çok ciddi... Pardayan dikkatle serserinin yüzüne baktı. Heyecan ve sikilganlığını gördü Hattâ, bir gün evvclindenberi aç kalan zavallının, nefis pilice atfettiği o kaça” maki nazarı bile gördü. Ve tatlı bir te- bessümle gülümsiyerek en mültefit tav tile sordu? | — Bu mühim şeyleri bana in: anlağı istiyorsunuz, ? Peupler: pöple — (canlı şeyler hakkında) doldürr Les cogs et les poules peuplent cette basşç.co"” e kok se le pil pöpl get baskur), wi 5 “horozlar ve tavuklar, hindiler ve dişi hindiler., Horozlar, tavuklar, (dişi ve erkek) hindiler,