5 HAZİRAN — 1937 İk kii | Söz söylemek sanatı nis | 000800 9000000 öne seen eye sean seen aaaa000 0m ver sssarmeeyaseneesas Herkes hatip olabilir, fakat... Esaslı ve metot dahilinde ciddi çalışmak şartile Çeviren : Ertuğrul Muhsin NOKTA: 58 — Yükseldikten #onra sukuttan sakınınız. Eğer bir kere nutkunuzun şahi- kasma vardınızaa, alkışa kapılarak bu muvaffakıyetinizi yıkmayınız. Her halde dinleyicilerinizin daha de- Yam etmenizi arzu ettikleri bir Za" manda nutkunuza nihayet vermelisi hiz. Kürsüden çekilmenize üzülme- leri lâzımdır. Bir nutku en fena bitirmek tar- | 2i: (Bir şey daha söyleyip bitirece- #im, veya son bir kelime daha söy- liyebilir miyim? yahut, zamanımızı birkaç dakika daha suiistimal edebi- i ?) gibi ekleme yamalarla hutku uzatmaktır. O Böylece bir nutku param parça bir paçavra halis yorsunuz demektir. Nutuk söylerken kendiliğiniz- den, tsbii olarak, bir şahikaya yük” seldinizse artık devam etmemeniz Ve yerinize oturmanız şayanı tavsiye dir. Dinleyicilerinizi daha fazla hayranlığa sürüklemek imkânını göremiyorsanız arlık o zaman mut- laka ve muhakkak yerinize otur. mak zamanı gelmiştir. Nutkunuzda hiç ummadığınız bir kıvılcımın, din- leyiciler hezdinde birdenbire İ can bombasını ateşlediğini görürse. nİZ, o zaman hemen halkı selâmla- Yarak sözünüze nihayet vermeniz tavsiye olunur. Böylelikle dinleyici- ! ler bu tedrici sizin istiyerek hazırla" dığınızı zannederler, Bu kaideleri tatbik etmek güç“ tür Fakat tatbik edilirse şayanı hay» "tesir birakir, Demek ki bütün nut KU muhakkak sonuna kadar söyle- | Menin lâzım olmadığını düşünmiye kendinizi alıştırmalısmız. Ası) me. | sele; netice ve semeredir. Siz bunu ne kadar çabuk ve ne kadar kolay- lıkla elde ederseniz; © kadariyibir hatip sayılırsmız. Herhangi (bir sahada söylenen sözün muvaffakıyeti: ancak elde eti tiği neticenin yüzde kaç nisbetinde olmasiyle ölçülür. Bir nutku tavsif etmek lâzım geldiği zaman, uzunlu- ğuna nisbetle yüzde en çok netice el de eden nutku misal olarak göstere. bilirsiniz. Onun için her zaman nutkunu- zun uzunluğunu neticenin mihrabın da kurban etmiye hazır olmalısınız. NOKTA: 59 — Dinleyicilerini. zin teveccüh ve emniyetini tama miyle kazanmadan evvel sakm hoş- larma zitmiyecek bir hâdiseden bah- setmeyiniz., Her hakiki hatip: dinleyicilerine hoşa gitmiyen birkaç hakikat söyler, Bir hatibin karakter ve kudretini; dinleyicilerin bilmesi lâözm gelen, fakat işitmekten hoşlanmadıkları bir takım hakikatleri onlara söyliyerek kazandığı müvaffakıyetle ölçebilir. siniz. Zeki bir “eczacı müşterisine İrenk özümü şurubu içinde hintya- ğını nasıl yutturursa, zeki bir hatip de bir takım hakikatleri tâtife ve fık- ralarla örterek dinleyicilerine | öyle sunar. Her adam dinleyicilerinin, hoşu- ha gitmiyen bir takım hâdiseleri baş“ lârına atabilir. Böyle hareket eden patavatsız kimseler, ne kadar hüsnü niyetle olursa olsun, ceberiksizlikle- riyle her şeyi altüst ederler, Dinleyi- cilere hatalarımı ve zararlarını göste rebilmek için çok ustalıkla hareket etmek lâzımdır. Hakikatleri sevgi ile karıştırarak söylemek, herkesin kolaylıkla kendine maledi i “imazik sanatlardan biridir. «z bana ki, her dinleyici; izzeti ne- İsi kırılmadan ustalıkla bildirilen hakikatleri öğrenmiye canatar. Hat- ta bir halk toplantısında hatip din- leyicilerini azarlıyabilir. Ve eğer bu- nu ciddi, haklı, ustalıklı ve samimi» l h İ dan gördüğünü ispa vetle ya abildiyse bundan dolayı ların alkışları! bile kazanır. F a kat bütün bunlardan evvel hatip bir dost açık ve samimi olarak söz söy- lemek hakkın: kazandığına dinleyi- cilerini inandırmalıdır. Halkın tam bir itimadını ve bağlılığını va olmalıdır, ve dinleyicilerine ye yi, anların kendi ae Halk, hatibin içlerinden biri oldu ğunu hissederse, 9 zaman açık se mimi hatta sert konuşmasına mani olmaz. Fakat hatip bir âmir ii ta- kınırsa, ne kadar haklı olursa ol Ger en küçük bir tenkide bile tahammü se OKTA: 60 — Fikirlerinizi öy- le sıralayınız ki yalnız tedriç sanati» ne uygun değil, ayni zamanda biri. a er bir nutukta her fi- kir klndisinden sonra gelen fikre yol | açmalıdır. Böylelikle hiç arası bo- zulmadan tomurcuktan koncaya, koncadan çiçeğe geçer: Heykeltraşın eli altındaki bir mermer külçesi gibi nutkunuzda inkişaf ederek bir şekil / alsın, Her fikirden daha ya da. | ha büyük bir fikir frşkarsın. l an da tertip edilmiş bir nutuk halkı te- e ee nutuk balkı ik- | pa eder. Dinleyicilerin ruhlarını zor- İ la eve döndükleri zaman: (Bizi sü- rükledi, götürdü) derler. Bir nutkun böyle itirazsız ve yer eri ve ik öyle sıralanmasına Hitedilebilir. un! vir hatibin kud- retinden, güze! i 5 Sr az kıymetli değildir... Aİ OKTA: 61 — Eğer iddianızı kuvvetlendirmek için herhangi uy- gun bir şiirden bahsedecekseniz, ya hut ihtirasla dolu bir heyecan ve rik- ak islyorsanız bunla. . Dinleyicileriniz ruhen kavramıya hazırlan. | şöylemeklen halta büs- | | ü (gür, ibtiras, sahte he | Gi eçek hatibi mahyetmiştir. İlemen her cahil hatip ağzında üç bsş cümle geveledikten sonra ya bir destandan, Şabut bir amele “La mısra geveliyerek sözünü bi- sağ, Acemiyi işte bundan tanırlar. : ve emin bir kaide olarak tavsi- ye ederim ki şiiri tamamiyle bir ei 1 ız ve en aşağı on sene hita akmaş sahibi olmadan bir tek isra bile kullanmayınız. TE emale ermemiş hatipler için en emin yol hissiyatı bir tarafa bıraka! rak yalnız hadiselere temas etmek! tir, Söz söylemek sanati tıpkı bir merdiven gibidir? onu basamak bar relay een üs atip istediği zaman güldürür, ba le veya meclübiyet uyan dır. Onun için siz de ilk zamanlar ilk tavsiyeleri yapınız. Evvelâ arzu” nun zarfı olan muhakemeye hitap etmelidir. Hitabet kaidelerini öğren" dikten ve emniyet kazandıktan son- ra hisleri harekete getirmiye kalka» ilirsiniz. bilirsi ie |, : tan, isundan kaçar gibi, kaçınız. Kürsü, heveskârların semasıdır. Tel üstünde canbazlık etmeye ne ka dar müstait değillerse söz söylemiye de o kadar istidadı olmıyan yüzlerce kimse nutuk dedikleri saçmaları zor la halka dinletmiye uğraşırlar. He men her şehir yavan, can sıkıcı, ne fes almadan söz söyliyen, dinleyici- leri katleden kimseleri vardır. Umu. : damlar ya belediye mec iyetle bu & b e me: Şi adr, ya belediye reisleri” dir, yahut da parlamento azalarıdır. i Resmi sıfatları onlara umumi top- lantıların ıstrabı olmak hakkını ver- miştir. o (Devamı pazartesiye) Karısına hasret bir mütekait Hem kadıncağızı, hem de onun arkadaşını yaralalı Dün akşam saat yedide Beylerbe; pin- de iki kadının yaralanmasile neticelenen bir vaka olmuştur. Beylerbeyinde şalı- lar caddesinde 42 numarada (Oturan mütekait eczacı Sami zevcesi Meşhibe ile geçinemediği için üş ay o evvelay- rılmış, Fıstıklı taraflarında bir €v tuta- rak ayrı yaşamaya başlamıştır. Beztcı Sami dün Beylerbeyinde Kâh- yanın kahve: e tavla oynarken karısı nin genç bir kadınla birlikte ( sokaktan unu bırakıp karısı» veve gelmesini söyler Keçtiğini gör nm yanma gi miştir. Kadın bunu kabul etmeyince aralarm da kavga çıkmış, Sami elindeki bastonu- nu karsının kafasıtla indirmiştir. Bununla hırsını slamıyan eczacı ya” nında taşıdığı çakısını çekmiş, Mevhibe. Yİ yüzünden ve göğsünden yaralamştıt. Kadının yanmda bulunan yirmi ya- sındaki Asiye feryada başlayınca Sami bunun da üzerine atılmış, çakısı ile muh telif yerlerinden ağır surette yaralamış tur. Kadınların feryatlarına zabıta me- murları yetişmiş, yaraldarr Haydarpaşa hastanesine kaldımışlardır. Fezacı Sa- mi elinde çakısı ile tutıdmuştur. a ya ? Portekizde isyan mı: Lizbon, 5 (A. A.) — Portekizde bir ihtilâl çıktığı hakkmda ecdebi mem. leketlerde dolaşan geyizlar katiyetle tekzib edilmektedir. Lizbon ve bütün memlekette tam bir sükünet hüküm sürmektedir. Ista | (Baş tarafı 3 üncüde) lerini tasdik etmekle iktifa ediyorlar, Maamafih bir kere sordum: — Söyliyecek başka bir geyiniz yok mu? Biraz evvel deri yanan sandalei bu. na cevap verdi: — Bizim yok ama, belki kahveci İsmail Hakkının göyliyecekleri vardır, Işte dükkânı. İsterseniz bir uğrayın. Elini uzatmış, şehadet parmağı e yolun sol tarafındaki bahçeli bir kah- veyi gösteriyordu. Vakit geçirmeden yürüdüm. Bu kah- venin sahibi İsmail Halkı, uzun boy. riyarı bir adâmdı. Gerek ken: gerek müşterileri beni büyük bir ne- zaketel karşıladılar. Ben lâfa, kahvenin hemen bitişi, Zind:ki yağ fabrikasından başladım. Bu kokulu Kömşudan bana çok şikâ, yet edileceğini o umuyordüm. Fakat İyi ve makul bir adam olduğu bü. tün halinden anlaşılan kahveci İsma. il Hakkı, hiç de öyle yapmadı. — Evet, dedi. Fabrikanın kokusun- dan zarar görmüyor değiliz ama, © nun burada zararından çok kârı var. Düşünün bir kere kaç adam geçi, niyor. Oradan fabrikayı kaldırırlar- $a.ne yapar sonra bu zavallılar. Siz.bu mahalleye tam bir sevap işlemek İsti. yorsanız, bizim su derdimizi yazın. Asıl derdimiz, asıl şikâyetimiz hep bu. dur. Şurağıkta bir çeşmemiz var. Ev. velee bütün ihtyaçlarımızı oradan te. min ediyorduk. Fakat bir senedir bo- zuldu, Kaç kereler istidalar verildi. Müracaatlar yapıldı. Fakat hâlâ tamir için en ufak bir hareket bile yapılma- âı. Geçenlerde köşebaşındaki dükkân. ct terkos almıştı. Mahalleye su Satı. . Kendi kendine 1000 kelime ile Fransızca dersi Resim : 15 Vacances â la Campagne (Kırda yaz “atili ) N j Em Memek ea 1 — Une öcurie; bir at ahırı, 2 — Un cheval: bir at, 3 — Une jument: bir kısrak, 4 — Le tracteur: traktör, 5— La camlonnette automobile: kamyo. nst. 6 — Une table: bir sığır ahırı. 7 — Un beuf: bir öküz. 8 — Une vache: bir iwek, 9 — Un veau: bir dana, 10 — La bergerie: koyunların bu. Tunduğu yer. Lİ — Les moutons: koyunlar: 12 — Une chövre: bir keçi. 13 Une brebis: bir dişi koyun, 14 — Un agneau: bir kuzu. 15 — La porche. rie: domuz ahırı, 16 — Les pore: mes, 18 — Un cog: bir horoz. 19 — don: bir hindi, 21 — Une dinde: bir dek, 24 — Une ole: bir kaz. — Un bir armut. — Des prune: Des framboises! ağaççilekleri, 30 — seilles: frenküzümleri, domuzlar. 1T —La basse.cour: kü. Les poules: tavuklar, 20 — Un din. dişi hindi, 22 — Un canard: bir ör. e pomme: bir elma, 26 — Une poire: erikler, 28 — Des cerises: kirazlar. 29 — Des fraises: çilekler. 31 — Des gro. nbul konuşuyo yordu. Fakat bu da usulstizmüs, hay. di bakalım, belediye onu da menedin. ce, burası Kerbelâya döndü. Şu çeş. meyi bir an evvel yapsalar da bu dert. ten kurtulsak artık... Sonra bu civara birkaç elektrik fe- neri de takılsa çok işe yarıyacaktır. Sokak'arımızın çoğu geceleri kapka. ranlıktır. z | Hemail Hakkının söyliyecekleri de" bu kadarla bi h Ma Artik Cibalide yapacak iş kalmadı. ğmı görerek, caddede bizi tekliyen o- tomobilim'z3 doğru gid'yorluk. Saka) ğın başına gelir gelmez yanımıza çok nazik bir genç sokuldu, i — Gidiyorsunuz galiba... Yolunuza mâni olmazsa, size Son olarak ben de bir gey söyliyeyim, deği, — Buyurun, sizi dinliyorum, ösva, bini verdim. O zaman şunları anlattı; — Eyübü Eminönüne bağlıyan ana caddesinin berbat hâlini gözünüzle gör dünüz ve elbette ki yazacaksınız. Fa. kat bunun üzerinde çok fazla durma nizi ve gürültüsü, tozu toprağı ile bü- tün semti İşkence içinde yaşatan bu kötü cadde için O kadar acı yazınız ki, belediye hemen buranın tamirine baş. lasm... Bütün ricam bundan ibaret. Söyliyecekleri bittikten sonra, bu Benç bizi otomobilimize kadar geçir- di. Tam hareket edeceğimiz zaman arkadaşımı Foto Âl! pencereden başımı çıkardı ve genc: — Bu caddeyi öyle bizim yazmamız. la filân pek yapmazlar gibi geliyor bana, dedi! Siz gece gündüz dun edin de, belediye büyüklerinden birisinin Eyübde bir işi çıksm ve otomobili ile bu caddeden geçinek mecburiyetinde kalsın da onun da bizler gibi ciğerleri ağzına gelsin... Muhakkak ki bu, cad. denin düzeltilmesi için hepsinden das ha müessir bir çare olür!.. z HABERCİ Yarına: Feriköy Ankarada şiddetli yağmur Bazı evleri su bastı Dün Ankarada çok şiddetli yağmur lar yağmış ve saat on dörde doğru tu- lan gibi bir şeki) almıştır. Birçok evlerin bodrumlarını sular & , emniyet &bi desi civarinda bir ötor mülmüştür. Seller bazı ağarları köküy- le beraber söküp götürmüştür. Nüfusça zayiat yol Işık Lisesinin serkisi Nişantaşında Işik Tiseğinde 1937 se. nesi resim, elişi ve dikiş sergisi açıl. mıştır. Sergi' iki geniş salonda gayet mun azam ve zarif bir çekilde teşhir edil” mektedir, Her sene olduğu gibi bu sene de de- gerli musllim bayat. Mediha Aynuksa tarafından çok güzel bir çekilde ter. tib edilen sergi her gün öğleden ev. vel 10. 12 ye ve öğleden sonra da 2.5 © kadar herkese açi bulundurulmak. tadır. Ankara caddesinde 84 No, lu lokanta devren satılıktır. İsteklilerin Ankara caddesi Sucü sokakta 4 nu- maralı Kafkas lokantasında Bey Kirkora müracaatleri. Bir eşek şakası! Paris: $ (A.A) -— Bir küçük paket postanede dampalanırken infilâk etmiş ve memurun elleri ve yüzü hafif sürette yaralanmıştır. Bir şıka yaplımak isten. siği anlaşılmıştır. AREA Operatör Üroloğ Coxtor Süreyya Atamal i Beyoğlu İstiklâl caddesi Parmikkapıl Tramvay durağı No. 121 birinci ğ kattaki Muayene hanesinde hastalarını her. gün saat 16—20 arasınd, eder, JESERR Aamarımınıarmranmsdaşşmne ls leaaEşI