HABER — Akşam pos Tonton Amca | Midesine | düşkündür! 1 TE ANI İL . VU VARTA y “ LE İSİM # A Le e Ven iş “Yazan: Nivâzi Aamst © 81 sene evvel bugün Gerdanlık Rüzgir uğulduyordu. Açık kalmış bir pencere kanadı, duvara çarpıp du. rüyordu. Saat on biri vurdu. Malike, okuduğu ask kitabını dizle, ri üzerine birakarak gerinâi ; | «.. Ah asilzadeler! - dedi. . Ah eg- 1. Aşk, aşk onla, ki zaman asilzadel€ rın sşkıymış... Kadın, onlarm nazarın. da kadınmış... Şimdiki erkekler, bu romanın kahramanı gibi mi ya? Boy. rat şeyler. Fakat birdenbire: — Arnan, böyle söylemiyeyim, gö- zümde dizimde durur! . diye gülümse- di. . Benim Harun çok cici çocuktur. Beri bu gece burada, evde yapayalnız bırakarak gitti ama, ne yapsın?... Va. | Maksadı bana para kazanmak. | atlattığım gün vermek üzere, bana bir inci kolye al İnci kolye... Bu, büt ayatınca İ. desli idi... Nihayet, işte, ona da mu- vaffak oluyordu. Yanmda horul horul uyuyan Tekiri düşüncenin zevkiyle okşadı. Sonra €#- nedi. Bir kere daha gerindi... Rüzgâr, De fena uğulduyordu... Ansızm, Malike, korkudan dona kal dı. Zira, kapımın aralandığını, içeriye kısa kalm parmaklı bir eiin girdiğini gördü. Bu el bir tabanca tutuyordu. | Ayni zamanda bir ses duyuldu: — Eğer bağırırsan tetiği çekerim. Genç kadının korkusu arttı. Bütün vücudunu asabi bir titrette sardı. Diş, leri viribirize vürdü 7... | Şimdi artık kapı tamamiyle açıl. migtı, Geniş omuzlu, iri cüsseli bir he, Tif egikte belirmişti. Kasketini gözleri üzerine iğmiş, traşı uzamış, sol eli küstahçasma cebine sokulmuş. Kuşa- ğında bir sürü maymuncuklar asılı... Hulâsa, hırsız olduğu her halinden belli... — Eğer uslu oturursan, 8es çıkar- mazsan sana hiçbir fenalık yapmam.. Bir iskemleye, Malikenin karşısına oturdu. — Demek ki evde yapayalnızsın böyle ha?... Küçük siyah gözleri fıldır fıldır et. rafa bakıyordu: — Evin de ama fiyakalı... Epeyce zenginsin, anlaşılıyor. Zaten biliyor. dum şa... Fakat korkma.. Yükte ha. fif pahada ağır nen varsa ver hepsi. pi... Sana hiçbir fenalık yapmadan gi- derim. — Peki ama benim bir şeyim yok... Yalnız, işte şurada duran el çantam- da yirmi lira kadar param var, O da, erkeğim dönünceye kadar geçim pa. Tam... — Gümüş takımı? — İşte şu şamdanlar... Bir de çay kaşığı filân var... Büfenin çekmesinde. — Mücevher? — Parmağımdaki $u altın halka... Hırsız, dudağını çarpıtarak güldü: — Ya gerdanlık? — Hangi gerdanlık? — Başkasıvar mi bilmiyorum... Ben şu İnci gerdanlıktan bahsediyorum. i — Fakat... i — Fakalti makatı yok... Her şeyi bi. liyorum. Bay Harunu takip ettim. İs. tersen ben arıyayım... Kalktı. Odada Marketöri bir konsol vardı. Ona yaklastı. Çekmeleri çekip aramağa başlarlı. Nasıl da buldu, ya, rabbi: Nasıl da buldu... Eliyle koymuş gibi... Böyle şeylerin nerede saklan dığını anlamakta hırsızlar zaten ma hirmiş... Bir kadife mahfaza açtı. İçinde pi. vü pırıl yanan inci gerdanlığı göstere. rek alayla sordu: — Bu ne*. Hr... — O mu?.. O mu? Ah. Kadm, bayılacak gibi oldu. Evvelâ yumruklarını sikti. Demek Harun gerdanlığı satınalmıştı bile... Hırsızın elinden bu kıymetli müçevherini Z0r, | la koparmak İstedi. Lâkin bunun im. kânsızlığını derhal anladığı için yal. varmağa başladı. — Allah aşkına onu bana ver... — Nasıl veririm, kız? - diye hırsız güldü. . Ben. günlerdenberi bunun peşindeyim. Bir yahudi var, böyle çalınmış mücevherleri ihraç ediyor. Ona götüreceğim. Bes altı yüz kâğıt | var bunun Ucunda. — Fakat bilrevor musunuz kı, bil. miyor musunuz ki, bu, benim hay; min gayesidir. Onu takabilmek için bir erkeğe, iki yıldır kul, &öle oluyo. rum, Halbuki, gordanlığım daha eli- me bile değmeden siz onu benden alı» yorsunuz- Hırsız, kaba çehresinder umulmaz bir ifadeyle baktu. — Vah zavailı kız! . dedi. Malike onun tir anlıkş yumuşama, sından istifade etli: —— Hiç olmazsa verin de bir kerecik takayım boynuma... -- Ama, beş dakika. Sade beş da. İ kika takacaksin... — Peki, peki... Taktı ve synanm karşısma geçti. Bir diziye geçmiş ve Muntazam Yu. varlek beyazlıklar, onun güzelli; bir güzellik daha ilâve ediyordu. Bu- na bakarak mestolduğunu aynada kendi de görüyordu. Hırsız da arkadan ona bakıyormuş. — Pek yakıştı! » dedi. Kadın, samimiyetle döndü: — Değil mi yö. Ve inkisarla: — Halbuki siz... — Şimdi alacağım, gideceğim... Ve her şey bitecek... Bütün emekler heba olacak. » Herif, beyaz dişlerini . gösterdi ve güldü: | — Demek bunu ele geçirmek içiğ İ, | ki senedir uğraşıyordun? — Evet, iki senedir. Tabancasını cebine koydu: — Ben. iki haftadır uğraşıyordum ancak... Bu gerdanlık senin hakkın öyleyse... Fakat benim de hakkım 22. | yi olmasın... Pek de parasızım hari... Şu çantandan bir on lira ver de gide. yim... Kadın, sevinçle; — Demek gerdanlığımı bars bira. kayorsun ? #diye hirsizm boynuna Sa“ rıldı; onu, kaba Ve etli yanaklarından öptü, Pars çantasma koştu: — AL. —- Haydi onu da almıyayım, gel! Şu akşamki hovardalığı son kertesine getireyim... Yalnız, dur bakayım. Ne- rede mutfağın? Ekmek tenekesi $9 mu? Yarım kilo ekmeğini alıyorum. İki üç de kuru köfte... E, yarını bas. ka türlü etmenin imkânı yok. Yurma allah kerim... Kısmetimi başka yolda ararım.» Omuzlarmı kaldırdı. Ekmeği Ve ka tığı yiye yiye gitti, Sokak kapısının kapandığını duydu ğu zaman, Malike, geniş bir nefes al. dı, Koltuğuna çöktü. İneilerini avucu” nun içinde sımsikı sikti: — Böylesi eski zaman gövalyelerin- de bile az bulunur! , diye demin oku. duğu kitabı elinin tersiyle itti. Nakleden: Hatice Süreyyo sacayak Çelik yüreğin maceraları Bv HERİFE AŞIKMISIN NESİN... ONU NE YA- PACAKSIN ? asırlarca Avfüpa « medeniyetinden uzak kaldı. Zavallı Kristof Klomp, Hindistana gittim diy& Amerikayı bulduğu halde açıkgöz Ameriko Vespuçi bu diyarın bağka bir dünya olduğunu ilin etti ve kendi ismini Bugün gözleri kamaştıran. akıl ları durduran yeni dünya medeniyes tinin tarihi, çok yenidir. Amerikaya keşfedildikten tam 364 sene sonra medeni dünyadan ilk vapur gidebil- di ve bugün Avrupadan Amerika” ya ilk vapur gitmesinin tam Bl inci yıl dönümüdür. 1856 yalı | haziran günü Ham- burgdan kalkan *Burusya vapuru, Nevyork limanına gitmek suretiyle bu uzun deniz yolunda ilk seferi yap miş oldu. Muvaffakıyet, oçok büyüktü. Bütün dünya bu yeni haberle çal kandı. Burusya vapuru, 1847 yr lmdâ Atlas denizine yolcu ve ticaret eşyası taşımak üzere 450.000 mark sermaye ile kurulan “Hamburg - A- merikanişe Paket Ford aksim gezel. şaf,, m idi. Vapurun selâmetle A- merikaya varması üzerine şirket İn- giktereye yeni vapurlar ısmarladı. Eski yelkenli gemiler satılıyor, yer lerine yeni gemiler ısmarlanıyordu. Bu suretle Amerika propagan- dası da başlamıştı. Avrupanın açık göz tüccarları, macera arıyan bir- çok kimseler yeni dünyaya hicrete başladılar, 1870 harbi, bir müddet vapur seferlerini aksattı, Gemiler liman- lardan çıkamaz oldular. Fakat harp bittikten sonra Amerika seferleri | dünyanın en büyük rekabet işi oldu Bircok © kümpanyalar kuruluyor, kârlı seferlerden istifade yolları ara nıyordu. o Kumpanyalar gemilerini çoğaltmakla kalınıyor, gemilerinin süratlerini de arttırmağa uğraşıyor- lardı., İnğiltere tezgâhlarında yapı- lan gemiler en çok sürat temin edi- yorlardı... Bu vapurlardan Elbe Adis İngilterenin Sutampton Ji- manından Nevyork limanına - sekiz gün 12 saatte gidiyordu. YORSUN R Nevyorkun eski bir resmi Amerika, keşfedildikten sonra ya ilk vapur gitti Yeni dünyaya hicret başladıklan sonra süratli vapurların icadına başlandı ve sekor sekiz gün 12 saatte kuuldı Amerika yolu Titanik ve Lüzi- tanya gibi muazzam vapurları derin Nevyorkta Kristof Klombun abidesinin projesi liklerine gömdükten sonra dört beş güne nimiştir. Fekat bu mesafe de uzun gelmeğe başladı. Kimbilir 19 İ sene sonra ilk vapur seferinin yüzün cü yıl dönümünde sekiz gün on iki satte katedilen mesafe kaç güne inecek?.,. HABER AKSAM POSTASI (DARE Ev Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ; İstanbul 214 Telgral sdresi : istenbul HABER Yazı işleri telolonu idare ve ilân ARTLARI Eesebi Sahabi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı çer (VAKIT) matbaası, ÇoK SAŞMALIYORSUN:-| | BURANI İ ONUN AMERİKAN TA ea Si OLDUGUNU UNUTUR. Ri MUTLAK SONA KiM. NA E - DEMEZ.. Sv Köğemteki İDAM ETMİRECEĞİM 1.” ri emaili