24 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Tamasını hizmetçisine evin içinde bir casus bulunduğunu söy- lemek oldu. — Evet içindeki hizmetçilerden biri bizi gözlüyor, diyordu. Ve bu evde olan biten her şeyi eski kocama haber - veri- yor. Sadece kıskançlık yüzünden.. Bu son söz, Alfiyeriyi . hem heye- canlandırmış, hem de hayrete düşür- müştü. Kadın sözüne devam ediyordu. — Evet, kıskançlık yüzünden, çünkü ben mütemadiyen ötekile sevişiyordum. Onun için kıskanıyor. Alfiyeri telâşla sordu: — Kim bu adam? Penelop ceyap verdi: — Kocamın maiyetinde jokeyle sevişiyordum. çalışan bir İşte burada, asıl âşık,, bastığı yerin çöktüğünü hissetti. Kendine, — bir ahır hizmetçisinden başka bir şey olmayan birinin rakip oluşu güruruna büyük bir darbe vurmuştu. Her şeyin burada nihayet bulduğuna inananlar, gene aldanırlar. Çünkü, erte- si gün çıkan bir gazetede bu hâdisele- rin hepsi yazıldı, herkese- ilân edildi. Daha o zamanlarda bile, gazeteler, bu gibi büyük rezaletlere — dayanamıyor, Lemen stüunalrma geçiriyorlardı. U acı ders, istikbalin şairi olan eee Alfiyeriyi tekrar edebi çelışma- Tarma dönmeğe sevketti. Bir çok hazin hatıralarla İngiltereden ayrıldı. Fakat, elinde her türlü fırsat varken kendisini öldürmeyip, üstelik hasis bir menfaatle tazminat dahi istememiş olatı Lord Li- göniyere karşı içinde hudutsuz bir tak- dir duyarak ayrılıyordu. Bu hâdiselerden birkaç Alfiyeri, Kleopatra, isimli bir facia ve ayri mevzu etrafında bir de — komedi yazmıştı. Bunların seyirciler üzerinde- sene evvel müvaffakiyet kazanışı, kendisine cesa- ret verdi, Ve şimdi daha ciddi maksat- larla bu gibi eserler meydana getirmek istiyordu, İşte bugün, şöhretinin esasını teşkil eden bir sıra — harikulâde piyes, o zamanlardan itibaren yazılmağa baş- lanmıştır. Kaybettiği zamanı — kazanmak için, hiçbir adam onuün kadar çalrşmamıştır. dense yeridir. Bununla beraber, bu ça- lışmalar, onu beygirlerinden alıkoymr- yordu. Hâlâ mükemmel bir beygir kol- leksiyonu vardı. Hâlâ, kendisini, iyi bir muharrirden ziyade iyi bir at besleyi ci olarak tanımaktaydılar. Atlara karşı muhabbeti o kadar faz la idi ki, bazan onlara binmemek için, kendisini sıkı sıkıya bir iskemleye bağ- emrederdi. Ve muayyen bir zaman — geçmeden evyvel iplerinin kat'iyyen çözülmemesini ister- di. Alfiyeri “hatırat,1 — karıştırıldığı za- man “Fransız nesrinde iki facia,, “Kor- kunç İtalyan kafiyelerinde bir tufan,, “En nankör tetkiklerdeki inat,, gibi bir çok bahislere tesadüf edilir. Ve bir bah- sin de başına şöyle bir serlevha kon- Müştür: " “Nihayet büyük ve asil bir aşk beni ebediyyen bağlıyor!,, ÜYÜK ve asil aşka Alfiyeri Floransada tutulmüştuür. Bir Bün bir resim sergisinde, öyle bir kadın gördü ki, bu kadının ismet ve esrar ör- tüsü altında kraliçelere has bir çalımı vardı. Yirmi beş yaşında kadardı. Tasavvür tdilemiyecek kadar beyaz bir | derisi, Sarışın saçları ve simsiyah gözleri var- Haydparkta yapılân bu düelloda muhasımı, — Alfiyeriyi istese on defa öldürürdü. Alfiyeri ona takdim edildiği zaman, bu kadının taze sevimliliği içerisine sak- lanmış bir ıstırap taşıdığını da insiyaki olarak farketti. Şair, evvelce de birkaç sevmişti. Fakat şimdi bu kadın karşı- sında duyduğu hisler, asla hırs ve şeh- vet hummaları değildi. Sevgisi beşeri temasın kirletişlerinden uzak duran, bir puta karşı duyulan takdir ve ibadet duy gularıydı. Bu kadın, elli yedi yaşında bulunan ve gerek bedeni, gerek maneğî bakım- dan bir insan harabesi olan "kocasiıe mukayese edildiği vakit, göze daha cazip gözüküyordu, PFransa, İskoçîva, İî talya ve İspanya asil ailelerine nisbeti olan köntes Luiza Maksimilyana Karo- lina idi- bu... Kocası ise, bir zamanlar İngiltere tahtına oturmak istiyen preris Carls Edvard Stuvarttı. Aifiyerinin hiç hoşlanmadığı — dans hocası; kadın gibi oynak ve ukalâ Nî bir Fransızdı Bu adam, öyle bir kral ve kraliçe ai- lesinin sonuncu evlâdıydı ki, nesiller- den nesillere intikal ettikçe, hayatları daima en feci şekillerde nihayete eriyor du: Stuvart'lardan on dört kişi — İskoçya tahtına ve altı kişi de İngiltere ahtına oturmuştu. Bu ailenin hemen hiçbir uz- vü tam saadet içinde yaşamamış, hele hayatları bazan katledilme, bazan nef- yedilme, bazan idam edilme ve bazı de- falar ise keder ile sona ermiştir. Böyle kara talili bir silsilenin sonun- cu evlâdı ise, genç bir hayatı kendi mu- kadderatmıma esir etmiş, berbat bir sar- hoşluk rüğasından uyanıyor Ve yeni-. den içki şişelerine sarıalark — ikinci bir sarhoşluk uykusuna dalryor, " üuyanıp yeniden şişelere saldırmak ig.ın.. Bu güzel kadınla geçen hayatı, dmîna içkinin buğusile sarılmış bir dimağın tahakkümü altındaydı. Veher dakika yeni bir işkence veya manevi bir zülüm © evin kara yazısını teşkil ediyordu. tekrar ee Si LÜM c ÇAS defa kadın rakibinin Üi eli Asil âşık; bir [ pRENS Stuvart, kıskanç 'değildi. Fakat Alfiyeri eve geldiği za manlar, ya karısının yanında bulunur, yahut karısının misafirle birlikte otur- duğu odanın yanı başındaki odayı işgal ederdi. Bazan kont Alfiyeri ile kontes Karo- lina, biribirlerile temiz, bazı mevzular üzerinde konuşurken, — içeriki odadan bir bardak kırılışının sesi veya haysi- yetşiken bazı sahnelerin akisleri duyu lurdu. Hiç şüphesiz ki köntes Karolina Al- « yatın tesellisini Bülüyordu. Hayatı çok az tanıdığından ve Ünvanlara fazla ka- pılmış olduğu için prens — Stavurata vaktinde vekâletle verilmişti. Fakat za- vallı kızcağız, evlendiği günden itiba- ren acaiplik derecesini bulan — bir şer dünyası içine düştüğünü görmüştü. Al- fiyeri ile konuşurken bunu mevzuubahs eder ve neticede “bütün bunlar benim tedbirsizliğimin neticesidir. Cezamı çek meli değil miyim?,, diye yanar yakılırdı. Alfiyeri, bu güzel mahlüku, bu sefih kocanın dayanılmaz — işkencelerinden kurtarmak için boşü boşuna türlü yollar aradı. Bir akşam, prens gene bir içki zi yafeti tertip etmişti. karsıma bir külhanbeyi kabalığiyle sal- dırdı. Artık herşey son haddini bulmuştu. Alfiyeri, biçare köntesi, herne pahasına olursa olsun bu vahşi hayattan kurtar- mağa azmetmişti. Ve bu yolda çalıştığı sırada, İngiliz sefirinin Rendisine haki- ki bir arkadaşlık yapabileceğini gördü. Gayet ustalıklı bir plân hazırladılar, Üzun bir zaman sonra bu plân — tatbik edilebilip, kadın bir manastira petirildi. Manastıra, kocası tarafından getiril- mişti. Kapı önüne gelince, kadını içe- riye aldılar ve kapıyı, prensin yüzüne kapadılar. Floransa kanunu mucibince, boşanma muameleleri bitinceye kadar kontesin muhafaza altında bulunması lâzımgeldiği kendisine söylenilmişti. Kadının manastırdaki hayatı, taham- mül edilmez bir hayattan kurtuluşu de- mek olduğu için nisbeten saadetti. Fa- kat Alfiyeri ile buluşmasına mani olu- yordu. Alfiyerinin onu memurların gö- zü önünde görmesi için bir sebep ih- das edebilmesi çok güçtü. İR müddet sonra kontes Roma- Yya gitti. Ve orada başpapaz o- lan kain biraderinin himayesi altında yaşadı.. Fakat burada da müşkülât yeni- den başgöstermişti. Çünkü papaz, Alfi- yerinin, gelip kızı görmesine meydan bırakmıyordu. Alfiyeri, onunla — buluş- mak için başvurmadık çare — birakmadı ve bu yüzden birçok sevmediği insanla- ra boyun eğdi, yüzsuyu idöktü. Şaşkın- ahır fiyerinin 'derin meclübiyetinde sefil ha- | Hiç bir taraftan tahrik edilmeksizin | hizmetçisi oldüğuünu — işidince yıkılmış gibi oldu likla budalaca bir harekete girişip, sev- gilisini de işe karıştırmamak — için Ro- madan ayrıldı. Ve tekrar seyahatlerine başladı. Bununla beraber, — sevgilisine hemen hergün mektuplar yazıyor ve on dan cevaplar alıyordu . Diğer taraftan yeni bir iddia faaliyete başlamıştı. Romada intişar — eden dört piyesi, büyük heyecanla kapışıldı. Çok sürmeden yedi eser daha bastırdı. Fakat herkesin ağzında AÂlfiyerinin adı dola- şirken, o, varmış olduğu ihtişama aldır- madan kendini tekrar atlarımna vermişti. İtalyaya gelmek üzere İngiltereden ayrıldığı zaman beraberinde ön dört ta- ne soy kanlı at vardı. Fransa — sahiline geldiği vakit onları usulü veçhile kara- ya indirmenin mümkün olmadığını gö- rünce, suya — sallandırmış ve sahilden seslenerek yüzdüre yüzdüre karaya çı- kartmıştı. Ve sonra, Anibal gibi, o atla- rı alplardan geçirmişti. Ve işte bu ma- ceranın akabinde idi ki, koöntesin, koca- sından resmen boşandığı haberini aldı. Kontes, Romadan ayrılıp Fransaya geli- yordu. AM on altı ay ayrılıktan sonra sevgililer Alsas şehrinde tekrar buluştular. Parise giderek Brene geçti- ler ve bütün hayatlarınca orada yaşa- mağa karar verdiler, 1788 senesi şubatında prens, Stuvart ailesi tarihin son yaprağını kapatarak Romada öldü. Nihayet koöntes, tamamen serbestti. Serbestçe sevebilir, serbestçe seçebilir, ve serbestçe yaşayabilirdi. İçerisinde bir taht odası bile bulunan muhteşem bir evde şairle birlikte yaşıyordu. Bu iki kişinin beraber yaşayışı hakkında kim- se bir şey sormuyordu. Saadetleri tam- di; Fransada siyasi vaziyet bir buhran Şair Alfiyeri ile son sevgilisi kontes zamanlarda yer, yerinden oynamış, dünya başına derecesini alıyordu. İhtilâl duyguları her insanın içinde yanıyordu. On altın- cı Luinin tahripkâr inadı, işleri — daha şiddetlendiriyordu. Hergün yeni cina- yetler oluyor, cahalet ve iktidarsızlığın yeni örnekleri görülüyordu. — Bir gün göklere çıkarılan yeni liderlerin, ertesi günü kafaları Giyotinle kesiliyordu. Fransız milletinin düştüğü bu karı- şık vaziyetten sıkılan Alfiyeri biricik sevgilisi ile İtalyaya döndü ve - Floran saya gitti... Oradaki — sükün ve saadet içinde, yarmın nesillerine terkettiği şİ- irlerini yazdı. zw AİP. Alfiyeri ile, kontes © Karo- Ş lina tam on beş sene beraber ya şadılar. 1802 teşrinievvelinin 8 inci gü- nü Alfiyeri, dünyaya gözlerini kapadı. İstırap içinde bunaları — zavallı kontes, bütün elindeki parayı sarfederek sevgi- lisine Santa Croce kilisesinde muhteşem bir mezar yaptırdı. Bayron, esef için Sonra, büyük İngiliz şairi o mezarın önünde hüzün ve de bir şiir yazmıştır ki — işte birkaç mısrar: “Santa Crocenin mukaddes hudutları içinde Onu daha mukaddes eden küller ya- tiyor, Burada o toprak bulunuyor ki, kendi başımna bir ebediyettir. Burada Alfiyerinin kemikleri istira- L hat ediyor.» Maksimilyana Karolina'nın o yapılmış bir krokisi ..

Bu sayıdan diğer sayfalar: