be iii Tariht macera ve aşk romanı — 64 — Yazan: (Vâ “ Nü) Geçen kısımların hülâsası Sünbül ağa, eskiden kadınlar ta- rafından fevkalâde sevilen bir şah» siyetken, şimdi ihtiyarladığı için, Mehmetle birlikte seyahat noktada mutabık” kalamıyorlardı. İbrahim Çelebi, gemiye külliyetli miktarda silâh, top ve müdafaacı kuv. ..— Haseki Sultan parmağından kiraz büyüklüğün- de tek taş bir yüzük çıkarıp Sünbül Ağanın parmağına sulh alâmeti olarak taktı etmekte | kaya kadar, Ayşe ile Osmanın gelip mahzur görmedi. Lâkin bir türlü şu ; gelemiyeceğini öğrenememiştim. Geminin küpeştesine dayanmış, seve. gili İstanbuluma gamlı kasvetli bakıp dururken, onların da çikageldiklerini bu kuvvetini kaybediyor. Artık, zevale yüz tutmuştur. Bü ema reler bunun böyle olduğunu göster riyor. Onun için Sünbül ağa, ço- cuğu ve sevgilisi ile beraber İstan» buldan ayrılmağa karar veriyor. .. . Ağa, bu kararmı tatbik için ertesi günden itibaren çalışmağa başladı: İlk iş olarak bizzat Haseki sultanı ziyaret edip dedi ki: — Benim hakkımda çok fena fikir. leriniz var, efendimiz, halbuki, ben, hakkımdaki, teveccübünüzü yenileyecek barı tedbirlere baş vuracağım. Bunun dâ birincisi, Hicaza gitmek olacak. — Hicaza mı? — Evet, artık ihtiyarladım. Son günlerimi ibadete hasretmek istiyorum. Çoluğumla çocuğumla bu mukaddes topraklarda yaşayacağım.. — Osmanı da mı beraber götürecek» siniz? — Evet; — Ayşeyi de? , — Muvafık görürrenir niyetim öy. le. # “ Haseki sultanın gözleri parladı: — Ali. Alâ.. Bu fikrinizi beğendim.. Ben de yardım ederim, — Tabii efendim, iki buçuk kırın. tım var. Cariyelerim, kölelerim, hazine. lerim, atlarım filân.. Birçok padişahlar zâmarında hizmet etliğim için bunları biriktirmek bana müyesser oldu. Heps sini götüreceğim. — Elbette götürürsünüz.. Hatta ben de size ayrıca bâzı hediyeler vermek istiyorum.. Uzatin elinizi. Sahte harem ağası elini uzattı, Ka. dın efnedi, parmağından kıymettar bir yüzük çıkardı, Eski düşmanının par. mağına ,bir sulh nişanesi olarak taktı, — Artık aramızda hiçbir ihtilâf kal, madı. Hasekinin elini öptü. Padişahm zey. | cesi de masumane bir buseyi harem | ağasının alnına kondurdu . — Haydi bakalım. Yolun uğurlu ol. sun. — Fakat efendim. — Bir mesele var.. Pek mühim bir mesele.. Öyle sanıyorum ki, Ayşeyi de Osmanr da padişah bırakmak İstemi- yecektir... Hele çocuğa karşı bağlılığı. nı, son kuyu meselesinde gördünüz. Haseki sultan düşündü: — Hakkınız var.. Fakat, o meseleden sonra ne kadar korktuğunu, adeta yap- tığından pişman olmuş gibi bir vaziyet takındığını gördünüz. Cinci hoca vi tasile de müessir olabiliriz. Kendisini ikna ederiz.. Bu suretle karar verildikten sonra, artık, İki tarafir çalışmağa başladılar. Sünbül ağa, biran evvel İstanbuldan kapağı atmak istiyordu. Zira, eskiden, en azgın zamanlarında bile onun sahte hadımlığına karşı kulağını tıkayan sa. Tay muhiti şimdi: “Vay! Bir harem ağa- sının nasıl olurmuş da bir kadm ve gocuğu üzerinde kocalık ve babalık id. diası olurmuş?,, diye dedikoduya baş. Uyordu. Cellâdın bu kara adamı boğ- mak için yakında emir alacağına dair dedikodular oluyordu. Sünbül ağa, evvelâ, kendisini ve mas iyetini Mısıra götürmek için bir hususi gemi smarlamak istedi. Lâkin, bu, epeyce bir zamana mütevaklaftı. O sı. ralarda, İbrahim Çelebi isminde biri, Yeni yaptırdığı bir gemi ile yola hazır. larıyordu. Kahireye Bursalı Mehmet efendi âdiı bir adam kadı gönderiliyor. du. Onu götürecekti. Sünbül ağa ile İbrahim Çelebi, seya- | hat hususunda anlaştılar. Sünbül, kadı liimi «sie si SİLİM lie ) Sa öle dmdnne İl ii eeineienkniisin | | El gördüm ve sevincime payan < olmadı. Elhammdülillâk bu gurbet illerinde yal. nız kalmayacaktım.. Çocuğum da nimle beraber olacaktı... Evet, gerek | Sultan İbrahimin, görek Sünbül ağanın bu çocuk üzerinde temellük iddialarına rağmen onun benim evlâdım olduğun» da hâlâ musırdım. Küçük oğlanı fevkâ. lâde kendime benzetiyördüm. Onu ca- | nım gibi seviyordum. Zaten sevilmiye. | cek gibi değildi ki. Pek cana yakındı. Onu herkes seviyordu. Sultan İbrahimin Osmanı bu kadar sevmesine râğmen nasıl olup da bırak. vet almak İstiyordu. Adalar denizinde korsatiların hücumuna uğranırsa mi- dafan etmek kabiliyetinde olmak istis yordu. Sünbül ağa ise, İstanbuldan bir an evvel kurtulmak emelinde olduğu için, hazırlıklar tamam olmadan yola çıkmak istiyordu. Gemiyi gezmiş. her | şeyi görmüştü: — Bu kadar silâh kâfidir, yeniden teslihata hacet yok! . diyordu. İbrahim Çelebinin itirazlarına rağ- men, Sünbül ağanın fazlaca verdiği | para, onu fikrinden caydırdı; tamamı celbetti, Aradan iki hafta geçmemişti ki, hes pimiz harıl harıl hazırlanıyorduk. Ni. bâyet, işlerimiz bitti. Gemiye Tophane önünden bindik. Fakat ben son daki” be- radan öğrendim ki ondan habersiz ola. rak, adeta kaçarcasna Ayşe ile Osma- nı İstanbuldan apartmışlardı. (Devamı var) ortakları Atça Kooperatifi Atça tarım kredi kooperatifi ortak- ları yıllık toplantılarını yapmışlar ve bilânçoyu tetkik etmişlerdir. Rapora göre kooperati?, ortaklarma bir yıl içinde 105 bin lira ikrazatta bulunmuştur. Geçen sene pamuk eki. len sahaya #6l basmış olmasmdan ö. | türü mahsul eski senelere nazaran yüzde yetmiş noksan istihsal edilmiş, bu yüzden paranın ancak yarısı tah. sil olunmuş ve yıl sonuna da ortaklar zimmetinde 53 bin lira Kadar alacak kalmıştır. ! Petrola hücüm Ingiltere stoklarını arttırmağa koyuldu tığına ilk önce hayret ettim. Fakat son- | Memleketin muhtelif yerlerinde “js . .|- gizli depolar tesis ediliyor Londradan yazılıyor: çıkmıştır. Hint okyamusunda ve Ak. Britanya imparatorluğu müdafaa denizdeki gemilerle tayyareler için komitesi harp ihtiyatı olmak Üzere Kızıldeniz adaları üstünde depolar ve it i tasfiye istasyonları inşa edilmektedir. milyonlarca ton petrol stokları idha. - sna kara iştir, Donanma ve hava kuvvetleri ayrıca Memleketin 1ssı5 yerlerinde petrol Cebelüttarık, Malta, Honk . Kong, Sin “ i n gapur, Avustralya, Hindistan ve ce- Sarniçları yeryüzünde inşa edilecektir. z ikade yaz döpoları pt Kalabalık bölgelerde de yeraltı sarnıç. BOM 15 ri Na ları yapilacaktır. Gal eyaleti dağlıkla- | oyy. Avrupa devletleri de ihtiyat. rında şimdiden inşaata başlanmıştır. | jar, rmakta'olduklarından ve mo- Amerika ile İraktan petrol taşımak tö m gaze boyuna artan talebi üzere birçok petrol gemileri üçer se karşısında petrol fiatları «yavaş ya. ne konturatla kiralanmıştır. vaş yükselinektedir. Netekim petrol İngiltereder kömürden gaz i fiatları 1937 senesi başmdanberi üç işleri büyük mikyasta arttırı defa defa yükselmiştir. mütehassıslar yeni bir istihsal meto. — du için tercüibelere girişecektir, Petrol | Bin metre denizin ihtiyatlarına ilâveten pp dibinde arttirlnikindir. e mütemadiyen 5 DÇelikbir kürcüçinde, denizin İngiliz Bükümeli"” nezdinde" “petsöl bin metre dibine inmeğe muvaffak e li > «| olan Amerikalı William, bu mesafe. müşaviri olan ,İngiliz - İran petrol de tazyikin son derece büyük oldu: kumpanyası reisi Sir Jon Caduan harp Şunu ve çelik kürenin içine girecek halinde münhasıran Britanya emri al. | bir tek damla suyun, bir kursun tmda olacak petrol sahaları arâmağa | kuvvetinde olacağını söylemiştir. sal dilin deil ğ di li 4 M AM ; N OLU Yazanlar: 1 çestertön — 2 Sayers — 3 Agata Kristi — 4 Vils Kirofia — 5. VAY 8. Henri Ved — 7, CD. H, ve M Kâl — 8 Milvard Kennedi — 9, Con Royd — W Akboks — 11, Bdgar Jepson — Çeviren: Ja, — Demek reddettiniz?. — Başka ne yapabilirdim. Demis söy lediğim gibi, din meselesi. — Karmiz buraya saat kaçta geldi? — Gece yarısından biraz sonra gör. düm . Müfettiş bu kadar müşkül bir zaman- di, karısmın cesedi yanında bir adam: sorguya çekmekten ıstırap duyuyordu. Fakat vazifesi bunu amirdi. Şümdi işe, papaz, bir de yanlış haber vermişti, — Lakin, dedi, onun buraya saat on bir, raddelerinde geldiğini öğrendik. Papazın yüzünde halit bir kurmaztlak peyda oldu: — Tektar ediyorum, dedi, ketidisini geceyarısından biraz sonra gördüm. O- nu yazıbaneme aldım ve burada bir sâat kadar konuştuk. — Peki ama saat or bir ile on iki ara, sında ne yapı? Neredeydi? Papaz dudaklarını asırdı? , — Burasını dedi, söyliyemem . — Söylemek mi istemiyorsunuz, yok sa bilmiyor musunuz? — Bu sualinize de cevap veremem. Biribirlerine “bakıştılar. Papaz gayet sakiridi. Müfettiş star etmedi, mevzuu değiştirdi. , : — Bügün, karmız size randevu ver- miş miydi? — Evet, saat yedide, Hollantlarla da randevu vermişti, Maalesef biraz geç kaldım. Yoksa, belki bu olana mani ©- iabilirdim. — Neredeydiniz? — Bir çiçek sergisindeydim. Çocuk. lar, hizmetçilerle beraber hâlâ oradalar. Evde kimse yoktu. — Madam Munt bu rarjevuyu neden istemişti? — Sebebini söylemedi. — Fakat herhalde siz »biliyordunuz? Papaz sikilir gibi oldu. Lâkin cevap aa varmis ge — Ze akmdi m «Penistonun ölümüne dair bazı ifşaatta bulunacaktı. — Siz bü ifşaatın ne olduğunu bili- yordunuz herhalde? Papaz fevkalâde inatçı bir hal ile; — Size, dedi, bazı nöktala; üzerinde »*öz söyliyemiyeceğimi bildirmiştim. Bu nokta da onlardan biridir. Bu esnada kapı çalındı. Papaz ile Rac odadan çıktılar. Bu gelen, o ufak. tefek Yaşlıca bir adamdı. Papaz: görünce; — Geç kaldığıma pek müteessirim, Toplantı bitti mi? — Ne toplantısı? — Bilmem, yalnız saat yedide burada bir toplantı olacağı (o ve benim de mu- hakkak gelmem icap ettiğini telefon et. tiler. Telefon eden bir kadındı. Hattâ ısrar etti, ğ — Demek size de telefon etti? Yeni gelen'adam şaşkın bir halde idi: — Evet, dedi, yoksa - bir lâtife mi? Bana, sizin karınız olduğunu söyledi. —Evet karımdı. Papaz müfettişe döndü: : — Size, dedi, müsadenizle Sir Vil- frid Denniyi takdim edeyim. — Müşerref oldum. Sizinle görüşmek istiyordum. — a meselesi hakkında değil mi? ki — Evet. — Bugün öğledet sonra geMim. Lon drada İdim; Eğer beni görmek istediği- nizi bilseydim, daha evvel dönebilirdim. Biraz işim vardı. Parise gitmiştim. — Denni, Papaz, arkadaşma (o karısının ölümü haberini verecekti. Rac, bu sahneye $9. hit olmuk istemedi, » onlardan ayrıldı. giderken, gazetecinin bulunduğu tuvale tin kapısını açtı baktı,. Kimise yoktu. De mek kendini toparlamış, herhalde ga- zetesine haber wermek için olsa gerek, derhal gitmişti. Müfettiş, polis müdürü gelene kadar orada beklemek ve ona telefon etmek üzere cesedin bulunduğu papazın yazı. hanesine doğru yürüdü. 4 Biraz sonra, müdürü umumi otomo- bille geldi. Yanımda doktor da vardı, Raç onları yalnız bırakarak dışarı, bah- çeye çıktı, Holland ile karısı otada idi. ler, Rac yaklaştı ve derhal sorguya baş- ladı, IZ Klemans Dan — 13. Anton! Berkeley. Tefrika numarası — Öğ — Matlam Munt size ne zarif 1 fon etti? Müfettiş suali madam Holl muştu Fakat cevabı kocası verdi —- Bugün yemekten sonra gt0£” fon etti Buraya gelmemizi söyl — Sebebini söylemedi mi? — Hayır, —Telefonla siz mi konuştun”. — Hayır karım. Rac ona döndü: — Size de davetinin sebebini # medi mi? — Hayır. — Peki ama, sizi papazın evi1€ edişi tuhafınıza gitmedi mi? a — Bir şeye ihtiyacı var zan buraya çağrıdığını otele kadar gelip kendini göst temiyordu? Tanınmaktan kor — Ne diye tânınmaktan kork Elma omuzlarını silktiz “o — Ne bileyim ben? — Onun madam Munt olduğu! yor muydunuz, — Hayır. — Öğrenince hayret etmeli — Çek, Müfettiş onları şöyle bir İstedi: düşündün — Bu hâdisenin dayınızın katli rabtıast olduğunu düşünmediniz — Hayır. Fakat papazın'kar1s st, benim yanımdan bu kadar ac€” rılmış olmasını izah ediyor. — Size telefon ettiği zaman # nirli miydi? j — Zannederim. ö — Madam Holland, dayımı” münden bahsetmek arzusunda © nu hiç düşünmediniz mi? — Düşünmedim. Hem niçin G8 cektim. © .Rac bir çok şeyler söyliycebili! *nu yapacağına, madam Hollan ilerinin içine bakarak ve meseledi. berdar olduğunu ihsas ederek: — Acaba, dedi, Seli neler bili Bu. sual, hedefini buldu. Elma” dı. Sonra kızardı. Ve kocasına, istiyen bakışlarla baktı, Holland * cevap verdi: * — Mister Rae, bu suali soruşu” haf. Zira, demin, ben de ayni rma sormuştum. Ben de Selinin lin ölümü hakkımda malümat istiyeceğini tasavvur 'ettim ve be, sordum. Lâkin karım bir şey bile ceğini zannetmiyordu. # Elma, rahat bir nefes alarak: — Nasıl, dedi, bilebilirdi? di bilsin? i Müfettiş ikisine de baktı. Bi halde bir şey biliyorlar ve onda yorlardı. Daha fazla ileri gitmek © olmazdı. En münasibi, işi aptallı# maktı. Nitekim Rac inanmış gi! merek başka bir suale geçti: — Şimdi bana, eve girer gif” olduğunu anlatınız. Zânnedi açıktı. Önce madam Holland. girdiniz, Holland hafifce gillümsödi v6 — Tamam, dedi, saklandığ'9 den gördüğünüz gibi. kapı a karım, sonra ben girdik. i Rac şaşırdı. Demek bunlar. SX landığı yerden görmüşler ve af memişlerdi: evekkeli hiç bir sefi mu: irds? Holland onun di sadece: - Rac, dedi, bir ınız da oraya sakla” Ki; 72. — Hayır. Sirden fazlâ bir m yoktu, Yoksa “İyle bir şeye €der Sall. Sonra ge'oldu? (Devamı DIŞ TABIBİ , Necati Pak$ Hastalarını her gün sabaht?”” ma kadar Karaköy Mahmudiy&/” si.No 1-2 kabul eder. Salı ve cuma günleri 14,20 » parasız muayene eder. il