Ses... Bu sözleri, yavrumun sükün bulma. 8t İçin söylüyordum. Onun bir asabi uhran geçirdiğine, o anda, ben de ka hidim. Yavrucak, telâşla: çı Ama, babacığım... Zannettiğin gi- bi kolay değil . Ben de kim olduğunu bilmiyorum... Işittiğim yalnız bir ses. Ah, siz de duysanız merhamet edersi- NİZ. Hep o feryad başımın içinde, ku- aklarında?... Bunu tekrar edince çıl, ddiğimi #anıyorlar, Fakat “ bakılırsa saçmalıyordu. linde “imam ne bararetinde, ne ha. Bâyritabillik vardı. Sordum: üği olandı... Emin misin bunu İşli- “ww Sakin rüya görmiyesin? ni Uya mı?.. Aman, habacığım? Ea benim gibi midillim de işitti. ” Sm öyle ürktü ki, geri geri gitti. E- sx üstünde kendimi sıkı siki tutma- taydım, yere yuvarlanırdım. Ben de korktum, baba! Ne diyeceğimi bil i Yazi; ceği ilemeden, gayriihti. Pa Tabii değil mi, evlâdım? . de- Çocuk devam etti: a İşte baba midillim öyle korktu 2: ondan sonra dört nela evin kapısı, kadar koştu. Buna ne dersiniz? Mi- ide mi rüya gördü? Bu sesi ilk & işittiğim zaman siz daha Lon. Y gilmemiştiniz.. Anlatsam kor- Rima, tevehhümüme. hükmede. NİZ diye utandım. Belki bir tav- de ği » yaralanmış başka bir hayvan. a Yerek kendimi teselli ettim, Fa. Ondan sonra her akşam ayni ses adan geçtikçe bir inilti halinde kus am salmıyordu. Nihayet siz gi. ce ii © sesin söylediği kelimeleri İyi- Yin? ttim. “Anne! birak içeriye gire. diye, Anne: bırak içeriye gireyim!, i bana bunları anlatırken — titriyordu, Rengi uçuyordu. Gözle- © bir buh; dolmuştu. Acaba bu bir ateş, İÜ meye p< alâimi miydi? Onu üzme. ediyor verdim. Hakkını teslim — Bu Bibi.durarak: dedim, * Pek acıklı bir şey, Roland! bakış BİZ do benim gibi işitseydiniz Garesine ahakkak, bu zavallının bir Da inç, Sarlmız.. Fakat annem be. beni hg YOR. Doktârun “sözleriyle, 2 Keli Yalağna yatırıyor. * ktorların vazifesi pu, evlâdım. e ilâve ettim: e eiki bir Böcük. bü yolunü' kaybetmiş kağ #iyle omüzumu tuttu. Dik- &—Y e bakarak: e pg, > © 808 sağ bir insana sit değil. Ünü gizi gocuğum, nasil olur de le Çocuğun sesini işitirsin? a larını kaldırdı ve ciddiyetle: ziy Demek istediğimi #anki anlama- bili EDİ Konuşmayı “babe... Siz de MİYOR musunuz? "> Peri mi demek istiyorsun ? eli Ne bileyim?... İster peri olsun, biz ” “5 Herhalde bü betbaht Dağ “5 ama, çocuğum, farzet ki “ » Yahut kaybolmuş bir çoçuk... Ne Yaptığım istiyorsun ? — Ne bileyim?.. İster peri olsun, ME başka şey.. Herhalde bu bet. bir adamın sesi! A a Bv ARADA. e GiN SEDDiNi A SI EMRW EDER... - 24 alla Gi —. lke, mk NE . CİM t ki pe- — Peki ama, 00 en ri, yahut kaybolmtz bir çocuk... Ne ye eği olsam mesele. e ba,,, Çünkü siz bü. İN yardım etmemek cakir imiltiyi işitip de YAL sey gel, beni çok üzüyor. Elimden miyor. O zaval Harabelerin içinde, hiç kimse olmadan & tahammğl edemiyor rümde böyle t Meri Gerçi hâdisenin komik tarafı da yok değildi e > olabilir ki peri gördüğü as bulunabilir. vaziyette di kabul ederim. i Ne diyeceğimi bilemiy vi odu: ğun yine yalvarıyoı — Neredeyse akşam olacak, baba... Bütün gece inliyecek, Sl indie bir türlü vi yuyamıya- » Kuzum baba, T bel Beni imerak etmel Jyiyini. Zaten o müddet sarfında annen de'yanımda oturur. Odadan , Ne yapacağımı şa. ar meştam. yl beklenen hiz- etlerin en garibiydi bu. Oğlum pe. riye babalık vazifesi yapmaklığımı is. #yordu. İşte o esnada arabamın atla, rının geldiğim zaman nasıl ürktükle. ordum, Çocu. ri gözlerimin önlinde tecessiüm etti, Ilk yapılacak İş, herhalde, ahır tara- fına giderek tetkikatta bulunmaktı. Köylülerin şihniyetini anlamak ka. bil değildir. Belki onlarin bir muzır. Tığı, bir şakaları neticesi bu sesler du. yuluyor. Meseleyi aydınlatmak lâzim- dı. Hava adamakıllı kararmıştı. Ha. rabelerin önüne geldiğim zaman bir gölgenin geçtiğini görür gibi oldum. Bu, kat'i bir $€Y değildi. Fakat insan. larm hissen sezdiği bir mevcüdiyetti. | Oğlumun hikâyesiyle beynimin tesir kaş kaldığını düşündüm ve işi an- lamak üzsre, ayağımı yere vurarak hizli sesle bağırdım i — Kim var orada” Ahırın aydınlığı göründü. Kapınm önlünde seyis, KOVA ile su taşıyordu. Beni farkedince: —— Küçük bay nasıl ?. diye sordu. Arabacı v6 karısı da çıkmış, beni <2 Sesler mi? Tabif efendim: ©- turu Rüzgür.. Bahöeden geçen'dere, . Fakat hiçbir dilencinin İ nin bu parktan içeri girdiği yoktur. Buna amli olabilirsiniz. . Kapıyı daima kâ- pal tutÜyOt- Ber tarafa iyice dikkat ediliyor. Arabağının karıst, bir şey söylemek ister gibi başını sallıyarak kocasina baktı. Nihayet israrım üzerine bu saca yak Çelik yüreğin maceraları anut hizmetkârları komuşturmıya baş igdım. (Devamı var) Tercüme eden: Hatice Süreyya MOGOLiSTANA mahsus değildir. Tersane, vE ŞUNG İLE KULİ p gTci ASKER ALPI- YAR LAP RİDE GETİRİR ATEŞ 65 Yazan : Niyazi Anmet sene evvel bu gün Iki enteresan yaz Eski Basiret gazetesi kolleksiyo- ve diğer bütün ihtizamat : babsimiz nunu ( karıştırıyordüm. — Açtığım ( dahilindedir. sayıfanın © tarihine dikkat ettim. 1288 yılı 11 mayıs.. Yani 65 sene evvel bugün çıkmış bir sayı. Basiret gazetesi, o vakit istipdada ve haksız- liğa karşı dalma hakkı müdafaa et- miş bir gazetedir. e Bu sayıda iki yazı gözüme ilişti ve dikkatle oku- dum. Çok enteresan. Bu yazıları 65 inci yıl dönümünde Haber oku yucularına vermekten kendimi ala- madım. Birinci yazı "Deruhde ve iltizam,, başlığını taşıyor. > Bakmız. neler yazmış: “Deruhde ve iltizam ticare- tin en esaslı bir şıkkıdır. Hususiyle memleketimizde bu esas diğer mem leketlerden daha kuvvetli bir halde olup dahili . ticaretimiz içinde en menfaatlisi bundan ibarettir: denik se yeridir. Zira, evvelâ devlet aşar ve ağnam ve saire gibi en belli başlı varidatmı “deruhde ve ihizam,, et | mek istiyenlere ihale eder. Saniyen | asakiri şahanenin ve #air miri daire- lerin en büyük levazımını deruhde ve iltizam eden kimselerden müba. yaa ederler. Salisen şimendifer a- meliyatma varıncaya kadar büyük ameliyatı gene deruhde ve iltizam edenlere yaptırır. Deruhde ve iltizamın harici tica- retle alâkası yoktur. Dahili ticaret- ten maduttur. Dahili ticaret ise ait olduğu milletin kendi elinde bulun- mak iktiza eder, Zira dahili ticarete tam vukuf gene ait olduğu millete mahsus gibi bir şeydir. İmdi hal bu merkezdedir de bir dahili ticaretimize olsun sahip ola- mazsak ayıp değilmidir? Haydi Av- rupanm ticaret usulünü bildiğimiz için ona cesaret edemiyelim. Ancak kendi memleketimizin ticaretini ol sun bilmekliğimiz icap etmez mi? Meselâ şimendifer ameliyatı. Şimendifer ameliyatınm en bü- yük kısmı dahilen tesviye edilecek Yerlerin düzeltilmesi için istihdam edilecek amele ise yerli ameledir. Yolların en büyük İevazımundan madut olacak şey yatak ağaçları o- up bunların dahi bizim ormanlar. dan gesildiği dergârdır. Şu hal ile be raber biz böyle cesim bir ticareti yal: nız demir İevazımının oAvrüpadan celp olunacağı mahzuruna mebni deruhde ve iltizam etmeğe cesaret edemeyiz. Bunu deruhde ve iltizam. eden ecnebi bari işleri başlı başma görse gene ne ise ne. Amele olarak bizi işletir. Cesim Jevazımı gene ! bizden mübayaa eder, Yalnız “bir demir edevatını kendi merleketin- den celp eyler. Acaba bu ameliya- tı biz deruhde ve iltizani etmiş olsak ve demir edevatını memleketimizce tedarik ve imal edemezsek bunları Avrupa fabrikalarmdan celbedemez miyiz? Bahsimiz yalnız ( şimendifere değilc e. tophane ÜZERİNDEN YU. VARLANIR.-:» SILAH SESimi MÜTE. AKIP GUNG EGERİN, Dikkatle okudunuz mu? Tam 65 sene evvel yazılmış.. Bu gazete nin her sayıfası bu gibi yazılarla do- ludur. Birgün evvelde “millet pa- rası balık kılçığıdır yutulmaz,, başlı ğrile bir yazı yazılmış. Milletin para sını aşınp yiyenlere çatıyor. Daha sonra Antakyada vuku bulan büyük zelzele için bir iane açılmış olduğur nu ve bu ianeye gazetenin önayak olduğunu görüyoruz. Sokakların sulanması hakkinda ki yazı da çok enteresan. Belediye sulanması için arozozlar getirmiş. Gazete bu husustaki fikir. lerini yazıyor: “Medeni bir memleket için 40 kakları sulamak lüzumu o kadar bedihidir ki, bunu inkâr edecek hiç kimse yoktur zannederiz. “ Birkaç vakittenberi belediye daireleri ile şehremanetinin | sureti mahsusada imal vetahsis kılman ayabalarla Bahçekapı ve Babrâli caddeleri gibi büyük ve işlek caddeleri akşamları sulatmakta olduklarını memnuniyet le gördük. Vakia şimdiki halde işin derecesi hiç kabilindendir. Ve bunun ileride zaruri ihtiyaçlarımızı hakkiy» le tesviye edebilecek bir dereceyi bu- lunduracağı hususunda da ümidimiz kesilmiş değildir. Ancak gözetele- tin bu gibi hususat hakkında fikir beyan etmeleri salâhiyeti birkaç söz söylemekliğimize lüzum göstermiş» tir. " 2 Şöyle ki, sokakların sulanması serinlik maksadiyle olmayıp tozu bastırmak maksadiyledir. Zira s0 kaklar sulandığı zaman serinlik ha- sıl olmaz. Sıcak toprak üstüne dö- küler sudan hasıl olacak sıcak buhar bilâkis hararet saçar. Evet, sokak- ları sulamakla serinlik olamıyacağı ! bütün bütün iddia edilemez. Ancak bu serinlik yerin hararetine galebe Zokora Doğ İnk EMAN | edinceye kadar su dökülmekle olur. Binaenaleyh sokak sulamaktan mak sat serinlik olmadığını ve yalnız to- zu bastırmaktan ibaret idüğünü ka- bül etmeliyiz.. Bundan sonra mun- tazam memleketlerde sokakları sa- bahleyin erkenden hem sularlor bem süpürürler. Bu sulayış eğer yaz de- ğil ise yirmi dört saat için «kâfidir. 'az mevsiminde kifayet edemediği için ikindi üstü bir . daha. sularlar. Fakat onların ber türlü levazımı mü Kennel. süpürüsleri hakkiyle süpürüş ve sulayışları da kin sulayıştır. Biz şimdiki hal. de Memleketimizin o derece neza/r- tni dairei belediyeden ve yahut şeh- Temanetinden . beklersek mahrum kalırız. Çünkü dairei belediyemizin ve şehremanetimizin iktidarı © dere- ceyi bulamamıştır. Şimdiki derere- sinin gayri kâfi olduğu ise zannede- riz ki bunların kendilerince dahi mü. sellemdir. Böyle olunca ve fikrimize kalır. (Devamı 11 incide)