Talihsizliğ! rik Yazan : Niyazi Ahmet O 148 sene evvel bu yün i Fransa kralı, kraliçe, saray o erkânı, mebusların ve halkın e Kartlak hikdye- Amerikan > mahârrirlerinderi nite Jamas primin bir. heri” inden: Süreyya a) : aile ; we gr ereüme eden 3 Hate Kam üye iştirakile büyük bralay yapıldı tecavüz edeni mağlüp ettiğimi anla. | san talana. Benim Ye ii AM v ! dım. Dizim onun: göğsünde bir an pe | iel seiendele; 01 ME Mebüslar, rneelis binasına geldikleri vakit, sürgülü aslçerlerle kar- es almak için öusum, ölrlendim. Al | Bn isi sinirleri si şılaştılar. Fakat top a bütün mebuslar, krala muka tımdaki mahlük hizlr hızlı nef, © İknları odadan kaçırdı. Diğer e ağı vemet için yemini ettiler. yordu. Kalbinin şiddetle kain naşmağa cesaret m il z yuyordum. Herhâlde o da benim ka- an güruyorlirdi. Bozlar N 16 cı Luinin başmı giyotine | oo — Yaşasın Dük Dorban. diye dar yorulmuştu. O zaman yasi bem ç ante iy her Sani bilmiyen Me bağınıyorlardı. 4 altma büyük ve sart bi: lerini uzatınıya da cesere imse var. Günü gününe tarihte .. i Jadığım hatırıma geldi, eya mek için ie ydı, Tancelible beni soru. onun nasıl idam edildiğini yazmış- Bu alay, Fransanın mukaddere* i onu aldım ve baha tecaviz edenin b yorlardı: tom. Burada, 1789 yılı 4 mavis gü. | tını tayin edecek olan ictimain mu" i larmı sımsıkı bağladım, Artık içim rahat etmişti. Gazi açmak ve kargım. dakini görmek merakı bende uyandı. Ondan sonra ev halkını haberdar li cektim. Düşmanı! bırakmadan yataktan at ladım ve onu arkamda sürükliyerek Yâmbayı açtım. Oda ışık içinde kaldı. Yakaladığım esiri görmek için başımı çevirdim. Fukat o anda hissettiğimi tariften Âcizim, Herhalde #vazım çık. tığı kadar bağırmış olacağım ki, bir an İçinde, odam bütün evin halkıyla doldu. O feci nr düşündükçe hâlâ bütün vücudum ürperiyor. , Görünürde bir şey yoktu. Evet, kolum, çırpmen bir cismi tu. tuyordu. Bir elim, onun sıcak boğazı. »: sıkıyordu. Benim yaşadığım gibi yaşıyan bir cisim... Fakat görünürde kimse yok... y Ne bir hayal, ne bir duman. “ Ne hale girdiğimi bugün hâlâ, bile- miyorum, Havsalam bu garip tezadi almıyor. Karşımdaki cisim teneffüs © diyordu, Soluğunun sıcaklığı yanağı. ma çarpıyordu. O, şiddetle çırpmı- yordu. Beni saran elleri vardı, Teni benimki kadar yumşaktı, Sımsıkı be. a m Nasıl bayılmadığıma, o anda nasıl Sıldırmadığıma hayret ediyorum. Bü. Yük bir kuvvetle, karşımdakini tekrar siktim. Mahlik, can çekişir gibi, ür- Perdi, Arkadaşım doktor Hammond © halkıyla birlikte odama girer gir- En benim bu halimi görünce koşa - bağırdı: per Mi kardeşim? Ne oldu? a: ya yemonâ! Hatamond! Gel bura. hücüm bir şey... Yatağımda bana fakat <dildi, Mütearrizr tutuyorum, R. Böremiyorum, Ke al AAA yüzümde bariz olan kor- birkaç ürkerek bana doğru Diğey 23 İerledi, kahıkahağ eYirciler meyanında bir imla az, , Yükseldi. Benim bu ha. tm, Bp 7 edenlere fent halde kızmış. UEün © adamlara hakveriyo- bir ;, nkü boşlukla mlcadele eden tasa am hekadar. komik olduğunu ©diyorum. O anda ise, ölkem © fazlaydı ki, mümkün oles hepsi- adi, bilirdim. Tekrar bağırdım. Ea İşeyle tekrar tekrur bağırdım: önaı geçdi Hammond! İmdad! İm mağlü, yardım et... O, beni e P edecek... Beni yere düşürecek. yaya yanıma yaklaştı ve Ya: Bu lYonu fazla kaçırmışam!. dedi si de ayni ahenkle cevap verdim: Göte emin ederim ki hayal değil. Ts YOr Musun beni Basil sarsıyor. De Yörsan sen de tut. Elini uzat oktor, işaret ettiğim tarafa elini ZAHİT. Korkunç bir feryad dudakla ta karşilıyan huzura, YAŞIYSD» nefes alan bir ilmi görülmemesi nasıl olur? Cevabım göyle oldü: Arkadaşımı i- ret ettim ve bütün tiksinmemize, ürkmemlzs rağmen bağladığımız “se, yerden kaldırdık, yatağa doğru alandük, Ağırlığı, 02 dört yasındaki kanlara hitaben dedim kis De Doktorla benim ya- ve yatağın üzerine yaklaş- görünmez ismin bir vi. cut kadar sisdâe olduğunu size ispat edeceğim. Yağtıkla yatağı dikkat e. “e garip hâdiseyi bu kadar slükün. cesaretime Kendim de hayret eğiyardum. Fakat ilk korku. mu yenmiştim. Şimdi gayem, fenni bir hâdise olarak bu yakıayı mütalea et. mekt. Mügeiitlerin hepsi dikkatle bakı. yordu. "Aviiadaşımla ben, birdenbire, tuttuğumuzu bıraktık. Ağır bir mad. İ ik şiltenin üzerine düştü. ŞU duyulu Yalak gıcırdadı. Yastık ve şilte çöktü. Bunu görenler, bağırarak, odadan dışarı kaçtılar. Arkadaşımla ber bu moyuuuu. sayısına, yalnız kaldık. Bir müddet süküt ettik. Cismin nefes aldığını, bağlarından kurtulmak için çabaladığını, yorganı yastığı buruş. turduğumu, alt üst ettiğini görüyor- duk: Arkadaşıma sordum: — Bu, ve olabilir? . dedim. — Bilemem! . dedi. - Fakat onu ya- kından wüayene edeceğim. Bütün gece beş ucunda oturdu. Gö. rünmiyen Esim, Gırpmadı, çırpındı, Ni hayet rahilt sOluX alışından uyuduğu. mu anladık. sabak bütün ev halkı dişar- &3 toplanmış, bizden haber bekliyor. du, Onların bin bir #ualine cevap vermek mecburiyetinde kaldık. İçerde mahlük iyanmış, yalağı harma- na çeviriyordu. Görünmiyen bir cis - min görünmiyer hareketleri kadar in. sana dehşet verici bir gey olamaz, Bu muammanın ne şekil olduğunu anla için dostumla ben kafamızı saat. lere? yorumuştuk. Elimizi vücudda do- Jaştırarak onun De gekil olduğunu keşfedebildik. Bu, “insin biğiminde bir vücuttu. Ağzı vardı. Yüvarlak sz srx bir kafa, Burnu dü vardı, fakat küs çük milkyasfa. Elleri ayakları bir oğ- lan çocuğu kadar. Bir an, önü düz bir yere yatırarâk vücudunun çizgisini çı- karmaği düşündük. Fakat bunun kâ- #i'bir fikir vermiyeceğini aklımıza g€- (Devamı TI incide) e ee EEE LİLİ GiBi . ŞU Kizi SACAYAKLAN NEY” GiR MONASE BET BANA SöYLYEMEZMİSİN 2 nü 148 sene evvel bugün Pariste inkılâbı başlamasına ( sebep olan bir merasimin nasıl yapıldığını at» latacagım. O gün, bin iki yüz meb- us, kral, kraliçe ve saray #rkânr, No terdam kilisesine gelerek rdari ö yinde hazır bulundular. Büyük alay bundan sonra şehir dahilinde gitme- ğe başladı. Saraym önüne halıler serilmiş, muhafız kıtaatı bir enâ dizilmişti. Alaym başında avamdan beş yüz mebus siyah elbiselerle yürüyor İardı. Bunların arasında üç yüzden fazla hukukçu, avukat ve hâkim bulunuyordü. Bu manzarayı canlandırın. ta- hk “Hukukçular, artık kanun dev- resinin başlıyacağını tebşir ediyor lardr. Tatlı nağmelerle çalan rouzi- ka, mesut hayatım başladığını müj- deliyordu.,, diyot. Alayın daha arkasında *üylü şapkaları, dantelalı ve sirmeli <İbi- seleriyle zedağın mebuslari geliyer- lardı. Alaylert çilgmca alkışlıyan halk, zadegân takımı gelliği vakit duruyor, sesler titriyordu. Daha ar- kadan geleri rahipler de ayni vazi- yetle karşılaştılar. ğ Alay arasında en ziyade göze gârpan bir ikisiydi: Mirabo onun o günkü hali şöyle anlatıyor: “Bütün gözleri kendisine çe- çekiyordu. Uzun ve (çok saçları, arslan başıma (benziyen kafası, fevkalâde bir dereceye varan çirkin. fiği, herkesi hayrette bırakıyor, âde. ta korkutuyordu. Mirabo, bu büyük alay arasmda yegâne adam gibi gö. rünüyordu, diğer insanlar onun Ya" nında gölgeye benziyorlardı. Hüri- yet güneşi gibi her taraftan (alkışla Mirabo, dostlarma taze bir hayat hissettiğini, hür Fran sa ile yeni dünyaya gelmiş © gibi olduğunu söylüyordu. Rengi sel. muş, yanakları o çökmüştü. Fakat bunun ne ehemmiyeti olabilir? O, damarlarımda dolaştığını duyduğu gençlik kaniyle yaşadığını ümit edi- yor, büyük başmı kaldırarak cüretkâr gözlerle hayrette bırakarak yürüyordu. Herkes, bu Avam sınıfı umumiyetle alkışla” ruyordu, Kral Etapenero'yu içti- maa davet etmiş olduğundan alkışa nail oldu. Kraliçe geçerken : alkış ia fısitıler ve gürültüler duyu sacayak Çelik yüreğin Dük Dorban kraliçenin düşma- maceraları nıydı. Onun için bâzt kadınlar krali” 1g çeyi kızdırmış onlar için: YAR 1 SENDE Sizi ORADA TANIDIM |” EVET'ciM im ŞEN/BANA 4 kaddemesiydi. Artık sulh ve asayiş başlıyacak, çatpışmalar, mücadele” ler kalmıyacaktı. Fakat her sınıf mebuslara ayr ayrı üniforma giydirilmesi endişe uyandırıyordu. Rahip Siyes şöyle diyordu: a — Üç sinif mı? Hayır hayır üç millet... Bin iki yüz mebus ve dört bin dinleyici toplanmıştı. Herkes şap- kasını çıkarmıştı. Kral şapkasiyley* di. Birçok dahili mücadeleler ve çarpışmalardan 'sonra krnlın milleti bundan kurtaracağı © umuluyördu. Fakat öyle olmadı. Kral, kendisinin millete kumanda etmekte olduğunu; her şeyi değiştirmek fikrinin git çe çoğaldığını, bünün doğru olma ğını, hüküm ve nüfuzunu, krallığın mevcut kanunlazını muhafaza ede ceğini söyledi. Bundan sonra diğer hatipler adliye nazırı, maliye naz” runutuklarını okudular. Söylenen sözleri ön ettada otu” tanlardan başkaları işidemiyerler, fakat alkışlıyorlardı. Avam mebus- ları söz söyleyince, kralın bu toplan- tısındaki sözleri kendiletine hiç bir şey kazandırmamış olduğunu . her kes anlamış oldu. ve. Fakat bu toplantı, Fransada mil li meclisin kurulmasını intaç eti. Birkaç gün sonra mebuslar grup grup müzakerelere başladılar. Ve neticede milletin mukadderatını ida. re edecek meclis kuruldu. i Bu, krala ve saraya er büyük tehditi. Birkaç gün sonra kral mil. Ti meclisin toplantısına mâni olmak için meclis binası askerlerin mu bafazasma verildi. Askerler, salona girmek istiyen mebusları süngü ile karşıladılar, mu- kavemet edenlerin öldürüleceği bil dirildi. Yağmurlu bir gündü. Mebuslar sokak ei im pire At yeri için bi t er. yi En pihayet mebus Giyotin Versay civarmda top oyununa mahsus bir salon bulunduğunu, oraya gidilme- sini teklif ederek kabul ettirdi. Top oyunu salonünda ilk önce Bayyi, sonra bütün mebusler ye min ettiler. Binanm dışında biriken halk, mebusların heyecanlarını du- yuyorlar ve: — Yaşasın kral.. diye bağır. yorlardı. v Eski Fransanm en heyecanlı günlerinde işidilmekte olan “yaşar sım kral,, cümlesi, krala mukavemet için yemin edildiği srrada bile bilâüh- yar sarfediliyordu. Bu, o günün çok mühim bir gün olduğunun en bariz misaliydi. İYİLİĞİN: BÜTÜN YAŞIFLA» Ey! SANA MER ŞEYİ İTRAF EDECEĞİM BiR ZAMANLAR BIR APAM SEvMiŞ Dimi. ONUN HATIR İŞİN MALAYA rndan çı enişti. RİNE HİSSETTİRDİN iz ğü yan LO YAKITI BEN KENDİM- DEN NEFRET ETTU Ya Başladı ADALARINA GİTMİŞ ORA YERLİLE - HAYATTAN BK fıMe Sonra, boğuk Bİ İİ RİNİN DEFİNELERİNİ ŞALMAK İŞİN — ei” inne KENDİMİ ONLARIN İLAH DİYE ölem YOrukneA, beri TANITMIŞDIMI.. Ben iyice bağladım. O, kımıldıyamaz artık... Azacık dinlen! Bitaptım. Kollerim: sevinçle gev- gin. Hammond, meçhul mevcudiye- i saran İpin ucunu tutuyordu. Boşlu. ğu saran bir ipi. medi ip: Pili seye te.