Geçen kısımların hülâsası Dördüncü Murad, ortalığa dehşet sülyordu. Astığımı astık, kestiğini kestik! Bu meyanda olarak, annesi. nin de nüfuzum kırmak istiyor. E- niştesi Mustafa paşanın konağına csllâtları göndermiştir. e Paşa: — Hanedana karşı koyamıyacağı. yı anlattım. Bana her ne yapılacaksa yapılsm... Razıyım! - dedi, Karısı: — Ben de hanedanım. » — Padişaha karşı koyamatı... Bu esnada, gürültülü bir kalabalık, binaya doğru yaklaşıyordu. Paşa, maiyetinden birinin getirdiği bir hâber üzerine: — Bostancıhaşı buraya girmek ir. tiyormuş! » dedi, Kösem sultan, asabiyetle: — Bizim yanımıza mi? — İrade öyleymiş... Buna tehlikeden kurtardığı hays. | ta teessllf ediyormuş gibi, valide, ba. mı salladı. — Ah... - diyerek içini çekti, Göz ucuyla baktım. Hemşire sultan- larm betleri, benizleri uçmuştu. Hare- mağaları, onların başı “üzerine ipekli birer örtü örterek tesettür etmelerine yardım etti. — Gelsin bakalım! . dedi. Bir dakika sonra kapının eşiğinde, iriyarı korkunç bir adam belirdi. Eli, ni yeniçeri usulü göğsüne götürüp yerlere kadar iğildi. Hazırunu hürmet. le selâmladı. Birkaç adım âtıp odanın ortasında durdu. İşte o anda herkes irkildi. Zira, eşikte başka başlar da belirmişti. Bunların arasında, cellâd Kara Ali de görünüyordu... Böylelikle böstancibaşının korkunçluğu da göl. gede kaldı. Cellâdm elinde atılmak için aleste duran bir kemend vardı. Belinde tür- lü türlü işkence Aletleri asılıydr: tır- nak sökmeğe mahsus kerpetenler, el ve ayak kırmağa mahsus çekiçler, göz çıkarmağı mahsus miller, deri soy - mağa mahsus tenliraşlar ve #aire.. Arkasında yamâkları da duruyordu. Onlar da ayri suretle mücehhezdiler. Saray ve siyaset halkımm-umacısı mesabesinde olan bu şahsiyetle yar dakçılarını görünce, bütün hazirun mu vazenesini kaybetmiş, Azrail görmü. şe dönmüştü. Zira, acaba hangisi, kâ, bus geçirdiği bir gece zarfında, rüya, smâa bu manzârayı görmüştü. Bütün gözler, çeşimhanelerinden dı- şarı uğramış, cellâdlardaydı. Kısa bir müddet hüküm süren süküt, sanki a- zaplı bir asır uzunluğunda devam et- ti. En fazla tehlikeye maruzken yine muvazenesini en fazla muhafaza eden Mustafa paşa oldu, Sesi, şayanı hayret derecede tabit çıkarak, Bostâncibaşıyn hitaben : — Konağıma safa geldin ağa... Ma- iyetinde getirdiğin ağalara bakinca (cellâdı gösterdi) pek de safalı bir maksatla gelmediğini anlıyorum, ama, yine de safa geldin. Bostancıbaşmın bir an çenesi titre- di, Söyliyeceği söz boğazında düğüm. lendi. Onun Mustafa paşaya karşı hürmeti, muhabbeti vardı. Birlikte İ, yi ve.fena giinelr geçirmişlerdi. Ona, merhametle baktı, Ve ilk kara haberi, ağzından evvel gözleri vermiş oldu. — Ben emir kuluyum paşam. — Bilmiyorum, bilmiyorum, söyle. — Fazla söze'ne hacet... Görüyor » | sun, ğe Görüyorum... İrade ne merkez. Bostantıbaşı, göğsünden dürülmüş bir kâğıt çıkardı. Öptü, başına koydu: — Ferman budur! . dedi, - Al, sen de oku... Efendimiz, devletli “ismetli zeveenizle kayınvaldenizin ve baldızı. Bostancı başının bir.an çenesi titredi. İlk kara haberi, sözlerinden evvel gözleri söylem'ş oldu nızın huzurlarında idammızı istediler, Yoksa, bu felâketlerin arkası sökün edecekmiş. Eğer muvafakat ederse - niz, sebebini bilmediğim hiddeti şaha. neyi teskin ederek son bir hizmette bulunacaksınız... İki hemşire sultan birer çığlık ko. pardı. Hele Mi a paşanm zevcesi bir hamlede kocasına doğru atılarak, | vahşi bir hayvan gibi; dişlerini ve tır- naklarını cellâdlara gösterdi: — İrade kat'idir sultanım... Hiçbir kuvvet onun önüne geçemez. — Evvelâ beni, sonra onu... Mustafa paşa, karısını bileklerinden tuttu. Sükünla ve hürmetle kendisin. den uzaklaştırdı: — Fedakârlığına, vefakârlığma son derece müteşekkir ve minnettarım, muhterem zevcem? manı işittin. Ben, nefsimi feda etmek. le müteakip felâketlerin önüne geçece. « dedi. . Lkin, fer- İ ğim... Bu hizmeti de görmekten beni mahfum birakma... Genç kadın,'anıiesin$ koştu: — Bari'git.. Çabuk git, yalvar. Affı elde et. Başke bir hattı şerif al, Bostancıbaşı, eliyle bir işarette bu- Tundu: — İmkânsız... Zira, aldığımız emir, kârımızı bilâteehhür hemen icra etmek tir... Ancak abdest alarak iki rekât namaz kılmasına müsaade edebiliriz. Paşa, maiyyetine İşaretle; — Leğen ibrik getirin... Abdestimi tazeliyerek dus edeyim... Sonra da kâ timi itmam edersin!. dedi, Cariyeler, ağlıy ne getirdiler. Paşa, herkesin hıçkırıp çirpınmaları ortasında, vakürane ab. dest aldı. Namaz kildr. Kayınvaldesi- nin elini öptü. Zevcesile helâllaştı; U- muma hitaben de: — Hakkımızı helâl edin! . dedikten sonra cellâda döndü. - Haydi! . em - rini verdi. (Devami var) Memleket mektupları : Tekirdağında sz GERLİ Tekirdağında kura gören Tekirdağında yopılan pehlivan güreşlerinden bir görünüş Tekirdağ muhabirimiz yazıyor: Tekirdağ vilâyetinin her tarafın da muhtar kursları “açılmıştır. On gün evvel vilâyet merkezi Halkevin de açılan kursa merkeze bağlı köy- lerden 63 muhtar ve kâtipleri « işti- rak etmiş, vilâyetin daire müdürleri kendi meslekleri dahilinde ders ver- mişlerdir. Vali Sakip Beygo da köy kanununun yarattığı varlıkların kuv vet ve kudret kaynaklarını, köylerin kalkınmasına matuf işleri birkaç dersle anlatmıştır. . Muhtarlar öğrendikleri Jüzumlu ve faydalı bilgilerden umumi, bir yoklamaya tâbi tütulmüş ve vali p tarafmdan kendilerine biter vesika verilmişti Köy hemmiyet köylülerimiz (tarafmdan büyük bir memnuniyetle karşılan” mıştır. Güreşler Tekirdağında nahive birincileri" ni seçmek üzere pehlivan güreşleri yapılmış ve merkeze bağlı İnecik, mahtarlar vali Sakıp Beygo ile birlikte (işaretli Mustafa Gürbüz) baş pehlivanları Tekirdağındaki peh livanlarla karşılaşmışlardır. Müsas bakalar çok heyecanlı olmuş ve bin lerce kişi tarafından alâka ile seyre" dilmiştir, Kazalarda da güreş müsabaka" ları “yapılmıştır. o Tekirdağındaki güreşlerin neticelerinde başpehlivan hığr İnecikli Mustafa Gürbüz kazan» mıştır; Güreşen pchliyanlara «münasip para mükâfatları verilmiştir, 19 ma yıs gençlik ve spor bayramında Te- kirdağına bağlı Saray, Çorlu, Hay» rebolu, Malkara ve Şarköy kazalarr nm bütün pehlivanları Tekirdağına gelip güreşeceklerdir. Bu müsabaka lar neticesinde Tekirdağ vilâyet bi- rincisi #nlaşrlacaktır. Hâmit gecesi Tekirdağında bir Hâmit gecesi yapılmış, Abdülhak Hâmidin terci mei hali Mahmut Sümer tarafından anlatılmış, eski ve yeni “edebiyatla” rm karakterleri ve Hâmidin Türk edebiyatının istikametini değiştir. İ.mış.ve temsili bir Barbaros ve Banarlı nahiyelerinin | mesi,yeni edebiyatı kuruşu hakkım» | — mİ — Yazanlar: çösterten — 2 Sayers —3 Ayata Kristi — 4, Viln Kiroiia — 5. Vaytgörç — 8 Heri Ved — $ G D. R, ve M Kül — 8 Milvard Kenmedi — 9, Con Royd — 10 Rogalf Aknoka — 11. Bdgsr Jepson — 12. Klomana Dan — 14 Anton! Berkeley. Çeviren: fa. ——>—— mami — Bir sürü eskrim oyunları oyniyor, #ıplıyor, sıçrıyordu. Herkes onu seyre. « diyordu, Oyun uzun #şüddet devam et. ti. Sonra İngiliz, gerindi, (o gerindi ve boylu boyuna yere düştü. Bir taraftan dâ söyleniyordu; ” “— Viski çok kötü, fakat iyii Yani, demek istiyorum ki viski ne kadar kötü olürsa o kadar'iyidir, çünkü o kadar fâz la sarhoş eder,,« Seyircilerden biriz “— Herhalde; dedi, ne kadar kötü o- lursa olsun, bu yalnız viskinin tesiri o- lamşz.,. . Bir bışkas teyit etti: — “Öyle, yükünü alacağı Mmi$.,, Sonra herkes, içmeğe başladı. Kimse onunla meşgul . olmadı. Bu da, ikinci vaka, Şimdi, üçüncü vakaya geliyorum. O gecenin sabahı. Limandayız, Bir harp gemisindeyiz. Gemide geyritabti bit bal var, Geminin ikinci kaptanı ile üçüncü. sü errdişe içindeler, İkinci soruyor; “— Ne yapalım dersin?,, '— Karaya adam gönderip baktırsak, Bu aralık bir başka zabit, yanında bir nelerle geliyor. Onda haber var. Ve kt sara; ”.— Bulundu... Diyor. İkinci kaptanın endişesi arti” “5 Bulundu ne demek? öldü mü yoksa?,, : İkinci kaptan güverteye bakıyor. İki hamal, bir çuval) gibi, geminin sü- ni yüklenmişler . getiriyorlar. Bir kenara bırakiyorlar, İkinci, kaptan bu adamların nezaret altına alınmasını cm- rettikten sonra doktoru çağırıyor. Dok. tor mert bir adamdır. Sözünü (sakın maz. Süvariyi muayene ediyor ve: “ Vaziyet, diyor, fena. Bulut gibi sarhoş. Üstelik de afyon içmiş. Kimbilir daha da neler içti?., “— Yarası falan yok ya!,, “— Hayır. Hoş kendi kendini yarâ- kadar a)- < lamış demektir. Herhalde mesleğini de | yaraladı.,, İkinci kaptan kaşlarını çattı ve: —“ Doktor, dedi, bunları söylemeğe hakkınız yok. Fakat hakikat te doktorun söylediği şekilde çıktı. İşte buda (üçüncü vaka, Bunun üzerine, Peniston istifa etmek mecburiyetinde kaldı. Şimdi, düşünün. Böyle bir şekilde hareket (etmiş olan bir adamın, bir genç kiza vasi tayin e- dilmesi ne dereceye kadar doğru İ lirdi? Ben, böyle söylemekle artirali it- ham ediyorum sanmaymız. Zirt, bu İşte ne dereceye kadar suçlu olduğunu söy. mek bana düşmez... Fakat Con Fit. gereldin ona itimadı vardı. Israrlarıma nen onu vasi tayin etti, Müfettiş dinliyordu. Buraya gelince: «— Hakikaten, dedi, tuhaf, Bilbassa Mister Fitzgeraldin bizzat noter olduğu mu düşünüyorum da, Peki, sizi de vasi tayin etmedi mi? — Eti —'Siz nasil kabül ettiniz? Böyle bir adamla beraber nasıl vas! olabilirdiniz? — Ne yapayım? Eğer kabul etmesey* dim, Con belki ikinci vasi olarak, daha münasebetsiz birini tayin eder korkusi- le kabul ettim. Hem nihayet Con dos. tütdü. Bununla beraber şunu da İtira- fa börçluyum Xi amiral, gayet dürür harcket etti. Para cihetinden çok ns- muslu idi: Yeğeni © genç kızla beraber kurduğu aile ocağında münasebetsiz hiç bir hâdise olmadı. Yoksa, muhakkak su rette miidahale ederdim. — Matmazel Fitzgeraldin dayısile be raber oturmasın: kim tasvip etti? -- Babası istedi. Ben İtiraz ettim. Lâkin gene dinlemedi. Servetin! iyi iş. —————— da Hilmi Yücebaş tarafından bir söylev verilmiştir. Bundan sonra Hâmit hakkında diğer münevverle- rimizin düşünceleriyle İsmail Derin ve Sıtkı Baver tarafından da Hâmi- din.(makber, Finten, Eşber, Tarık, Divaneliklerim) adlı eserlerinden se” cilmiş parçalar okunmus, son olarak bando Şopen'in matem havasını çal yapılmıştır. makber mr çıkarsa ne olur? p j .; Tefrika numarası — 30 İere yatırdık. Her üç ayda bir, vatida tanı alırdı. — Ne kadar tutuyor? — Senede bin beşyüz İngiliz lirası! 2 — Oldukça mühim bir meblâğ. Aca- ba nediye amiral (daha güzel ve dahâ zengin bir ev tutmadı? Burası fena de- gil ama, bu kadar varilatiçin... — Amiral sosyete o hayatından pek hoşlanmaz. Esasen başından geçen hâ. diseden sonra. Matmazel Elma iyi bir tahsil görmüştür. Burada oturur ama, senede iki mevsimi Londrada o geçirir. in o da pek sosyete hayatından hoş- edi — Bu samara kadar evlenmemiş ek ması da tuhaf, Herhalde bu servetle ko- lay kolay evlenebilirdi. — Elma biraz müşkülpesenttir. Ken. disinin şahsan pek güzel olmadığını da bilir. Şimdiye kadar talip olanların ek- serisi de fakir kimseler (olduğu için, istemedi. #lem sonra kardeşinin son re- * zaleti de vardı. — Ne rezaleti? — 1920 senesinde bir (rezalet daha Yaptı. Anlatmadan evvel şurasını söy- liyeyim. Valterin kayıp haberi gelince, kendisinin öldüğüne dsir karar . almak Üzere mahkemeye müracaat ettik; Fakat hatbin sonunu beklemek lâzımgeldi ve 1918 senesine kadar bir şey yapamadık. O zaman, bütün esirler (o falan dönmüş oldu. Artık kararı (o alabilirdik Lökin, Valter ile ayni taburda bulunmuş olan biri geldi, onu, Budapeştede gördüğü nü, hayatta olduğunu söyledi. Onu kat- iyetle tanımıştı. Çünkü Valter yakişıkir bir delikanlı idi. Annesine ve dayısı ami rale çok benzerdi. Pek tabii bunun üze. rine yeniden onu atamağa koyulduk. Bu arada kendisinin Şanghaydı olduğu (© ii sahtekârltktan dolayı : bat yapıldığını öğrendik? — Sahtekârlık m:? — Evet. Valter, harbe gitmeden ev. vel bir tütün şirketinde imiş, Şangbay- da imiş. Ora irket müşterilerinden birinin imzasını taklit ederek sahte bir şek yapmış, paraları almış, kaçmış, harp çıkınca orduya girmiş ve 1915 de öldü haberi çıkınca takibat durmuş. Fakst hayatta baberi çıkınca tekrar takibata gi başlamışlar. Bu rezalet (haberi, artk © saldez* #akikzda böylece yeriden © meydana çıktı. Ğ — Amiral barbi umumide tekrar bah siyeye döndü değil mi? | — Evet. Çok iyi bir zabitti ve onun bahriyeye iltihak; memnuniyetle kabul edildi. Harp bitince de amiral rütbesi © ile tekrar çekildi. Fakat bir türlü başın dan geçen macerayı unutmuyordu, Val terin rezalet haberi onu büsbütün bitir- di. Bu arada Elma nişanlı idi, Haberi #- © lr almaz vazgeçti. Bu itibarla Elmada da artık evlenmek için fazla heves kal. madı. Amiral de onun böyle | redlerle j karşılanmaması için müşkülpesent dav- randı. Bütün buhlar 1920 de oluyordu. © O zamandanberi, Valterden haber alır © nâmadı. Görüyorsünez ki vaziyet olduk sa müşkül. 1 Müfettiş düşünceli, düşünceli : i | — Filhakika, dedi, Valterin vaziyeti © müşkül ve'tuhaf. Keridini meydana çr © kârdı mı, hidemat: şakkaye mâhküm © lacak. Saklandığı milddetçe de parasi alamaz. d — Evet, Diğer taraftan eğer ölür servetten hissesi kız kardeşine geçecek — Yani Valterin ölümlü kız kardeşi” nin lehinedir. Fakat anlamak istediği bir nokta yar, Amiral öldükten son vasiyetnamenin matmazel Elmaya sif Olan kayıtları ortadan kalkıyor mu, kalk miyor mu? — İşte burasını katiyetle © söyleme” müşküldür. Bu sözlerden sonra mister | Dalkeff hukuk ıstılâkları © ile dolu ve © ” muğlâk şeyleğ söyledi ki, Rac az sıkıntıdan, söylenenleri anlayi tan düşüp bayılacaktı. Nihayet: — Çok rica ederim, dedi, bana açık bir Jisanla anlatır mısınız? Vi name kayıtları ne olur? o Daha açık” soruyorum, eğer matmazel Elma'nım Mi cinayet işinde bir dahli olduğu ini (Devamı var)