ARAŞ TEE Rk A Hes »ekkı ablam Hadiye'ye alttir. ii Kanser kurbanı: —e — Evet Neclâcığım. Yanımda yaşayacağın için ne kadar sevindi- imi bir bilsen. Emin ol ki seneler- denberi bu günü bekliyordum. — Peki babacığım öyle idi de niçin beni böyle uzun zaman mektepte bıraktın? Orta tahsilimi bitirdiğim vakit artık yanma gelmeyi istemiş" tim niçin beni o zaman alıkoyma- dın? — Ne yapayım kızım öyle icap ediyordu. Lise tahsilini de bitirme ni istiyordum... Senin istikbalin için.. Hem de mümkün olduğu kadar gü zel bir muhitte yaşamanı istiyordum. Evet sükünet ve inzivayı seven bir insan için burası çok güzel bir yer olabilir. Fakat dağlar ve ormanla- rm arasında âdeta kaybolmuş gibi her yerden uzakta... İşte bütün bu noktaları düşünerek iki sene daha senden ayrılmak fedakârlığına kat- landım. İşte çok şükür bu ayrılık da artık bitti. — Ah benim sevgili babacığım. "Anlıyorum... Ama... — Öyle lâzımdı Neclâcığım. Se nin tam manasiyle tekemmül ettiği ni istiyordum. Hem de kendi ye şında başka arkadaşlarla neşeli bir muhitte yaşamış oldun. Şimdi bir- çok arkadaşların oldu. Onlarla mek- tuplaşacaksın.. Onları yazın buraya davet edebileceksin.. Burada çok 1s «ız bir köşede ihtiyar babacığınla sıkıldığını istemem. Neclâ: —- Sus! diye. bağırarak küçük eliyle babasının ağzını kapadı. Böy- İe fena seyler söyleme babacığım. Senin yanmda olmakla duyduğum zevki biç bir yerde duyamam. se Babanın, . dudaklarından biraz hazin bir tebessüm geçti. Kızı şu sözleri bugün samimi olarak söylü- yordu, Fakat o biliyordu ki bu ço- cuğun günün birinde başka arzuları i Baska bir sevgi... Başka . Fakat acaba bu “başka başka bir varlık ona saadet getirecek miydi? z “Ah halbuki kendisi bütün sev- gisini bütün şevkat ve hayatını bu biricik çocuğu üzerinde toplamıştı. Kızı büyük bir aşkla sevdiği ve çok genç yaşta ölen annesinin canlı bir modeliydi. “O evlâdı için hem bir baba ve hem de bir anne olmuştu. Kızr na annenin yokluğunu böylece bel li etmemişti... Onu'bir kadının yu: muşak ve tatl şefkatleri içinde bü- yütmüştü. Neclâyı tekrar kucakladı: — Evet Neclâcığım artık biri bi- rimizden hiç ayrılmıyacağız. Hadi benim küçücük kızım gel de odanı gör, şu uzun yolculuğun yorgunlu- ğunu gidermek için bir banyo yap. Ayşe nineye hamâmı yakmasını söyledim. Sonra da kahvaltı edece Genç kız odasına girdiği vakit aynanın başındaki şöminenin üze rinde benüz koparılmış bir büket gül gördü. Babasi bunları kendi eliy | le toplamış ve Neclânın en sevdiği vazolar içerisine koymuştu. Neclâ Kadri gibi enerjik bir. a- damdan hiç ümit edilmiyen şu bir kadın inceliğine biraz heyecanla tes bessüm etti. Neclânın babası Kadri Trabzon eşrafından Cemil beyin çiftlik kâh- yasıydı. Kadri bu vazifeyi sanatı iktizası olarak yapmıyordu. Ancak sert mizacı onu toprak işleriyle uğ- taşmağa sevkediyordu. Son derece çevik ve canlı, yorulmak bilmez bir adamdı. Vaktiyle önün da olduk-a büyük bir serveti vardı. Yüksek bir sileye mensüptu. Çok güzel gün | ler yaşamıştı. Kendsininin de bü- | yük bir çiftliği vardı. Hayatta en büyük zevki toprak kazmak, ekip biçmekti, Maiyetinde yüzlerer adam ları olmasına rağmen kendisi de dur madan çalışıyordu. Umumi harp birçokları gibi onu da mahvetti. Serveti elinden gitti. Fakirlik ve sefalet onu başkaları yanına yolladı. Karnmı doyurmak, daha ziyade biricik kızma iyi bir tahsil vermek için buna mecburdu. Bugünkü mevkiini deeski bir silâh arkadaşı, fena günlerin dostu Cemil beye borçluydu. Cemil bey Trabzon civarında son derece vasi bir arazinin sahibiy- di. Koruluklarla (o çevrilmiş olan çiftliği vahşi bir güzellikle doluydu. Kendisi senenin birçok aylarmı İs tanbulda geçirirdi. Çiftliği tama miyle Kadrinin eline bırakmış gibi bir şeydi. Şu bülde çiftlikteki adam lar, hayvanlar Neclânım bobasının idaresi altında bulunuyor demekti. Böyle enerjik bir adam için bundan daha alâ bir mevki olamazdı. Müte- şebbis fikri ve muhakemesiyle iste” diği gibi çalışıyor, icrantta bulun mak ihtiyaçlarını tatmin ediyor. Bu büyük serbestlikten büyük bir zevk duyuyordu. Dürüstlüğü, doğruluğu ve son derece temizliğiyle tanınmıştı. Va” zife anımda son derece sert bir adam dı. Fakat bu sertliği yalnız başkala- rma değil, en fazlasını kendi nefsi üzerinde tatbik ediyordu. Maiyetin- deki adamlar tarafından ne kadar çok seviliyorsa o kadar da hürmet ediliyordu. Çok dolgun bir maaşı vardı, Çiftlik civarındaki güzel bir koruluk ortasmdaki ük, güzel bir köşkte tam bir istiklâl içerisinde yaşıyordu. Cemil beyin Trabzon daki konağiyle köşk arasında yürü- yerek iki buçuk saatlik bir saha var dı. Kadri bu güzel taliinden ve kızı Neclâ için temin edebildiği rahat ha- yattan çok memnundu. Artık daha fazla hiç bir emeli yoktu. Yalnız elverir ki patronu Cemil bey kendi. sine olan itimadını kesmesin! Bazı defalar hakikatte sadece bir çiftlik kâhyasından başka bir şey olmadığı nı kendi kendisine söylerdi. Fakat yüreğinde hiç bir esef ve acılık duy madan bunu zevkle söylerdi. O za ten toprakları ve koruluklarr sev mişti. Bunun için bu sanati onu w tandırmadığı gibi o patronuna karşı da zelil bir mevkide bırakmıyordu. Cemil bey kendisine karşı ayni felâ ketle tehdit edilen iki silâh arkadaşı muamelesini asla değiştirmemişti, Fakat Kadrinin mevkiine böyle çek kıymet vermesinin en birinci sebebi sevgili Neclâcığma güzel bir tahsil yaptırabilmesinden ileri gel. mişti. Kızma ilk tahsili yaptırdık. tan sonra leyli olarak Merzifon A- merikan kollejine göndermişti. Taşranm bu Amerikan kolleji çok mükemmel bir tahsil ocağı ol makla beraber modern hayata tama miyle kapalıydı. Neclâ on sekiz yar #ında oradan çıktığı vakit iyibir tahsil görmüştü. İngilizce konuşu. yor, dikiş, biçki biliyor, güzel resim yapıyor, gayet güzel piyano. çalı. yordu. Fakat hayatın ve yaşamanın ha” kikatlerinden tamamiyle bibehre idi. Halbuki babası önün bu halini daha çok tercih ediyordu. Genç kiz asri hayatın bütün icabatı hususun. da tamamiyle lâkayt ve yabancıydı. olduğu gibi görüyor, gösterişten ala. yişten nefret ediyordu, Ve bu natü- rel hali, bu saflığı, bu toyluğu ona en büyük tabii cazibeyi veriyordu. Sonra genç kızdaki en büyük me ziyet ecnebi mektebinde bir kaç sene okumakla milliyetinden asla, küçük bir zerre bile kaybetmemiş olmasty» dı. O tam manasiyle bir Türk kızıy dı. Bir Anadol kızı sadeliğini muha. faza ediyordu. Hele şy — maalesef bazı genç kızlarımızm yaptığı gibi — kendine bir ecnebi süsü vermek için Türkve könuşurken iltizami bir ace- milik göstererek R leri yutmak, G le ri boğazdan söylemeğe uğraşmak gi: © Şark ordusu neden mağlüp oldu? Yazan: Naciye İzzet 2 MAYIS — 19371. 2d Kabahat Aptullah Paşada mıdır ? — Mahmut Şevket paşanın vaziye- ti pek berba'i. Kumandanlığı ka bul etmemek için hiç bir ciddi sebep gösteremiyordu. Bu sırada diğer na- zırlar da birer ikişer sadriâzamın odasına kabul edilmiş bulunuyorlar dı. Müşir, arkadaşların tamam olduğunu anlayınca kabinenin içti. ma halinde bulunduğunu bildirdi ve evvelce şahsan yaptığı teklifi bu se fer de kabine namına ve resmen Mahmut Şevket paşaya tekrarladı. Mahmut Şevket çok asabi bir tavır- la fikrinde şöyle ısrar etti: — Ben şimdilik hiç bir kumanda kabul etmek niyetinde değilim. Bana sonradan birçokları dediler a. “— Mahmut Şevket paşanm gu ruru o zamanki başkumandanın ida- resi altında çalışmağa mâniydi... Ben o zaman ve daima şu kara" ate böyle mukabele ederim: — Memleketin kendisine muh- taç olduğu gün kumandayı redde derek harbe gitmekten çekinmek as kerlik namus ve şerefiyle telif edile- mez bir harekettir, Mahmut Şev. ket paşa ordunun elindeki harp va- sıtalarının azlığını ve fenalığını bili- yordu. Fakat bütün millet akm a- kın cephelere koşarken bir kuman- dan memleketin felâketine seyirci kalarak bir köşeye çekilemezdi. Bi- naenaleyh onun reddettiği teklif ba- na bir daha yapılmcâ derhal: kabul ettim. Yani patlamış'bir harbi bü- tün emrivakilerle kabul eden bir ku mandan gibi hareket ettim. Abdullah paşa bundan sonra bana ordunun Abdülhamit devrin den Ballşan harbi ilân edildiği ana kadar talim ve terbiyesindeki fena- lığı ve noksanlığı da şöyle anlatmış. t: “— Abdülhamit devrinde Golç paşanın Türk ordusunda hizmeti sirf bir lüks'den ibaretti. Ben Golge un muavinliğini, o tercümanlığnı yaptım. Onun Osmanlı ordusuna yalnız nazari mahiyette irşatları ol. muştur. Fakat Golçtan Türk ordu. su en ufak bir “hakiki netice, almış değildir. Golç bizim aramızda Ak man ordusunun bir misafiri gibi, bel ki de Almanyanın bir gizli memuru gibi kaldı. Şimdi umumi seferberlik ilân etmiş olan imparatorlukta Abdullah paşa tarafından kumandası deruhde edilmiş olan birinci şark ordusunun ne kadar berbatbir dağımıklık içinde bulunduğunu burada göreceksiniz. Birinci piyade fırkası: « Sefetberlikten evvel Arnavut luktaydı, müracaat üzerine seferber likten evvel celbine teşebbüs olun- muşaa da garp ordusu © tarafından Selânik civarında elekonuldu. Yak niz 430 mevcudunda üç taburu Lüleburgaza gelebildi. İlenci piyade fırkası: denden sonra celbedilmiştir. Birinci nişancı alayı: İzmirdeydi, müracaat üzerine | İstanbula celbolunmuştur. Dördüncü piyade fırkası: Amavutlukta idi. Bir taburu Yemende, nezarete müracaatle se- ferberlikten biraz evvel Tekirdağına getirilmiştir. Beşinci piyade fırkası: Maydosta, iki taburu Yemende | dir. Seferberlik emrinden sonra geti- ! rilmiştir. " Altıncı piyade fırkası: Adalar ve İzmirdedir. Taburları» bi züzr gelmezdi. (Devamı ver) İzmirdeydi, seferberlik ( emrim | "kler hatır ve hayalne bile Osmanlt ordusunu ıslaha memur edi. len Fou der Golç (paşa) 1 man bir kısmı Radosta esir olmus, bir kısmı da Yemendedir. İkinci nişancı alayı: Yemende bulunuyordu. Yedinci fırka: Kırklarelinde olup üç taburu Ye mendedir. Sekizinci piyade fırkası: Dört taburu Gelhiboluda, diğerle- ri ise Yemende ve hat muhefazasın. dadır. Seferberlik ilâinmdan sonra celbolunmuştur. Üçüncü nişancı Kırklarelinde, mendedir, Dokuzuncu piyade fırkası: 6 taburu Gelibolüda, diğerleri Yemendedir. Seferberlikten o sonra celbolunmuştur. Onuncu piyade fırkası: Edirnede, Onbirinci piyade fırkası: 10 tabur olup, seferberlikten ev« vel ve sonra Dedeağaca getirilmiştir. On ikinci piyade fırkası: Üç taburu Karcaalide ikisi de Yemendedir. Dördüncü nişancı alayı: İki taburu Yemendedir. Ordunun on iki sahra top- alayı: bir taburu Ye oynanan fevkalâde heyecanlı film, 1 — HAYAT MÜCADELESİ Tunmalıdırlar, tarafından - emsalsiz bir surette TURK Sinemasında ? film birden | Senelik muhammen kirası 300 lira olan Floryada Kalitarya mah e Florya sokağında Havuzlu bahçe ve gazino 938 senesi şubat sonuna kada!” raya verilmek Üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım md “ lüğünde görülebilir. > İstekli olanlar 22 lira 50 kuruşluk ilk teminat mek” veya makbuzu ile 3.5937 pazartesi günü saat 14 de Daimi Eticiimendö w Seferberlik arap saçına dönmüş” tü, ağır toplar Yemende, sahra bataryaları Havranda kalmıştı Ikinci kolordunun on bir piyade taburu, bir mitralyöz bölüğü ve ikicebel bataryası noksaudı, 3 ncü kolordu ise 12 tabur kalmıştı. Yazan: Sadık Duman | ) |Emekli Erkârüarp Binbaşıl” çu alayınm taburlarr da muhtelif yerlerde olup kısmı azamı seferber: lik emrinden sonra selbolunmuştu. Cebel bataryaları da şuraya buraya dağılmiştı. Yani hakikatte ordu mevcut de* #il gibiydi. Maamafih diğer Osman hı ordularında da vaziyet buna ya” kındı. Faraza ikinci kolordu. ku” mandanlığından 20 eylül 328 > ” biyle gelen şifrede şöyle deniyordu: Beşinci fırkadan on yedinci ala" yn birinci ve ikinci tabarları Ye" mendedir. Altıner nişancı ve on a tıuct alayın birinci, on sekizinci ala yın birinci, ikinci, üçüncü taburlari Adalardadır. Altıncı fırka İzmir ci varında üç taburdan ibaret kalmış* tir. Nişancı © alayının iki taburu Yemendedir. Üçüncü Tekirdağın« vinci ve ikinci cebel bataryaları Aras bistanla kalmıştır yani ordu on bif piyade taburu, bir mitralyöz bölüğü ve iki cebel bateryesinin noksan ol duğunu bildiriyordu. i Üsüncü kolordu kunandalığı da ise vaziyet şöyleydi: ; Üçüncü kolordunun dokuzunes fırkası ve sekizinci fırkaya mensup 22 inci alayıile sekizinci nişand taburu ve üçüncü, dördüncü cebö tabaryelerine mensup bir bata Çanakkale ve İzmirde, on nizamiye taburiyle iki cebel bataryesi de Ye" mendedir. Bu suretle üçüncü kol ordunun mevcudu on iki nizamiy€ taburuna münhasır kalmıştı. / Seferberik tertibatı mucibince Kırklareli ile Edirne arasında tahşit edilecek olan kolorduların teecemmiü ünü ilk günlerde setredecek olan ye” dinci nizamiye firkasmın ise yalnıZ yedi taburu merkezde olüp, topçu ve cebel taburlarının hayvanat ve teçhizatı ehemmiyetli sorette nok: sandı. Sadık DUMAN (devamı var) Bugün hoş bir gün geçirmek için SAKARYA Sinemasına gidiniz ve 2 büyük filmden mürekkep güzel programı görünüz: fi Denizde isyan | Umumi talep üzerine, ilâveten: FRED ASTAİRE ve GİNGER ROGERS'in İ FİLOYU TAKİP EDELİM ( (Follow The Fleet) Şarkılı ve musikili film. Bugün matineler saat 1l den itibaren baslar. Suvarede saat 8 1/2 de her iki film birden ,,2 — AŞK ŞARKISI fi Fransızca Milâno operası tenoru, zaman» Bütün dünyayı meşgul eden me- mızm Karuzosu i raklı mevzulu ve Milletler Cemi* | O ALLESSANDRO ZILİANI iğ yetince takdir edilen, her tarafta Verdi - Puççini ve Giordano in alkışlanan büyük film operaları iğ KAREN MORLEY - KAROLA HÖHN - BARBARA PEPPER PAUL HORBİGER | Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine ti in 5, İstanbul belediyesinden: “ti (B.) (2172) 'ğ i eği