İm EE a şalavau Sag Oyop Şems 'uypzok opp) dow Yuğauk (mA v7 gp up 0; 92 mesi 7p uofiyana g? 2 MZ aşlaajda 08 O vaz OSUDAİ gi gör ta dama Böy un, * opp amp mg zy ip vap mağ ou oi “ag, » an eisilerlepirişii # Mepvep » Obis i kii EEE İliRl e irikirmi erir çi: ğ ; z REK ii Er iie p 3 Gil eki ai Ez n K Z ERER İEİR i ğ av iii iz MEzEiE Gilişiz £ ip ini İni, p İİK irili Sİ; şiş: çepe i; i ji ii Kiriş le pir ii ME: elimi; Mei ki rilek er öetp Mer çap 87 pt GER Sİ .BİR, Rilrp Bela dEşSER? si Eşeli. SET ierik ii siri elli z EEE “ti SPS GEREEİ? iğ Wi gAğr pek şisir İredenini öy Milan ie ili Li Gele BEŞ AŞİ, sz? jik kur Ee Ez KE 8 i İİ ğ v sitrik çil Giğİm sai Eşi Ali Kekip öğe İşe 5 BRA Kanki aş BE HâE 1 $ BE : İ pirieğeş :: EN Hiz 5 ari MORİ gl tep e ii 28 İİİ ir al eri eli ce RE TP FT yen pe NAME KİR ti; ii ; 4 saz giâ ze * Bağ ç33 gt deği Şİ e iğir Ez8 e ii LV —. <3 ş İriz gil v Fİ ijiz Bç b .İELİ $8ği iri 5 ZEly g7 Sisa graşiilinirii VEN Şş İDE ds <â3U BE i i 3 © “ Vİ e a a büyük say,, Çok miktarda, birçok, Bu derste gördüğümüz mürekkep kelimeler ve tabir. “Sevmek oynamağa,, Oynamasını sevmek, EA 1 $ İs pis : “gi b ii İizi ş 2g yar Oy za 3 il Bil 2 titi Şişli ali. O sizi E Sti Bİ ji ii illiğ Mİ 2 mevoutturlar de « talar, birahaneler ve kabare, brasseries et les Fransanm bütün şehirlerinde kahveler, lokan! iskambillere,, İskambil oynamak. existent en vil dö Frans egsist tan gran nonbr le ka, le brasöri ze le kabare.) Fransanın Resim üzerinde Derilerimize abone olanların taksitlerini nluadln ORUNCU gününe Kadar göndermelerini rica ederiz, İ CÜĞCEN kı öyle bir bıçağın sağından o geçerek kendisine sürtündüğünü görünce, büs- bütün duvara büzüldü ve ölüm esnasın- da uluyan köpeklerin sesile ulumağa başladı. Uzun müddet böylece, kendisini iki taraftan tehdit eden keskin çelik parçâ- lart arasında kaldı. Tam bu esnada, ba” şının üzerinde, kendisini yukarıdan 8 sağı ikiye “bölmek istiyormuş gibi bir Yaziyette üçüncü bir bıçak fırladı. © — Bu üçüncü bıçak hangi o mucizenin tesirile onu doğramadan tam yanından geçti? Keki Pardayan o muhakkak Ki bu suali kendi kendine sorardı. Yeni Pardayan daha fazla şiddetle V€ daha fazla istimdatla ulumağa başisd Yalnız, bu defasında, herhalde bir 8*V* kitabilnin tesirile bit cehennemi dava” dan çekildi, İki wfki bıçak onu o BAĞ” yakmdan sıkıştırıyorlardı ki, çekilince yeleği kesildi. Maamafih hiş bir talii varmış ki, kendisi pargalan. madı, Bu tehlikeli vaziyetten çıkınca: k*7- disini öbür tarafa doğru att“ > vahşi sesler ve iniltiler çıka . Ee sgm gözleri Yan ye saya bakmağa başladı. O zaman, şa iki bıçak» makas Kibi açılıp kapanmağa ve üçüncü bıçak da bunların arasından inip başladı. Ya bu hareket gitgide a a hareketlerle i$- Tedi. Bu esnada, yan tarafından ayni $© | ide ilen üç başak daa gök Bu larnı işlemesinden mütevellit gürültü de büsbitiin artt. Nihayet bir üçüncü, dördüneli ve beşinci seri , bıçaklar da her taraftan fırlayarak ayni şekilde işle- | meğe başladı. l İ $ Vi diğ â Ge WA... 00 ik 0 > 4 IN AŞKI Ve Pardayan, mütemadiyen gidip £€ len, inen ve çikan bu korkunç Sletlerin ancak parıltılarını görebildi.. O kadar süratle işlemeğe : ğ irepemai yanına imkân, ge insanı kıyma doğrar- lardı. Gürültü müthiş bir det kes betti. Pardayan, bu korkunç ( #letlerin yetişemiyeceği bir yerde bulunduğu halde, bunlardan bir türlü gözlerini a. yıramıyordu ve ayni inilti ve istimdat takallüs etmiş olan dudakları — arasın- dan mütemadiyen çıkıyordu. Birdenbire ürperdi. Altındaki döşe. melerin oynadığını hissetti. Evvelâ ya- pıldığını zannetti fakat biraz daha dik- kat edince yarılmadığını anladı. Filha. kika, döşemeler, bu korkunç bıçaklara doğru meylediyordu.' Bu aralık, tıpkı diğerleri gibi, dördün cü bir âlet daha meydana çıktı. Yalnız, diğerleri çalışırken, bu dördüncüsü ha- reketsiz duruyor ve ölüm saçmak için kurbanmr bekliyordu. Ayni zamanda, döşemelerin hareketi de ağır oağırde- vam ediyordu. O zaman, Pardayan, şimdiye kadar. görmediği bir şeyin farkma m v. zerinde bulunduğu döşeme, (Yekpare, madeni bir plâkaydı. Dümdüz ve kayak olduğundan, tutunacak bir yeri yoktu. Kehdisine kıyacak olan bu o bıçaklara doğru yavaşça kaydığını anladı. İşte o zaman, on beş gündenberi şey- tani bir zekâ ve ustalıkla bu parlak şuur ve akir çlıdırtmak için ( tatbik edilen muhtelif zalim işkenceler tesirini gös” terdi ve korku denilen şey bilmeyen kahraman ve cesur Pardayanır beynini ölüm korkusu ve dehşet büshütün ke» mirdi, Faustayla Espinora hedeflerine var» lim. Eğer bana haber verseydiniz, sırf sizin batırınız için yerdim. — Heyhat! Bunu tahmin etmişler ve size kat'iyyen O söylemememizi emret- mişlerdi. — Şu halde, size teklif ettiğim hâlde bundan evvel ne diye yemeklerin tadı. na bakmak istemediniz? O zaman ben de yerdim. ğ — Bize bilhassa bunu da yasak et- mişlerdi. Pardayan rahipten istediklerini öğ- rendiktert sonras — Cidden yazık olmuş! Dedi ve kapıdan ayrıldı. Tarassut penceresinin i görünce, sessiz bir ( kahkaha at Ve murıldandı. — Oyun mükemmel! Aptal gibi al. dandım!.. Hatbuki vaktile “diri ölüler ,ndaki ikametim ve onu takip eden hâdiseler esnasında başımdan ge- çen vakalar, bana Espinozanm usulleri hakkında kâfi derecede malümat ver- mişti, Neyse, bu dersi unutmıyacağım. xvi MÜTEHARRİK DÖŞEME Trtesi gün, mutat zamanda kalktı ve hez zamanki gibi koltuğunu pencerenin önüne çekerek sırtını kapıya (o çevirdi. Koltuğun yaslanacak yeri yüksek oldu. ğu için kapıdan kendisini kimsenin gö- remiyeceğine emindi, Pârdayan bu yerde, uzun saatler ha- reketsiz kalarak derin derin düşündü. Herhalde başengizitör tarafından güdü. len esrarengiz maksadı keşfetmiş © ola- caktı ki, ara sira, gözbebeklerinde kur- naz bir kıvılcım, dudaklarında müstehzi bir tebessüm beliriyordu. Zaharyas ken. | i 3 : » © — 3 i 2 ii) İİ : Gis; i it ğ PE R esar5z Dsi # $oçzı a dag iöiimal İzşi 2 ii Si (13;* İh al ilam a Li il ba iğ : ç dat ği SİPER dağdakı, z er ertir Te Tİ ” ÇÜCENİN AŞKI 161 dinsine haber verdiği için, bir müddet Orada ne yaptı? Bunu kat'iyetle söy » Yalnız şunu #öyle- Kimbilir, belki de mahsus böyle yaparak © kendi kendini aldatıyordu. Pardayan üç gün, böylece, yalnız ve aç kaldı. Zaaf son dereceyi (o bulmuştu. Ayakta duracak bali yoktu ve koltuğu pencerenin önüne itmek için büyük ve uzun gayretler sarletmek mecbutiyetin. de kalıyordu. Bu manastıra kapatıldığı tam on üç gün oluyordu. Tanınmıyacak bir hale gelmişti. Yüzünün hatları gerilmiş, sa- kal, çenesini ve yanaklarını bürümüş, gözleri hummalı bir halde parlıyordu. Artık, kendi gölgesinden başka bir şey değildi. Vaktinin mühim bir o kısmını koltuğun içinde geçiriyordu. Dördüncü günü sabahı, muhafızları, ona siyah bir parça ekmekle (biraz su getirdiler ve şimdilik bunu (o yemeşini tavsiye ederek, iki gün sonra başka şey- ler getireceklerini söylediler. Pardayan kendisine söylenen söz. Jeri ancak güçlükle duyabildi. İki saat sonra ekmek ve suyun yarısı bitmirti. Rahipler Pardayan: herhalde yakın: dan gözetlemiş olacaklardı ki, yemeğini France (1): frans Fransa , Cswgue caflö a ses habituds, exister; egsiste -- mevcut olmak