. Kin Onun bizim evden gitmesine gön. Vüm.bir türlü kail olmuyordu, Zaval- | Vto, istirap çekiyordu. Üzülüyor, gide- ; cek diye ödüm patlıyordu. İçimde öy- le bir kanaat vardı ki, bu erkek ba. na göre yaradılmıştı ve kendisi er. ge; buna emin olacaktı. Bu müddet zarfında onun metresi olsan, ne ehemmiyeti vardı? Bir ak- şam seni takip ettim. Odana gireceğin zaman yalvardım: 4 “e Onu Üzme... « dedim. Fakat sen anlamadın. Hayretle döndün: dl Lâkin ne diyorsun? Ne demek İstiyorsun ? . diye İsyan ettin. ia irin faziletkâr ifadesi bugün | na hâlâ gülünç geliyor. lal temediğini Vehbiye an- cakçağız ii ki, ertesi gün ç0. Hile acele bir iş behane edip ba“ müsaade istedi ve gitti, o bahçede saatlı dolaş» trm. ş erce dolaş Bini Bittiğimi, nerede yürüdü. miyordum, Barr Vehbisiz ii ten bu evden içeri gir. AU Bi Yördüm. Nem kalmıştı? in zevklerim ölmüştü. Yo 3 a hayır. Uğraşacak bir şey var- Burada kalem... liği “zamandanberi, sana karşı tâ. Bavvur z bir yaya ya yeğin derin bir kin, min şiddeti, sin! Sana güne dn olan nefretimi günden iye edi; p " besliyordum yordum, muhabbetle Ait, e m Ea Pertevle evlendiğim yazar. O ZEVktiz İzdivacın bilin mes. EYetini sana yükledim. “Sonra, ko. YANE CALLAN ak ar EBA SEN YUZ Siyordun. Bu beslediğim intikam his. sinin tesiriyle nasl sarsılmamış, mah- Volmamıştın ? Her yaz köşke gelirdim. Teze kalan Yüzünü me derin bir dikkatle süzer. « Çehrende ufak bir yorgunluk a- ti görsem, sahte bir alâkayla: — Pek bozulmuşsun... Nen var? - Ye sorardım. e bü intikam, kinimin büyüklü- Yanmda o kadar hiç kalırdı ki. Şaki sen asla telâş etmez, lâkayt İr tavırla omuz silkerdin. Günden güne ihtiyarlıyan babama Sok iyi bakıyordun. Ev, son derece Muntazamdı. Geceleri yatmadan evvel ÖPüştüğümüz zaman, - Cöpüşmeğe Mecburduk) . teninin taze rayihasını Mİ bugün bile anlıyamaz- Sönnmyen | Akiti imi kapladı. Bu hisleri: | Mefvetle koklardım. Ama... Dört sene evvel, . bunun tarihini Saha hatırlatmağa hacet yok, değil mi? Çünkü o zamandanberi bütün Rünlerin nazarında birer varlık kes- pettiğine eminim » İşte, dört sene eY- vel, o yaz, köşke geldiğim zaman, 86. ni tanımıyacak kadar değigik buldum. Daha şıklaşmıştın.. Daha güzelles- miştin. Tepeden tırnağa kadar itina içindeydin. Benden daha zarif, ben den daha çıktın. Fakat bu maddi de- #işikliğinden ziyade, dikkatimi ceibe. den, yüzündeki sevinç ve saadet ife- desiydi, Ben bu yüz ifadesine Biçin aşina çıkıyordum ? Odamdaki ayna, genç Yİ may 1419, böyle neşelenmişti, kızlık zamanımı bana hatırlattı. Veh. bi bizim evimizdeyken, işte, ilk gün. lerde, benim de yüzüm, böyle parla- Demek, sen de şevlyordun! Fakat kimi ... O akşam sofrada, babam, komşu- muz merhum Sadi paşanın evinin sa. tıldığını, Zühtü beyin burasını aldığı- | nı ve yeni komşunun gayet sevimli bir zat oldu; yormuşgunuz. — Yarn akşam gelecektir. Görür. | sün! - diye ilâve etti. Sana baktım: meseleyi anladım. Ondan sonra seni artık sara izah ğe hacet yoz. Sen de benim ka. etme; e vâkıfsın. Yalnız bilme- dar her şeyi diğin bir şey var: : Ben, o sene, başka biriyle... fört ediyordum. Aşık değildim, hayır, ha. yır... Çünkü, Vehbiden #onrâ, kimse, yi gevmek ihtimalim yoktu... Alâka- dar olduğum erkek meşhur muharrir terden Ali Akifti. Köşkte bir müddet Jacaktım; sonra onunla adâya gi- li Hattâ o gaye İle fevkalâde izel bir eli ; köşkte giymek niyetinde değildim. akat.. geni gördükten sonra artık vey unuttüm. Bütün hislerim iri önünde eriyip ve Kom. ördüğüm gece, o adamım da e vize vy eşi, olduğunu, bütlün erkeklerin içinde, beklediğin erkek o olduğunu anladım. Bu adam da senin için bir “Vehbi, yal. N Gözleri öyle parlıyordu ki... Bütün benliğinde: «.— İşte, sevgilim! Ben bu ana ka. dar hap seni beklemek için yaşadım!,, diyen bir hal vardi. Bu, o kadar coşkun, o kadar güzel kinimi İ birsladevdiki Sir an, zannederim, t6. yeddilde bile düşer gibi oldum. Fakat odamın bütün eşyaları bana inledi. ğim anları hatırlattı. Zühtü beyin metresi olmuş muy- dun? Hayır! Bu, her halinden belliydi. Zaten o da çok çekingen, çok hassas bir erkekti. Tereddüd ediyordu, Fakat ban tereddüt etmedim. Hiç hoşuma gitmediği halde, o erkek asla benim erkeğim olamıyacağı halde, onu elde etmiye çalıştım. Manmafih, sana karşı da çok nazik davrandım ya Yalnız kalmca, fik sö- zilm: — iz ne sevimli adam, cid. den çok kibar! - demek oldu. Nasıl bir bakışla bana baktın! Gözlerinde, bütün yüzünde: “e Değil mi? diyen bir, ifade vardı, Ben, ciddiyetle devam ettim: -- O, galiba sana âşık... Bana öyle geliyor ki sen de onâ... Aman, dikkat edin... Babam işin farkına varmasın! Sen, kaykımdın: — Allah aşkma... Bir gey var san. Fİ api, tabir... . dedim. - Mamma fih ihyati: ol.. Fazla yüz verme.. © Işi şakaya dökmek istedin. Alay et. tin. Fakat o akşam, komşunuz geldiği zaman çekik durdun. Mümkün merte- be ex konustun, Tabii, ben derhal fırsattan istifade ettim. Nakleden: (Hatice Süreyya) (Devamı var) İŞE NASIL IN BU İZİ: .BI iNİ KAZ 9$v! | . amca ğunu söyledi. Sık sık görüşü | bise yaptırmıştım ve onul ve bahar Miki vediler arasında —71— — ETE REİSİNE BAZI EYLER SORA i AK e İSEN BU ii BANA BR | (60 Yazan # 371 sene evvel kadırga Istanbuldan büyük bir intikam için yola çıktı Niyazi Anmet bugün Hediye getiren 12 sanato azası, derhal tevkit edilerek Sakız zaptedildi. Sakızlılar karaya düşen bir Türk gemisini zaptetmişlerdi Malta seferi devam ediyordu. Tüfek ve sair mühimmat götür mekte olan Hüssam reisin gemisi Trablussama giderken Sakız sahil- İerinde karaya oturdu. Kazaya uğrıyanlar, kurtarıla" caklarmı umarak imdat aramağa koyuldular. Sakızlılar ise bu kaza yı ayaklarına — gelmiş bir ganimet saydılar ve: — Bizim sahilimize düşen her şey bizimdir.. diyerek gemiyi zap" tettiler, Kanuni Süleyman bu haberi al- dığı vakit: — Sakızlılara ders vermek ge rek.. dedi. Süleymanı bu hadise çok mü- teessir etmişti. Setekuvar seferine çıkacakken intikam almadan yapar madı. Kaptan derya Piyale paşayı 60 kıta © kadırgadan müteşekkil Türk donanmasiyle yola çıkardı. 371 sene evvel bugün, 1566 yılı 7 nisan günü giden donanma, Çeşme önlerinde Sakız Senatosu- nun hediyeleriyle karşılaştılar, Piyale paşa buraya hediye alk mak için gelmiyordu. Getirilen eş- N reddederek: — Ben hediye için gelmedim, dedi. Hediyeleri gönderen senato azaları gelsinler. Yoksa padişaha gidip itaat etmediklerini söyliyece- .ğim, Bundan sonra da muazzam manma ile bütün Kaleleri almak işi kalacak... Bu haber, senatoyu müthiş su* rette telâşa düşürdü: — Kaptan paşanm hiddetini teskin etmek lâzrm.. Yoksa başımı- — gelecek akıbet fena olur... dedi. Senato azasından on iki kişi bu sefer daha ağır hediyelerle kayıkla- ra binerek Çeşme önüne geldiler. Piyale paşa heyeti kendi baştar- dasıma kabul etti. İlk söz olarak: — Kanuni ( Süleymanın emri mucibince Sakız adası bundan böy- le doğrudan doğruya hükümetimiz tarafından idere edilecektir... dedi. Azalardan birkaçı itiraz edecek oldular. Paşa güldü: * — Yok, dedi. Sizin söz söyle- meğe hakkınız yok. Çünkü hepi- niz tevkif edilmişsiniz. Bizim sahik İerimize düşen her şey bizimdir. Siz de bizim sahillerimize odüştü- nüz, binaenaleyh bizim olacaksınız. e Paşa bundan sonra Ali Poltuk ye: — Bir müfreze ile git, kaleleri zaptet... emrini verdi. Ali bey Sakıza çıktığı vakit Sa- Kızlılar, senato azasmı görmeyince , Fakat içlerine korku girmiş olduğundan hiç bir hareket te bulunmağa cesaret edemeden kaleleri teslim ettiler. Bir müddet sonra Türk donan- ması da Sakız önlerindeydi. Sakızlılar, karaya düşen Türk NE..? CEVAP VE MİYORSUN ? DİLİN ÇÖZULDU MA. EN KİMİM BİLİRMİSİN? | gemisini zaptettiklerine yüz bin kere pişman olmuşlardı. Fakat ar tık iş işten geçmiş bulunuyordu. Piyale paşa esir senato azaları nı bir gemi ile İstanbula gönderdi. Bunlar, hadiseden (tam dört sene sonra serbest bırakıldılar. Galip ve muzaffer kaptan, Sa- kızdan sonra Koron, Moden, Nave" rin, Preveze, Novarin, Ragüzaya geldi. Türk donanmasmı görenler, en kıymetli hediyelerle karşılıyor, * mümkün olan hürmeti gösteriyor. lardr. Donanma bu vaziyette Triyeste körfezine kadar geldi. Venedik 8e- natosu, ne yapacağını şacirşii. Şehir telâş ve heyecan içiizeydi. Derhal 60 kadırgadan müteşekkil bir filo hazırlıyarak denize çıkardı» lar, Fakat Türk donanması burs- ya harbe gelmiyordu. Bu suretle korkularının yersiz olduğunu anir yarak sevindiler... i Fiyale paşa Avlonyada Wer ka- dırgaya iki at aldıktan sone X'ri- yatik denizini geçerek Toy &“ille rine iki yüz süvari çıkardı. Türk süvarileri Franska Ville, Sanvito, Termini kasabalarını yağ- ma ettikten sonra gemilerine dön- düler, Piyale paşa kanuninin istediği intikamı fazlasiyle almış bulunus yordu, Padişahım memnun olma: ması için biç bir sebep kalmamıştı. Fakat heyhat... Kanuni Seketu- var seferinde ömrünü tüketmiş; Ye- rine ikinci Selim padişah olmuştu. Piyale paşa İstanbula geldiği vakit ikinci Selimle karşılaştı. Şehirde bir kaynaşma vardı. Cülüs bahsişleri yüzünden para yetişmiyorcu. Paşa yeni padişaha: — Şevketlüm, dedi. Birçok ver giler getirdim., Bu, tam (zamanında gelen bir paraydı. İkinci Selim, bu paralar bol bol cülüs bahşişleri verdikten sonra Piyale paşaya kubbealtı vezir liği verdi. , HABER: lk di AKSAM POSTASI İDARE TEV" istanbul « Ankara Caddesi * Posta kutusu: İstanbul 214 Telgraf âdresi ; istanpul HABER Yazı işleri telolonu : 23879 idare veiiğn * 124370, « ABÖNE ŞARTLARI * Türkiye Ecnebi 1400 Kr” 27006, 7304. vasoşu oz. ! İl Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası Siz O POLİS SINİZKİ PEN<ERSDEN Bizi ILK EVVEL GÖRÜNCE AK ÖNCE KAŞANLARD