8. Hanri Ved — , Amele — 11. Kdgir Jepson — 12. Klemans Çeviren: fa. Pâpaz, sandalını bu iskeleye bağlardı. Vakia küğük' bir de kayıkbane vardı amma, yazm ve bilhassa papazın oğul, ları geldikleri vakitler, sanda! hemen daima iskeleye bağlı kalırdı. Sandalı gittikçe yaklaştığını ce Neddi Var oltasını bırakir, Şimdi. Sandalın içinde biri (o öldüğunu görüyordu. Fakat bu her kimse, sanda- ın içine, sırtüstü uzanmış. İ Sandal şimdi, elli m di: yâklaş: | Taştı. Akıntı onu sü ordu. İlk ba» kışta, sandalın gelip münhaniye daya- nacağı zannedilebilirdi. Lâkin (Ncddi Var bütün suları bildiği için, sahilden yedi sekiz metre ilerden geçip gideceği. de biliyordu. Enki bir denizci çevikli- Zi ile derhal koştu, balık kutusundan ina ile sarılmış kalın bir olta çıkardı, ve elinde tutarak di, le ön,oniki metre kadar yaklaşmıştı. Neddi Var, ucunda zoka ve ağır kurşun olan oltayı salladı ve sandala attı, onu yakaladı ve akıntı boyunca ilerliyerek, oltayr koparmamak için, sandak sahile çekmeğe © başladı. Biraz sonra, sandalın başı sahile doku- nacak bir hale gelmişti, Neddi Var eğil di, suya sarkmış olan (o sandalın ipini tuttu ve sudan çıkarınca ipin kesilmiş olduğunu gördü, çekti, bir ağaca bağ. Jadı v sanedala atlayarak, içinde uzan- mış olan adamin üstüne eğildi. © Adam sırtüstü yatmış, dizleri hafifçe Kalkıktr. Elleri, vücudu boyunca uzan- imıştr. Hareketsiz idi. Adam altmış yağ. larında kadar görünüyordu. Saçları kır- Taşmıştı. Küçük bir bıyığı ve çok itinalı sivri bir sakalı vardı. Siyah gözleri ap- açık d du. Üzerinde © smökin ve kurşuni açık yakasından, kanlar içinde, bir kolalı gömlek görünüyordu. Neddi Var sandala bir göz attı. San. dalım içinde bir çift kürek duruyordu. Neddi Var adamm şapkası: yok zanne- derken, sandalın baş tarafında. o siyah, geniş kenarlı ve üzeri (o yuvarlak bir şapka gördü. Fakat bu şapka bir papaz şapkanydı ve pekâlâ papaz o mösyö Müntün olabilirdi. İt Neddi Var sandaldan çıktı. Saatine baktı. Beşi on © geçiyordu. Koşa koşa büyük yola çıktı, köye doğru yürümeğe başladı. Polis memuru Hempstid, o gece nö- betçi idi. Ve evine yeni (dönmüştü, Kapının vurulduğunu duyunca (baktı, sordu: — Ne o, mister Var? — Fena bir hâvadis. Hepstid tekrar giyindi. İndi, kapıyı açtı. Var ona meseleyi anlatınca; — Vinmut'tan, dedi, bir (müfettiş ile doktor getirtmek lâzım. Karakol. dan telefon edeyim. Gitti, İki dakika sonra döndü. — Oldu, dedi, otömöbille gelerekler. “Şimdi biz gidelim, bana sandah göste- rin, Herhalde hiçbir şeye dokır.#amiış- smızdır zannederim: — O kadar aptal değilim. Elimi bile sürmedim. . — Güzel, Başka kimse © görmediniz mi? — Hayır. Yürürlerken, polis Neddi Vara sual. | ler soruyordu. Hempstid zeki bir genç. ti ve biran evvel terfi “arzusunda idi. Her fırsatta kendini göstermeğe - çalı şırdı. Bu itibarla, cinayet haberini du. yunca uykusuzluğunu ve yorgunluğu. nu unuttu, nehrin kıyışına gelir gelmez, | sandala yaklaştı, içine baktı: — Var, dedi, sandalın içindekini ta» nımadın m? — Hayır, ilk dela gördüğüm .bir a. dam, — Ne diyorsun? Bu amiral Peniston | Karşı sahilde, tam papazı evinin karşı- smdaki Rundel Kroftta oturur, Dat doğrusu, bir ay evvel buraya geldi ve malikâneyi satın aldı. — Ya!.. Demek amiral Peniston ha? — Eminim. Fakat sandalın, papazın sandalr olduğuna sen emin misin? — Ben de eminim. 5 — Tuhaf değil mi? oODemek karşi sahilde mühim hâdiseler olmuş. Çünkü buradan Üç mil mesafeye kadar köprü yok, sonra bir Pernton köprüsü var, O ne?l,. Papazın şapkası m? Sandak saat kaçta gördün? C.D. H,va MX Kn — 8 Mü Dan — 18. Antehi Herkeley. Tüfrika numarası — 2 — Bü harita cinayet mahallini v8 civa- rine göstermektedir. Tefribamısı takip sonra. (Devamı var) Tarihi macera ve aşk romanı —25 Yazan: (Vâ- Nü) “O haremağasına sadakat yemini ettiğin için sen de hâremağası olacaksın |, (Geçen tefrikaların hülâsası) Beni bir odsus kadınım seciyesi ü zerinde tecrübe yapmak üzer&, ga- vet adi bir tevrübe dleti gibi kulla. ntyorlar. Kaparken, yeniçerilere ya. kalandım. a Odada kişi vardı: İskender ve Hamza dayr... arı yeniçeri: e mi kaçyordun? -dedi.- A. avuca siğmez sey — Peki siz?.. Siz?.. Nasıl da boyuna karşıma çıkıyorsunuz? Güldü: — Çıkarım ben... İskendere erek: — Ne yapafsanız yapımız... Fakat öldürme! Ik... Çimkti sebebini sö dim... Haydi bakalım.. Artık gidiyo. rum... Vazifem bu kadardı... Esasen, ma da el İ bundan sonra sizin müfettişiniz olma — Zannedersem dört buçuk'an biraz m& İmkân kalmadı.. Çünkü vazifemi öğrendin Başka biri bu işi üzerine alacaktır... Yolunuz açık” olsun... Bir pardesli vardı. Pardeslintn | beyaz ““Sonra'da keskin, yürek | paralayıcı ve korku ile dolu bir ka- dın çığlığı derenin sessiz bavasmı | titretti, Ceyn ile yanmdaki gemiciler, İ derenin üstyanında patlıyan tüfek» | leri duyunca, Rokof'un gelmekte ol. İ duğunu düşünmüşlerdi. Doğrusunu söylemek lözmm gelirse, bu herifler içlerinden Cöynin plânmu hiç beğen- memişlerdi.. Denizin fırtınalara, azgın rüzgöârlatına tabi kalacak tay» fasız bir gemi ile Atlas Ökyanosuna çıkmak onları korkutuyordu. Onlar namus ve yemin nedir bilmiyen ah- lâksız adamlardı. Genç kadına ver - dikleri sözü de unutmuşlardı. Bir yo. lünu bulafak kadının plânı boz - mak, onu ve gemiyi Rokof'un eline vermek için fırsat bekliyorlardı. Aradıkları fırsat işte gimdi elleri- ne geçmişti! .Ceyn tüfek seslerini iğidince ne | olduğunu anlamak için o yana koştu, Gemiciler kadınm dikkatsiz ve he- yecanlı olduğunu görünce hiç &es çıkannaksızın arkasından yürüdü « ler. Bir aralık Ceyn, yaklaşan gemi: <ilerden birinin ayak sesini duyarak başmı rdi ise de artık geç kalmış» tu. Daha başımı çevirirken iki alçak, genç kadınm üstüne atıldılar, onu güverteye düşürdüler. Ceyn düşer - ,ken büyük bir korku ile (o gözlerini kaldırdı ve bu sırada vapura tırman- mış olan başka bir adamın küpeşte- den içeri atladığını gördü. Zavallınm kurtulmak için gös - terdiği faaliyet boşa gitmişti! , Boğazmdan aci ve büyük bir hiç. kırık boşanarak boğusmaktan vaz geti... Yukarda söylediğimiz gibi, Tar zanm yoldaşı Mugambi yanmdaki canavarlarla Rökofun peşini kova- “Tamışsa da herifin kayıktan karşi yakaya çıkması üzerine oraya geç mek yolunu bulamamış, en sonra da istediği yere gidebilmek için bir Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. kayık elde etmekten başka yol olma dığını anlamıştı. Mugambi böyle düşündükten sonra arkasındaki az- gın sürü ile ormana dalarlarken ak- lında, yapacak bir iş vardı: Yakını- nı uzağı dolaşmak, kendisile cana” varları vapura götürecek bir kayık bulmak istiyordu. Mugarabi uzun uzadıya dolaşma- dan aradığını buldu. Güneş batar“ ken Muzambi rmağıma akan küçük derelerden birinin kıyısmda ve bir yerli köyü yakmında büyücek “bir oyma kayığa rastlamıştı. git bir dakika geçirmeden korkunç mayınunlarla Parsr, bu bü- yük tekneye bindirdi ve eline bir kürek al çekmeğe başladı. Ancak bu sırada tuhaf bir iş de oldu: Mugambi ile çetesi kayığa o ka dar çabuk binip açılmışlardı ki ka» y içinde kendilerinden başka birinin daba bulunduğunu görme- mişlerdi! Kayığın dibinde bir köşeye Bü» zülüp uya dalmıs olan bu mah- lâku, ortalığı « X saran karan. lk icinde seçehil-- j i Fakat kayık yüzr m maymunlar. bir homurtu yerli reis undan Gtryen bir mahlükun iyice belli olmayan şek- İ lini gördü, Mugambi bu mahlükun bir yerli yınca büsbütün şaşırmıştı. ikle, hiddetli maymunu kadının üstüne saldır maktan alakoydu, birçok uğraştık” tan sonra zavallmın korkularını da iyice yatışlırdı. Anlaşıldığma göre bu kadıncağız kabilesi onu ihtiyar ve çirkin bir adamla ev duğundan köyünden kaçmış, geceyi geçirmek için bu boş kayığın içine girip uykuya dalmıştı. Mugambi düşüdü. Bu genç kadı. nm da kendi aralarma karışmasını | lığı #inde, ana dereye ğe başlar baş | o yana | dahada perdeleri açık unutmayınıZ.. 'Bu, burada neyse ama, başka memle. kette de ayni dalgınlığı yaparsanız tamamdır... Rüstem oğluya sizin pe& © kadar lehinizde söyliyemiyeceğim.» İskender, beni bileğimden tutuygr- du. Fakat aklı fikri Hamza dayı dı. O kadar dikkatli dinliyordu ki, bir tek kelimesini kaçırmadığı belliy* di. Hele #on tenkidkâr cimleler üze rine vücudunun bir raşe geçirdiğini duydum, — Evet! . dedi, . Kabahatimiz oldu. Fakat bu seferlik kusurumuza bak. masanız... — Nasil ?.. Utanmadan bunu söylü- yörsuruz değil mi? Bir de usta ol#- caksınız., Maiyetinize adamlar veril” miş... Acemileri terbiye ediyorsunuz. Bu sözler üzerine, derhal, dimâ- Zımda bir faraziye kurdum; Demiri, Ayşe, bu casus teşkilâtınm hücreleri ve müfettişleri olduğunu söylemiyor muydu?... Demek ki, bu Hamza day! Tarzanın yoldaşı Mugambi yanındaki canavarlarla beraber kayığa atladı biç istemiyordu. Yerli'yiğitin başma bu da ayrı bir sıkmtr olacaktı. Lâkin ne yapabilirdi? İşte kadm şimdi kendilerile birlikte sandalda idi... Bunu karaya çıkarmak için geri ye dönerse, epeyce vakit kay de” ceğinden başka korku da vardı. Ka” dınm mensup olduğu kabile cenk çileri elbette onu aramağa $ lardı; heriflerin buralara doğru &© | i onun met lip kayıklarmı zaptetmiş bu yaban” : cılar üstüne saldrracakları hiç $ÜP” hesizdi, Mugambi böyle şeylerden kor- mamakla beraber sonu belli olma” yan bir kavgaya boş yere tutuşmağı da istemiyordu. Bütün varlığile bağlarımıs oldur Zu yiğit Tarzanm düşmanları, onun karısı çalanlar ve kendisini © > renler az ötede, geminin içinde bur lunutken burada başkalarile dövüş mek delilik olacaktı. Mugambi işte böyle ş kadının kayıkta kalmasa ist temez göz yumdu, Kayık şimdi gecenin derin Yi " çıkmış ti das duğu de düşünerek er İs- ve Kinkayt vapurunun bulun niz tarafına doğru yol alıyo” di Mugambinin karanlığa e iyi ğundanberi alışmış kessin. g“ 2d bile uzaktaki vapurun $e#n! güç | lükle seçebiliyordu. Fakat yerli yi- gil isini ğu kayık git, kendisinin bulunduğu vapura doğru gittikçe ZA MKK denize doğru uzaklaşmaktn o v> nu görerek şaşmağa başlamıştı. : n sonra vapurun dere aşağı gitmekte olduğuna aklı erdi. b ir 1 Bunu anlayınca elindeki İeea dahh kuvvetli çekmeğe basladı ve maymunların kralı Akuta da kendi. si gibi yapmalarını #9 ledi Tam bu sırada. idi ki içinden birdenbire çıkan bi k, Mugambinin . kayığın an- k iç metre ötesinden görünüver karanlık ca Ha (Arkan var) başka bir | i dim, | Serka karan» * da, Ayşe ve İskenderin hücresine gön. derilmiş müfettişi ve vazifesinden fe. na bir intiba jile ayrılıyordu. Her he 0- | Yirsa olsun bü adam benim ölditrilme- mem için emir veriyordu ya... Kendi- sini yine sempatik gördüm: — Hamza dayı. dedim, Kaşların; Satarak döndü. po Ve andım edecekler. — Müsta va hak olmadın mı? — Beni ku Hışımla; — Etiği Kekstedi — Hangi yemini unutma... in? TE, sdiğimizi BaNIYOYSAN. öve, den kaçarken verilen işaret- ten sonra anlaşılıyordu ki, Aygeyle 0- dada kapalı - bütün harekâtımızı gönetlemişlerdi Fakat acaba kulak kulağa k vi Fakat Hamza nirsiniz: dayı ne dee beğe. , 77 SÜBDüL ağaya ettiğin sadakat ye. iv. Sen öyle ya rım ağızla yemin edenlerden değilsin, molla... Seni biliriz. gı, kadın için, bütün dünyanı O berife satim. Öy- leyse cezanı çekeveksin,,. Haremağa sınm adamı haremağası olmalı... İskender: V e Haremağası... - diye dudak bük. Hamza dayı kaşlarını çattı: —.Bilmemân, saaredilen. seyleri bili. yor gibi durma, İskend türlü adam olmıyacaksın. falso bu böyle biribiri arkas; sıra... Beni bileğimden yakalıyan yeniçeri mahcubane önüne baktı. Hamza dayı dışarı çıkarken, omuzu Üzes i rindı ni çevirip seslendi: rk — Mustafa CEZASINI görecek... Hem de, Ayçenin karşısında. Böylelikle, *iNİ bir kere daha tecr; be gimiş olursunuz. Sonra, bu Sün- ii pen sadık kölesine ne türlü mus en edeceğine dair size emir yolla. ydi Allaharsmerladık... Sek birakarak çıktı, gitti. : “oüstan ayılmak İsterce- sine, bu menhuş maceradan, kurtul. mağa cabaliyordum, Fakat" bileğimi sır eki yak I aa mediğimi Iyan, el, bana, rüya gör. al Ale, 2 ediyordu. halım, me henüz gitmişti ki, bis kiş Veninden aşağı, birçok in- ea ayak geslerinden anla, “il wi ik kapıdan bakmed, bu gelenle. MAİNE İkt yoniceri ile Ayna ve Bi. "m O'duğunu gördüm. retareti, ğe, başmı dik tut- al W pencereyi kapat, de- ir kepenkleri de vurun ki dana gibi bağıracak ol h 0) il TEüRİN? Sela sesi dışardan işitilL Bu emri yerine getirdiler. Mini Beni, yıktılar. Orada duran o DRSRNN Üstüne kıskıvrak bağla. ar. Ağam ttkadılar, Beşi de başı. un Ucunda duruyordu. Ayşe, gözle pimin İçine bakıyor, bana sanki cesüs Tet vermek istiyordu Cesaret... Gayret. . Niçin. İste Mmahvoluyordum... gelerimi çözmeğe başladılar, #kenderin elinde büyük bir bıçağın parladığını gördüm. i (Devamı var)