Yazan'ar: 1 çe: & Henri Ved — Aknoks — 11. Edgar Jepson — 12. Klemans Dan » Çeviren: fa. BİRİNCİ KISIM Yasan: Vaytçörç AKINTIYA KAPILMIŞ BİR SANDAL Lingham köyünde, herkes, ihtiyar Neddi Var'ı tanır. Neddi Var, o köylü olmamakla beraber, on senedit Ling. hamda oturuyordu ve bütün hayatlarını bu sakin köşeccikte geçirmiş olan köy. İüler için, henüz bir yabancı sayılıyor. du. İhtiyar hakkında fazla bir şey bilen yoktu. Çünkü Neddi fazla konuşması. | nt sevmezdi ve pek az arkadaşı vardı. Yalnız, onun küçük bir rütbeden müte- İ xalt bir bahriye zabiti olduğu, tekaüt | naaşı İle geçindiği ve bütün mevcudi, yetile kendini balıkçılığa verdiği bher- kesin katiyetle bildiği bir şeydi. Bütün vaktini Vinn nehrinde belik tutmakla geçiren Neddi Var, iyi kalpli bir adam. dı. Lâkin birisi, kazara, önu balik tu. tarken rahatsız edecek olursa, öyle sun» turlu ve yakası açılmamış küfürler | ederdi ki, insan put gibi donar kalırdı Bir de, meselâ sizde belik tutmak için © nebre gider ve ihtiyarın bulunduğu ye- re doğru farla (sokulacak müthiş surette öfkelenir ve #aldırındı. Neddi Var çocuklardan nefret edetdi, Bazan, çocuklar, onun bu huyunu bil dikisri için ve tam balık tutmakla meş. | gulkön yanma sokulurlar, şakalaşır. lardr.O zaman, ihtiyar da'ağzını açar, gözlerini yumar, geriç çocukların duy. malârı caiz olmayan sözler söylerdi. Bir kere köyün güreş şampiyonu genç Harfi Ayres oltasının civarına bir taş atacak olmuştu. Fakat zavallı şaripiyon; köye döndü. | ğü xaman sapsarı idi. Hayatında bu | kadar küfür işittiğini hatırlımmıyordu. Netdi Var, köyün biraz ilerisinde tek başpina küçük bir evde oturuyordu. Saha hlapr o tel sisi İrsen olamadan Lambert gider, biriki saat evle meşgul olur; öğle yemeğini hazırlar ve döner. di. Üst tarafı için, Neddi: Var kendi . meşgul 'olurdu. Bir ağustos sabahr, erkenden, Neidi Var evinden çıktı. Kapan çıkarken; bir mil kadar urakta'olan kilişenin sa- ati dördü çalıyordu. İhtiyarı ve adetle- rini bilenler, onun bü kadar erken kal. kıp dışarı çılışma hâyret etmezlerdi. Zira, her balık meraklısı, Babahleyin balık tutman ne demek olduğunu bi. lir, Nerede kaldı ki, Vinn nehri, deniz- den bey, altı mil, bir mesafeye kadar Meddücezire tabidi, Bu'beş, altı mil mesafede, Virin nehri, alçak bir vadi- den kıvrıntılar yapa yapa akar, sonra, dört mil kadar denize yaklaşınca, arı. « zasız bir araşiden akar, ve Vinmut şeh. rinden,-Manş denizine dökülürdü. Vin- mutun yaz mevsimleri pek kalabalık bir plâj şehri olduğunu herkes bilir. Cenup sakilindedir ve bir de küçük limanı var- in Günde iki defa, Vinn nehrinde, mev. simine göre fazla veya ax süratli bir meddlicezir olur. Bu hâdisenin balıkçı. | ık üzerinde biiyük bir tesiri vardır. Balıkçılar bunu bilir ve bu saatleri göz- lerler, . , O sabah, Neddi Var, cezir söatinden evvel nehrin kıyışmda olmağı tasarla» İşte bakmız, “Lingham Hangar, ismini taşıyan o bayırn © ortasından . büyük caddeden geçiyor ve nehre doğ. ru ilerliyor. Oldukça yaşlı, bir âdam. Fakat 'dinç. Simsiyah saçlarında tek, tül kre var. Hafif bir kamburu var. Matruş, fakat modası . geçmiş. garip favorileri var, Esner yüzünde çizgiler, buruşüklat yok değil. Müstehzi bir iğ. gr ve kürşun! sert gözleri var. Lâçivert |“ bir kostüm giymi: her yaman oldu- ğu gibi melon şapkası başında. Elinde kamış oltalar ve balık kutusu var. Nehrin çimenli sahiline gelince, Ned* di Var, elindekileri yere bırakivor ve Diposr & çıkatarak tütün dolduruyor, Bulunduğu noktada nehir bir münhan! çizmektedir. Neddi Var bu münhaninin © dış tarafmda, ve nehrin sağ sahilinde. “dir, Sole Höğrü, nehir, kıvrıntılar yapaz ç Fak ve bir tralrida çayırlaf olduğu, bir | korkunç pars, olursamz, | l çesi nehrin sahiline kadar tatlı bir me- ; gata Kriği 4, Vie Kirin — 5 Vaytgörç — T.C.D, H, ve M Kül — 8 Müvard Kenmedi 8, Con Rayd.— 10 Ronald 13. Anteni Berkeley. Tefrik: numarası —1-— tarafında bayırlar olarak akıyor. Sağa doğru İse, münhaniden kurtulduktan “sonra, düz araziden akip gidiyor. Bu- râde, iki sahil sağlıktır, ve med, Neddi Vara doğru hüfreler yaparak ilerliyor, Neddi Var, ilk iş olarak, bir akşam evvel saldığı, uclarını ağaçların budak- larina bağladığı yılan balığı oltalarını çekmek oldu. İki tanesinde, balıklar çırpınıyordu. Neddi Var balıkları ustâ bir-hareketle oltanın ucundan çıkardı, üretlerindeki çarmiru yıkardı. Sonra, yavaş yavaş, oltalarından birine yem taktı ve nehre attı. Belkelemeğe başla. di Kamış oltanın mantarı, “çırpıntısı sülarda çılgm hareketler yapıyor, Ned. di Var gözlerini ondan ayırmıyordu. Fakat birdenbire meraklı balıkçının gözleri, mantardan ayrıldı ve nehrin mansabına çevrildi, kaldı. Oradan, kü- çük bir sandal akıntı ile beraber geli- yordu. “Fakat tuhaf şey, kürekleri ve içinde kimse yoktu. Neddi Var bu sandalı tanımakta ge cikmadi. Bu,-papazın sandalı idi. Longhamın papazlara mahsus evi ki. Höenin yanında idi ve köyden tümamen hariğte; ehri takiben inildiği takirde bir hüçüuk mil mesafede idi, Evin bah- yille iniyordu ve bir de iptidai iskele vardı. (Devamı var) da Ce) icip #ip n i ilat seyi. KE “kayıkta Zifiri karanlığın içinden, kürek- le merdiven seslerinin ilk geldiği yandan birdenbire iki üç tüfek pat- ladı; Sonra keskin bir kadın çığlığı gecenin genişliği, ıssızlığı içine ya- yıldı. Tarzanın ayağındaki yaralar pek fena sızlıyordu. Korkunç timsahm dişleri arasmda ölüm yuvasma sü. rüklenip götürüldüğünü de unut- mamıştı. Tüfek sesleri ile kadın çiğ” liğını işitince her şeyi unuttu. Çığ- lık sessiz ve ıssız gecenin köşe ve bucaklarında hâlâ titriyor, uzanı - yor, acı acı yalvarıyor, âdeta yar- dım istiyor ibi idi! Delikanlı bir kaplan #rçrayışiy« le derenin ölüm dolu suları içine a * tıldı, güçlü kolariyle yüzmeğe baş ladı. Karanlıklar içinde tek klavu- zu vardı: O da az evvel duyduğu acı ka: Gin çığlığının geldiği taraftı. » * . Ceyn Kinkayt vapurunun güver. inde yapayalnız dururken, dere - nin yukarsından bir kayığın geldiği. ni yazmıştık. Bu kayığı gemideki . Ceyn gibi kıyıda bekliyen Rokof da görmüştü. Rokofun haykırışlarmı . kayıkta kiler nihayet duydular ve kıyıya ya- naşarak onunla birleştiler. Rokof ka. .yığa atlar atlamaz kayık hemen ba. .smı Kinkayt vapuruna çevirerek iler | lemeğe başladı; Fakat yarı yola ges | İinee, vapurun güvertesinden bir tü- fek patladı. Ve kayığın başında otu- ran gemicilerden biri çamurlu dere suyuna yuvarlandı. Bunun üzerine daha yavaş ve ı sakmarak ilerlemeğe başladılar sa da yarım dakika geçmeden Cev. nin tüfeği bir daha patladı, Kayıkta bir kişi daha vuruldu. Herifler, ümit etmedikleri bu kanlı karşılaşma karşısında artık iler lemediler, kayığı çevirip gene kıyı» | ya yanaştılar. a Derenin öbür kıyısındaki cana- varlar. çetesi, maymunlarla larımdaki yerli Ayşenin zayıf damarını yakaladım. Casus teşkilâtı hakkında ondan izahat aldım (Geçen tefrikalarm hülâsası) Sevgilimle bir iki mat müddetiş hapsedildim. Sonra, hadım edilece- ğim. Bu esnada, bu kadının casus olduğunu öğreniyorum. ».. — Evet, evet. Sen, casussun... Ellerime, ayaklarıma sarıldı. — Sus Allahı seversen... Muzafferane güldüm: — Bak, nasıl anladım, Asabına dokunmak istercesine Üze- rine varıyordum. Sesimi yükseltiyor. dum. N — Yavaş konuş! Yoksa büsbütün mahvolacaksın... Beni de kendinle be. raber sürükliyeceksin. Artık zayıf noktasını yakalamıştım ya... Üzerine vardım: — Her hakikati söylemezsen bâğı- rırım... “Casus kiz!,, diye haylarırım. — Bunu yapmazsın, Mustafa!,.. Çün kü bunca hukukymuz var... Bu emel uğrunda ne fedakârlıklarda bulundu- Zumu demin gördün... Hattâ babamın bile bütün emellerini mahvedersin... Adetâ kulağım içine fısıldar gibi Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E, > p n tüfeği bir daha konuşuyordu. Behse, anlamak istiyor- dum: — Peki âma, bu herifler yeniçeri Onlardan ne casuslıyabilirsin? Sen bizim memleket namma musun? — Söyletme beni... Söyletme... — Söylemezsen bağıracağım... — Mustafa! Gözlerimin içine yalvarırcasına bak. tı. Sonra, yine öper gibi yaparak, &u- lağımı, fısıldadı: — Muztafa... Namusuna havale edi” yorum... Senin yeminine nekadar 88 dık olduğunu, bir kere yemin : edecek çalışmıyor olursan ser verip sır vermediğini bi- lirim. Öylesin, değil mi? O akşam Sönbül ağaya, bir coşku» luk esnasında ettiğim sadakat yemini esefle aklıma geldi. Hazin hazin: — Evet! . dedim. — Öyelyse, benden öğrendiklerini hiçbir yerde, hiçbir suretle fagetmiye- ceğine yemin et, — Vallahi... — Dinle, öyleyse, Mustafa... Bu gördüğün üç yeniçeri, bizim casus t6$“ kilâtmm 'azasındandır. Üzerimizde müfettişler var, bizim gibi diğer hü Sa el as, .patladı, bir Kişi daHa vuruldu zenci, yakışıklı ve temiz yürekli") baş alımdan çıkardı. Gemiciler bs$ Mukambinin bulunuyorlardı. Bu çete Tarzana can ve yürekten bağlı idi; ancak ; üstlerini iyice aramıştı. hayvanlar ona nasıl yardım edebile» ceklerini bilmiyorlardı. Bu korkunç çete, Kinkayt vapuru na girebilseydi, içindekilerini göz a- çıp kapayıncıya kadar parça parça edeceklerdi. Fakat aradaki derenin çamurlu suları, bu hayvanlar için ven ğe bi vap bucakar gibi geçilmez bir engeldi. Canavarlarm kumandanı kara derili Mi ed geçip Rokofu yakalıyarak iyle parça parça etmek için bir Yol arıyordu. Mugambi bu düşünce ile gezer- ken, derenin üst yanından gelen ka. yığı ve bu kayığm karşı kıyıya yana» şarak Rokofu alıp gemiye doğru git. tiğini gördü. Yerli cenkçi o zaman anladı ki; Bu suyu geçebilmek irin bir kayık elde etmek lâzımdır. Bu» nu temin edebilirse kendisi değil Pars ile maymunlar da beraber ge. çebileceklerdi. Bu düşünce ile Mugambi ile yol- ormana girin rörünmez ol... i. muşlar ve Ceynin, MRokofun kayığı. na tüfek attığını görmemişlerdi. Reokof ile sandaldakiler geminin kömür alması için içeride kalan Pav- loviç ile birkaç gemici idi. Bu herif. ler vapura yerleşen genç kadmın mukavemeti karşısmda çekilip git - mişlerdi. Ceyn düşürmeğe başladı, Gemiciler, arkadaşlarından ikisi vu - rulduğu için katıp gitmişlerdi. Fa. kat uzun zaman yabani ormanda kalmıyacaklar, ne olursa olsün son bir saldırışta bulunacaklardı. Ceyn'in çok zorlu, çok kestirme bir iş yap - ması ve buna karar vermesi İâzim geliyordu. Gemide iki sarhoş gemiciyi baş altına kapamıştı. Onlara koştu; yu: karıdan onlarla müzakereye : girişip kendisine yardım edeceklerine dair yemin ettirdi. İşte bu yeminli sözleşme üzerine, gece karanlığı basarken iki gemiciyi kumandası altında | altından çıkarken Ceyn elinde Me ca ile ateş etmeğe hazır bir silâhsiz olduğuna inanınca, gene 1" banca ateşi altında onlara geminin demir zencirini sökmelerini emretti. Ceynin düşüncesi geminin Zen * cirini sökerek, rma akıntısiyie Atlas Okyanosuna açılmaktı. < Vapur gecenin karanlığı içinde bir kere denize acılırsa Rokof ile ar- kadaşları için vapuru bulmak ve Y€* tişmek yolu büsbütün kapanacaktı. ide su ve yiyecek çok boldu: gemiciler bunu Ceyne söylemişler Ve göstermişlerdi. Fırtına mevsimi de ge-miş olduğundan genç kadın t- | sarladığı plânla nihayet kurtulabile * ceğini ümit ediyordu. N Gece karanlıktı. Koyu renkli bu. ağaçların tepelerine sürünerek ağ ağır uçuyorlardı. Yalnız batı yarın» dan, yani Ugambi deresinin ağın * dan geniş okyanosa doğru, gökyüzü daha az karanlık görünüyordu. Sözün kısası bu gece, yapılacak işe elverişli bir gece idi. Ceyn, tabancası elinde, & “A baş tarafında ayakta durarak zenciri çözmeğe uğraşan gemicilere baki yordu. Nihayet zencir kilidi açılıp da gemi boşta kaldığı ve akıniz ile dere öğzına doğru akmağa baslacı! zaman, genç kadın derin bir kurtul? nefesi aldı. N > Vapur akıntı ile birkaç dakika yürüdükten sonra derenin ortasını - da duruverdi. Tekne kuma bi nüyordu. “Derenin 2; a karıda ve ortaya düşen bir vökğe oturmuştu. Tekne böylece siye ilistikten sonra kuma iri ve kıç tarafları akıntının tesiriy? al duğu yerde döndü, sonra basi ea kıyısına doğru cevirerek zi kurtulup yeni baştan yü miştir. Genç kadm ve > yüzdüğünü görünce sevinmeğe lamıştı. Bu srada birçok maf leri işitti, Cleat 9G a Heriflerin | . O seni lutlar, çok aşağıdan, bayağı orman | halet et. İ rarmamağa alışkındı. EİE: vaR- Sonra, Yari... © başlardan biride babamdır.. Bu bilcre için, gayet seciyeli bir kız ja, imgeldi... Öyle bir kız ki adalarda do laşmış olsun, birçok | Jisanlar bilsin, ağzına fevkalâde siki olsun ve bu a. damlarla birlikte seyahate çıktin, üzerine, babam, istiye istiya beni ter. cih etti.. Beni adetâ kurban Ayşe... . Şüpheli süphe dum. » baky hakikattir. — Peki ama, bu adami karşi muamelesi?... vg — Öyle yapmaları — Tuhaf şey. icap ediyor. — Hiç de değil, Eeni — Neye? alıştırıyorlar. — Neye? ç isğ. 6SİN — Müstakbel vazifemin G Ni diği namussuzca, YÜZsüzce, hayasızca hareketlere... “oi — Allah Allah... Bahan bunları 'bi- liyor mu? — Biliyor... Bilmez mi? i Bili 10, müdürümüz. Fakat, yüveğ; deni parçaların her şeye katlanıyor. Bili. yorsun ki ne merttir.., Hayretten dona kalıyordum, — Peki ama, bu heriflerin hana karşı muamelesi... — Sen şayânr ehemmiyet değilsin... Şayanı ehemmiyet olan benim... Be. piri seciyemi olgunlaştırmıya, uğraşı. yorlar... Hattâ aramızda öyle paro) lar var ki, şayet bunları"verecEk öl” Jarsa, ben senİ'elimle kıtır kıtır Keş: meye mecburum. — Aman, deme, Ayşe... Gözlerine baktım.. Hayır, içlerinde cinnet deği irad il, azim, net işiği yanıyordu. Bir an, tereddüt ett: — Benim metanetimi tecriba otmak için... — Eee... — Senin üzerinde o MAS'um eN yatı yapacaklar. — Ve sen”... — Ben, buna, şayet İşt, minğa, ve seni kurban li e Tum. Ahâim böyledir. Fakat teklisi müspet bir harexete Ettmek iri $. mir almadım... Binzenaleyi, Biz tecr beye giriş. Haydi. Paasen, yaraiyierı mülk'et de bitiyor. Bahçeye tieetn Kaçabilirin 76 mütlu.. Bayırı ge k belki kurtarır. Fa, kat olmıya ki ettiğin Yemtinleri bii taşın... i Beni demin bağladıkları $ <. 3, cu, şedirin ayağma, Me but bulunuyordu, Çevik biz har, yi sıçradım. Öteki ustunu Bahçe: öm ; BİS eğe, görüm bakarken 'ka. PİN ueumdan kaymıya baş. tutunup bahçeye doğru adımı. Fakat tam © esnada: — Appililel İşaret yep g35 duyuldu. - Bu sözü #öyliyen sdam, 7 de görünmüyordu. Fakat, sömekenei çecağım sırada emir vergi ka, Ayşe, fona halde şaşı dr, Bir an tereddütten , toplar. sonra,“ kendini Benim kaçtığımı haber v haykırmıya başladı: ©rmek için — Yakalayın... Penceyeğ Yakalayın, kaçırmayın. KEGIYOR, Bina, üç katlıydı, Ben, hizla aşağıya ini alt katın hizasına gelmi - diye bir YOrdüm, Tam z ReİMİŞtİM ki, beni kuvvetli bir kol belimden z çeriye aldı. Yakaladı, £, (Devamı var)