YALE Tefrika numarası — öz — YAZAN: Edgar Wallace — Yalan y Gördün; Fa- kat muhakkak ona, kendini” bırakinası dın... ini tekrar sordu: — Ne ölüyoruz? — Ne olatak Tahmin ettiğim felâ- ket.. Lasi sordu: — Ne felâketi?. bu esnada, merdivenlerder de sular hücum etmişti. Bira de koca yeri su kapladı. e Hep bi öte tarafa geçtiler. İki tarafı biribirine bağlayan ve evvelce parmaklıkların o- duğu deliği tıkamek için bütün kuvvet. lerile çalışmağa başladılar. Artik evin işinde oraya dayayacak bit şey kalma- | yınca, Fiterş — Zannetmem ki, dedi, ye yatasın. Hain herif su « Patlattr. Şimdi; eşyaların arasmdan, su sızma. ğa başlamıştı. Fiter bu manianın bir işe yaramıyacağını biliyordu. Fakat arka- daşlarının kuvvei maneviyesini yükselt. mek için yaptırmıştı. Su, nerede İse taz. yikini arttıracak manlayı kolayca devi- | recekti,, Bereket versin o bulunduk! Yerde hava tertibatı ve ışık vardı. Ha- | vasızlıiktan boğulmak tehlikesi yoktu. Buna mukabil su içinde boğulacaklar. dı. Daha ne kadat müdedt bekliyecek- | yun Bücumundan anlaşıldığına göre, Bellami ana boruları patlatmıştı. iş bir hacimde O su geliyordu.| yle bir hesapladı. İki saatte her olacaktı. Arkadaşlarına dön. dü ve dedi ki: — Yapılarak yegâne şey, kütüphane- ye çıkan me: çıkıp — otutmak, kadınlar en son basamağa (otururlar. | Savini ile Lasi ondan . sonraki ve ben dıha i basamağa oturur, bekle. tiz. Yani benim en öne geçişim kshra. manux sanmayırız, zıra ayağa kalkınca hepinizin başı tavana değecek. Binaen- aleyh ağızlarımız bir hizada (olacak. Yani... Sözlerini bitirmedi. Derhal harekete geçtiler. Lasi itiraz edecek (o oldu. En son basamağa çıkmak istediğini söyle di. Fakat Fiterin bir bakışı aklın: bağına getirdi. Koridora ilerlediler. Fiter geri. de kalarak lâmbaları - söndürdü. Lasi | buna da kızdı ve haykırdı: | — Ne'diye lâmbaları. söndürdünüz, | Bizi karanlıkta mı öldüreceksiniz? — Ne çıkar? Karanl, veya aydın- | üm gene ölümdür. Yalnız, lim- | baları kapamazsak, su yükseldikçe ha. vagazini teneffüs edeceğiz, hiç olmazsa buna mani oluruz. Zira, mümküh oldu- | ğu kadar fazla havaya ihtiyacımız var, | Fiter ilk basamağa #tldi. Orada bek- | Jedi. Beş dakika sonra su © ayaklarına İ gelmişti, on dakika sonrada dizleriie geldi. O zaman; Fiteriki basamak da. ha çıkarak: ivük bir şe- borularını | — Valeri, dedi, yanıma gelir misi- miz? Valeri karanlıkta uzandığı eli tuta- rak Fiterin yanina geldi. Delikanlı onu kucağına aldı, basamağa oturdu. Öyle. ce bir müddet kaldılar. Konuşmuyorlar- d. Fâkat okalplerinin çarptığını duyuyorlardı. Suyun dizkapaklarını geçtiğini hissedince? — Savini, deği, çekici ki kapağın kilidini kırabi — Çekici almağ; rafta kaldı, T, tavanda» | bir unutkanlıktı, Savini bunu anlıyor» du, Teselli makamında dedi ki: İ — Herhalde çekiç olsaydı bile bu ka- mse cevap vermedi. Şimdi su terin beline kadar gelmişti. Ve Su gittikçe artan bir süratle yordu. Göğsüne kidar bir basamak deha'yukârı duğu Valeriyi öptü ve: — Garip bir ölüm! Dedi, Su çenelerine yükselmişti, li a Abel Bellami yatak odâsımdaki pen. €erenin önüne öturmuştu. o Tüfeğini pencereye dayamıştı, Karanlıklar için- Bi. artık | yükseli- gelince, Fiter | bırakmış o). | dakika sonra gördüğü izlerden, ko | diğini anlar ! ! insanların ikisi de buradan geçmiş- ! korkusiyle titri sıra, bütün gücünü , bütün ümidini ÇEVİREN: Rİ olam parka bakıyordu. “Polis müdü- rü civârdaki ve köydeki bi #öndürtmüştü. Bu, bi nin lehine idi, in ışıkları bakımdan Bella. ışıklar varken Ki etti. Gölgelerden biri mek vurulmuştu. Fakat dışardan beyaz sütun halinde, su akmakta devam — edi Muhafızlar salonuna gidip, pa tan baktı. Su, merdivenin son çıkmıştı. Bellarsi botu- basıma, dakikaya kalmaz, tad caklardı. Bellami dışarda, şoför $. gördü. Şoför eli ile şatonun iç kapısını göster- di, Bellami anladı. Kapıyı dinamitle u. çu dan hücü; di, Derhal orta kapıyı kap: Burasını da açm n zımiğı. İçerde olan bitenin farkına an. cak bu kapıyı da kırdı caklardı. O zamana kadar dabheryşey bitmiş olacaktr. Bu celerle mem- edecekler- Kilitledi. caklar ve tan sonra vara. şemaları hi. | | nun, olan Bellami kütüphanenin kapısı. nı açtı, içeti girdi ve dış kapıyı uçura- cak olan iştiale intizaren, tüfeğini ma- saya koyarak bekledi. (Devamı var) Tarihi macera ve aşk romanı 26 MART — 1937 Yazan: (Vâ- Nü) “Nişanlımı size vermem. Beni öldürseniz bile mezarımdan hortlayıp. karşınıza dikileceğim!, (Geçen tefrikalarm hülâsası) Nişanlım Ayşeyi yeniçeriler ağır - Ben, Sünbül ağanın Mi. mayesinde, meyhâneyi dbısmağa föyümiz meydana gittim. Fakat eriler bilen afk dav çıktı, Yen ranıyorlar, yakalayıp Böylelikle yüzüm açıldr. T arasında bir iki ses bir. r gelmiş. m 5 akil foyamız meydana Veyzullahla Hüsnü ve Ço. pur Ali, bir taraftan düdükleri çalıp öte taraftan da kılıçları sallıyorlardı. Meyhanenin kapısı fena halde zor- lanmağa başlamıştı. Yumruklar, tek. Meler, birbirlerini takip ediyordu. Lâkin bina şeddadi ve methaller sağ- İamdı. Esasen buraya birkaç kere da. ha taarruz olduğunu, içerinin mukar | vemet ettiğini, bir türlü teslim olma. diye haykırdım aldi öğrendim. Yeniçeri-$ ler de, sipahiler de meybanelerin ka - patılmaması taraftarı olduktan son ra, kimin ne haddine Galata içki dük. | kânlarınm ocsğma incir dikmek? Genç Osman vakâsınm en büyük mü -| €ss'rlerinden biri de o pad le meyhanelerle oynaması olmamış» ? Tahtından indirilen İkinci Osman | w türlü rezaletlerle, tahkirlerle Ye. dikuleye götürülürken, onun baldırı- | ni sikan bir yeniçeri yamağı: “ Kardeşlerimizi meyhanelerde | bastırıp öldüren sen 'miydin?., diye | lay etmişti. Onun için, sırf sofularn ağızlarını tıkamak Üzere. bahusus böyle Rama. zan gecelerinde, arada sirada bir ve- #ileyle meyhaneler basılirdı. Fakat ekseriside muvaffakiyetsizlikle neti, eelenirdi. Bir muhasara “.netlcssinde devletin ayyaşlara o mağlüp ' olduğu görülmemiş hödiselerden değildi. Her kes, kabahati birbirinin üzerine atar, bilhassa bektasi olan yeniçerilerin böyle içkiye düürmekte kendilerine gön re mazur oldukları ileri sürülürdü. Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. Ceyn, Rokof'un belinden kaptığı iri tabancayı hâlâ elinde tutuyordu bulurum düşüncesi bire köt veliyokdi. Tarzan nihayet yerli köyüne vardı. Fakat ne Rokofu ne de Cey- ni bulamadı ve ne yapacağını şaşır- dı. Delikanlı, kabile reisinin sözüne artık inanmıyordu; Onun için he rife boş' yere sorgularda bulü"makla | vakit öldürmek istemedi. Tarzanm köye dönüşü o kadar ani ve hiç bek- | lenmedik bir aradıklarını bulamayınca köyden © kadar çabuk dönüp gene ormana dalmıştı ki: Kabile reisi onu'alıköy: | mağa vakit bulamamıştı. İ Tarzan, ormanın dar izlerinde ko- şârâk ve çok defa da ağaçlarda dat dari dala atlıyarak, çarçabuk gene Rököfun boş kalan konak yerine geldi. . Tarzan ortadan kaybolan karısı | ile Rokofun izlerini bulmak için işe buradan başlamanın lüzumuna kani olmustu. Delikanlı gözleri yerde, boş ko- nak yerinin giti etrafını büyük bir dikkatle dolaşmağa başladı. Birkaç nak yerinde ı çıkanın ormana gir. muşta. Tarzanm koku alma kendisine anlatıyordu ki: kuvveti Aradığı İerdi. Nihayet maymunlrm oğlu, yer de gördüğü çok belirs:> bir izi ta- | alt: kip etmeğe başla” ” “ Tarzanı bulur”'uğu yerden «ok | uzaklarda yorgun, Bitkin bir genç kadın, ormanın dar ve 1ssız bir yo- lunda yürümeğe calışıyor, her adı. mında bir azgın canavar, yahut bir Yamyam Afrikalı ile karşılaşmak yordu. Zaval topliyarak hızlı Kızlı yürüyor, ko- suyordu. Belki bu iz beni bi zamanda olmuş ve | derenin kenarma çıkarır, belki ora. 'da bana iyilik edecek yardımcılar titriyen dizlerine Düşe kalka, çevresindeki çalı. larak yürüyordu. Birdenbire Burası evvelce de görd bir yerdi bir yanında ve çok yüksek bir Afri- ka ağacın altında şöylece atılmış bir çalı yığını vardı. Burası öyle bir yerdi ki: onun ölünceye kadar unutmasma imkân yoktu. Burası, İsveçli aşçı Andersenin kendisini sakladığı ve Ceyni kurtar. mak için, kendi canını çok yüksek bir yiğitlikle kurban ettiği yerdi!.. Ceyn bu çalıların önünde acı bir düşünceye daldı. Aklına birdenbi: re, İsveçli aşçınm ölürken kendisine bıraktığı tülek ile fişekler geldi. Ceyn o vakit duyduğu acı ve şaş- kınlıkla bu çok kıymetli seyleri büs- bütün unutmüş ve orada bırakıp gitmişti, Ceyn, Rokof'un belinden kap- tiğr iri tabancayı hâlâ elinde tutu. yordu. Fakat bu <Tâhta en çok alti fişek olabilirdi. Bu âli fişek ise, kadının büyük dere kıyısma, yahut denize kadâr yapacağı yolculuk sıra. sında hem avlanrp karın doyürmak, hem de kendini azam hayvanlara ve yabani adamlara karşı korumağa yetişmezdi. Solüğunu tutarak, çalı yığının ormanından birisinin âh ile | pek de | altında sak! mesi “akat simdi ca bulamı. niye sonra eli çalıların ak *nda, tüfeğin souk ve ağır demiri- ne çarptığı Zat i sevinçle hopladı. Tüfeği ler duruyordu, Üstünde yürdüğü izin | fek ile fişekleri aramağa Ceyn fişekliği beline bağlayıp da, ağır tüfeği omuzuna vurdüğu va kit, yüreğini birdenbire derin ve çok sağlam bir güven duygusu doldurdu. Şimdi! yola çıktığı zaman niha- yet isteğifi elde edeceğine ve kürt” lacağı bir yere yetişeceğine İnanma- ğa basladı. Genç “kadm: geceyi, Tarzandan öğrendiği gibi bir ağağin yüksek ça: talına çıkararak” getirdi. “Tah * yeri | ağarırken ağaçtan inerek gene yo. | luna koyuldu. Aksama'doğru ormanın ağaçsız bir yerine girmek üzereyken birden- bire korku ile durakladı; Karşı ta. raftan pek büyük ve korkunç bir | maymunun kendisine doğru yaklaş. j tığını görmüştü. üzgâr maymun ile Ceynin ara, | sından aşağıya esiyordu. Genç ka" | dın, Tarzanla bulunduğu zamanlar. | da ondan otman kaidelerini oldukça | öğrenmişti. Korkunç kocaman ca - navarm kendi kokusunu almaması için hemen onun rüzgâri altına per ti ve bir erk çallığa saklanarak tüfe- ği elinde olduğu halde hayvanı gö- zetlemeğe başladı , / Canavar, ormanın ortasındaki meydanda yavaş yavaş yürüyor, vas kit, vakit yeri kokluyordu;"Bu gidi- sine bakılırsa koku ile bir iz kovala- deli enlemi. Bu kocaman maymun, meydan- da ancak on beş adım kadar yürü- müştü ki: Arkasından kendisine benziyen bir maymun daha çıktı. Onun peşinden de başka bir may « mun geliyordu. Catlar arasndan büvük bir kor- ile maymunları gözetliyen Ceyn, iri peşinden giden bayvanların bn tane olduğ mu görmüştü. Cevn Hindeki fi, hemen ateş.ede- cek bir şekille tutuvordu, Kursim- larının, arslandan daha azgın olan bu canavarlara bir tesir yapabilece- | inden şüpheliydi. (Devamı var) ji salarsmız! Maamafih, Galatsdeki meyhanelee ri kati surette ortadan kaldışmak i# Galata hâkimi de bufe 4. Zira bunlar varke$ ıyormuş. İste, Sünöül firsat bilerek bir © “İçeri girin. V bize işarette bulu sun. Herkes sızdığı zaman, yahut az kimse bulunduğu bir sırada d , denilş. Halbuki, biz, iş en elverişsiz bir dakiliida baskın i$9* retini imdat talebi tarzında veriyor” i duk. Yeniçeriler, hiç de sarhoş değer. di. Çevik hareketlerle, kapılara V9 ini eki mi del ey i kaynar suları döküyor, Hulâe i haneni sabı yok, Fakat ösil pia dışarda, Zira, zayiatı onlar veriyo” lar. Açık ve sığınınksız mevkide DU lunuyorlar.. Çok çeşmeden, perişan bir Di dağıldıklarını seslerden ve lerden anladım. Ben, kendimden ga misli kuvvetli bir babacan tarafından sımsıkı Yö rmı arkaya — bağlamıştı Kuşağın bir ucunu da elinde tutuyof” du. Arkadaşlarımın üçü de yerde yat” yorlardı. Biri tamam'le hareketsi di.. Ağzımdan kan sızıyordurGö” lerinin akı görünüyordu. Öteki nin parmakları kesilmiş. elinden kü ü. Sırtmda da bir ok verd de kollarını Bö$ kavuğu bir 8” gibi iki yana açı da sırtüstü yet” rafta kılıcı öte yordu. Ancak, o: l yere atlar'E? onu taklit ettiler” ellerini oğug'urs! ecnunane: ata mg, hanesi deği” Bağdat kale diye Bini, Bir Ee onun şiğman kıçına we Ötekiler & Meyhanesi, Hesaplışma vaktidir. Bu herifler» 2e ne demeğe baskın verdiler? i birden ortaya atıldi” — O sana ait değil. Bizim için diler.. Biz hesaplaşacağız.. ekseriyet yeniçerileri!” r, karşıma dikildile”* O zaman, kalıp kıyafetlerinden far ettim ki; bunlar, teyzemin kızı ve alım © evzililegeyi kaçıra* itlerdi. O perişan halime rağmen sr tutamadım: — Ah melunlar.. Ah ösileri, yi sizsiniz ha?. Fakat Sen daha öl“ dim.. Bu can tenimdevken ne Yö vapip Aysemi sizin elinizden id ğım.. Eğer ölsem bile, mezarıpd hortlayıp yine ka çikacı Onü $#ize bırakmayacağım! - Haykırdım. Yine bu yerde: bitme, âciz vd dim karsısiidi meyhaneyi doldur” babayiğitler, bir kahkaha Koyuveti” ler: — Azağıdan al, Ama yükeekt” atıyorsun ha,, İçlerinden biri palayı sıymdı: ,,İ — Haydi, hortla da karşıma Kolunun bütün hızile palayı dı. Silâsın tam boynuma doğru, şek hızile indiğini gördüm, . (Devams var)