. HABER —A| Hissiyat keşşafı 9 Yazı birkaç ahbap aile, hep bir »* Adada geçirmiştik. Her akşam bn bâhçesinde, bir masanm etra. $ oturur; konuşur, vakit geçirir. | Bayan Bahire, insanların ruhunu, i Sikleri hislerle beraber, bir ba- anladığını iddia eden bir kadın- Teki ğözlerile her zaman etrefm. Merini tetkik eder, sonra onlara bir fe'sefe yürütürdü. Biz onun halle daima #lay ederdik. Lâkin yda çok iyi kalpli bir kadın ol. İçin kendisine kızmamıza im- amal © sıralarda Yat klübe bir karı Geldi. Erkek elli, kadın otuz ti Fakat aralarındaki bü > bir şekild# göze çarpmı- e Feyyaz, uzun boylu, adeta €rkek endamını muhafaza etmiş, ii Şiki fakat sert yüzlü bir adam. Yalnız gülümsediği zaman nazik ğu Anlaşılıyordu. Karısı ise iyi Kn, basit, sessiz bir bayandı. € otvarında dikkati celbed ik Sizlalığı yoktu. Lâkin ima iy tuttuğu ma! ü iy İhsana nadiren baktığı zaman - Giy eyecana düşürüyordu. kül bunlarda tarifi kabil olma. hi Iztırap ve bir yalvarış sezili. Miz, Fakat o dn kocası gibi gülüm- Ziman, bu intiba zail olüyor. | #ek zannedildiği gibi sert; ka. Ân betbaht olmadığı hemen on. lu çÖreyle ahbaplık — etmiyorlardr. tin bir kögesinde oturup karşı ve içerler, sonra bay Feyyaz te Kain ne iş yaptığını hiöbirimiz ; iş #orduk. O da kimseyle korluşm- | Ay, Anl hazel kitap okumakla meş. Ordu. Parmağında bir yüzüğü ! a olduğunu anlatıyordu. tiz Bahire . her zamanki keş. | > Veçhile - hemen bize fısılda. Bu adam karısile iyi geçinemi- Bürada kefasnı dinlemeğe göl ia k. Betbaht bir erkek! » ©2 yaptınız!. Baksımza. içtik, sansar. Muhakkak'sıh. N Mi; olacak. N a Yor, bayır. Yanılıyorsunuz.. NABER Aksam sosTrası anb, IDARE EVI ul ; Ankara Caddesi zata kutusu : İstanbul 214 : * (Gresi; istanbul HABER 22: işleri telofonu : 2472 bre ve han ; 2430, * ABONE ŞARTLARI İn zap e 25 15 «1480 mi vie; akip ve Neşriyat Müdürü: is un Rasim Us A wer (VAKİT) matbaası Bu adam pek hassas bir zat.. Belki de bir âlim. Elindeki kitaplara baksa- niz a. Hiçbirinde roman hali yok.. Ciddi eserlere benziyor. Kafasmı İ Ginlemeğe geldiği belli! | İçimizden biri, nezaketen, bayan Bahireye: — Belki de.. - dedi. Sizin görüşünüz doğru olabilir. Birkaç gün sonra, bayan “Bahirö, bana telâşla yaklaştı: — Haberiniz var mı?.. Bay Feyya. zın hanımı bay Murağa âşık olmak üzere! Kahkahayla güldüm. — İlâhi hanrmefendi. 'Tanışmıyor- lar ki.. Selâmlaşmıyorlar bile.. Bayan Bahire ciddiyetle ilâve etti: — Ben onların bakışmalarını gör. düm. Kendisile hep birden alay ettik. Çök samimi bir kadın olduğu için kız- madı.. O, fikrinde ısrar etti, Endişe içinde: — Bu işin sonü ne olacak? Pek üzülüyorum! « diyordu. Aradan bir hafta geçti. Yine bayan Bahire bir gün bana: — Gördünüz mü? Bakışıp gülüştü. ler. — Aman eferdim.. Lfımı kesti ve katiyetle! — Benim gibi Feyyaz bey de işin farkma vardı. Gayri ihtiyari o tarafa doğru bak- tım. Adam dikkatle gazetesini okuyor du. Karısma bir şeyler söyledi. Kadın kocasmın boynuna bir gaj sardı. A. dam, tatir tebessilmile teşekkilr etti, Fakat bizim Bahire başmı sallays- rak: — Herif işin farkmda ve fena sinir- UN Gözlerin! kaapdı. Ellerin! kavuştu. rarak biran söyle düşündü. Meelisihii?8” AAKIP alanlarda: i ba. yan Aliye, gülerek: — Bahire hanım! Mademki her şe- yi böyle keşfediyorsunuz Benim Ga. lip beye âşık olduğumu da analdınız mı? Bay Galip, Yat klüibünde güzelliğile meşhur olan kağmları etrafma cezb- | eden bir delfkanlıydr. Bahire: — Siz kimseye âşık olmazeamız. Ne ona, ne başkasına. Bu histen hayatta mahrum “ olacaksınız!. - dedi. Siz, sıhhat, sporcu bir genç kızsmız Halbuki Feyyaz beyin hantmt bütün sükünetine ve mânasızlığna rağmen son derece hassas, hattâ kendini bil miyen ihtiraslı bir kadındır. Bu ka- | dım hayatta hiç mesut olmamış, her halde kibar bir ailenin fakir bir kızı | imiş, Bu zengn adam karşısma çıkm- ca onu evlendirmişler. Şimdi büyük faka bir evde, sert bir koca. nm & günler geciriyor. Azşam üstli, bayan Behire bâhtçe- de dolaşıyordu. Kendisine rastaldım. Biraz birlikte yürüdük, Yine mutet sakin sesile: — Foyyazları gördüm, Erkek, yürü; / meği çok seviyor. Bacakları da uzun. | Hırslı hızlı gidiyor. Zavallı kadm ona yetişmek için adeta pesinden koşu- yor. Ekseriya gezmelerinden dönüşte onlara rastlıyorum, Kadmcağız sap. sarı, Nefes nefese. Kocası endişe bile etmiyor . (Devamı var) Nakleden: (Hatiee 8 SANPALDAKİLER) "ONLAR BURAYA CİN YE PERiLE Rİ VARMADAN EVVELİİ BURASINI İYİCE 1 (özmen ÇELİK” MELİY/JM.. Tonton amcanın Yaptığı kokteyller Yediler arasında 454 'sene evvel bugün Ispanya Kralı Ferdinant müthiş bir mağlübiyete uğradı Intikam korkunçtu. Evlere ateş veriliyor, bağlar harabeye çevriliyor, esirler işkence ile öldürülüyordu 1483 yılı 26 mart günü, 454 se. ne evvel bugün, İspanya kralı Ferdi. nand, müthiş bir mağlübiyete uğra: dı. Loksa civarında arapların ka zandıkları zafer, Ferdinandı son de- rece müteessir etmişti. Bunu ayni derece bir galibiyetle ödetmek isti- yordu. Ferdinand ile İzabel: — Memleketimize tam manasiy- le hâkim olmamız için kanlı ve şe refli bir harp lâzım. İspanya kanı nı taşıyanlar bunu yapmaktan hiç bir vakit çekinmez ve daima muvaf- fak olurlar. Kendi topraklarımızda rahat, mesut yaşamak için buna muhtacız.. diyorlardı. Malaga harbi, işte böyle kanlı harpler istiyen emrin bir neticesiy - di. İşgal edilen yerlerde akla gelen zulümlerin bepsi yapılıyordu. —Bugün evler yansın.. Deniyor ve şehir, köy, alevler içinde kalıyordu. — Zeytin ağaçlarmı mahvede lim... Deniyor, ağaçlar tahrip ediliyor- du. — Bağları harabe haline getire- lim.. diyorlar, birkaç saat içinde binlerce azgın, bağları harabeye çe- viriyorlardı. Bunları yapanlar, hiç şüphe yok ki, esirlere de acimıyorlardı Öldür mek, onlar için ehemmiyetsiz bir işti. Ehemmiyetlisi, işkence, akla güç gelir vasıtalarla öldürmekti. s.. Fakat, İspauyoller, tamamiyle muvaffak olmüş değildiler, Onlar-İ| la mücadele eden kuvvetler vardı. İki taraf da yılmadan çalışıyor, dur- | madan kan akıtıyorlardı. Ezzag|! ile kumandanı Rıdvan, Eşşarkiye dağı eteğinde köyleri ka- sıp kavuran Em karşılaşa- rak çetin bir muharebeye tutuştular, İspanyollar büyük zayiat vererek da. gıldılar. Bu esnada Ebu Abdullah amcası Ezzagl'i ortadan kaldırmak hülyası- na kapılmıştı. — İspanya hükümdarlığı ken. di elime alacağım. Bu, benim hak- kımdır, diyordu, : Abdulah, kuvvetleriyle Kastilya şehirlerinden Losenaya hücum etti. Fakat karşısındaki kuvvet daha ce. sur çıktı. Mağlüp olan Abdullah, düşmana teslim olmaktan başka ça- re bulamadı. Bu, İspanyollar için aranıp bu- lunmıyacak bir nimetti. Ferdinandla İzabellâ Abdullahr, müslümanların manevi kuvvetlerini kırmak için bir intikam âleti olarak kullanıyorlardı. Kastilya prensi Ebu Abdullaha: — İstediğin kuvveti veriyorum. Garnatayı fethet... Teklifini yaptı. Ebu Abdullah razı oldu ve hazırlanan Kastilya or dusu ile Granotaya yürüdü. Müthiş bir muharebe oldu. Ezzagl : — Niçin bu muharebeyi yapıyor- sunuz, düşman askeriyle müslüman kırdırmakta ne fayda var.. Anlaşa- İw, beraber saltanat sürelim. Düş- mana müştereken mukavemet ede lim.. diye teklif etti. Fakat Ebu Ab. dulleh, teklifi şiddetle reddederek muharebeye devam etti, Ebu Abdullah, her şeye rağmen muvaffak olacağını umuyordu. ©. nun için kendisine ortak bırakmak istemiyordu. Bir müddet sonra Ez. zagl, düşmana mukavemet edeme- den teslim oldu. Kendisine sultar ünvanı verilerek Endraks'da oturma ğa müsaade edildi vebir müddet sonra bu da çok görülerek Afrikaya nakledildi. Ebu Abdullah bu hadiseden son derete memnun oluyordu: — Artık en büyük düşmanım- dan kurtuldum... Şimdi istediğim gi- bi hüküm sürme yollarmı arayaca- ğım... dedi. Onun bütün itimadı Ferdinanda idi. Halbuki Ebu Abdullah Ferdi- hand için bir kukladan başka bir dey değildi. İstediği gibi oynatıyordu. Ondan istifade edemiyeceğine ka- naat getirdikten sonra kolayca mah- vedebilecekti. İsg Ezzagl nefyedilirken Ebu Abdul. laha şöyle bir mektup göndermiş. ti: — Ey hain.. Benim arkamdan belki gülüyorsun. Memnun olacak” sm. Fakat şunu bil ki, bir gün sen de ayni akibete uğrıyacaks. Belki daha fenasma.,, Ezzagl cesur bir kumandandı. Bu yüzden uzun müddet mukavemet etmişti. Dahili harpler vesieyanlar olmasaydı belki daha büyük muvaf- fakıyetler de gösterecekti. Ebu Abdullaha yazdığı sözler, bir m .ddet sonra yerini buldu. O da | Afrikaya nefyedildi. Fasta serseri: yane yaşadıktan sonra öldü. “iranlı sinema yıldızı “İngilterede yangın var, filminde bağ'rolü Dantra isminde aslen İran. li bir kız temsil etmektedir. Bu İranit genç kızm sinemada büyük bir istik, bale namzet olduğunu mütehasarslar söylemektedirler.