25 MART —193).. Yumurtanın kabuklu olduğuna şükrediniz! Herşeyin bir hikmeti vardır, kabuklu olma nice —Sütlere suyu siz katıyorsu- ! “ — Hanayır! Haşa! Siz katıyor- | — Minuz! - Diye inekçilerle sütçüler birbirle | i yerlerken tanrıya şükür ediyo» | Tüm ki hastalarla zayıflarnm sütten *ohra ikinci bir gıdaları olan yumur- İY: kabuklu yaratmış! Eğer, insan besleyici gıdaların en a İıcalarından olan yumurtalar da Sütler gibi mahfazasız olarak ve © ayi halinde tavuklardan çıkmış ol- A hilebazlar, madrabazlar kim iy yumurtaların içine de neler ka- dı? Sütlere suyu katan kimlerdir, hekçiler mi, sütçüler mi? Hayır! Ne onlar, ne ötekiler! , Sütlere suyu katan hep o gözleri kör olası Musadir! Siz, bu Musayr bilir misiniz kim- dir) Bilmezseniz anlatayım da din- Vaktile sütçünün biri hem sattığı İİ Süte bol böl su katar: hem de müş e U Ni ie ge 8 | | yi g # # A , 4 , g ilerin söylenmesine karşı boyuna söylermiş: > Süte su kattı Musa, iki gözü kör olsun!.. Süte su kattı Musa iki Zavallı müşteriler de herifin ga- K saf bir tavır takmarak söylediği | sözleri şöyle anlarlarmış: >— Süte su kattımsa iki gözüm kör | gran. Süte su kattımsa iki elim kr | li Kendi kendisine karşı çok ağır | İedunlar eden ve çok acı dilekler | i bulunan bu sözlere karşı artık kan sular durur değil mi? Zavallı müşteriler de sütçünün | #özleri karşısmda hemen yelken” suya indirip yumuşarlar ve bo- na sulu sütleri içer, dururlarmış! in aslı da şu imiş: Herifin Musa adlı bir çırağı var- maş; rı mahalleye çıkarken, sütlerin içine katılacak maşraba kuyu suları hep ğı Musaya kattırır; bu suretle de i ağır bedduaları hep o zavallı Ya yüklermiş! iki sütlere katılan suları da Musa mı, yoksa birer İsa mı ? Bilmiyorum. İnekçilerle ülerin karşılıklı iddialarına bakı» mutlaka bu suları birer Musa or. Öyle ise: e Süte su kattı Musa, iki gözleri olsun! ee » » » ç Vaktile inekcinin biri, sabahları, #ütçüye vefdiği sütlere bir hayli ! Di su katar, sütçüde müşteriler. Ka partaya yedikçe gelip'inekçiye > Allah aşkma şu huydan vazgeç | Alam! Diy, yalvarır, fakat inekçi gene | “ğini okurmuş! in ! hayet ay başı olmuş, sütçü ile Bi âresında hesap günü gelmiş. ü cebinden çetelesini çıkarıp erd almış olduğu sütlerin mik- GM inekçiye gösterdikten sonra: A şu kadar para senin! İnekçi afallamış: öm İğ, on beşer okka süt aldım! itçü, hemen oracıktaki kuyu a F vet ama, demiş, onar okka- yg Pr i senin, beşer okkanın pa” len. i in için ne onun hakki sana, ne de | b Deyip, elinde sakladığı bir miktar örayı da kuyuya salrvermiş: » » # Miş demiş, günde onar okka Sen, benden günde onar okka -l yanaşıp: da bu kuyunun hakkıdır! O- “in hakkın ona geçsin! Sütçülerin geçen günkü HABER * ineklerle köylerde, meralarda besle- ! Şehirde beslenen ineklerin ? olan mahallebicilerin kullandıkları ! sütler ya kâmilen manda sütü ki o | saydı halimiz idi ? Yazan: Osman Cemal Kaygılı de çıkan sözleri içinde pek yabana atdamayacak şeyler vardı. Meselâ: Sehir içindeki ahırlarda beslenen nen ineklerin sütleri arasmda çok | fark vardır. Sütçülerin dedikleri gibi yıl on iki ay, şehrin her tarafı kapal: ahırlarında, özü alınmış bira küs pesi, prasa lâharia kabuğu, ısırgan gibi şeylerle beslenen ineklerin süt- leri kışm v& ilk baharda yarı yarıya suludur. Sonra bu sütler, lâhana, prasa mevsimlerinde lâhana, prasa da kokarlar. Halbuki köylerde kışm kuru otla, samanla beslenen inekle- rin sütlerinde bu haller yoktur. Yazm bile şehir ahmlarında beslenen inek- | lerle açık meralarda beslenen inek sütleri arasında gerek koyuluk, ge- rek çeşni itibarile hayli fark vardır, sütleri en çok bakla, enginar, kavun, kar. puz, mısır mevsimlerinde düzelir, koyulaşır, İezzetleşir. Çünkü bu mevsimde hayvanlar bakla, enginar sapları ile kavun karpuz kabukları filân yerler, bunlar da sütleri hem kalmlaştırir, hem lezzetlendirir. Fa- kat, nede olsa Kemerbugaz, Ali bey köyü, Kâğıthane meralarında besle- nen ineklerin sütleri gene onlardan üstündür. Hoş, biz simdi sütün boza gibi koyu ve mis gibi mera otları koka- nından vazgeçtik, tam yarım saat kaynadıktan sonra ancak bir gazete kâğıdı kalmlığında kaymak tutânına da razıyız'ama henüz meydanda o da yok gibi! Lâkin mahallebicilerin kullandık» ları sütlere ne diyelim? Şehirde sayıları gittikçe artmakta mahallebiler, sütlâçlar o kadar özlü, yağlı, lezzetli kaçıyor.. Yahut ma hallebiciler, biz müşteriler gibi kolay kolay kül yütmuyorlar. Osman Cemal Kaygılı Boğazlarda yeni memnu mıntakalar Vekiller Heyeti kararnameyi tasdik etli İ Montrö mukavelesi mucibince tesis İ onun gibi bu “yeni din',e Kara bir güni Edirne bugün işgal faciasını anıyor Bügün kara bir günün yıldönümü. dür. Bugün Türk cumhuriyetinin sınır bekçisi olan mes'ut Edirnemiz Balkan harbinde, bundan 24 yıl önce düşman | çizmeleri altında çiğnenmişti, Edirneli- lerimiz bu kata günün unutulmaz hatı- tasını anmak ve aziz (o şehitletimizin ruhlarını şadetmek için bugün bir top. Jantı yapacaklardır. Merasime saat on altı buçukta İstik- lâl marşile başlanacak, bu kara günün tarihçesi hakkında Erkek Muallim mek- tebi tarih mual Kemal Batu tarafın. dan bir nutuk söylenecektir. o Bundan sonra başta matem havası çalacak olan bando olduğu halde Karaağaç ve Saray- içindeki şehitliklere o gidilecektir. Bu- rada bir heyet tarafmdan çelenkler konacaktır. Yugoslav ihtiyat zabitlerinin telgrafı Yugoslavya ihtiyat zabitleri cemiyeti Edirnenin sukutu gününü tes'it eden Bulgar muharipleri cemiyetine şu tel. grafı göndermiştir: “Bütün gayri ciddi ve hasta (siyasi bülyaları ve yanlışlıkları aşabilmek için dirilerin yürümesi icap eden yolu, Edir- ne önlerinde ölen Bulgar ve Sırp asker- leri, dirilere gösterdiler. İki kardeş mil, letin Edirne önlerinde can veren ölüleri nin ruhlarına tahsis edilen bugünde, biz âklen, kalben ve rukan onlarla berabe- riz. Yugoslavya krallığınm ihtiyat za- bitleri bugün toplanan senelik kongre, | erine başlamadan evvel ayağa (kalkıp Edirne önlerinde ölen arkadaşlarına son ihtiramı yapmışlardır. Vatan için ölen- lere sonsuz hlrmetler.,, Yunanlı Rasputin Selânik, 26 — Polis, bir genç kadının ihbarı üzerine (o kendisini (o Rasputine benzeten garip bir adamı tevkif etmiş- tir, Bu adam, tıpkı: meşhur Rus (o papazı gibi, bir “mezhep,, o kurmuş ve tıpkı bilhassa genç kadın ve kızları davet etmiştir. Nikola Rengu adındaki bu “Raspu. tin,, tatlı dili ve ikna kuvveti sayesinde müminlerinin adedini kolaylıkla çoğalt- muştir, Bundan sonra, değil de, hususi yerlerde başlamıştır. Soyadları Dimu olan üç kardeş apar- tımanlarını “âyinler,e tahsis etmişler. dir. Dimuların evinde yapılan âyinlerden sonra, Rengu içki ziyafetlerine riyaset eder ve güzel müminlerini (o kendisini öpmeğe davet ederdi. “Ruh tatmin edilince, dua Allaha ka- dar varır, derdi, ve #:rf bunun için vü- yapılmağa edilen Çanakkale ve İstanbul Boğazla- rında ikinci memnu mıntakadan başka ayrıca bir hava memnu mıntakâsı ihda- sı zaruri bulunduğu cihetle Çenakka, le Boğazı için Edremit körfezinde Ka- dirga burnundan başlıyarak Çaltı köy - Bekaçlar . Çataloy - Kilicalanı - Bur maköy — Çamderesini takiben Maltepe — Elmalı — Erdek — Satı üzerinden Marmara adasının on (o kilometre şark ve şimalinden dolaşarak Rumeli sahilin de Gaziköye ve oradan Emirali — Ka. dıköy — Doğancı deresini takiben Kır- kapan — Baran — Şabanban — Saros körfezinde iki Tuzla gölü arasında Dağ tarla sırtına ve İmroz, Bozcaadalasın on kilometre şimal ve garbından geçecek ayni açıklıkla Baba (o burnuna ve kara sularımızı tâkiben Kadirga burnunda bitmek; İstanbul suları (için de garp hududu Çatalca müstahkem mevki memmui hava mıntakası hududile birle- şik olmak ve cenubda Çamurluhandan başlıyarak Sukulesi — Rumelihisarı — Asadoluhisarı — Polonez köyü — Hü. seyinli köyü — Akpmartepe Karadeniz sahilinde Alaçalı nahiyesinin 10 kile- metre şarkındaki Rakethaneye ve orâ- dan sahilin 10 kilometre açığından gar. ba doğru geçerek Halâs burnunda Ça- tasa hâva memnu mmtakasile birleş- mek üzere tesbit olunan mıntakanın ka. va memnu muntakası ittihazı Vekiller heyetince kabul edilmiştir. cudun da tatmin edilmesi lâzımdır!,, Bundan sonra (o buhurlar yakılır ve şarap kokularma karışan bu koku kâ, dınların son müukavemetlerini de kolay- lıkla kırardı. Bundan bir müddet evvel, o Dimu kardeşlerin evinde her zamankinden da- ha mühteşem bir ziyafet verilmiş ve bu na “Rasputin,,in teklifi üzerine ancak en sadık “mümineler,, davet edilmişler. dir. Ziyaletten sonra “Rasputin,, Teofi- İn adındaki genç kadına bir yüzük tak- dim etmiş ve: — Bu andan itibaren benim nişan. ımsın, bundan sonra, sen bana, herkes gibi, “küçük peder,, diye değil, “sevgi- lim,, diye hitap © edeceksin. Düğünü- müz dört gün sonra yapılacaktır, de. miştir. İki gün sonra Rengu nişanlısını Vut- sina adında bir kadının evinde yapıla» cak âyine davet etmiştir. “Merasim icabatı!,, olarak o Vutsina onun ayaklarını yıkamış ve “Rasputin,, yatak odasına giderek iki genç kızın a- rasma yatmıştır. İşte bu gecenin sabahında, “nişanlı, | karakola giderek bu garip papazı polise ihbar etmiştir. Asri Rasputin derhal yakalanmış ve yapılan tahkikatta bunun genç kız ve * kadınları baştan çıkardığı gibi paralar rını da aldığı anlaşılmıştır. ün gehitliklere * toplantılar kilisede | Paris sulkastının esrarı anlaşılıyor. yıldönümü (Cani kadın Romada Fransız casusu imiş Musolini ile tanışıp dört ay arkadaşı Bazı sırları ağzından kaçırınca Musoliniyi bir daha göremediği gibi evinde de araştırmalar yapılmış Fransanın Ankara ve son zaman | selerle muarefe peyda etmiş lâtif ve larda Roma büyük elçiliğini yapmış olan Kont dö Şambönün Parisin şimal istasyonunda 30 yaşlarında kadar güzel bir Fransız kadm mu- harriri tarafından üç kurşunla kar- nmdan vurulduğunu yazmıştık. Yi- ne bu kadının İtalya Başvekili Mu- soliniyi sevmekte olduğu ve ona dair bir hatıra defteri ile ondan gel miş imzalı bir fotoğraf saklamakta bulunduğu hakkındaki haberleri de kaydetmiştik. Kont dö Şambrön şimdi hastaha- nede ve cani kadın madam Fontanj ise hapishanede yatmaktadır. Ma- dam Fontanj diğer ismile La Ferriye bir avukat tutmuştur. Bu sabahki posta ile gelen İngiliz gazetelerinden “Sunday Chronicle,. de, bu avukatla yapılmış bir mülâ- kat göze çarpmaktadır. Rene Floryo. ismindeki avukat demektedir ki: "— Madam Fontanjm, Musolini ile bir münasebeti bulunduğuna şüphe yoktur. Kendisinin Romadan ayrılmadan “önce, Musolininin sek- reteri tarafından Ziyaret edildiği sa- bit olmuştur. Sekreter, madam Fon- tanja bir yataklı vagon bileti getir- miştir ki, bunun ücreti Musolini ta- rafmdan ödenmişti.,, Avukat, tren bileti ile birlikte İtalyan o bankasından (| çekilecek 15,000 İtalyan liralık bir çek de gel- diğini söyledikten sonra, madam Fontanjın bu hüdiselerda ismi gaçen zatı sadece “yüksek :bir şahsiyet, olarak zikretmesine geletek şunları demiştir; “— Fakat, hususi surette gerek polis komüserine, gerek hâkime, bu zatm Musolini olduğunu söylemiş tir. Bittabi, avukatı sıfatile bana da söyledi. Bu malümat, hususi surette verildiği için vakaya taallük eden cektir. kalmış zeki bir kadındır..,, Diğer taraftan Sunday Chronicle gazetesi, mahpus cani kadın ma- dam Fontanjın yakm bir arkadaşile de konuşmuştur. Bu mülâkat, bilhassa madam Fontanjın Musolini ile olan aşk ma- cerasının neden birdenbire - kesildi- ğini anlatıyor. Bu kadm demiştir ki: “— Arkadaşım Magela:Fontanj bana bütün hikâyeyi anlattı. Kendisi Musoliniye pek çok âşık* tı. Ve Musolini bu arkadaşlığın baş- langıcmda kendisine pek iyi mua- mele etti. İlk defa Musolininin meşhur fa- aliyet merkezi Palazzo Venezya da tanıştılar, Fontanj, Musoliniye onun bir resmini takdim etti. Bu resim, Fontanjın on beş sene evvel meşhur bir Fransız ressamı olan babası ta- rafından yapılmıştı. Musolini bu binadaki muazzam çalışma odasın* da madam Fontanjı müteaddit de- falar kabul etti. Tatlı maceranın sonu Dört ay bu aşk hikâyesi arızasız. ca sürdü. Sonra halk bundan bahs- etmeğe başladı. Ve Musolini birden- bire her şeye nihayet verdi. Korkarım ki, bu daha ziyade Fon- tanjm kendi hatası yüzünden oldu. Çünkü, o, saadeti iinde çalkalanır. ken bir sirri gizli tutmağı da bece- remiyordu. Ve bu suretle dedikodu i ber tarafa yayıldı. Sonra madam Foptani, Romada oturduğu evin, kendi lunmadığı zaman aranmasından Okorkmağa başladı. Çünkü bir yazıhane içinde, Musoliniden alınmış birçok mektup ve notlar saklıyordu.,, İngiliz gazetesinin yazdı na gö” re madam Fontanjın 10,000 ke! i bulan hatıralarla dolu vesika mahi- | yetindeki defterinin elde edilmesi resmi beyanatlarda da zikredilmeye | Madam Fontanjın Museliniye na- İ muskârane ve ümitsiz bir aşkla tu- tulmuş olduğuna kaniim. Kendisi, birçok pek meşhur kim 2200 kilomet- re yürüyen kız 1500 lira kazandı ve mahküm oldu izale inüz Mis Jeyn Ro- İ ger isimli bu güzel kız çılgınca bir bahsin kahramanıdır, Nevyork vilâye- tinde Lonz ayland şehrinden kalkıp Floridadaki Tampa şehrine kadar tam 2200 kilometre yaya yürüyerek 20 kilo kadar zayıflamıştır. Tampa gehri ceza mahkemesi kızı “canına kastediyor, suçuyla para cezasma çarptırmıştır. Fakat Mis Rogers giris. tiği bahsi kazanarak bizim paramız. la 1500 lira almıştır. ! için muhtelif teşebbüslerde bulunul- mutşur . Kadın casus mu idi ? Diğer taraftan, gene bu sabah gelen İngiliz gazeteleri arasında Niyuz Kro- nikl, gazetesinde, Madam O Fontanjın casusluğuna dair bir kayda tesadüf e- dilmektedir. Madam Fontanjın ifadesine bâkılırsa, geçen senenin temmuzunda Römaya tekrar gittiği zaman, her. zamankinin aksine olarak Musolini kendisini kabul etmemiş, Madam Fontaj, bunun üzerine Musoliniye iki mektup yazmış ve bun, ları mutadı veçhile bir zarf (içerisine koyarak Musolininin sekreterine gön- dermiştir. Bunlara da cevap alamadığı görün» ce, madam Fontaj, Fransız sefarttine gitmiş ve orada kont dö Şambröne mü. raçaat ederek sırrının gizli tutulmasını rica etmiş ve Musolininin . huzuruna çıkmağa muvaffak olamamaktan duy- duğu yeisi anlatmıştır. Kont dö Şambrön, ketum davarnaca» ğını vaâderek onu teselli etmiş ve ken. disinin dahi Musolini ile olan randevu- sunun geti bırakıldığını söylemiştir. Bundan sonra, madam Fontaj, İtal- yan pelisinde kendinine ait bir : dosya bulunduğunu ve Fransa için İtalyada bazı gizli malümat elde etmekle ittiham edildiğini öğrenmiştir. Bu dosyada, madam Fontajın kendi- sini Musolininin “yakın bir arkadaşı, gibi gösterip öğündüğünü ve “Fransız entellicens servisine mensup olduğunu anlatan raporlar bulunmaktadir. Ankara Ziraat enstitüsü Ankara hukuk faklltesiyle ziraat enatitüsü futbol talemlarının yaptık» ları çok heyecanlı bir maçta ziraziçi- ler hukukçuları 4 İ mağlüp etmişler. dir, «