-i &a 24 MART — 1937 Tek tek Çizmeler... 1 Bun'letn yalan, bilmem doğru.. a anlattılar, ben de size ay" ! kmâağoıediyomm... Günahı ve bali ynuna.. h Wg.: Feyzi, ata binmeğe pek me- hy « Acaba ecdadı arasında jo- FL'V“ mMiydı, tayin edemiyorum. K 9 zaman jokeylik diye bir mes- %de Yoktu ya.. Fakat, Feyzi, bü« | q&::mbesleyip koşuya sokanların | ky Sint celbedecek derecede kısa A l"“iul'- Malüm ya: Böyle celim* | b Slimsız adamlar hafif tarttıkları | 'koşularda pek elverişlidirler... İ km:: için, ata binmesi merakından ?âkla jokeylik geliyor. İ g%uiYeti de belli değildi. Hayır, NN çerkes olamazdı. Çünkü ev- Serkesler boylu bosludurlar.. DT da, — rivayete nazaran, — Lt Ühî'khğmı mübah sayarlarmış... w "î lT'Ö)'le bir âdeti görülmemişti. | “Peta Garbo- , lun benzerl MB“ kız Birleşmiş Amerikanın en Sevilen radyo artistlerinden ' Lundh'dur. | Ud:;t“'t benzediği Greta Garbo gibi o, veçlidir. Mis Dundh'un Nev- | â Tadyosunda söylediği İsveç %:'kdan ile Balladları çok be- ektedir. Nğğl:meşhur yıldız gibi eskiden &%n rda satıcılık yapmaktaydı. İ radyosu fevkalâde güzel | d*fh biı:î?îllîyle bu kızı uzun müd- | “nturatla angaje etmiştir. AKsaMm pPosTası g lg'en İDARE Evi ” *> bul Ankara Caddesi 1 ""T.'lm kutusu * Istanbul 214 . Va Güresi: İstanbul HABER ;q:" işleri telofonu : 23R72 wı Hân * V 2437 | ÂBONE ŞARTLARI & Türkiye Eenebi * :::"l 1400 Kr. 2700 Kr. İAR aylk — ?a0 « taso GiRİ | .“;: 400 » B00 « 1850 » 300 « ':“Ül ve Neşriyal Müdürü: Ç San Rasim Us <t yer (VAKIT) matbaası Yalnız ufak tefek şeylerde ufacık katakulliler ederdi. Meselâ, bir kamçı, Feyziye naza- ran, mutlaka iç edilmeliydi. — Aman, ne güzel... Şununla oynıyayım... « diye eline alırdı. - bir müddet, pat pat pantalonuna vurur, derken tatlı tarafından bir lâf aça;, ne sehirdir, ne keramet, el çabuklu- ğu marifet kabilinden de kamçıyı yok ederdi. Şayet dalgınlığmıza geldi de ay- rılirken istemediniz mi, o da ses çr karmazdı. Fakat bir daha rastladı- ğınız zaman, “Almadım, vermem, görmedim, bilmem!,, diye iddialara girişen takımdan değildi. Bilâkis, fıldır fıldr gözleriyle şeytan şeytan gülümser: — Kaynattım... Berân oldu ar- derdi. Ve, bu gibi şeyleri sade at eşyası üzerinde yapardı. At aşırdığı görü- memişti. Onün için, Feyziye müte- reddi bir çerkes demek de muva- fıktır!!... Kendi de alaylı alaylı: — Çerkeslik karışmış ama, ter- sinden!,.. “ diye itirafta bulunurdu. - Eğer tam çerkes olsaydım, atı aparır, götürürdüm.. Bozuk bir çerkes ol duğumdan, iş teferrüatla kalıyor. # © 4 — Teferruat mı? - diye soranla- ra cevabı hazırdı: — Atımın eğeri, heybesi, torba- sı, hattâ mahmuzlarım, çizmem.. Hepsi, hepsi “kaynatma,, dır. — Allah allah.. Hepsini anladık ama, şu çizmeler nasıl oluyor? — Basbayağı. — Fakat azizim, senin ayakların o kadar küçük ki, başkasının ayak- r —) 4 * a aa aĞ atf di c" ki “küçük parmak çocukla devin cizmeleri,, manzarasını yaratır.. — Yok, hayır! - derdi - başkasr" nın çizmeleri değil.. İsmarlama.. Ba- kın anlatayım... . *& & — “Tunç çizme,. mağazası, İs- tanbulda iki tanedir. Merkezi, Sirke- cide, şubesi de Beyoğlunda... Bir se- fer, ayni gün zarfında, ikisine de uğradım. Eş modelden ve ayni mal- zemeden birer çizme ısmarladım. Sonra provaya gittim. Hazır olduğu na kanaat getirdiğim gün Sirkeci mer kezine yollandım: “— Merhaba... Çizmem - oldu mu? - diye sordum. “— Oldu efendim, buyurun. “— Başkası da ısmarlıyacakmış. modelini göstereceğim. Şunun bir tekini verin, “Eh, bir teki verilmez mi?... El- bette verilir.. Çünkü iki ayağım var.. Kullanamam ki.. Verdiler... “Oradan doğru Beyoğluna... “Ayni sözleri söyliyerek, sol te- kini de oradan kopardım. "Ve böylelikle bütün at malze- memi, kaynatma tarikiyle elde et- miş bulunuyorum.. — Peki — dükkâncılar?.. Onlar aldatılmış olmadı mı? — Niçin?.. İkisi de ayni firma.. , İsterlerse, şubelerindeki tekleri bir- leştirip satsınlar, isterlerse, mostra- lık diye, camekânlarına assınlar.. H.S. — “HABER — Akşam postası — tık... Mademki unuttun, yandı... - | Tonton amca Mektup yazıyor aj “Ük Yazan: eryazi Ahmet Miki Yediler arasında n G a Pwi | EWneLE şu TABANSALARDAN Mi c BIRAZ- | Ça DAN LAZIM BU RASI 1Ki MEN ÇAY FEZLİ BiR MAHEB | AF ANIN TÜNELİ , ) ) KA KOMİSERİN EVİ - | 136 sene evvel bugün | Rus Çarı Birinci Pol feci - suürette öldürüldü — Tarihin meşhur Rusya - Fransa ittifakı, beklenmiyen bir anda ebediyyen tarihe gömülmüştü Rusya ile Fransa anilaşıyorlardı. | anlaşmak cihetine meylediyordu. Bonapart, Zürih muharebesin- denberi Fransızların elinde esir bu- lunan Rus askerlerine masrafı Fran- sa hükümetinden verilmek üzere ye- ni elbise ve silâh vererek hiçbir şey müukabilinde olmaksızın Rusyaya gönderdi. Bonapart, ayrıca Rusya Çarma kendisinin Sen Jan şövalyelerinin Granmetr'i olduğunu, Malta adası- na sahip olduğunu tasdik edeceğini Çar birinci Pol, Bonapartm bu vaatlarından son derece memnun oldu. İki taraf murahhasları Pariste müzakerelere başladılar. Rusya mu- rahhast Kolçef bütün Avrupa dev- letlerinin Fransa aleyhine ayaklan- malarını ortaya koyan ihtilâl fikir- lerini yok etmek için birinci konso- lun kral ünvanımı almasını tavsiye ederek Bonapartı teşvikte devam e- diyordu. İki taraf Rusya ile Fransa biri- birlerirle yaranabilmek için herşeyi yapıyorlardı. Rusya murahhası ile Fransa murahhası şöyle konuşuyor- lardı;: . Fransa murahhası: — Birleşmemize kati bir ihtiyaç Var... — Elbette... Aksi takdirde her iki devlet zarar görecektir. — İngiltere Rusyanım Prusya, İsveç ve Danimarka hükümetleri ile ittifak ettiğini haber alımca" bitaraf gemilerin zaptını emretti. — Daha da ileri - gideceği mu- hakkaktır. — Tabit., İngilterenin gayesi bü. yük servet menbaları elde etmektir. — Yani Hitdistan kıtasını zapr tetmek... — Aramızda hiç bir başka rabı- ta olmazsa, İngilterenin bu arzusu bizi birleştirmelidir. Hindistanı ni- çin İngiltere zaptetsin de biz istifade etmiyelim. Sonra İngiltere Hindistar nı zaptederse hükümetlerimiz çok müşkül mevkilere düşeceklerdir. — Biliyorsunuz ki, bu ittifakı ilk önce Bonapart tasavvur etmişti. İsabet ettiği aşikâr.. . — Ve ittifak teklifini de ilk ön- ce Çar yapmıştı. Vaktinde davran- dığı görülüyor. $ * 1801 yılı 24 mart günü 136 sene evvel bugün, birinci Pol feci bir su- rette öldürüldü. Bonapart bu haberi alır almaz: — Galiba bütün plânlar suya düşecek... diye düşündü. Ve yeni Çar Aleksandr ile müzakereye baş- lanmak üzere derhal murahhas he- yeti hazırladı. Verdiği talimat şuy- du: — Rusya ile birleşmek zaruri- dir. Bu bizim için olduğu kadar Rusya için de ehemmiyetlidir. Aksi | takdirde İngiltere hükümeti bir dev gibi hâkimiyetini devam ettirecek.. » * * Yeni Çar Aleksandr İngiltere ile Kral üçüncü Jorj'a bir mektup ya- zarak birinci Pol'ün Fransa ile olan anlaşma. fikirlerinin suya- düşmüş olduğunu bildirdi. Fikrinde samimi olduğunu anlatmak için de İngiliz gemileri üzerindeki ambargoyu kal- dırdı. Esir olan İngiliz bahriye efras dımı serbest biraktırdı. A * * Bu hadiseden sonra İngiltere Da- nimarkaya ittifakı bozmasımı bildir- di.. Fakat Danimarkanın verdiği cevap: — Kuvvete kuvvetle mukabele edeceğiz.. oldu. O akit amiral Nel- son hareket emrini aldı. Danimarkanin — deniz kuvveti tahrip edilmiş bir haldeydi. Ancak top kuvvetini kâfi buluyordu. İngi- liz donanması sahilde sekiz yüz to- pun yağmur gibi gülle yağdırmasiy- le karşılaştı. Baş kumandan Par ker: — Muharebeye hitam vermek icap ediyor, aksi takdirde mahvola- cağız diyerek amiral gİzmisine mu- harebeye son verildiğini gösteren i- şareti cektirdi. Bunu gören Nelson: — Muharebeye hitam vermek mi? Eğer bu emre itaat edersem ba- na lânet olsun.. diye bağırdı. Bir gö- zü kör olduğundan diğer gözüne mo nokli geçirerek: — Şiddetle* muharebe.. emrini verdi. Fakat tehlike çok büyüktü. Her iki taraf mahvolacaktı. O vakit Nel- son Danimarkalılara şöyle bir mek- tup yazdı: “Kalelerin ateşi devam e- decek olursa elimize düşen gemileri yakmak mecburiyetinde kalacağız. Cesur Danimarkalılar bizim kardeş- “lerimizdiler ve hiç bir zaman bize düşman olmamalıdırlar...,, Danimarka veliahtı, Nelson'un mektubunu alır almaz muharebeye son vererek mütareke aktettiler. İşte bu esnada Rusya çarı birinci Pol. ün ölmüş bulunduğunu haber ala- rak ittifakı bozmağa razı oldular. Artık Rusya — Fransa ittifakı tamamiyle tarihe karışmıştı. Haberinizi ola ki : Arkadaşımız Nurullah Ataç muharrirler hakkında düşü- nüp düşünüp hiç bir hükme varamamaktan bıkmış, mu- harrirlerimizin — değerlerini kendi ağızlarından öğrenme- ge karar vermiş. Bunun için kapı kapı dolaşıp soracak- Miş... Alması muhtemel o- lan cevapları, nisan başından itibaren neşre başlıyacağız.