Mg Ka eğ Bre 413018 HE IŞ ME PEŞŞEŞOY P 1) sap TOY OP Zİ ap opanyoğ un3 una vü "un? say vü yaa — 2 urek m duaa) ag üaşde uapıB org opakıumum nyan — imTuyslOpIZ oldu uvurez zrurğıpounığ oyu — Şİ *(ğop Buçup kepi — zrurapıi yar oyuna, vursa — £ Sürp eyaynömağ pak opadpamun — ZzruSaYyuy uöuy ere — T 40942 Tepeş ng UN — 7 “Muyey uezvg 'uuijeş uezvg — 9 zarnsuopı? ueurez ou 8) —G ZaTaAYON Yor spriyoğ ni uma — 9 "mğop wznyop yUes ouaz1) pey — “yöne zmaşsay “gögü 58 unMO Ef uDpsmad “Dessidnaş şad 47p94008 “Tüm S8 BUof v pus '5ş8y puu 4109 Spor nok yörga yo "pirjsyey w s1 a0) 'Tey OY? U| tanAypa Tayryt NOĞ ONAR çudk Suşk 140) ns dr nunsodrd Tgığ zuunğnpug3 Op UZIŞ “awpodnunp #ppeke uprok uapığ vrtsrd "oX nJAv zyUR3UDAİ ığışiu; Uepulstau iepexie MAO “(oy 9p 16 vy nf İşy gap op yuguj öv #3 pip Jop şpd op we Çuşyuşşs 0 puğaj SM po YI) “ey Sığ 008 ed NOK Yor YİN “100p Toz) OY) O? Spe3) ey) yyed oy, uo İuypureıs ors Puarij #TY puk ON “ap Moli Yap aşyozjma yo) Ap “zaya “yofi opuyaoen Wv4hp DafdliD dolap öDpojav unu da 0, , n 33 EE iii iii iş | irili ii İri çep ZİK i birligi g pi öz biir lar'iji i iz RO ERİR LR ei ei 3 di pll Bing leşieçi. E zakir isi köeE5 > RİN gize,E e uu Miili > le riitiiei yl iğ. di ri SR $ Ea Bİ © Mr, pili Mari 79 144"'15Suza HOZJ'TI9NI İNGILIZCE DERSLERİ 168 Lon. bir fiilin iki faili London's İngilizcede İzafot terkiplerinin bir nev'i bulunduğunu ve bunun canlı ve has isimlerin sonuna bir (') ile g ko- “He and his friend are standing: o ve arkadaşı ayakta nularak yapıldığını biliyoruz: duruyorlar” Bu dersimizde ayni şekilde yapılmış şöyle bir terkip görüyoruz: London's süburbs: Landına söb'örbz “Mister Bravn'ın oğul” Mister Bravn'ın oğlu. dranm civar mahalleleri. Mir. Brown's son; (Mister Brdunz san) İİ 5 ; ii. 6 9 ğ v E 5 di bi v a i iie : Ki yiğsiği İçi Rd eşpişikyei iyalğ ri, Bununla şunu öğreniyoruz ki, bu tarzda izafet terkip. ; ji : yi i » dip : sağl 5 ila ir ei; Yapti şk ş iğ, E aelişğiğ rıasiii İsi i a) 333 Lei dez! eşleri) : BöziSAbiskiiğlsak43 Resim üzerinde 'Thiz picture shows you the new house that Mr. Wili- ams has bought, in one of Lohdon's suburbs, Yine biliyoruz ki 8 le biten has isimlerin bu tarzdaki izafet terkiplerinde s den sonra yâlnız bir (') konmakla iktifa olunur: The Smiths' drawing-room — Smit'lerin misafir odası, Bunun bir misalini bu derste de görüyorüz: Mr, Williams" house: (Mister wilyöms hâvs), “Mister Uülyems'in ev” Mister Uilyâms'in evi. “Bu resim gösteriyor siz yeni ev ki Mister Uüyöms'in var alınmış içinde bir Londrahm civar mahallelerinin.,, Bu resim size, Mister Uilyâms'in Londranm civar ma. (Dis pileğör ş03 yu de niyu haus det “Mister Uilyöme hallelerinden birinde aldığı yeni evi gösteriyor, isimleri yani bütün has isimlerle yapılıyor. hez böt, in van av Landan'z söb'ördz). i ? : i j i ; w CÜCENİN AŞKI #3 hiç bir zaman bu kadar yakın değil EMİ Bizden nefret ediyörün “hemen İağimız, aksi tahlirde rendinizi ölmüş bana, Patıstayı ölümden yp ve onu emin bir yere götürdüğü Wrada, Fâustanın © kendisine mü. kete bir eüzak hazırladığın; salattı şan omru gelin de ona imar gö. “> Bunları öğrenmek istememde bir BB var, mösyü 88 Pardayan! Pren- 8 Pasta bana müthiş bazı ifşaatta ee ai rey, >> Bâusta hiçbir zaman basit bir şey ya öner ve yapmaz. Ayni zamanda ya di A söylemez. O sadece herşeyi ken- Börüşlerine uydurarak — anlatır. Bu 4ö3li kükikate uymazsa kabahat onda tldir. Çünkü onca bu doğrulur. Doh Sezar, böyle teker teker sualler a, hiç bir fikir elde edemiyece. Meyi ye yaral Fasstayla yaptığı görüş: bütün teferrüatile Pardayana an- ÜAğa karar verdi've: müştüm. Sizin asil bir genç olduğunuz bütün Hareketlerinizden belli , — Asil ölabilirin şövalye, fakat da- Marlarımla kral kanı cereyan ettiğini ve bundan daha müthiş İspanya “tah- tanın varisi (o olduğumu da iddia ede. mezsiniz ya? Ben bundan çok uzağım, — Muhakkak veli#ht - olduğunuzu iddia etmiyorum. Fakat bu imkânsz bir şey değildir ve emin olunuz 14, siz bugün İspanya tahtını işgal (eden a- damdan çok daha iyi ve daha asil bir kral olabilirsiniz. Don Sezar, Pardayanm yüzünden dü- şüncelerini okumağa çalışarak: — Bu saçmalara inanmam icap etti. ğini mi söylemek istiyorsunuz? Diye sordu. Fakat Pardayanm yü zünde, ifade etmek istediği mansdan başka bir mana göremedi. Bu anda Par dayan Faustanın sözlerine inandığını ihsas etmek istiyordu, nitekim bu söz- lerile de ifade etti; — Neden inanmıyayım? Diye sordu ve garip bir tavırla ilâve ettiz — Bunlara siz de bir aralık inanma, diz m? Don Sezar mertçe: ö © 5 Evet, dedi, itiraf “etmeliyim ki biran için kralın oğlu olduğuma inan- dım. Fakat düşündüm ve şimdi: . — Şimdi? — Bu iddianın saçma olduğunu an- Tadım. — Doğrusu ben bunu hiç de saçma bulmuyorum. i i — Belki iddianın esasında haklı ola, bilirsiniz. Fakat benim nazarımda bu iddiayı saçma kılan şey, gayritabit ah- val ve şeraittir. » — Anlamadım. İzah eder misiniz? MY © — Meselâ kralın ve temiz bir kadın CÜCENİN AŞKI 41 karşı gelmek üzere kapıyı görür bir va- ziyette oturdu ve genç krzlar onun sa. kin ve emin tavrını görünce, kendileri- ni emniyet içinde hissettiler. — Sanki muhafazalarına bir tâbür silâhlı asker tahsis edilmişti. Küçük Juana ev sahibesi sefatile bu asil misafirini ağırlamak için hizmetçi” ye gizlice, şarap vesaire getirmesini em. retti Jüana onun şaraba karşı zaafi olduğunu öğrenmişti. kendisine © gösterilen bu samimi İltifattan dolayı son (derece mütehassis olduğu halde hiçbir şey söylemedi sadete tebessümle mukabele etti. Fakat bu tebessüm © kadar sa- mimiydi ki Juana binbir teşekkürden bile bu kadar memnun olmazdı. Pardayanım ilk işi Şikoyu sormak” oldu: — Ya dostum Şiko? dedi. Onu gör. müyorum. Nerede Acaba? Juana kurnaz bir tebessümle : © — Şiko gibi değersiz bir o adama, bu dost lâkabını ciddi olarak mı veri- yorsunuz? Pardayan ciddi bir tavırla ocevap — Sevgili yavrum. Emin olunuz ki, hürmete lâyık bir şeyle alay etmek kat'iyyen Âdetim değildir. Mademki o na döst diyorum, demek ki hakikaten dostumdur. Benim pek az . kimselere bu lâkabı verdiğimi nazar: itibara elir. sanız, Şikonun bu dostluğa ne kadara lâyık olduğunu pekâlâ anlarsınız. — Fakat o ne yaptı ki, sizin gibi bir adam ondan bu kadar sitayişle bahse- diyor? Pardayan şaraptan bir yudum içtik» ten sonra, muammalı bir tavırla cevap verdi; * — Size söyledim: Şiko bit kahra, mandır. Eğer daha fazla tafsilât almak istiyorsanız sabredin bir iki gün içinde size, önün neler yapmış olduğunu an- latrım. Şimdilik hakikaten (o destum olduğuna inanın ve şu sualime : cevap verin: Nasıl oluyor da onu meydandâ göremiyorum? Ben sizin de ona dost nazarile baktığınız: zannediyordum. Yoksa öyle değil mi? Juana; bu son cümle içinde gizli bir İstihza varmış gibi kâldı. Fakat bun- dan emin değildi. Çünkü Pardayanın yüzünde öyle şaşrıtıcı bir. tebessüm ve mana vardı ki, neler düşündüğünü anlamak imkânşızdı. : Bunun için bir çocuk saflığı ve samimiyetlie . cevap verdi: 5 i — Canımı kövdum. — Al, Bir kabaaht mi işledi? — Hayır senyör dö Pardayan, yal. niz. Aptaldır.; K , «— Aptal Yhr?. Şike mu? İşte beni inandıramıyacağınız bir şey. “Bilâkis, © gayet ince ve zeki bir çocuktur, hem de, yanılmıyorsam size çok. “bağlıdır. Ümit ederim ki onu büsbütün kov- matlınız ve pek yakında onu . tekrar burada göreceğim; Juana güldü; : — Merak etmeyin, davete lüzum göstermeden kendiliğinden gelir. O, nu kapıdan içeri ayak atmaktan me nedersem, pencereden giriyor. Ben iz- zeti nefsini bu kadar kıran bir adama rastlamadım. Mösyö dö bime amafih buna pek d değildir. Zannediyo ka birisi ona ayni