mi “dayı dolaştı. Soba tatlı bir ik W Saçıyordu. Masanın üstünde. kanda kirmizi güller mis gibi ko- | g' Tir EBtajerde bir şişe vermutla Diva Baki duruyordu. Yastıklarını düzeltti. Kol hang daki Saate bir göz atarak, Seüdine söylendi: Doka, dört! fakat herhalde biraz ir. Ben Vediayı bilirim. Dün. v da gelmez. ayy inin en iyi arkadaşmın Mam Uzun müddet devam eden Tmam, nihayet genç kad daya. ara 1S, Bihayet bugün işte ilk defa | « Beleceğini vaadetmişti, Kiy gelmeye cesaret edecek | Deği Yaya helecan içindeydi . 9 eshağa kapı çalındı. mi çarparak, koştu; açir. a, e benim... Ne şaşırıyorsun? n Ray Söyliyen Vedianm koca. İteiye Arkadaşmı iterek odadan Zirai, Ky, a fena bozulmuştu, İçinde Kaig adr. Acaba arkadaşı bir gey BİYdi? Niaemefih mümkün —E Sakin bir sesle: ti Btldin! Ne var ne yok. Hay, ts —U “ taş, 3 UM İAP etme Sadi... Zamanım ae beni... Yitde, öyle söylemekle beraber, ce. İF revolver çıkararak arka. İZ uğradığın olmazdı da... < e dayndı. & yatan şimdi karım gelecek. © İle inkâr etme... Her geyi bill- < Hlk, azizim... Aramızda bir şey — Diğ EN — demek istiyorsun? İstiyorum ki, güya ben Mai, Yokmuşum gibi onu kabul ede. — Atan, — hel lâf yok... Bir kelime söy. N Bİ çekerim... Benim burada #ü ufak bir hareketinle bel- Bene seni vururum... > Aman > Ma; Rauf... Nasıl olur? İşte böyle... Bak, ayak sesi a aç. Ben bu. a ——— — Vâ rasadatı İçin b mühim v ir alet eki ecikte Livenza teknik mek- Mem alimlerinden profesör Fila- Min, N zerva; “bulutları delerek Ki Baki indek göğü görebilen Yeşil,» İcat etmiştir. Bu me- ii UP uzun'ad şudur: KE birlikte Kulletekk tin eder, ferik refraksiyonları tan- b felce uğratan âlet,, bu İşine faydası; bulutların. mev i bakara kara, deniz ve m ateşini tanzim İle, tarassudat, yapanla: h N yapanlara gemi” Tü iniz hizmetleri e Ür biliyorum... Ancak, ol. Yükin... Şimdi, Bak: Sakm YOR... NSA N Bv NE DEMEK OLU- EViNDE DE RAMAT TMİYESEK » ' yürüdü. Raruf, perdelerin arkasına saklanıp namlunun ucunu gösleriyor. du. Betbaht âşık, naçar, genç kadına kapıyı açtı. Vedia, kapıdan içeri girince: — Aman ne güzel burası... . dedi. Çiçekler de mis gibi kokuyor... Sün- bülü ne de severim... Sadi,. Söyle ba. külim... Sen çiçek falı bilir mişin?. — Eh... Ha, evet... — A... Ben var, ayol?.. İçin sikil. mış gibi duruyorsun... Dün ne kadar coşkunlukla yalvarıyordun... Bugün ne oldu? — Bir şey değil... hanı ef... şey.. Ve. dis... Belki helecandır. — Allah allah.. Ne helecanı? — Canım işte sizi burada görmek biraz tuhafıma gidiyor... rum'ki.. — Ne düstiinliyorsunuz? — Buraya gelmemeliydiniz. Tabii bunu kendim için söylemiyorum... — Ya kimin için? — Sizin için... Ve. Rauf için.. Çün. kül nihayet o da benim arkadaşırıdır. —A.. Maşallah.. Üç âydanberi her gün başımın etini yiyorsunuz d& nihayet razı olup geldiğim gün bans bü sözleri mi söyliyecektiniz7.. Sİ. zin yüzünüzden kendimi, rahatımı, saadetimi, servetimi tehlikeye koy. dum... (Çünkü malüm ya, kocam zen gindir...) Ve siz, şimdi bana “gelme- seydin!" diyorsunuz... Sizin gibi he. riflere ne denir biliyor musunuz? Ter. biyesiz... Rezil... Vedia, kapıyı vurarak, evden çıktı, gitti. Sadi, kendini toplamıya vakit bul. madan, karşısında Raufu gördü. O da ona: — Karımın sana söyledikelrine ta- mamen iştirak ederim!-'dedi.. O;tam manasiyle hissiyatımın tercümanı ol. muştur. Ve, yürüdü, çıktı, gitti. a İki saat sonra, Raufla karısı, kar- şı karşıya yemek yiyorlardı: — Şekerim... Baş ağrım geçti mi? — Teşekkür ederim, Raufçuğum... Geçti... Daha iyiyim... — Güzelim... Sen çok mağaza ma. ğöza sürtüyorsun. Havalar fazla sı. cak, yoruluyorsun... Biraz evde otur. san, dinlensen daha iyi olmaz mı? — Evet, hakkım var. — Bak, Vedia! Aklıma bir şey gel- di. — Söyle bakalım. — Haydi kalk, bir tiyatroya gide. lim. İşlerimden boş vakit bulup seni eğlendiremiyorum ki... Hazır yarın er. ken kalkmıyacağım, işim yok, bu ak. şam gel seninle şöyle bh vakit geçi- relim... Tiyatrodan sonra da bir bara gireriz. No dersin? — Mükemmel! Yaşa kocacığım! Vallahi nekdar pişman oluyorum. — Ne diyorsun? > — Bir şey demedim... Çok memnu, num demek istedim. — Ben de seni çok seviyorum. — Ya ben!,.. Ya ben!.. Tiyatroda ne oynuyormuş ? Rauf, tatlı bir tebessiimle: — "Kocalar mektebi”... Tabii, mo. dör köcalara ait bir mektep!... Nakleden (Hatice Süreyya) KEND CİNLER f| |sanmış “Dame Düşünüyo- “ KARET EDiYOR- | SUNUZ -“ARTIK TAHAMMÜ LÜM Miki vediler arasında BEN 3izLER! SENİ BURADAP KORUSUNLAR DİYE GETİR MiŞKEN Siz BANA TAARRUZ EDİYORSUNUZ / Yazan: Niyazı Anmet 13 sene evvel bugün Büyük Millet Meclisi hilâfetin lâğvı lüzumunu kanun hâlinda tatbike karar verdi 17 sene evvel bugün Ali Rıza kabinesi istifa etti 19 sene evv3i bugün Brestlitofsk muahedesi aktedildi Bir vesile ile gene bu sütunlar da Hilüfetten bahsetmiştik. Bugün Halifeliğin kanunen İağvedildiği nin 13 üncü senesidir. 1924 yıl 3 mart günü meclis Hilâfetin lağti İğzumunu kanun halinde tetbikine karar verdi. Halife ne demektir ve ne gibi safhalar geçirdi? Bunu yeni Türk tarihi şöyle anlatıyor: “Müslümanlar henüz azlık iken umumi ibadetlerde bizzat Peygam - ber imamlık ederdi. Müslüman lar çoğalınca imamların da çoğal ması lâzım geldi. Peygamber imam” leta kendi namma namaz kıldırmak salâhiyetini vererek kendisi baş i - mam mevkiine geçti. İslâmlik kuv- vet kazanıp da harp ile, fütuhat ile kasabalar, şehirler, vilâyetler elde etmeğe başlayınca, Peygambere i mamlıktan büsbütün ayrı yeni bir iş daha çıktı, Baş imamlığın yanına bir de Hicaz havalisi oAraplarınm milli reisi sıfatiyle bu yerleri idare vazifesi katldı. Peygamberden son- ra baş imamlığa intihap olunanlara “Halife, adı verildi. Böylece “Ha- İfe,, kelimesi imamdan ziyade Arap İmparatorluğunun devlet reisimi ifa- de eden bir unvan haline geldi. E- mevi Hanedanmm ve Arap Saltanatmın bir sülüle - eline geçmesi ile Peygamberin kurduğu usul ve. hukuk. noktasmdan, . arte Halifelik yani “müntehap baş imam vekilliği,, nihayet bulmuştu. Ondan sonra Emeviler ve Abbasiler, Hali- feliği Arap siyasi hâkimiyetinin ya- yılmasına bir âlet olarak kullandı - lar. Hülügünun Bağdatta son Ab- basi hükümdarı Mutasımı idam et* mesiyle bu şekil de ortadan kslktı, Halifelik iki buçuk asır kadar (1258 - 1517) Abbasi Hanedanmdan ol - mak iddiasında bulunanların bir ge“ çim vasitası, almır satılır bir mal haline geldi. Yavuz Selim, Mısırı zaplettiği zaman, orada “Halife Mü- tevekkil Alâllah,, unvanlı ve Mısır hükümetinin sadakasiyle geçinen bir Arap buldu. Bu biçarenin hiç denecek kadar ucuz bir ücretle Mr sır hükümetine kiralamakta olduğu Halifelik hakkını İmparatorluk si- yasetine vasıta olarak kullanmak üzere almağa özenmeseydi, bu mesele belki o zaman sona ermiş , Osmanlı Devletinin asrm icapları na göre tekâmülüne mani bir mües- sese ihdas edilmemiş ve Türklük bu boş unvanı tanmak yüzünden bir- çok zararlara uğramamış olacaktı.,, Hilâfetin bütün geçmişte yaptık- ları affedilse bile İstiklâl mücadele* sinde Türklüğe kastedilen hareket ebediyen bir leke halinde kalacak- tır. Allahın yerde gölgesi oldukla rına halkt inandıran OHalifelerden biri, göğsünü düşmanm topuna tü- feğine siper eden Türk evlâdma kıy- mak istedi. “Hilâfet ordusu”, Türk topraklarını düşmana teslim etmek için Halifenin emri ile Türk aske - rine saldıran bir ordu idi. Türkün kurtarıcısı bunu Dumlupmarda meç hul askerin mezarı başındaki nut. kunda şöyle anlattı: “Sarayların t çinde Türkten gayri unsurlara isti- nat ederek, düşmanlarla ittifak e derek Anadolunun, Türklüğün «- leyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarınm Türk vatanımdan tardı den daha rehakâr bir harekettir.., Ali Rıza kabinesinin istifası 1920 yılı 3 mart günü, 17 sene evvel bugün, ecnebi odüşmenlera yaranabilmek için elinden geleni yapmaktan çekinmiyen Ali Rıza ka binesi / istifa ederek yerine Salih paşa geçti. Brestlitofsk muahedesinin akdi 1918 yılı 3 mart günü, 19 sene evvel bugün, Brestlitosk muahede- si aktedildi. Bu muahede, Bolşevikler Rusya” nın idaresini ellerine almadan ön- ce Krenski hükümetinin kurmak is- tediği esasları reddediyordu. Krens- ki hükümeti “ilhaksız ve tazminat - sız bir sullh,, istemekle beraber “Av. rupa Türk hâkimiyetinin tasfiye o lunmasını,, ve “Rusyanm boğ hâkim olmasını,, istemekte idi. ... Çocuk felcinin ya ilâcı Amerikalı âlimler tarafından bulundu Amerikada Kalifomiyada Stan ford üniversitesinde çok mühim bir keşif yapılmıştır. Birçok âlim ve doktorların senelerce müddetle yaptıkları yorucu araştırmalardan sonra nihayet dünyanm en korkünç hastalıklardan biri olan “çocuk felci,, nin çaresi bulunmuştur. Doktor Gebhard ile Schutz, yap: tıkları bir tecrübede, buruna çekilen zararsız bir ilâç sayesinde çocuk fek ci hastalığına karşı muafiyet kaza - nılmaktadır. Bu hastalık mikropların bu - mekte olduğu keşfedilmiştir. Amerika sıhhat nezaretinden Dr. Armstrong, asid pikrik ile şaptan mürekkep bir mahlülü bir maymu- nun burnuna tulumba ile sıktıktan sonra, çocuk felci mikroplarından derhal öldürebilecek miktarda mik” robu ayni maymuna aşılamış ve hayvan hiç müteessir olmamıştır. Geçen sene cenup vilâyetlerinde bu hastalık salgın bir halde patlak verince, doktor Armstrong ayni ilâğ- la binlerce kişinin canını kurtarmış” ti. KOMISERİN HAL VE HAREKETLERİNDEN SÖPNELENMESE