za WA e yanayım SEE Şeh ERE Yİ <p SENE İL Yopsalkdiyug vefa ŞEA “pogenij wep gn moöip çofmosusjdy pul UYOjyi mey mp fay ç(etisy yen) Oy we ypg uowiv Mü WoJA 20/ “omfiv pan odudaj$ sOp uobasıy, İvağoyotlg üçe pun odure(yoy O) poymeyosuajyoy 4 JDJ9LUNEOy YOJSU9J4SGZI up gü *T efeler Oro ağız op “uroaı — gonai Bia Dp psa ZEN — p9 “ufs03 Yİ ADİN Alapayayaraat WA) “AY — ŞDZMTEY 4) EEE YLM “uoglANpE PUL gzmapind 9panpzou zaya, 4ap Tg uzmsoğ "gong uoy gey Yor "uyan — dun ur 015 ug — guoyağ omnyoş Pp Np RO e ia b Kamal tarı boşa gidince Ser e »i Star, Jiraldayı evine ka-! © VE ertesi günü tekrar YE me evde edeceği muhakkak ğa Pardayan haklıında ma ar4T verdiler, zo a meş Ee sk. biraz evvel yanın. Teni ür, lola N a kapının açık olduğunu rdan atlaya-| in hş Bra İn iç, “AP verdi; “i, tarafımı açık bırakacak- Miz Üç EREZdiK e. > Menü, Fakat, evin içindeki fe ve ii şama âldırmı- şi a Açık berakmanın pek de Feke olduğunu siz de) ii Pienses son derece h Veyahud da çok zen le A Eğ “tay, ii ze pe 2 Ta : kapıya doğru gel-| “ai > a ey a mg. Ça Sezarın yüzüne bak. 4 ŞİM de olar, dedi, üm salladı; ia orum diye ümitsiz Akat iyi-e emin olmek) r gidebiliriz. | di bir o sevinç emeden, yolu- s9Tgd2130youğ soyORLMZ “(ş961d8) Tı “(uoşne) suopeğg igayeyoszapgoyL AYA ag soup YONYMN'IY mun E 9215 OTZTUNTSJOp NET uysoz NoUNpLO a TULŞĞTİRA Suyla SsnunyO 1891 14a1sSyAad solun “(ssp) sarp “(ama : 34191903401) “Cuonproyans ) 0 ONAN, rfezsi v 25) Jarıg Tap? Duyu 'amaoduma oyna) dayıyor “dapyarn opus depn0ğ SON UM “(m jop öyafvenu v “eyog 2p Uç JapUryf öp UZUM Uv) Ozmos upafg) “ajnsna mop ups 4pı Has “SP 3yorui ağ UNU © 95 Jp ut Yuru u10159İ rm NT wp 215) paha I1udr1ısunda YONYATIV “05yE) YUZ pon uoyeş Jap Tem Sö Ur) oydazışo uyp vey) “dozu Spur pıbap wp “400p upon AMİ — HORTL IYAN FAUSTA — — El Torero büyük bir teessür eçinde yürüyor hiçbir şey söylemiyordu. Sev- in bu ıstıraplı hali Jiraldan 5 den kâçmadı : — Neniz var (Sezar? diye Mösyö dö Pardayanm o tagayyübü mü sizi bu kadar üzüyor? Emin olunuz ki şövalye en fcna ve müşkül vaziyetler- den yalnız başına çıkabilecek kabiliyet. te bir insandır. En kuvvetli insanların bile mahvoldukları yerlerde, 6 daima galip gelecektir. O kader okuvvetli! O kadar iyi kalbli ve cesurdur. sordu. Bu okadar samimi ve saf bir lisanla söylenmişti ki, bu prestiş Partlayandan başka birisi için bu şekilde izbar edil, seydi, muhakkak ki genç (âşığın kıs kançlığını celbedecekti. Don Sezar başını talladı ve tatir bir sesle: — Hayır Jiralda! dedi. Ben Pardaya- nı buluncaya kadar ve hiç olmazsa hak. kında malümat alıncaya kdar arâyacı ğım. Çünkü ona karşı olen kardeşce his siyatımdan maada, bu ayni zımanda be- me yn bi Simi ve nimus me na râğmen ben de biliyorum ki, « yardımımıza ihtiyacı olmadan işin cin den seyrılahilecektir. Servantes başile arkadaşını tasdik et. ve“ : — Bunda şüphe yoktur, de yan o insanlardandır ki hiçbir şey beklemeden ke râcaat edenlere el uzatır! lar bilmukabele tehlikeye maruz kali ları zaman kimsenin yardımına lüzum görmeden, işin içinden çıkarlar. Binaen- aleyh onları kurtarmak için (o gelerler, her zaman geç kaldıklarını (o görürler. öyin) ortası lâmba -lar fotoğraf, . ler naklık, - lar ayna .lar P nter — arkasmda e, .n raphic, -n vor — önünde das Fever, (cz) ALMANCA DERSLERİ die Photo die da şömine var). Auf dem Kaminsima steht cine Uhr. Şömine üzerinde bir saat duruyor. DERSLERİ Die Familie König hat einen sohönen Salon, König ailesinin güsel bir salonu var. ALMANCA Cümle denemeleri Unter dem groBen Spiegel ist rechis eine Stehlampe Werfen wir einen Bilek in dieten Salon, und links Bu salomt bir göz atalım. Uns gegenüber ist der Kamin, Bize karşı dır şömine. (karşımı z idiler oluyoru. olu wir waren — idik ihr waret — idiniz sie Wâren wir werden ihr werdet n — kömür küreği, - leri d, - Wönde — pencere duvarı, . ları ! «e — etajer .ler Fiiller üzerinde ein Salonun steht ein einer Pho- FuBboden sehen wir .hürhaken, die Fe an der Fensterwand, Photographie. Büyük aynanın altında sağ tarafta bir l#mba ve wi Was steht zwischen der Stehlampe und ba ve resim arasında ne (duruyor) var? tarafta da bir fotoğraf var. Arkasında ateş demiri, maşa ve kürek duruyor. İn der Mitte des Salons stehtder Tisch. Links von Kamin, ortasında masa duruyor, Vor dem Kamin, auf werden > oluyorsunuz! sis werden oluyorlar sol tarafındâ, pencere duvarında bir sla- HORTLIYAN FAUSTA 157 den onu kuzağına aldı ve Don Sezarâ tu Dön Sezar da cüceyi alarak du- varın öblr tarafına geçirdi. Bu iş bitin ce Servantes El Toreroya ve kolayı uzattı zimle gelmesini ter- cik ederim. Herhalde daha iyi olur. Çüce, âdeta zorla onları takip etmek meçbüriyetinde bırakılmasına hiç kız. İki arkadaş beraberce duvardan aşa- beraber eve Artık bu defa , yapmadan yürü: şça ve ogürükü e lüzum görmüyor- » Çünkü yegâne düşünceleri biran evvel imxlada yetişmekti, Kılışlarını çekmişler, etraflarına ba. kmarak k yorlardı. Tesadüf — olarak evin anti önüne gelmişlerdi. e Buna pek de tesadüf denemez, oçünkü, bir! sevkitabii ile, öne cüceyi takip eğerek buraya geldil Bir iki sıçrayışta mermer merdiven- lerden çık. kapının önünde biran te-| rojdüt ettiler. Fakat bu tereddüt uzun sürmedi. Ve Don Sezar kapıyı iterek i ger'ye girdi. , Tavandan asılmış olan cesim bir lâmr| a garkediyordu. zenginlik derhal Servan tesin nazarı di ini celbettiz ann haline bakılırsa, galiba ve geldik, diye mırıldandı. | Don Sezar böyle teferrüatlarla uğra. ik vaziyette değikli. Önünde perdeli pı vardı. Perdeyi çekti ve içeriye Diğerleri de onu takip ettiler, z evvel prenses Faustanın Cüce- para torbasını verdiği salona girmiş lerdi. Burası da iyice aydınlıktı. o Salonun zenginlik ve “ihtişamı Servantesi Obüs- bütün hayrette bıraktı: — Artık Biç şüphe yok. Galiba kra. kn hususi evlerinin birisine (o girdik. Şimdi neredeyse Üzerimize bir sürü si- lâhh adam saldırır. Servantees bir taraftan zihnen meş- gulken, diğer taraftan da El Toreroyu gözden kaçırmamağa çalışıyordu. İkisi de tehlikeli bir işe girişmiş olduklarını biliyorlardı. Fakat geri dönmemeğe az. metmişlertdi. Don Sezara gelince Jiraldanın kurta» rilması onun için ikinci derece bir me- seleydi. Yegâne düşüncesi, sırf ona yar. dım etmek maksadile kendisini tehlike. ye atmış olan Pardayanı 'kurtarmaktı, Bu mert adamı telilikeyle karşı karşıya bırakmak onun aklını di. Jiraldanın öldürül zuubahs olamazdı. Onu sonrada kur. tarabilirdi. Servantes için, mesele daha basitti, Arkadaşlarma sırf kendi arzusile iltihak etmişti. Onlara sonuna kadar refakat e- decekti. Bunu bir mertlik vazifesi telâk- ki ediyordu. Binaenaleyh her ikisi de kat'i ve & min adımlarla ilerliyorlardı. bile geçemez- ji ihtimali mev Salonu geçtikten sonra, koridora gel- İ diler. Burası da her taraf gibi aydımlık- tı. Ve her taraf sessizlik içinde... Başta yürüyen Don Sezar, biç tered. düt etmeden ilk rastladığı kapıyı açtı ve &yni zamanda büyük bir sevinç için. de; — Jiralda! Diye bağırdı ve odanın içine atıldı. Jiralda, uyuşturucu ilâcın tesirin. den hâlâ kurtulamalnış uyuyordu. Don Serar onu kolları arasına (aldı ve cevap vermemesinden endişe ederek ıstrapla: