soygolindin 2 uoyoyyo$ Oy ğ zmunsuofağvı — uğun og o znunsuolindin a Uopulyps O|Ş off zmnedofinin — 1701E A uağtş 05 UYARDI znamsloliğvı > Yer) ay) *appağ on up megep 4nöya) OG — UD ŞYONU a OP Mop 400Ö OG PUL 400 ua VET “reyyepis vuyup Op (yy9ya) tapuya Goug UOpMAJUNSI VOL “Tp 04 EŞ rei AyaDUE (UŞON) “arprysursalan Sireni Sura “aaa Çuşay) Or (ayoru) zatunığun3 paae uupung uozuyyos A aye1pS ipaaylase uyulan; ağrı of UOJUUOS “unğacapığ aga lin Yeryos oya uya OyayŞ Op UŞ uğOM OpIRM yor dolinfin — Yele » doll — yare tali niim SD) e olu) YOŞ £ vuoş ua öpofuma ulaepevlu zrUğıpusınx v0 “40piy900pD DÖDDA opusme #pofi 4008 #OPMDOĞ, UOpUŞUJ (UapLAM) SA zruğme erer olasaoy UİÇ “yö meg Tzu) weges um ipus0i SopaYY O MEMO ui UNİ Çeeyik ayi YtA ua wşfiğop VGA Og — JOyeA UN VA TET <4 Ereni TyuoyL Opapye) Mer “Zayıguloy 90U) USpZSTUTEŞ na Heyireyiydey yumu zmumğnanğ epremd rpun$ 4100p öm00) 48 su püçY UN AP AppıĞp öMAD (4) O 5 dn GUM 384 ON vava api? MEANNSE BOLANNO — wisoy api yop alıpo (uoprom) Np OLdraprek (e) yosapıl woyofi pırra re usyesinin — vö/01y9s yam np uni, Suud YONVM'IV ua O osyuamağ Mepsem Uy 1g E *aAdA SUYU IŞ ur Egr “PE ng puakfunura kğ Op SPP) aki (oy — suy) — UN) yep yat YUN Faşsup ulapurex yevk Yuyaayumyığrty üruvoueujV uuısusza YONYATIV Be | HORTLIYAN FAUSTA — Jiralda, diye seslendi, uyan!.. Ce.| vap ver Jiralda! Ve bu cansız vücudu yerine bıraka- rak önünde diz çöktü ve elelrini alarak hıçkırdı: — Ölmüş!. Onu öldürdüler! Servantes öne doğru atılarak, arka- daşının omuzuna vurdu: — Beyhude yere endişe etmeğe lü. zum yok dostum. Görmüyor musunuz ki göğsü muntazaman İnip çıkıyor, Don Sezar biraz dikkat dderek çilgm bir sevinçle bağırdı; — Doğru! Nefes alıyor... Uyuyor! Bu anda Jiralda derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı. Don Sezarın geleceğini biliyormuş gi bi, hiç hayret etmedi, sadece gülümsedi vet — Sevgilim, diye mırıldandı. El Torero herşeyi unutmuş gibi, gü- zel kızm gözleri içine bakarak gülüm. süyordu. Odabu tebessümlere ayni saadeti İzhar eden mukabelelerde bulu- muyordu. Böylece, bir tek kelime telâf- fuz etmeden gözlerile konuşuyorlardı. Fakat Servantes âşık değildi. Sadece, bir sanatkâr olduğu için, iki genç sev. gilinin bu saadet dolu (o çehrelerine bir müilddet prestişle baktıktan sonra, oda- kikalar geçtikçe tehlikenin arttığını u- nutmıyarak bağırdı: — Ya mösyö'dö Pardayan! Onu u. nutmamak lâzım! Bu sözler üzerine Don Sezar, daldığı #mes'ut ve tatlı rüyadan birdenbire u- yanmış gibi ayağa fırladı ve: — Hakikaten mösyö dö Pardayan nerede? diye sordu... , Jiralda gözlerini hayretle açarak ce- vap verdi: — Mösyö dö Pardayan mı? Ben onu “hiç görmedim kil Don Sezar şaşırmış bir (o vaziyette bağırdı; — Nasıll Seni o kurtarmadı mı? Hayreti büsbütün artmış olan Jiral, dai — Fakat senyör, beni kurtarmağa lü- züm yoktu ki!. Ben mütemadiyen ser- besttim, Bu defa Don Sezarla Servantes hay. retlerinden şaşırtdılar. — Demek ki serbesttiniz! O halde naş:l oluyor da sizi bu odada uyurken buluyorum. — Sizi bekliyordum. — Demek ki benim geleceğimi bili. yordunuz? — Tabii değil mi? Jiralda, Don Sezar ve Servantesi hay retten hayrete düşürüyor vaziyetten hiç bir şey anlayamıyorlardr. Don Sezarı sualleri Jiraldayıda hayret te bırakıyor, sevgilisinin cevapları ise, Don Sezarı şaşırtıyordu. Ve her (o üçü ayni derin hayretle biribirlerinin yüzüne bakıyorlardı. Yalnız cüce hiç ses (o çıkarmıyor, bu garip sahne've mükâlemelere eherami. yet yermiyormuş gibi duruyordu. Göz. lerini bit noktaya dikmiş bir şeyler dü- şüinüyordu. Don Sezar tekrar sordu: — Buraya geleceğimi size kim söy» ledi? — Prenses, — Hangi prenses? — Bilmem ki, ismini söylemedi. Yal, nız çok güzel ve iyi kalbli bir kadın ol- duğunu biliyorum. Bana, tehlikeye ma roz kalmıyacağnız bir (ozamanda, &i buraya çağmacağını vaadetmişti. 5 de durduğu muhakkaktır. Çünkü işte geldiniz, ' “ ALMANCA DERSLERİ 13 ALMANCA DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile (iler hakkı Haber gazetesine aittir) Ders: (4 Numaralı Salon resmiyle takip edilecektir.) Geçen dersin vazifeleri ALMANCA DERSİ ktar, Türkçeye çeviriniz keine Bücher sind auf dem Tisch. , masanın üzerinde kilaplar yoktur! Si Sind die Büchör auf dem Tisch? — Masamn üzerinde kitaplar var m? (1) Werfen wir einen Blick in den Salon der Fami, — Nein, kein Tiseh ist im Kinderzimmer, lie König. (2) Dieser Salon ist sehr schön. (3) Er ist — Ist cin Tiseh im Kinderzimmer? — Çocuk odasında masa var mulır? — Hayır, çocuk odasında mâsa y Geçen dersteki Almancaları şu şekilde» Türkçeye ç6- virmişliniz. Yaptıklarınızı karşılaştırmız; er von Sehneiders. (4) Inder Mitte des Salons steht der Tiseh. (4) Daha sene mektebe Çocuklar ekseri, (9y Çocuklar mek- tebe gidiyor. (10) Pazar glinii çocuklar mektepten birkağ (5) Köttö benüz çocukyuvasma devam ediyor, tö şimdi bebekle oynuyor, (7) yetle sant yedi sularmda yatmağa giderler. (8) En kü. orlar. (Daha büyük iki çocuk birkağseiedir mektebe çk çocuk çocuk odasinda oynuyor. (1) Kette Hanstan üç yaş küçüktür. (2) En kilçük gocuk dadı (tarafımdan) taşınıyor, (Çocuğu dadı taşıyor). (3) Hans hemen hemen Helenin boyundadır. büyük iki çocuk şimdiye kader (0) a) Aman, müreğa kâtniz. oyn) (5) Zwisehen der Almancaya çeviriniz (4) Dersimi okuyacağım, (2) Çocuklar pazartesi mek. Aeba gidecek. (3) Çocuk odasmda piyann yoktur (keln). (4) kislen dün teyzenin nezdinân Çoci) idi. (5) Stehlampe und einer Photogrephie steht eine Uhr. (6) Wöâren die Kinder gestern in die Sehule? (7) Herr Kö. Frau König wird nachmittags meine Mutter besuchen. Brief schreiben. (9) In dem Salon ist kein Petit. nig! wo waren Sio gesterm? (8) Der Vater wird einen HORTLIYAN FAUSTA Don Sezar rüyada imiş gibi murıldan dı: — Bu pek garip! iştel Servantes başımı sallıyarak: — Evet dostum, dedi, pek garip. Ba. na öyle geliyor ki en doğru <— bareket| şimdi derbal, evin her tarafımı araştı! rarak şövalyeyi bulmaktadır. Hem onu a râr hem de Jiraldayı isticvap ederiz. — Hakkınız var dostum, Fakat Ji, raldayı kendimizle beraber evin içinde dolaştırmak, bence tedbirsizlik © ölür. Diğer taraftan burada yalnız bırakmak da doğru değildir. Ben eyi neler olabilir! Jiralda tatlı bir nazarla Don Sezara baktı: — Senyör, dedi, evi ne diye aramak istiyorsunuz? Evde kimseler yok ki. — Bunu nereden biliyorsunuz Jiral da? — Bana prenses söyledi. Zaten bütün kapıları açık ve her tarafı ışık (o içinde bulmatimız mı? — Olubilir!,, Fakat prenses dediğin kadın şimdi nerede? — Şehirdeki evine gitti. Bütün adam larile beraber.. Bilmem ama, bana öyle söyledi. Don Sezar Servantese baktı, oda: — Ne olursa olsun evi bir defa geze- lim de.. ği Don Sezar mütereddit bir tavırla bu defa da Jiraldaya baktı, güzel çingene, bunun manasını anlamış gibi: — Emin olun ki senyör, dedi. (Hiç korkmadan sizinle beraber gelirini. Za- ten evde kimseler yok. Prenses beni bu hususta temin etti. Bu iyi kalbii kadının yalan söylemesine imkân yoktur. El Törero birdenbire kararmı verdi ve: i — Öyleyse gidelim, dedi, (gi gezerken Eİ Şike hiçbir şey söyi*! nın Üzerinde duran bir şamdan önde yürümeğe başladi. ve te Evin ziyareti evvelâ yava$ ) W bir vaziyette yapıldı, çe, evin hakikaten bomboj © nanmış olacaklar ki, ö9hİ seri hareket etmeğe başi Bodrumlara ve en kujtü kadar her tarafı gezdiler VE Pardayanm izini bul Zavalir gövalyenin gi Junduğu yerin kapısını Çünkü burası sıvanmış v€ pir Yine gelmişti, Don Sezar, Pardayanın ra içine atlamış olduğu ör ucu bulabileceğini düşün” v4 4. Arkadaşları ve kattâ Ji dımile aramadığı yer kalrs" ft dikkatle gözden geçir! bir şey bulamadılar. Halbuki, onların şimdi odanın altında Parlayan» biz uyküuyla, uyuyordu. ; İki arkadaş ve Jiralda * S bu uzun araştırma üzeril€ ei sinirlenmişlerdi. Yalnız cüce her zamani vaziyette duruyordu. İst€ gidebilirdi. Çünirü bir mi dan şüphe etmiş olan 5”, onu görecek vaziyette bile 4 rağmen bir türlü kendi” yordu. Görünüşte lâkayt yeri 4 men, sanki mühürü bir $€ syf alıkoyuyordu. Ara sifâ * mi mevzuubahs edilince Bi rip bir kıvılcim parlıyofr müstehri Bir tebessüm “b nu bu vaziyette birisi ğ yenin bu tağeyyübünün > ii İ vindiğine zahip olurduk” yi » (5) Hee Külmüzi dün , i | ii i ; i ni m e İİ İİ mi