YAZAN: Edgar Wallace Fakat gazeteci genç kıza haynletten bahs, ettiğine pişman oldu ve: —Ümit ederim ki, dedi, böyle şeylerden korkmazsmız. — Merak etmeyin. korkarım. , Gazetesi, mesleki hir merak ile duvarları münyene ediyordu. Duvar, dedi, burada hor tarafta oldi” Bundan daha miçak. Yani, insan isterse kü! çük merdivenle salonun bahçesine girebilir.) Gazeteci İlerledi. Ayaklarınm ucuna büste rak kolunu uzattı. Biraz daha gayret eta, duvarın üstüne dokunabilecekti. — Mis Hovet, sizi suç ortağı yapmak is temem amma, şöyle karanlık bir gece de, Ne inanırım, ne de 'Tefrika numarasi: —11— ÇEVİREN: fa diyorum ki, patron Smite, zavallı Krigerden fazla para veriyor. Galiba ayda yüz İngiliz Uras. Çünkü geçen ay, sabahleyin bankadan yüz İngiliz lirası aldırdı. Akşam Smite mek-İ tap yazdı, ve ayni akşam, şetoden koğduğu Kün Vikse hesabın: görmek için benden per ra istedi, Viüksin yerine gelen kim? Bilmiyorum. Hoş bir o delikanlı, sira görüyorum. Valeri düşündn, Klodhshu Smit ile temass geçmek için yaptığı teşebbüs © tehlikeli hir şekilde neticelenmişti. Herhalde bütün er tarm anahtarı bu Senit denilen sdumda idi) Bu esnada, dışarda bir gürültü oldu ve kapı Ar hele biraz yumuşak davranırsanız, gelip bale) göletle açılarak içeriye genç ve güzel bir çenizden şatoya alisyıp içeride olan bileni| kadın girdi bir görmek isterdim, Valeri güldü: — Fiteri gördünüz mü? göremedim. — Geçen pazartesindenberi | göremedim, Doğrusımu isterseniz şatoya baş hademe olarak yazıldığını zannediyorum, Hava gazi faturama onu pek meşgul ettiğini gördüm de.. — Ne demek istiyorsunuz, anlamıyorum. Gazeteci, genç kıza bütün bildiklerini ar» lattı, Valeri: Demek, dedi, hava gazı faturası Onu gok İşgal etti. Güzeteci tasdik etti, Valeri sözü değiştir. mek için sordu, — Saviniyi tanıyor musunuz” Onun bak» kında biraz malimat almak isterdim, — Ritün bildiklerim şundan İbaret. Haha # İngilir, anası Yüntüldir. Zannedersem her ikisinin de zasfları onda mevcut, o Kendisi bir kumarbaz çetesine monsıptu. Geçen m” ne, polis çeteyi dağıttı fakat Savini yakalan madı. Orun Ballaminin kâtibi oluşunu pek garip buhiyorum. Fakat © düşününce, onun Eellamiye en uygun adam olduğu netcesine vardım. Savini dalkavuktur, ahlâksızdır. ve! #fenii aden çök koriniyor. Kafasında ders) bal zengin olmak için bir çök projeler var. Fakat bunları tatbik mevkiine koyacak ne <osaret, ne de imkânları var, İşte benim ta nidığım Savini! Gazeteci, artık Gar köyüne Günde iki defa gazetesine telefon ediyordu. Yasi izleri müdürü artık one geri çağırmak istemesina rağmen, Yeşil haynletin görtire mek #htimali, Kendisini alıkoyuyordu. O gin. #sssteci, Valeriden ayrılmen Köye dönmüş Son günlerde telefon ediyordu. Biraz #ohra otelin pencere, ——— Tarzan karar verdi: çocuğumu tehlikeden kurtarmak sinden, Valerinin, otomobili ile Londraya doğru gittiğini gördü. EL MORO Valeri etrafını merakla gözden geçiriyor! * du. Evvel, ekşi bir sigara kokusu insan genzine kaçıyordu. Sonra, yaldızlı eşyalar, dumandan sararmış kadife perdeler endişeli bir hava yaratıyordu. Bu garip ve küçük #9- Iona girince, Savini, garıcnu gönderdi ve kas pıyı kapattı. Sora Valerinin — tiksindiğini görünce — Alfedersiniz, Mis Hovet, deri, Sizi bie TAY& getirdim ama, burası bizi (O kimsenin göremiyeceği yene yerdir. — Burası nedir? — Tanmmış bir Jokantadır. Olurmaz mel sz çfendim? Hoş size söylyecek © fazla bir şeyim de yok. Mösyö Bellami bugünlerie (pek tetik Üzerimle. — Fotoğradı getirdiniz mi, — Hayır. Tekrar almak üzere (o aradığım vakit, yerinde yoktu. Herhalde patron işin farkına varmış olacak ki başka bir yere kal dırmiş. Mis Hovet sizin için büyük tehlikele- re atılıyorum. — Evet ama, ücreti mukabilinde. Herhals de bu fotoğraf bana lâzım. Bir bagiia ?otoğ*) raftan da bahselmiştiniz? — Evet. Yeğeninin fotoğrafı. Genç kızın gözleri açıldı: — Yeğeni mi dediniz? Ben onun akrabasl m olduğunu zannetmiyorum. — Varmış. Herhalde bu yeğeni harpte öi- — Kadının fotoğrafı arkasında kim olde! guna dair hiçbir yası yok muydu? — Yoktu, Ab ne diye onu (k gördüğünüz zaman hemen #lmadınız? — Hakikaten onu yapmalıydım ama, onun bu derece ebemmiyetli olduğunu zannetmi” yordum. Mem misyö Ballami bir farkma var miş olsaydı, kimbilir bana ne yapardı? Bavini korkudan titriyordu. Fay Kleyton| Savinirin gisi bir menbadan para aldığın-' dan şüphe ediyordu. Bu şüphesinde haklı oi! duğunu işte, Gar şatomu sahibinin kAtiyinin; Valeri İle bugün burada yaptıkları mike”) meden ani ordu. Savini, şatoda, Valeri! hesabına ars bulunuyordu. Vi) leri devam etti © — Verdiğiniz raporda yeşil hayaletin pi l | in hildiriyordumuz. — Evet. Hattâ Belliminin o odasına dahi girdi. Fakat aarl mühim olan nokta şu, Bul sabah Beflami bir mektup yazdı. #mite gör, derdi, Mektup mühürlü idi ve oldukça ağır) dı. Hörhalde içinde para vardı. Öyle zanme» A Pek hiddelli olan oObu kadın, Valeriye: — Mis Hovet, dedi, burada o kocamla ne yapıyorsunuz, Htfen anlatır mısınız Valeri şaşkm şaşkın bir kadma, bir Savi- Biye bakarak — Kocanız m:* Diye mirddandı. Fakat Savini müdahsir atti: —Azizem Fay, burada Miz Hovet ile birl İş görüşmek Üzere buluştuk, — YA?!, Saçmalama! Kendi otelinde pek 414 görüşebilirdiniz. — Mösyö Savini, madam Zevceniz midir? Taht sevcssiyim. Şimdi niçin Oo Garda pek meşgul olduğunu ve beni pek uz görüşü rün sebebini anlıyorum, — Fay her geyi ana anintacaklım. Ye) min ederim ki anlatacaktım. Fekat Mis Ho vet ile çok mühim bir işimiz vardı. — Yani Mis Hovet buraya seninle mükim| bir iş halletmeğe mi geldi demek istiyorsun ? Aptal, orun buraya yalnız başma mı geld” ğini sanıyorsun? Buna İmkân mı var? Yazan: Edgar Rice Burroughs. Macera ve aşk romanı Ben de sana esrarımı vereyim Bü saraya erkek aldım. Bunu öğrenin& için rahat etti mi? Geçen tefrikaların bülâsası; Venedik asilzadelerinden bir kontes Üçüncü Muradın sarayına bin tür- lü enirikalardan sonra alımyor. Bu işi yapanlardan biride Mihrü, mahtır. ve 3 Bütün bu saray işlerini Mihrümah kontese anlatmıştı. Onun için o sabah dedi ki: — Mutlaka giderek el öpmek lâzrm.. El öplülecek başlıer Üç kadın vardır. Bunlardan biri söylediğim gibi Cznfe.| dadır. O, seni saraya aldırdı. İkbale nail etti. Bu sebeple evvelce ona git. seniz... — Ben de öyle düşünüyorum. — İkinci olarak Safiye sultana, ü - çüncü olarak Esma sultana... Kontes: — Yok, hayır... - dedi, . İkinci ola. rak Esma sultana... Sonra, padişahın diğer hemşirelerine... Nihayet Safiye sultana... — Lâkin o gücenirse? — Gücenirse gülcensin... Venedikli kadm, bunu bir fikri mah. susla yapıyordu. Irkdaşı ve'dindaşı 0- lan Safiyenin bundan kat'iyyen gü. cenmiyeceğini biliyor, diğer kadınları kendine taraftar etmek fikrini besli. yordu. Giyindikten sonra, karar verildiği gibi, bütün bu kadınları ziyaret etti. Ellerini öptü. Onlarm kiminden bile - zik, kiminden küpe, birçok hediyeler aldr. Nihayet, Safiye sultana gitti. Ve bu geç gelmekteki maksadı anlattı. Aldı. ğı cevap şu oldu: — Aferin kızım... İyi yaptın... Ben de sana ayni şeyi tavsiye edecektim... Zira, mümkün mertebe dikkati celbet- meden dostluğumuzu idume etmek lâ. zamdır... Sureta biribirimize hasım gi. bi bile durmalıyız... Safiye sultan, hâlâ güzelliğini muha- İsza ediyordu. Hattâ bizim aarımızda olsydı, kendisine tam manasiyle ol. gunlaşmış, çağında bir kadın denirdi. O devirde de gene güzel ve makbul sa- yılırdı. Eğer merhum valde sultanla Canfedanın tesirleri olmasaydı, padi. şahı bir gün bile elden bırakmıyacaktı. Değil bir günde üç çocuğu olmak, üçün cü Murad, başka bir kadına bakmıya. caktı. “Karımla için hemen gitmeliyim. ,, John Klayton Lord Greystok, Pa riste, arkadaşı mülâzim dArnotun apartımanında geniş bir koltuğa otur muş, derin düşüncelere dalıp gitmiş- ti. Henüz gençti. Sergüzeştlerle dolu hayatını düşünüyor ve belli başlı safhalarını hayalinde yaşatıyordu. Çocukluğu, delikanlılık o çağı, balta görmemiş ormanlarda geçmişti. Bü- yük maymunlardan başka kimseyi tanımamıştı; aile yuvası bu orman lar, oyun arkadaşları bu büyük may munlardı. Ormanlarda yaşadığı za- manlarda kendisine yalnızca Tarzan derlerdi; asıl adını bile bilmiyordu. Tarzan adının kafasından . geçmesi ruhuna tatlı bir heyecan, dudaklar na sevinçli bir gülümseme getirdi. O, ucsuz bucaksız ormanların gölgeliklerinde tam manasile hür ve tasasız büyümüştü. Keskin gözleri tehlikeyi daha wzaklardan götür; kuvvetli kolları, ormanm bin bir teh kesine karşı her an müdafaaya hazır dururdu.. Hayatı birlikte yaşadığı vahşi hayvanlar arasında geçer o ve yaşayışı onların yaşayışlarından fark sız geçerdi. Günün birinde anlaşılmaz bir mu cize oldu.. Beyaz adamlar ormana girmişlerdi. Bu beyaz terli vahşi adamı keşfetmişlerdi. Ve yine talihin tuhaf bir cilvesile bu yarı maymun delikanlınm, İngilterenin en meşhur ve en asil ailelerinden birine mensup Lord Greystokun varisi John oldu- ğu meydana çıkmıştı. İşte bunlardan sonradır ki, orman”) lar yabanisi Tarzan için insan kod retinin üstünde bir didinip çalışma devresi başladı. Hayvandan farkı ol- mayan ve hayvanlar tarafından ye- tiştirilen bu adam medeni eömiiyetel kendisine yakışacak mertebeye ula- «Dedi. eki şabilmek için terbiye görmeye © ve kültür sahibi olmaya çalıştı. Ne güç bir iş! Fakat Tarzanın tükenmez kudreti, bir kız tatlı gülümsemeleri sayesinde bu işi başardı. Bu kız şim- di küçük oğlu Jakın anasıydı. Yani karısıy'dı. Eski Tarzan ve şimdiki Lord Greystok, bütün hayatmca inatçı bir düşmanla karşılaşmak mecburiyetin- de kalmıştı.. Bu adam, yersiz yurd- suz bir serseri olan Nikola Rokofftu. Onun nereden türediğini kimse bil- mezdi; kendisine bakılırsa Rus ok duğunu söyler ve hatta iddia ederdi. Lord Greystokun dudaklarındaki gü- Tümseme bu adamı hatmrlar, hatırla" maz silindi ve derin derin içini çek” ti. Fransız mahkemeleri Rokoffu müebbet hapse mahküm etmişlerdi. Tarzan da bu ebedi düşmanından artık kurtulduğunu sanmıştı. Fakat arkadaşı d'Arnottan aldığı bir tek graf, ona Rusun bir kolaymı bularak hapishaneden kaçtığını öğretmiş ve süralle Parise gelmesine sebep ol muştu. Arkadaşı d'Arnot o karşısın daki koltukta oturuyor ve Tarzanm dalgınlığına saygı göstererek 4es ci- karmıyordu. Tarzan neden sonra: — Hemen Londraya dönüp çocuk ların yanmda bulunsam deha iyi ola cak. Ben kendi hayatım için korkmr yorum, Rukoff şimdiye kadar birçok defalar bana çattı, Fakat bir şey yapa madı. Karımla çocuğumun tehlikede olduklarını sanıyorum. Koşup onları himeve etmeliyim. arzan daha sözünü bitirmemişti ki d'Arnotun uşağı elinde müstacel işaretli bir telgrafla odaya girerek: -— Lord Greystok için bir telgraf! di G4 ti Tarzan telgrafı acele açtı ve yüzü satararak okudu. Sonra telgrafı arka” daşma doğru uzatırken: — Zavallı dostum! dedi. Felâket düşündüğümden daha tez gelip çat- tif... Fransız telgrafı süratle gözden ge” girdi: Yeni bir uşağın da el birliği olma” sile Jak kaçırıldı. Hemen gel, Jeyn Eu Tarzan, Londradaki Kreydon tay- yare meydanından kendisini konağı" na götüren otomobil durur durmaz, otomobilden atlayarak konağa daldı. Karısı kederden bitkin bir hale gel mişti. Tarzanı kuru gözlerle karşıla" dı. Hıçkıran bir sesle de çocuklarının nasıl kaçırıldığını anlattı. Küçük Jak, bahçede dadısınm göz leri önünde oynarken, civar sokağın köşesinde bir taksi otomobili dür muş.. Dadı bunu görmemiş bile.. Fa- kat eve yeni aldıkları bahçıvan çırağı tam bu sırada koşarak gelmiş, Ley dinin kendisini çağırdığını ve o dö- nünceye kadar da çocuğa bakacağı" nı söylemiş. içbir şeyden şüphelenmiyen da” ş.. Fakat eve girmek üzere iken dönüp bakmış, bahçıvan yama” ğmim kucağındaki çocukla köşede duran otomobile girdiğini görmüş. Dehşet içinde kalan kadıncağız, çığlığı basarak otomobile doğru koş” muş, arabaya tam yetişeceği sırada çilgm bir hızla hareket etmiş ve şid- detli bir yurarukla da yerlere yuvar" lanmıs. Dadının bağırışı evdeki hizmetçi” leri, hatta Leydi Greystoku bile bah- Seve koşturmuş, . Leydi . gpcuğunu Netekim, işte 9 dair tenvir etti: Bütün Osmanlı VW gi sada oturmaları £ olduğu için, üçüncü deliğinde orada Yy” danmdan olan S8fiİÜ nanistanda valilik ye nma giderken, P deki korsanlar » tı. Çok terbiyeli, vel Nurbanâ onu ikinci Selimin ÜRÜ. diği için, oğlunu” çok cariyeler