Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
İA_MW B wer TeT DEŞE B M y as a A - e— ” — YA L? öt eidne Bi 'ı ı; L T T ŞÇ LERE. A -— T - - B Te b ee l ei gü A ö & b 4 “İbrahim Alâeddin haklı mı, değil mi ?,, - Barbaros Hayred- dinin kumandası altında bulunmak şerefi... Yazan: Nizametldin Nazif Bir zamanlar derlerdi ki şairlerin bi- rer veya beşer onar “ilham peri” leri vardır. Sonra muharrirler de başları sı- kıştıkça şairlerin ilham kaynaklarına el uzattılar ve günün birinde onlar da bi- rer veya beşer onar “ilham perisi” ne sahip addedildiler. Fakat gazetecılerını de bir “ilham kaynağı” olduğunu doğ-. rusü ben bilmiyordum. Bilmiyordum diyorüm, zira gazeteci- lerin bir “ilham kaynağı” olduğunu söy- liyen ve hattâ bunu 20x30 santimetre eb'adında bir minimini tepsi içinde göz- lere sunan zatın adı İbrahim Alâeddin- dir. Bu iddia, eğer, bir başkasmdan gelseydi, o zaman üzerimize düşen şey bunu açıkça tekzip etmek olurdu. An- cak İbrahim Alâeddin gibi eski bir mu- harririn imzasıdır ki bizi, “Gazetecile- rin ilham kaynağı: çay...” serlevhalı bir yazıyı okumaya zorlıyabilir. Bununla beraber o da nihayet işte bu- u yapabilir. Yani bir fanteziyi bize o- kutabilir. Fakat okuduğumuza inanma- makta biz gene muhtar kalırız. Yedi gün mecmuasının son sayısında çıkan bu yazıda İbrahim Alâeddin eski Babiâli ile eski Şehzadebaşı arasında kı- ga bir seyahat yaptıktan ve çayla çay bardağını bize tarif ettikten sonra Şi- nu da söyliyebilmiş: “Gazete veya mecmuaların daimi muüuharrirleri, başlarına dikilen müretti- bin yazı ihtiyacına karşı kafalarında bir gşey bulamadıkları zaman, kapıcıya, o- dacıya veya mürettip yamağına sesle- nirler: “— Bir çay! “Sanki kurumuş kalemleri, onun sı- cak suyuna batmca filiz verecektir... üh-" İlâhi İbrahim Alâeddin! Gazetecinin kalemi yazacak mevzu mu — bulamaz? Sen galiba gazetecinin mevzu peşinde koştuğunu sanryorsun... Halbuki vazi- yet düpedüz bunün aksidir. Yani mev- zu, kendiliğinden, tıpış tıpış gelir, ga- zetecinin kalemine dolanır ve gazeteci her gün, her an o kadar çok mevzuun göz kırpışına maruzdur ki nazlanır bi- le... Gazetecinin hüviyet ve manasını tes- bit edelim bir kere. Gazeteci muharrir midir? - Belki... Yani belki gazeteci olmak ıçîn mmü- harrir de olmak lâzımdır. Ama ne her muharrir gazetecidir, ne de her gazete- ci muharrir. Ve binaenaleyh “otuz se- ne evvel kalem erbabının çoğu Direkler arası —çayhanelerinde — toplanırlardı,, dediğiniz anda gazeteciyi bu sınıf “ka- lem erbabı” içnde ifade edebilmeniz na- sıl mümkün olabilir? Acaba aziz “İbrahim Alâeddin”, GA- ZETECİLERİN İLHAM KAYNAĞI: ÇAY adlIr yazınız çaycıdan mürettip yamağı vasıtasile — getirilmiş yın sıcak suyuna batırıldıkça filiz ve- ren bir kalemle mi yazılmıştır? Şaka bertaraf ama haklkımızı İnkâr etme karındaşım efendim... Faraza iş- bu yazımız kat'iyyen “çay” a lüzum hissetmeden yazılmıştır. | Acaba soğukluğu bundan mr ileri ge liyor dersin? Serlevbalar arasında Selim Ragıp — Nutuk yarışr... — Silâh yarışından tehlikelidir. Son Posta — Bir tüccar 6000 liraya 20,000 liralık çiftliğe sahip olmuş. — Olur a... Ticaret bu. Ziraat ban- kaları niçin tesis sahibinin mürekkep faizden kurtulması için değil mi? Bence çiftlik sahibi ban- kaya müracaat etmediği için hatalıdır. Burhan Cahid — Gece ve belediye... Baska memleketlerde işi geceleyin görürler. — Haklısın, ama, belediyeler her başka memleket- bir ça- edilmiştir? Toprak' gündüzün kirini geceleri ve gecelerin pislediği sokakları da ancak gündüzle- ri temizlemek mümkündür. Turan Can — Fransız donanması Barbaros Hayreddin'in kumandasında... — Büyük bir tariht hatadan seni kur- tarayım dostum. Barbarosun kumanda- sraltında bulunmuş olmak, en büyük bir “deniz askerliği şerefi” dir ve bu şe- refe ancak Türk kalyon ve kadirgaları nail olabilmişlerdir. Fransız gemileri, yalnız büyük Türk amiralinin peşinde dolaşmak “müsamaha,,sına lâyık görül. müşlerdi.16 ıncı asırlda Fransız gemicisi denizden ne anlardı ve Fransız yapısı gemiler kaç santimetre irtifamdaki dal- galara tahammül edebilirlerdi ki Bar- baros bunlarda kumanda edilecek bir harp kıymeti bulsun. Niyazi Öztür — Sanatkâr ahçı ihraç eden memleketin adı “Bolu” dur. — Senin de ufak bir hatan var. Ahçı “Bolu” dan çıkmaz; Bolu bölgesindeki Mengen köyünden çıkar. O köy ki, Çile dağı civarındadır. Ayağın uğrar da Bo- lu şehrinde bir karın doyurayım dersen bunun böyle olduğunu anlarsın. Zira us ta ahçı “Bolu” da da Sirkecide olduğu gibi meçhuldür. Cürmü meşhut kanunile Vakalar yüzde yirmi azaldı | teşrinievvel 1936 danberi tat- bik edilmeğe başlanan 3005 numara>- İt cürmü meşfıut kanunundan sonra, adli vakalar hissedilecek derecede azalmıştır . Kanun çıktıktan sonra geçen ilk üç ay zarfında İstanbul müddeiumu- miliğe 1060 vaka gelmiş olduğu hal de son | ay beş gün icinde vakalar 180 e düşmüştür. Bu kanunu mü- tenkip bilhassa sulh ceza mahkeme- lerindeki davalar yüzde yirmi nisbe- tinde azalmıştır. Fransanın yeni harp gemileri Londra 5 (A.A.) — Deyli — Telgraf gazetesine göre, Pariste yeni bir deniz silâhları proğramı hazırlanmaktadır. Bu programa göre, otuz beşer bin tonilâtoluk — beğ zırhlr — yapılacaktır. Bunların ikisi inşa halindedir. Bundan başka on beşer bin tonlük iki — tayyare gemisi, sekiz bin tonluük on — kruvazör ve birçok torpito ve idenizaltı — gemisi de yapılacaktır. Yeni iİnşaatın mecmüuu tonilâtosu 273 bin tonilâtodur. HAbuen — Akşam postası Yeni demiryolları için 801 milyon Türk lirası sarfettik Mevcut demir yollarımız sene sonunda 2706 kilometreyi bulacak Yazan : (Baş tarafı 1 incide) aktarma yapmağa mecbur oluyordu. Se yahat, herkesin taliine göre cereyan e. diyordu. Hattâ, Ankarada şehirle tren istasyonu arasındaki mesafeyi bile kat- etmek güçtü. İşte bu harabenin canlandırılıp yeni. iden inşa edilmesi, cumhuriyetçi rejimin Nafia vekâletine düşen vazifeydi. Diğer hükümet teşkilâtı gibi, Nafia vekâleti de faaliyetine, Ankarada beş o- dalır basit bir binada başladı. Birkaç mü hendis ve memuru vardı. — Vekâlet, bu vazifeyi milli bütçeden ayrılmış müteva zi bir tahsisat ile ifaya gayret ediyordu. Teşkilâtmı tedricen kurmağa başladı. Bu teşkilât işin vüsatine ve ihtiyacına göre kuruluyordu. Nihayet 1934 sene. sinde teşkilâtını taemamlamağa muvaf- fak oldu. 1934 senesinde bugünkü mo. dern binasına taşındı. Ve şimdi orada muntazam ve müessir işine devam edi- yor. Bir kaç satırla yaptığımız tarif, aşa- ğıda izah olunacağı şekilde Nafia vekâ. leti tarafından ortaya konulmuş işlerle mukayese edilecek olursa, yeni Türkiye cumhuriyetinin faaliyet sahasınlda gös- terdiği inşaft kudret daha iyi anlaşıla- caktır. 'Türkiye cumhuriyeti hükümetinin de miryolu inşaatı siyaseti, 13 senedir mu. vaffakiyetle devam ediyor. Yeni açılan ve işliyen hatların uzunluğu 1935 sene- si sonunda 2.399 kilometreyi bulmuştu. 1936 senesinin sonunda bu yekün 2706 kilometreyi bulmuş olacaktır. Muhtelif senelerde ikmal olunmuş hatların yeni demiryollarına sarfedilen para ile bir- likte cetvelleri aşağıda gösterilecektir. 1936 senesinin sonuna kadar Türkiye hükümeti tarafından yeni demiryolları için sarfedilen paranın yekünu 301 mil. yon Türk lirasıdır. Eski — demiryolları ve yeni yapılanlar, cetvelde gösterili- yor, Bugün mevcut olan demiryollarının hülâsası şöyledir: Eski miyara göre döşenmiş demiryol ları 3840 kilometre, Yeni miyara göre döşenmiş demiryolları 2,670, Eski idar demiryolları 245, Yeni dar demiryolları 36, Yekfin 6791 kilometredir, Cumhuriyet hükümetinin yakın is- tikbalde inşasını tasavvur ettiği — yeni demiryolalrr aşağıda gösteriliyor. Birin ci derecede ehemmiyeti olanlar şunlar- dır; Zongulda - Ereğli 45 kilometre 10 mil. yon Türk lirası, Diyarbekir - Cezire (İrak hududu)250 kilometre 18 milyon, Diyarbekir - Siirt (İran hududu) 454 kilometre 40 milyon, Burdur - Aantalya ve diğer hatlar 186 — kilometre 14 mil, Çocuk müsabakamız Müeibahamısı 19.5 numara ile i—ît-'r“k lerde gece oldu mu halk sokakları kir- cden Bay Necati kımı iki buçuk yaşında letmekten vazgeçer; belediye de işini görür. Halbuki bizde belediye geceli gündüzlü çalışmaya mecburdur. Zira MAVİ TUNA Kupon: GB Çocuklarınızın müsa bakamıza iştirak edebilmeleri için bu kuponların toplanması lâzrmdır. Nafia Vekili Ali Çetin Kaya uuıqnmm ıı-ınııılmıuumhundın Mıınıg;ıımm tish Erapire Republic of Turkey Supplement pobllakad witb the imme of Pebraary Tet, 1017, (ünelstine 6f 40 PAĞEŞ TELUSTRATDD, WITE EPRÖÜTAL ASTİCİEE Oij KEMAL ATATÜRK by H.E, ISMET INÖNÜ, Bpociül! Mesmmages from HLE. RT. HON. SIR PERCY LORAIİNE, BT.. R.C.HG. nbı.ıındv.v / Greml Britaih in rırhı ,E. ALI FETHIİ OKYAR, dmbassador nr Türbey t0 tihe Court of Bi Jamar'a ——— ——0 . ş Tha Contributora imelude — Dr. Teğik Rustü Araa, Minister for Fortign Âtfnira, rıu Ağgrali, Minlater of Finance, H_B elat Bayar, Minister of Natjonal! Feonomy. lt Erirmen, Minlster ef Ağrleultura Mrmıwı.ı:.lhmmr ulcî:hlk thh an, mlstor of toma Monepollen HH, Bafet Atikan, Mimlater of Puhlle İnstruetlom, ı— W.E, Dr. Befik Saydam, Minister of Healtb amıd Bocal Welfara HB, Yaik K gim, Ünder 8 y of Gtete for Hatiönal Talth ı.:ğı"&_ı.u. Deputy fer Ankara, Editor of * Ulus * and uıııum cıı Governor of he üıuı.l Bank of Türker Dr. Nurullah E. Bumer, Director-Genersi of the Sümar Baplı POhami W. Pazzir, Director-0eneral of tha Etl Bank. Biyammar Erla, Genernl Manager of the Le Bank. Kenal Zam, President öf the Bank ef Agğricaltura, Cavdet Gölet, Dirsetor-Generel öf thâ Mörtgöye asd Örphans Banl, Nevsad Tandoögan, Gövernbr. öf Ankera. w stundağ, Govern hei Fğğ Prufessur B. Afet, în»mıqmanınııumwııam.* . N. WWMM Gııoıış T Ahnmımuımıqunıwhaııbıdo—ı—h i rkey . H Walton, Reprenentative la Türkey af the Federatlon öf Britlah Taduntrus mlm* mn——ı.ım WWJ M_Zân&ndgğ? K Ga enle # V LTBRATRIE HAĞHETTE, ANKARA, İSTANDOI, 'm._mı.ı.ıı THE FINANCİAL TIİMERE Editortal and Advt. Offlesa, TA, Oolamas Süreet, Londom, E.CL Türkiye için fevkalâde nüsha çıkaran İngili? gazetesinin dağıttığı reklâm. lardan biri yon. Yekün yapılan hatlar 935 kilometre w ve 82 milyon Türk lirasıdır. Türkiyenin dış politikası Hlariciye Vekilimizin mühim bir makalesi 'The Financial Times gazetesinin Tür- kiyeye ait neşrettiği fevkalâde nüsha- daki yazıdan: Türkiyenin dahili ve harici siyaseli biribirinin tamamen - benzeridir. Ata - türk'ün “Yurtta sulh, Cihanda sulh,, sözü, bu benzerliği hulâsa eden en mü- kemmel ifadedir. Türkiye — Cümhuriyetinin — Yakmn Şarkıtaki harici — siyasetinin gayeleri kati ve açıktır.Tefsire ihtiyaç göstermez. Bu siyasetin gayesi sulhu ve emniyeti tekemmül ettirmektir. Türkiye, bu gayeyi istihdaf ederek ve mütekabil itimat ve hürmet esasına dayanmak suretile bütün memleketler- le iyi geçinmek prensibini ittihaz etmiş ve komşularile tam manasile ve samimi- yöotle kardeşlik tesis etmek için lâzım gelen herhangi gayreti esirgememiştir. Türkiye Cümhuriyeti hükümeti, il - hamımı, yalnız bu sahada değil, diğer faaliyet sahalarındâ da ,yaratıcısı olan büyül şef Atatürle arafından alicenaba- ne ve tükenmez bir kudretle idare edil- mekte olan milli hareket ve inlalâbın prensiplerinden alır. Bu usulü bir kül halinde ilk defa - larak sulh için büyük ve âlemşümul bir | iş halinde tebellür ettiren adam,.Lozan muahedesinin müellifi İsmet İnönüdür. Türkiye Cümhuriyeti, ayrı bir var- lık olarak kendisini komşularından her birile yakım bir dost vaziyetinde bulu - yor. Bu, istisnasız olarak, karşılıklı ve iki — taraflı ademi * tecavüz pakt - ları, âkitlerin biribirlerine etmekte oldukları ekonomik ve politik siyasetlere iştirak etmemek hususunda yapılmış anlaşmalar, ve nihayet âkit - lerden bir diğerine karşı yapılan her - hangibir tecavüz anında bitaraf kalmak taahhütleri ve bütün ihtilâflı meseleleri | müzakere, anlarma veya hakem usulile halletmek esasını kabul eden munhede- lerle vücut bulmuştur.,, Bay Tevfik Rüştü —Aras, bundan sonra komşularımız ve diğer memleket- lerle olan iyi münasebetlerimizin yuka - rıda zikredilen esasa müstenit olduğu- karşı takip| B. Şerif Hulüsi M- Ti Wi VPlmmoraliste'ini İm”'a”#'._: | türkçeye tercüme etmiş " U bevi, 50 kuruş). Elime çen bu kitabı henüZ — g sayıfalarını biraz K # gördüm: ' Ey Allahım! Beni WM edilecek bir mdh M tığın için sana hü Tum. 1* İncil, Mezamir, Ü ge 4 Incıl Mezâmır yanıD’ tabı.Mukaddes ile İ ncn (İncil, Kît:aıbı.l'&![ukf:ldda dır). Andr& Gide'in kitabi * dığı için Davud'un M zikrettiğini bilmiyüo g” br.Mukaddes'te 139 tım, 14 te göyle diyor” Je te loue de ce d mon corps — Üne © et si merveilleuse: (Hamdolsun 8811 nim vucudumu olarak yaratmışsın)- ü Yani Davud, 139 VP M parçasında insânm cu yor. Halbuki B. Şe fbenı“ vücudumu” yerine _ g5 sanı methetmiş, Ya” PU | nasmmı değiştirmiş ol uyof ' Büu, esef edilecek bir kü vücudun methi, A7? tabının anahtarıdır. ...- M. Turhan Tan öEkelet | ğ riyet, 5.2-37); hem îini ğ miş ki giirin m:lhıye muş: "Bu"uminı uygun düşmiyen n”'z'arl şiir, nesre tahvili i mü 3 nazımdır” diyor VE naatta olmadığını devam ediyor: 'BPW a le ama, Nedimin s> _ zülmü - (“zulüm ” türkceye zulüm etm ni nazariyenin hatt*" vin maddesi halinde ted ve manzum şiirlerin ? nin mermant tutuluı yof, han Tan zulmü iler! eti ten de geri kalmıy? Bir giir sultanımız | Tan'ı bir daha KI7 © gl mimizin bir de rı:dlf';”“".a sevindim; günün — — mazhar olacağın! M- dım... Dahası var: Paul Val&ry'yi k’- b kalmamış, kendi . Mallarm&e'yi de geşfet ” diyor: Bu sarif şiH" aıif na basılarak dağıtılan sbz# “Sözde mensllf v ğil; “manzum” 8 “mensur” demek do rüyorsunuz ya! manzum ve mW eski tasniften , lâde sözde bulunmgw'; fe etmek ıstıyof- dain'i, kendısmm nu öğrenince gevin 8&' : “Yahu! ben kırk Y lüyormuşum dîe . : _ der; canım İS gi V | ona benzetırdim- M’ * ilân sayıfaı—ırmd yazı nazımdır, G mak hevesini 85 alelâde sözden bagk:ög eseri olduğunu Mallarm&â'ye ben7? g0f gitti. Ne de olsa — î nu anlatmakta 50 İtalya, Yunııüs“n' ristan, Afgani“”:d? devletlerle olan © çonrâ den bahsettikten ? * ratorluğu ile Tt sında İyi münast ğini memnuni