Ri A Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu Sinop muharebesi Imamoğlu Ali kaptan mürettebatsız kalan “Navekibahri,, nin düşman eline esir düşeceğini anladı Türk denizcileri (odüşmanm ateşleri altında bunalmakla be raber mukabeleden geri durmuyor lar, düşman amiral gemisinin savur” duğü güllelere som güllelerle cevap veriyorlardı. Türk denizcileri gemi- lerinin gönderlerinde dalgalanan ay- yıldızm şerefine lâyık bir yiğitlikle vuruşuyorlar, düşmanım şiddetli ve! öldürücü mezeborda ateşini kayşılık-! sız bırakmamaya çalışıyorlardı. Düşman amiral gemisiyle kanlı fakat ümitsiz bir mücadeleye giriş miş olan Osmanlı firkateynlerinden! birisi Kavaklı Ahmet kaptanm ku. mandası altındaki “Fazlulâh,, idi. Bu firkateyn düşman ağır toplarım ezi- ci yaylımları altında fena halde ze delenmiş; arma vedireklerini kay” betmiş, mürettebatından yarısını $e- hit vermişti, “Fazlrilâh., harap bir kuru tekne haline gelmiş olmasına rağ men el'an mukavemet ediyor, gemi” de berhayat kalmış olan Türk deniz- cileri, yaralı arslanlar gibi, mertçe döğüşmekte devam ediyorlardı. Düşmanın “Grandük Konstantin,! kalyonunun ezici ateşine hedef o-! lan “Navekibahri,, firkateyni ise da- ha heyecanlı, daha yüksek kahraman! lıklara sahne oluyordu. Düşman gemisinin gülleleriyle mürettebatmın hemen hemen heyeti! umumiyesini kay etmiş, direkleri bu danmıs, gü i i , bu | iy geldi ki gayet zebun düştü; ümitsiz bir vaziyette kaldı, Gemide topları ateşliyerek efrat kalmamıştı. Gemi nin 500 kisiye varan mürettebatın) dan süvari İnamoğlu Ali kaptan ile birkaç vardabandıradan başka canlı kimse tu, Bu müddet zarfında düşman kalyonu “Navekibahri,, ye çok sokuldu. Alaborda olacak bir va- ziyete geldi. İmarkoğlu Ali kaptan mürettebat sız kalan “Navekibahri,, nin düşman eline esir düşeceğini anladı. Bir harp! gemisinden ziyade üzerinde yangın | dumanları tüten, alev sütunları fıs! kıran bir yığın ankaza benziyen “Na- vwekibahri,, nin o halinde bile düşman eline geçmesine Ali kaptan razı ola" mazdı. Kar tipisinin hırçm solukları altmda gönder parça parça, lâkin el'- an halâyetli ve şanlı dalgalanan nur. Tu ayyıldızm arya edilerek yerine Moskof Çarlarının çapraz mavi sali) binin çekilmesine hangi Türk deniz”) cisi boyun eğerdi. “Navekibabri, süvarisinin gözü önüne düşman ne ferlerinin "Horra!,, diye bağırarak gemisinin güvertesini duldurdukları geldi. Bu manzaranın tasviri bile o- nun vicdanmı yakmıştı, bir arslan gibi kükredi: - — Vardiyan!,. Cephaneliğe ateş verip gemiyi berhava ediniz! Evet ama bu emri kim yerine ge- tirecekti? Daha birkaç dakika evvel baba! diye tanıdıkları kumandanlarınm et-| rafmı almıs olan iki üç vardabandıra da şimdi şehitler kafilesine karışmış- lardı ve “Navekibahri,, süvarisi taliin act bir cilvesi olmak üzere yaralı ge- misinde canlı maklük olmak üzere tek basma yalnız kalmıştı. Zaten zafer ve kahraman ık vakalariyle dolu clan Türkün de- mizeilik tarihine ölmez bir gehamet| sayıfası yad. a! yı bir kaç kelimeye $ zuunu şöstermiş olan İmamoğlu Ali kaptan iradi berhayat bir kimse; kalnamış olduğunu, bir rüyadan w yanıyormuş çibi gördü. Tek tük ber! havat kimseler varsa onlar da ya, kollarmı, yahut bacakları gülle gü-| türmüz, yüzleri wözleri kan icinde a“ ğır yaralılardan ibaretti. Daha bir Sakika gvvel yanında durmakta olan babayiğit seyir zabiti şimdi boylu boyuna güverteye uzanmış, bir gül- le serpintisinin karnında açmış oldu- ğu kızıl ve pıhtılı denikten sızan kan seli içinde cansız yatıyordu. İmam oğlu Ali kaptan etrafma bakındı: İştebiraz ötede gafil Os. manlı amirali Osman paşanın sancak gemisi Avniilâh,, düşmen güllele- riyle tutuşmuş alev alev yanıyordu. Biraz sonra “Avniilâk,, berhava olup batıverdi. Yiğit Türk denizcisi bu acı man zsrayı görmemek için gözlerini kapa- dr. Barut Dumaniyle simsiyah ol muş yanaklarında, iki damla gözya” şı ıslak bir iz bıraktı. Sonra çok acı bir tebessümle dudakları bükülerek kendi kendine konuşuyormuş gibi: — İste, diye mırıldandı. Sinopta kapanıp kalmanın akibetil.. İmamoğlu Ali kaptan Osmanlı amiralinin şafletinin neve mal oldu Zunu kanlı bir tablo halinde, bütün ii bütün çıplaklığı ile görüyor. “Navekibahrf,, nin iskele baş o- muzluğunda, Kavaklı Mehmet kap” tanın süvari olduğu *“Feyziilâh,, fir kateyni de batmak üzere idi. (Devamı var) — Behsminin çosuk esiygama kurumları ile bir çok hüdiseleri olmuş? — Evet. Bir gün Nevyorkta, bir otelde, küşük bir garson yamağını merdivenlerden aşağı yuvarlamıştı. Buna benzer o bir gok büdiseler çıkarmıştır. Fakat benim aradığım onun bu malüm olan vakaları deği), Husust hâyatma ait bir büdise, Hem bu öyle bir vah şi heriftir KI, yalım çocuklara karşı değil, büyük adımlara karşı da böyle hareket esl der. Bir gün, uşağını bir yumrukta yere sere di, bayılter. Muhakeme oldu, 5000 dolar ceza verdi, Vud sustn, Delgindi. Birdenbire kalkarak, duvara görülü bir kasam © kapağını açtı. İçinden bir şey alarak geldi. Gazeteci de, bem hareket vakti geldiği, | hem de Vudum artık bir gey söylemiyeceği- mo emin olduğu için ayağa kalkmıştı Vud: — Şunu bakmız. Diye, etinde tuttuğu şeyi (o uzatte Bu biri patikd, Bir çoruk patiği, Vud: — Eğer, dedi, cenabı hakkın bükmü yeri» 26 gelmemiş ise, bu küşük patiği hain Mel Tamiya göstereceğim, o Ve o gün, onun için! müthiş bir gin olacak. GAR ŞATOSUNUN KÖPEKLERİ © sabah, Eslinmi, mutadı bilâfma kati bini güler yüzle karşıladı. Fakat selâm ye- rine dedi ki: — Sakın olaki köpeklerimle karşzlaşman. yınız, Yoksa o gün, kendilerine yipecık bir) (gey vermama lüzum kalmaz, Saviri bir rahatsızlık hissetti. Şatoda k'» pek yoktu. Fukat Bellami izah etmekte ge“ etkmedi, — Bir çift kurt köpeği aldım ve bu bese Gen itibaren şatoda nöbet bekliyecekler. Ham #a içinde, Eğer beni (o dinlerseniz, koridora falan çıkayım demeyiniz, Biraz sonra Sevin! könekleri gördü. Bun lar hakikaten müthiş şeylerdi. £ Yanlarına Ballamiden başka kimse (o sokulamıyardu. Derjami hiçbir şeyden korkmadığı için, ki pekler gelir gelmez yanlarma gitmiş, sarı” BI bavrettir. kimekler de, onun, © efendileri Meri! derhal anlamışlardı. Bellami kâti- — Biraz yaklaşmanıza' Dedi, Savini, elini uzatacak oldu, Fakat dar çekti, Köneklerden biri birdenbire at. este, Ve az kelem parmeğlarmı köparscak İr. Betami güjdl: — Korkuyoruz, dedi, ve köpek bunu Hiyor, ba'inuki bem, Run'arı söylerken köpeğin Üzerine doğru yürümedi. vk derhal yere yattı, yaltak. 'anmağa başladı. — Bunu satan adam, bana, ancak bir pv> da on'arı alımtıraMlec'm! fâdla etmişti, Ap ta! herif! betiti derkat, Reami mükilemevi derhal gevirii ve: — Bitleri ev, dedi, kiralanmış, neydi ismi? Savini hayretle sordu: — Manis An 'a Dame, mi « Bvet, Maş dakika gör kalmışım. Babab- "sta Komisyoncuya telefon © ettim, benim , *atomın kanına kadar gelip Mzcera ve aşk romanı Ah şu peri padişahının oğlu... Ah, onu * unutamıyorum... O küçücük boyile, tanıdığım de! kanla fevkalâde İ Geçen tefrikaların hülâsası; Venedikli Kontes, yeni arkadaş olduğu bir saraylı kadına, esrarını anlatıyor. ... Kontes, teessüfle başını salladı: — Heyhat... Kurtuldum derken o lamadı... Gene bir küfe inciri berbat ettim.. —N ?. Ne mlnasebet?, — Yolda... — Demek ki, Hacı Mustafa... Fakst, ne cesaret!... Aksi takdirde padişaha sizi arzedemezdi... — Hayır. O değil.. Peri padişahı - nm oğlu! Mihrümah: — Affedersiniz, güzelim... . dedi. - Size ihtimal ki hoşunuza gitmiyecek sualler soruyorum... Fakat bu peri pa dişahmın oğlu dediğiniz nasıldı? Wöhedikli kontes: — Senden gizli hiçbir şeyim yok..! Çünkü en söylenmiyecek şeyleri söyle dim; bunu da söyliyeyim... Bizim Ve - nedik ressamları daima peri m yaparlar... Bunlar, küçücük mablük Jardır... Fakat, kuvvetleri, iktidarları| 'Tefrika numarası: YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa — Kim tutmuş? — Bümiyorum ve bilmek de istemiyorum. Kim ojursa olsun. Herhalie buralarda gös ründüğünü istemiyorum. Şu ev olmasm? Yatiyar pencereden, şatonun duvarları üze | rinden cazip görünen Obirevi işaret edi. yordu. Sonra dikketle baktı. Şatoun duva rında, 6 eve doğru açılan bir kapı vardı. Ka. Udi alarak giti, kapıyı yakından muayene etti, Pek eski bir kapı fd! bu. Üstelik sarmr. şıklarla kaplanmıştır. Onu açmak için en £7 Yarım çün uğraşmak gerekti. Fakat Bellami kâtibine derbal İki duvarcı getirterek kap Bin Örülmesini erıretti. İki sant aotra duvar cılar işe bagiamıştı. “Mepoir de in Dame, denifen ev, karan görünmesine rağmen pak 6 kadar tamire i&- zum göstermiyordu. Bunu, Valeri o oHvet o gün gelip de evi bir daha ve yakından mu ¥n edince anlamıştı. Monra bahceye çık Mmıştı. Duvarın öte tarafında gürültü duyunca dikkat etti ve ve biraz sonra, kapmım Bin ta) raftan örüldüğünü anladı, İçeri girdi. Evi sadece temizlemek ve bi. yatmak kAfI idi. Birkaç odanın döşemelerinin | tamir edilmesi Şizımdr. Hiiites, derhâl 2 gnmağa mani olarak Kuvvetli bir O mahmıs yoktu. Bu itibarla boyalar dakn heniz er» den çıkmamıştı ki, Valeri ile tahasmın eyv”. ları eva gelmişti. Va Petlarsi bir gin. pens ceresinden, komsu evin banaşmın tüttsini gördü, Birkaç gümtür, Bel'ami ber zaman'ia Gen daha erken kalkıyordu. Çürin, köpek. ler kimse yanaşamadını için onları kapa'. mak iş kendine Aflemheli, Köpekler bütün ece şatonun icinde dolnsryor'nrâr. — Savin!, bir gece, onları, kenremın önfnden © eirsfr koklayarak geetiirterini drymna, tvleri Mw. peremlsti, Hoş, korkan yalnız © desmar Yesil hayat de artık görünmez olmurtu. Bellami könekleri getirdikten ii gün vel ra “Deyi (ob, #mzetasinda evle hir sere levha, gördü: (Sfkaro'u miiyarder, hayalet Yere karsı Kendini ietmekterle eirafan gd yor) Belami köplrdi, Fakat ne yanabilir! di? Vakia hireok defelar geratejen aievbina davninr açmış ve İbimlesee Ma sarfederek) kazanmamış detild. Hem Spik (OHonandi karşı fazla hir hiddet riireyordn. TAkin Ber laral gazetecinin gelin kendisiin. görlişmek tstadiği haherini aimra kürlere bindi, Sp'x Gavatmıştı. Be'lâmi kapıcıya telelonla emir verdi; — Kentine so, efor derhal o dafclmpi pitmasan Yönaklerimi Hiserine Köyüvesirim. Kame cevan verdi ; — Krişer hakkmda görüşmek intadiğin! #By 10yor. — İstemiyorum. kabul etmiyecetim. Telefonu kanadı. Homumdana horurdans | giyinerek şatonun bahçesine indi, dolaşmağa Yiralsmak istediğimi söyledim,» Lâkin beş, başladı. Fakat birdenbire durdu. Senki bir dakika evvel mukavejeyi imzalamış, taş heykel kestimişti. Karşıdan, Spik Hek ie büyükmüş. İstediklerini yaparlarmış...? İste bana gelen peri şehzadesi böyley. di. Zira, evlelemirde, kamaranm içine hiçbir insanın giremiyeceği gekil- de girdi... Sonra, beni mecnuna çevir- di... Kontes, karilerimizin bildiği bütün tafsilâtı verdikten sonra, gunu ilâve etti: — Sana hakikati (o söyliyeyim mi, Mihrimah! Ben, ondaki harikulâdeli. ği, Insanların hiçbirinde görmedim. — Ne gibi? — Anlattım ya: Arnavut uşaktan Venedik asilzadelerine kadar birçok delikanlılar arasında sevgililetim ol . du. Lâkin ah o peri şehzadesi!... Onu hiç unutamıyorum... Zannedersem u - nutamıyacağım da... Başını hüzünle salladı: — Hele sarayda. Hele sarayda. Anlattığına nazaran, orası pek gamlı xasavetliymiş... Demek ki iştikbelimi parlak bir hayat beklemiyor. — Öyle söylemeyiniz. o sultanım.. Eelli olmâz... . diya Çerkes halayık, manalı manalı gülümsedi. - Elverir ki siz padişah efendimizi kızdırmayınız? Innd, gayet sakin bir eda fe © ve çimerleri çifniyerek dudağında hir siçura, (elleri çe binde ona doğru geliyordu; — Nami içeri girdiniz Bâlahinin suratı mosmor közllmişti. Go. £eteci gayet sakin cevap verdi, — Duvardan aşarak! — Ayni yoldan geri dönebilirsin, haydi, yürü! — Mösyö Bellami, bent dinleyiniz. Gürültü çılkarmafa mahal yok. Beni dinlerseniz dt ha İyi edersiniz. — Dinlemiyeteğim diyorum, haydi, defol. yokan... Dev ihtiyar gazetesinin Üzerine yürüyo!- du. Muksudi rarınti, Fakat Spik © yerinden kıpırdamadı sağsen: * — Eeni dinlerseniz, dedi, İyi edersiniz Pr. Ma,Kriyerin size hitaben Z..kakkmda yaşmış olduğu bir mektubun kapyerini o buldu, Bu adamın kim olduğunu atzden sormak istiyore ar, EBellaminin tavrı derhal değişmişti. — Mektup mu? dedi, hana mi yazılmış» Zannetmiyorum. Yoksa bü deli herif mek tuplarımı Kopyeli olarak mi yazıyordu? — Evet. Odasında yüzlerce mektultnn kop yeleri bulundu. Galiba âdeti öyle imiş, Bel'ami biran düşündü. Sonra gazeteciye — Beni takip ediniz. Diyerek onu yaz'hanesine davet etti. Spik Holland, dudağında müstehzi bir te bessüm, ibtiya? miiyoneri takip etti GAZ FATURASI — Simdi an'atm bakalım, bu mektup hi. kâyesini maraden öğrendiniz? — Mektup bulunduğu şaman oradaydım Dotrusuzu isterseniz, eğer ben nazamı dik» katlerini eslbetmeseydim pek ehemmiyet ver miveceklerdi. Biinmi hiddeti; hidetli. — Ya, dedi, demek böyle! — Evet Mehtulu mürdüm ve komiser dr. ha ehemmiyetini anlavamadan bir kopyer ni de alabildim. Gazeteci cehinden bie kâğıt çıkardı: — Ne yar'k ki, dedi, (tarihi yok ve bu noksns, polislerin canın? #leryor. Diverek mı eatvları okumeğa başladı: Mösyö Ballami, Gene 7. hakkmda yazıyorum, Benin ku amda batmıyor va hiç de» o hayir değil, Zannedersem son çörüşt #ümüz saman ben den ilemiş ollulunız şeyi yapabileceğim, Fakat iu iş için hana kA miktarda Ücret vermeniz lizımdır, çinkii isimden etabilirim. Hem bu, benim için de tehiiketidir, otur ki yalanım. Bunun için her O şeyden evvel mali variyetimin ps merkezde olduğuna bi» mem Hrımdır, Z. vi seviyorum. Kendisi pek “tır. Ve m? söyleniren Aarkal sevap veriyor. Dehn ergenlerin aramarda bir mesele eld. PFiörvr işin Merirmesini İstiyorsanız, yarm si. xi göreitirim, Biermniyetim yar, giip Hen ayda, akrabalarım yanmân brknş gin kre taanğım, Fer arzu eöereniz, beni orada bulabilirsiniz, ERİGER yi (Devamı var) “lir kaşmcı detadır #* Venedikli, birdenbirt — Ne gibi... . dedi Sonra: — Ha, sahi... İşte © ğim o şeyleri bana © ben de ihtiyatlı da' EM kardeşim, Mihrümah' g vererek fazla konusğ celbederse pek içli laşılır... ' e va Çerkes kızı, Venedik i çıkarken: — Peri pedişalaii di peri gehzadesi bY' yese naz, afacan bacaksıZ ka Sünbülün ma Böyle düşünerek rinde yürüdüğü sırsöğ © raslağı: y —Ne ec — Kardeşimi... ONUR nın hizmetine girği sevinmiştim. Fakat den hiçbir haber tayım.., — Korkma, tizülm? benim tımar m dönüyorum... Hem Kontesle beraber. yorlar. Canfeda vo takdim edecek... Od vermez. Sonra, bü er yelerin kendi ilerine h8 mağnlariyle birlikte ri de âdettir.. Onu Sünbülü de seraya Kontes arasnda çel geçti değil mi?... a — Ay sen bunu m . diye Beşirin dr, — Bizzat he ii fevkalâde arkadı$ ” gizlediği hiçbir ş€Y vi v Ve bütün m 8 şından sonuna ks Beşirin ul — Oh, oh!.. miz var, MY lunuyor... — Fakat bir o bülü Havvadan Değil kola mii 2 op — Orası e. Dehlizin bir kös“ cereyan sö yalnız kalmasında? korsajnn içi Bunların içinde bif mişti. Evvelâ on& vi pir Ee yordu: “Kızım! “Nişanlını tem haberini san& ” geriye dönmek Hayatmı İlerde Faknt bunu bir df şacak tarrda yap” rum ve itimat e©” lerle etrafını çevir” Bu, Venedik el9 derdiği mektuptir İrimej mektup d tan tarafından Imacağını, yendi © görcesğini, bir kadın olduğunu” Hidayet kendisine e yaklaş bu vermek Mi f Kontes, bu il ii rar okudu. $ — Yarabil. gesi >