Arkadaşa, Sİ postayı da- bahçede ÜNNEsin; oynuyorlardı. Setyaca, inin Yazılarını rahet ra- bal ODU, — bayramda, para mia tma getirtecekleri- İCinden Zarf, elle tarttı. Para çikacak? İn- yaman fazla olur da şu | “SİNE ufak bir hediye 7 Yil ) — Etmemek için, ©,! T kara kalem tablo ğine Pek o kadar) Kenarma Ummıyordu. Bir| dayandı, Zarfı 1 zi z, i m birkâğt para) M6. İki Kira, A. İki /İE Ti 7 Kalbi çarpmağa Sikardı. Silkti. Yeri Tazia bakmadı, Maateessüf a tri Para yoktu, Yordu. Helecanla mek- # ; meyüs edecek- iadettiğim veçhi- Sçikta kaldı. İşle-) Benin şmekteple düşündükçe! baş wrdum. Vere mahvolda. Seni mek- €lig, , Mecbur kaldık. Ne hate Bayt Sekin üzülme, Metin çare yok. Ben de Ağlamamağa gay- de sakın ağlama. M7 aleğem bu üki m. Pasta çikilâta sinemaya gi- *epte kapak kalma. aim, 3 TVI posta il8 sa- #veter yolkyo-| İer göndermek is- U marin va, para yok.. İS; ii Pi İh ş g #5 ğ Z LİLA Fİ, yi e iç 7, ma ağlamayaca- baktım. Zen ağ- kalbime basarım, ev- kema Saz, Yüzünde, k Masihaş iğ öpüyor. ele, 57 dalgın mektuba Be V Bözlerinin önünde Mütlay, SPSS bu satırları ya. Mim şt. Çünkü mü- “Ö din yn bay o ları cevirmin sü. iş, gü- bon raci zuhur etme- #ihiayş 19 Dir sihirbaz ki, iy Fn diye aliya bindirecek, Yineş onu meraleketine Hadi annesine ; erkek oldu- Seylere katlanabi- Yolladiğı para ile Söyliyordu. rem posta Tave, det orada Mi a berahay li. Sonra ağır b uş a a HABER — Akşam postan büyük bir tekme atarak öfkesini al- mak istedi. pa Çocuk o kadar meyus, o kadar dal. gındı ki, kendini tutmasa, mütemadi- yen hıçkıra hıçkıra ağlıyacaktı. Yazan Nivaz' A ımet 375 sene evvel bugün Tecrübi felsefenin babası Beykın doğdu Bir gün iht lâsla itliham eüiicrek Londra kulesine hapsediid .40 o nlirapara cezısına mahküm odu. gülün ünvanları alındı ve “Ağlamak yasak! Ağlamak yasak! diye kendi kendine telkinde bulunu-| yordu. Sofrada iştahası yoktu. Yemek ye- miyordu. Bütün arkadaşları evlerine dönmek telâşile neşeli neşeli gülüyor-! lar, projeler yapıyorlardı. O, sessiz boynu bükük, hiçbir geyle alâkadar ol mtyordu. O gün nöbetçi olan B, Ekrem Aadi- nin halinde bir fevkalâdelik olduğunu sezmiş olacak ki, içinde müşfik bir merak uyandı. Yanından geçerken Çço- cuğa seslendi: — Yemek bittikten sonra odama gel. Hadi, merdivenleri tırmandı, Hoca- #mın kapısını vurdu, — Sabahleyin seni azarlamağa mec bur oldum. Niçin smıfta o kadar dik”, kats'zdin? Çocuk, mahçup bir oda ile: — Başkaşmı düşünüyordum efen- dim, — Bunu özür mü sanıyorsun?.. Bu akşam neye yemek yemeğin? — Yine bir şey düşünüyordum efen- dim. — Ya. Yoksa aklımda fikrinde tatil mi var? — Evet efendim. — Bana öyle geliyor ki bu tatil seni pek memnun etmedi. | — Doğru efendim. — Evine ne zaman gideceksin? Çocuğun gözünden iri iri yaş dam- lalârı akmağa başladı. Sonra kekeli-! yerek: — Bu bayram bir yere gidecek de- Zilim. —Neye?.. Annenle baban geldiğini istemiyorlar mı? — İsterler ama.. — Ya sen? — Ah, ben hele nekadar... — O halde niçin gitmiyorsun? Ne var?.. — Müsaade ederseniz bu bahsi hiç açmayalım. Gidebilir miyim efendim? Hürmetle bazmı eğdi ve birkaç adım geriledi. Belli ki biran evvel odadan dişarı kasmak istiyordu. Fakat öğretmen, onu kolundan tut. tu. Yanma çekti. Merhametle saçlarını okşayarak, yavaşça sordu: — Yol paran mı yok? . Genç talebenin artık sabrı kalma- mist. Usul usul ağlamığa başladı. Gözyasları hocasmm eline damladı. Bay Ekrem, mendilini çıkardı. Çocu- ğun gözlerini sildi. Hatta bir seferinde kendi gözler'ni de sildi, Sonra sordu: | — Evine gitmek için kaç para Jâ- sim? — Beş lira, Öğretmen, portfoyunu çıkarıp: — Al.. Al da neşeli bir bayram ge- çir. Hadi, başmı salladı: — İmkânı yok efendim.. Kabul ede- mem. Zaten bende iki lira daha var. — O iki lira ile annene bir hediye götürmek istemez misin? — İsterdim ama.. — E?. Haydi haydi yavrum. Al bunu... | Bay Ekrem, purayı ısfarla çocuğun cebine soktu. — Çok teşekkür ederim.. Merhamet. Hsiniz, iyi ka'blis'niz. Fokat bu para. yı almayayım. Çünkü sise, ne zaman iade edebileceğimi bilemiyorum.. Ba- bam iste değil. — Sus bakayım. Utanmıyor mu- stin!.. İnsanm hocası babast deme'tir. H'ebir zaman inde ötmeni de bekle- mem. Ayıp değil mi? Hadi, gavri ihtiyari, hocasınm eli- ni olrradr, Sonra, farla cüöre*tir dav. Tandı#mdnn utanarak geriledi. Bav o delikler EFkrem.'samimivetle? — Yarrım, mit, cantelime hasırla,. Sirdi ve kapıya © Onu kapıya kadar götürdü. Omuzu-. nu okşadı. Sonra yine yavaş sesle sor- du: — Anneni çok mu seviyorsun? An- nene babana selâm söyle benden!. Çocuğun yüzü sevinçle ışıldıyordu. Bütün kalbile; — Ah, ne kadar severim bilzeniz!.. deği, Ben de valdenize hürmetler ederim.. Ellerini öperim.. — Manteessüf yavrucuğum.. Benim annem Üç sene evvel öldü. Çocuk hocasının boynuna sarılıp onu teselli etmek istedi. Fakat maheubiye- | buna mani oldu, Hllrmetle velinime- tinin elini öptü. Gözlerindeki şefkat ve muhabbet ifadesi, öğretmene en bü- yük mükâfat o'du. 2 $ Bir hafta sonra. bay Fkrem Hadimin âilesinden bir bayram ve tesekkür mektuba aldı. Bunu heyecanla oku duktan sonra karsısında asılı duren yaşlı bir kadının. veni kendi annesinin resmine baktı, İhtiyar kadın “Aferin; | dakilere ispat etmesine rağmen uzun âmme hizmei'er 1S61 yılı 22 İkincikânun günü, 375 sene evvel bugün, İngilterenin meşhur filesofu Beykın dünyaya geldi. “Tecrübi felsefenin babası,, diye ad- landırılan Beykın'ın hayatı baştan baş heyecan ve macera doludur. Küçük yaşında ilme karşı sonsuz birl arzu göstermesine ve istidadını etraf.n-| i müddet bu arzusundan uzak kaldı. Genç- Miğinde, İngilterenin (Fransada üçüncü! Hanri nezdindeki sefiri ile beraber bu-| Jundu. Babasının ölümü üzerine mem- İ leketine dönerek avukat oldu ve hukuk tetkiklerine başladı. Esseks kontluğunda bulunuyordu. | 1592 yılında Komun'a âza seçildi. Talii- nin parlamakta olduğu biranda kont Esseks'in idamına razı olduğu için krali. i çe Elizabet'in hışmına uğradı. Elizabet, hâmisi olan Esseks'in idamına razı oldu- ğu için onu sevmiyor, kin ve garaz bes- liyordu. Bununla beraber Elizabet ona “Konsey,, ve "Fevkalâde avukat, ünva. mn o vermişti. Fakat bu Ünvanlar, Beykım'ı memnun değil, müteessir etti ve kendisine her işi bıraktırdı. Beykın bundan sonra ilimle uğraşmağa başladı. nden meneüldi Bu esnada Elizabet öldü. Yerine âlimle- ri seven, onları himaye eden birinci Jak tahta geçti. Jak, Beykin'e yüksek rüt- beler verdi. 1616 da hususi meclis azalı- gına seçildi. 1618 de büyük elçi yaptı. Artık itllâ devri başlamıştı. Verom ba- ronluğu, Sent Alban vikontluğu ünvan- ları da bunlara ilâve edildi. Beykin bu derece nüfuz kazandıktan sonra İngilte- re İle İskoçya krallıkların: birleştirmek, için uğraşmağa başladı. Fakat bir gün, ihtilâs ile itham edile- rek tevkif edildi. Lbndra kulesine hapse dildi, 40 bin İngiliz lirası cezaya mah- küm edilmiş ve üzerinden bütün ünvan- İ lar alınarak âmme hizmetlerinden de menedilmişti. Ceza çok şiddetli idi. Parlamento bu kadarına ra: olmuyordu. Bundan baş- ka kralın sevdiği bir adamdı. Maamafih Jak, onun bu mahkümiyetini affederek hüzriyetini bağışladı. Fakat Beykın eski vaziyete geleme- di. Az zaman içinde mâruz kaldığı hadi- seler eski işlerinden soğutmuştur. 16226 yılına kadar ilimle meşgul oldu. Bir fizik tecrübesinde hayata gözlerini yuman Beykm hukuk, siyaset, tarik, ahlâk ve felfeseye ait mühim eserler bıraktı. Grev mem'leketigdama mahküm edilen köpek Fransada Mahkümlar grev. yapıyor! | Fransız hükümetinin Güyanda “Şeytan adaları,, ndaki hapishane sis temini kaldırmağa karar vermiş ol- duğunu geçenlerde yazmıştık. U- zun zamandır beklenmekte olan bu çok insani karar, simdi tuhaf bir! takım netice ve hâdiseler doğurmak. ! tadır. İ Menfaya bu sene göderilmesi lâ- zım gelen mahkümlar, artık oraya | gidemiyecekleri kendilerine tebliğ o- Tunur olunmaz ısyan temayülleri gö: termeğe başlamışlardır. Kaşerlen - miş Fransız canileri oraya sevke -! dilmeyi bir nevi hürriyet saymakta- dalar, Mahkümlarm hemen yarısı orada kaçmağa teşebbüs (o ederken ölmek: suretiyle “La Belle,, admı verdikleri hürriyete kavuşmakta , yüzde yir.| mi beşi de günde sekiz saat kadar açık havada çalışmakla mahpus ok duklarını muvakkaten unutmakta i - İ diler. Halbuki şimdi mahkümiyet müddetlerini hapishanelerde geşire- | ceklerdir. Isyan emareleri sevkiyat gününü! beklemek üzere Sent Martin An Re adası hapishanesine gönderilen mah- kümlar arasında başlamıştır. Bu 1s- yan er geç Şeytan adasma gönde- rileceklerini ümit etmekte olan diğer! hapishanelerdeki mahkümlara da siravet etmektedir. Grev ilân etmiş olan mahkümlar I gündelik işlerini görmemekte, bu» lundukları hücrelerde barikatlar ya 4 park yemek getiren gardiyanlar: bile iceriye skmamaktadırlar. | Mahkümler ceza müstemlekele- , rini neffedlen kanun lâyikasının geri- | ye alınmasını istemektedirler. iy ım biydi. ÖZ , adımlarla yazı masas'nm basına yak- lastı, Bir cekmece aşıp, bu hazin muhabbetli mektubu sakladı. » Almaneatan Adante - (Hatice Süreyya) Londranm Highgate ceza hâkim bu | zavallı siyah köpeği, iki sivil ilâ bir po- lis memurunu ısırdığı için geçen hafta İdama mahküm etmiştir ve idam hük- mü bir tabanca kurşuniyle hfaz edil. miştir. İsmi Nigger olan bu köpek altı se- nedenberidir Mister Jessi Franklin na- mında bir yazicınındı. HABER AKSAM POSTASI DARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgraf adresi; istanbul HABER Yazı işleri telofönu , PAN72 idâre ve Hân 24810 ABONE ŞARTLARI Türkiye Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaes HABER'in Güzelik Do toru Kımnrnu: iğ ke.