18 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

18 Ocak 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 “Demirhisar,, ın heyecanlı sergüzeştleri Selânik taraflarına gidilip düşmanın mühimmat ve asker yüklü nakliyelerini avlamanın daha muvafık olacağı düşünüldü Lâkin geminin Türk zabitleri düşmanın belki de kendilerini gör - imeyip sırf bir tesadüf eseri olark! fleşin ile görüştüklerini ileriye süre -İ rek geriye dönülmemesi Ti bir ihtiyat tedbiri olarak tırılmasını teklif ettiler, Fon “Fiks,, mütevazi fakat cesur Türk denizci- İerinin bu metin vaziyetleri karşısm da fazla ısrar edemedi ve tehlike a - nında hakiki cesaretle gösterişe da- yanan — fuzuli tefahürün arasmdaki derin fark di işte bu suretle anlaşı- mış oldu. Fon “Fiks,, biriki gün evveline! gelinceye kadar Alman'deniz mefa - hirinden atıp tutarak bahsettiği bu sessiz fakat hakiki kıymetlerini an - cak şimdi anlamıya başladığı Türk denizcileri önünde her halde utan miş olmalı ki “Demirhisar,, yolunu arttirm rotasında devam ederken yanmdaki Türk zabitlerine döndü ve: — Böyle yılmaz ve ölüme bu ka dar öcssizce karşı duran arkadaşların beraberinde bulunduğumdan dalayı memnunum!., yolunda bir şeyler kekeledi. Lâkin aksi bir tesadüf eseri ola - rak “Demirhisar,, yolunu arttırmak için fayrap edince bacalardan kıvıl - crmlar ve hafif bir kızıllık yükselme - ğe başlamış torpitobotun kumanda | köprüsünde bulunanlarm endişeleri heyecanları son haddine varmıştı. Be| reket versin ki düşman muhripleri bol ğazm kıyılara yakın karanlığa gö- mülü sularmda süzülen, “Demirhi - sar,, t görememişlerdi. İ Anlasılan boğaz methalinde mutat karakolların yapan muhriplerin za"| bitleri o akşam ya Viskiyi fazla ka-| çırmışlar ve yahut da heybetli ve 8) zametli filolatı karşısında pek âciz! telâkki ettikleri Türkün böyle birl cüretkârane teşebbüse ( girişebilece “ ğini zarinetmiyerek fazla teyakkuz ve ihtiyada lüzum görmemislerdi. Her ne olursa olsun “Demirhisar,. bu heyecanlı dakikaları, bu sinir mu-| kavemeti imtihanını muvaffakıyetle! atlattı ve İmrozla Sivri Adaların si - malinden geçerek Bozca adaya doğ - ru yo! vermek üzere cenuba dümer kırdı. İ TABİATLA DA ÇARPIŞMAK LAZIMI... *“Demirhisar,, Bozca adaya yak -| laştığı sırada bardaktan boşanırca - sma bir yağmur başlamış ve geminin baş tarafı bile kesafetli bir su perde si altnda görünmez olmuştu. Hay aksi şeyten!.. Gayeye bu kadar yaklaşılmış olduğu bir sırada $u yağmur gemide herkesin canmı sıkmustı. Bu tufan asa yağmur. dan başka vaktin bir hayli gecikmiş olması da nazarı dikköte almarak Bozca adadaki düşman gemilerine yapılacak (o hücumden vaz geçilmiş Yağmurun dinmesi beklenerek kaybedilecek vakit telâfi O edilmesi mümkün olamıyacak derecede kıy- metli idi. Sonra da yağmur dinme" miş, bilâkis şiddetini arttırmıştı. “'Demirhisar,, Bozca adaya çok! az bir muvaffakiyet ihtimaliyle sal dırmaktan ise Selânik taraflarına gi- dilip düşmanm mühimmat ve asker yüklü nakliyelerini avlamanın daha muvafık olacağı'düşünüldü ve bu * na karar verildi. Rota Selânik ieti kametine tebdil edildi. Sabahleyin ortalık ağarırken “De- mirhisar,, “Aynaroz., önlerine yak” laşmış bulunuyordu. Gündüzleri bu sularda dolaşmak tehlikeliydi. Fran- sızlarm kullandıkları torpitobotlar| re geldi. İlik önce süküt, Sonra kâğmtl! yen gemiler vardı ama gene ihtiyat - İa hareket edilmesi muvafık olacak- t. Bu itibarla güneşin batmasma| kadar “Longozr, un cenup tarafın *| da oldukça mahfuz bir koyda bek” lemeğe karar verildi ve “Demirhi -! sar,, o günü koyda geçirmek için iskandil ede ede sahile sokuldu. Kü- çümencik torpitobotun uzaktan gö“ rülmemesi için mümkün olduğu ka - dar kıyıya yaklaşmak icap ediyordu Bu esnada manevra esnasında “De- mirbisar,, da kumandayı Fon “Me - lentin, » isminde bir Alman zabiti ele| almıştı. Bu Fon “Melentin,, “Peyki Şe ,, torpito krovazörüne memür edilmişken akın esnasında “Demir hizar,, da bulunmak arzusunu izhar etmiş ve gönüllü olarak torpitoya gel mişti, Lâkin bu Alman deniz zebiti ırktaşı Fon “Fiks,, gibi kendisini ve bilgisini dev aynasmda gören tatlı su igemicilerinden olmalı ki kuman- dayı ele alır almaz “Demirhisar,, bir felâket geçirdi ve geminin kayalara bindirerek parça parça olmasına ra- mak kaldı. Bereket versin ki torpr tobotun baş tarafında, demir gadı yanımda durmakta olan Türk zabit kayalık osığınaklığa girildiğini gö- rünce bulunduğu yerden kaptan! mevkiine: (Devamı var) İ i dem: Geçen tefrikaların hülâsası: Hasan, aslı hristiyan olan annesinin Türler sleyhinde casusluk ettiğini keş fetmiştir. Bu kadın, Hasanın babasızın da idamına sebebiyet o vermiştir. İhbar için kaptan paşaya (o müracaat ediyor. Reddolununca, suraya sokulmak ( teşeb büsünde bulunuyor. Kendisini teşhis © der bir karomağasile münasebet peyda ediyor, Dönüp baktı: i z Tanımadığı bir haremağası... — Cassun oğlu!. —i. — Sen, dâsusun oğlusun... Seni tanı- Yarabbi! Burada da m1?... Bu muhit. tede mi onu teşhis etmişlerdi?... Fakat nasıl oluyordu bu?... Hiç görmediği haremağast onu nasıl tanımıştı. Hasan: — Sen kimsin ?... Benden ne istiyor- - diye, yakasmı haremağasınm! elinden kurtarmak istedi, İ — Asıl sen göyle.. Sen kimsin ?.. Bu- Talarda ne arıyorsun? Gene kimi ca - sualıyacaktın ?... Dün, annen tebdili kı yafet etmişti... Onu kaçırdım.. Fakat! işte seni yakaladım... Sen de tebdili kı- yafet etmişsin. — Annem mi? Pi — Evet, anpen ya... etmişti. — Sen onu nereden tanıyorsun? — O, bu dünyanın en geyten kadmı- dır. — Ah, ağa hazretleri... Ben de o fi- Tebdili kıyafet Kapılara dikkat edin. Lokantada şeytanlar var. Kaçmalarına meydan vermeyin | “Buradan kaçmak için aklıma bir ça konuşalım. Bizimle meşgul eluyorlar.,,' Muavin kalemini çıkardı, Kâğıt par. çasınm arkasına şu kelimeleri yazdı; “Elektrik cereyanı içinde bulunduğu muzu unüutmyalım, » Etrafımızı cinler sartnış.. Fakat, ben hiç merek etmiyo. vum.. Üstat yanında merak ve endişenin manası yoktur?,, Götenberg bıyık altından gülümsedi. ve kâğıt üstünde cevap verdi: “Üçüncü pencerenin demir parmak- lığı yok. Sadece kalım bir camla örtül müş. Şu yerdeki kalım tahta parçasını pencereye vuralım.. Camı İsralım.. Ve pencereden aşağıya atlıyalım.,, Muavin, Küğıt parçası üzerinde yazı-' lacak bir ver kalmadığını görünce, ya- vaşça kulağına iğildi! — Pencereden atlarsık, nereye dü. şeceğiz? — Merak etme. Çok yüksek değil. Ancak beş metre. Düşeceğimiz yet de lokanta salonunun çatısıdır. e Oradan kapıdaki nöbetçilere seslenebiliriz. — Fena olmaz. Bunu Oben kirk yil düşünsem bulamazdım, üstadım! Yes. deki tahtaya sarılayım mı? — Acele etme! Bu işi de ben yapacı- m. Senin bazularm zayıftır, Pencereye çok kuvvetli bir darbe indirmek lâzım. Götenberg birdenbire yerdeki kalm tahta parçasını eline aldı, Bütün kuvve. tile pencereye saldırdı. Götenberg o kadar kuvvetli vurmuş- tu ki, cam ve çerçeveler parçalanmakla beraber, çatının eskimiş (tahtaları bile yarılmıştı. Bu bamle şeytanm bile hatırma gele- mezdi. Pencere açlırr açılmaz, sarsıntının şid! detinden bütün eletkrik telleri kopmuş olacak ki, artık ne demir parmaklıklarda tr. Faakt, kapıdan göriye dönmek tekli. keli olacaktı. Götenberg muavnine; ( — Haydi hemen atla! Diye seslendi. Polis muavini pencere- den uzandı ve tereddütsüz atladı, Genç poli& hafiyesinin arkasından Götenberg de yetişti, Şimdi ikisi de Jokantanm büyük ça- tıs üstünde duruyordu. Götenberg o güne kadar çok yilksek yerlerden atladığı için, bu atlama oyu. i nunds hiçbir güçlük çekmemişti. Fakat muavini, düştüğü yerden kolay (o kolay kalkamamıştı. Götenberg damın üstünden koştu. Saçakların kenarından iğildi. Lokanta» nm ana kapısı önünde dolaşan iki rami! polise seslendi! — Heyy.. Bana bak. Çabuk buraya bir ierdiyen uzatın. Ve kapılara dikket edin. Lokantada şeytanlar var. Sakın onların kaçmalarına meydan vermeyin! Kapıda düran memurlar birdenbire şaşaladılar Bunlardan biri çatıya merdiven izâ tırken, diğer memurlar da kapıya top. lanmışlardı. Götenberg çatıda bacaklarından zede- lenen arkadaşını kucskladı. — Yüksek atlamalarda muvaffak ol- man için, daha yüz çuval patates yeme, sin) Diye mırıldanarak merdiyerden aşa. ğıya köyuverdi. Götenberg kapıya iner inmez telefonla (o müdüriyetten yazdım istemişti. Kempineki lokantas: biraz sonra bü- yük bir zabtıa kuvveti tarafından adam akel: sarılmıştı. Polis kuvvetleri ilk önce kollara ay- rılatak binanm bütün merdivenlerini tut tular. Götenberg tavan (Arasına çıkan yollardaki bütün elektrik enstlasyonla.! rını tahrip etmişti. Artık Jokantanm hiç bir köşesine elektrik cereyanı © vermek arasmda “Demirhisar,, a çok benzi -| ne de kapıda cereyandan eser kalmamış! imkân: kalmamıştı. Macera ve aşk romanı Ertesi gün öğle namazından sonra Ayasofyafl top kandili altında buluşmak üzere ayrıldıla! kirdeyim.... Bsasen buraya gelişimin maksadı, annemin çasusluğunu habor vermektir. Haremağası, Hasanın yüzüne şüphe li güpheli baktı. — Annene, birçok sefer, şehrin öte- sinde berisinde râaslemişımdır. Her se- ferinde gizlice takip etmek istedim. Fa kat bir kolaymı bulup sıviştı, gitti. Bir seferinde, yanında Yan yana yürüyor, konuşuyordunuz.... Sen ona boyuna “Anneciğim! annı ğim!" diyordun. Aranız gayet iyi idi O zaman hiç de şikâyet edeceğe ben- zemiyordun... Ve iste şeklin şemailin aklımda kaldı. Wekideön gayet temiz gi yinirken bugünkü halin- dilenci gibi. Her halde tebdili kıyafet etmişsin... — Değil... Vallahi değil. Gel gu ca- miin içine girelim. Bir tarafta oturn- lm da Sana bütün maceramı anlata - Haremağasınm Nesim ağanın ta ken- disi olduğunu anlamakta karilerimiz güçlük çekmemişlerdir. Demin, sara - yım diş kapısının önünde biriken ağa- lar arasında tesadilfen o da vardı. Ha» sanı teşhis ettiği için, kalabalıktan ay- rılmış, onun takibine koyulmuştu. Ka! binde ihtiraslar, yükselmek aşkları da- imi surette yanıp söndüğü için, bu mA-) cerayı cidden alâkalı buldu, Esasen A- Mi reis macerasını da işitmişti, sen vardm..| Fakat, zihninde şu endigeler dölaşı- yordu: '— Ya bu sırada benim marifetle- rim de meydana çıkarsa?,, : Tavan arasına çıkan polisler şimdi serbestçe her taralı tutabiliyorlardı. Ve nihayet ilk hapsedildikleri yere geldik- leri zaman, yanındaki odanın tahta bül. me düvarmdan müthiş bir yaylım ateş le karşılaştılar, Burada iki memurdan biri göğsündir| bafifçe, diğeri de sağ kolundan ağırcs yatalanmıştı.. Diğerleri tuğla duvarları siper alarak ateşe ateşle o mukabeleye başlamışlardı. Lokantanın tavan arası harp cephe- sini andrıryordu. Polislerin yağdırdığı kurşunlar tahta bölmeyi kalbur gibi de. lik deşik yapmıştı. Götenberg bir aralık; — Kurşunları bitmiş olmalı. Mukabe- İe etmiyorlar artık. Diye söylenerek yavaş yavaş bu hüvt-! yeti meçhâl muhariplerin sığındıkları yere sokulmak istedi. Fakat, O birden bomba gibi patlayan bir rovelver kurşu. nu az kaldı canıma (o kıyaçaktı.. Göten: berg yere eğildi ve kurşun. kulağının dibinden vızlıyarak geçti, Bu, onların, muhakkak ki son kur. şunuydu.. o Götenbergve arkadaşları birden tahta duvara atıldılar; Kurgum dan delik deşik olan tehta bölmenin yı- kılması güç ve uzun olmadı. Ve içeriye girdikleri © zaman yerie bir genç kadınla iki erkeğin kanlar için, de yattığını çördüler. Kadn göğsünden vurulmuştu. Erireklerin ikisi de yara. ıydılar, Bunlardan birisinin doktor Şmit, di- ğerinin de lokanta patronu olduğu anlz. şılmıştır. Fakat, yerde cansız yatan kadın acı ba kimdi? iskender F. Sertoli) — 63 — Hessraarennananssn12 v0 sananssnmanan (Devamı var) i netleme olduğu işin, muhitini 18 İkincikânun — 1937 Yazan : wa-N0 Fakat: “— Bu adam HManatla vu iyice aklına koymuş. Benim pöyl olmasa bile başka bir yolla ei sokulacak. Bari ben istifade besi Hem de böylelikle tehlikeyi etmiş olurum.,, O da, Hasana, annesiyle nasıl tığını anlattı. Diyordu ki: — Peki, saruydn büyüklerde? ef bu meseleyi münasipçe agayın” yi arkası kötü çıkursa... ei müsveddelik kâğıtları annene anlaşılırsa? İ Hasan teminat verdi: — Bunun imkânı yok... veddelik kâğıtlar filân bizler hafuza edilmemektedir. Annemi rı kurcaladıktan ve içlerinde olmadığını anladıktan sonra İğ hepsini yakmıştır. Sana tekliften bu anlaşılıyor. Bu * onu tatmin ödememiştir. Onu ğer sana evrakı sattığını ri doğruya sana müracaat eltiğ de beni saraya tanıtmayı söylerim... İki adam bu suretle mutab tan sonra, bifibirlerinden Ertesi gün, öğle namazından © yasofya camiinin top kı da buluşacakdardı.. diği evlâtlık hislerini n muştu. Baba tarafı, din ve m rafı kendisinde galebe vela Si sun önüne geçmeli... Bak, bu 3 tasıca kadın, sarayın bile psi muş, oradan bile esrar çalmaği mis. Bu akrep, benim annemi wz kafası ezilmelidir. Böylelikle, babamın namusu da temizlenifi la beraber idam edilen diğer a? ların da aileleri temize çikarisf”” mazsa...” Böyle dilgilnerek, aklma, kadası Harun geldi, Onun d8 Ali Reisin maiyetinde olduğu hut madorayı müteakip dam O da bütün bir muhit tart! miş, uzak bir mahalleye Annesile ve kız kardeşile biri ruvorlardı, Yt i .— Bari bu geceyi onların peker diye ei Edirnekapıya doğru -yoli 1 Harunun evine. varıp da sayi çalmaz, içerde büyük bir telâş © görüldü. Biri erkek, ikisi kadı” kek başı, cumbadan uzandı? | — Kim 0? : — Ben... Hasan... Ne var Açm... »i vi Üç eski ahbap; kapıyı aşti”, diyorlardı. Bizim gibi için aramazlar, mutlaka bir * ba verdik diye düşündük- pımızı çalan yoktur. Meğii den" biriymiş... : i Hasan bütün gergin int “ gevşedi: — Hayır, ben a eğri lim, değilim.. Daha do; i den değilsiniz. Siz, Kğ y nahsmız... Ailenizin ham çıkarmak, beriim vazifemdir rak etmeyin.; z a — Pex, mücrim kim? ç z Miterim mi?. Ben, sö İç ev sahibi, “çıldırdı san 7" diye biribirlerinin. yale, tılar. Delikanlı, arkadaşı i nuna sarıldı. Başmı onun , yayarak hüngür hüngür ağl8ö” (Devane

Bu sayıdan diğer sayfalar: