*LUYMDOÖ sx (49pRY) SAOPUY (uv) sus (0) WS (1540) ie (42055) suogoşu (JJ saa (ns) nz “1g — (sun) sen Yasi (fipup) swap (uoanij) muane OYYOYL» — (aza) SIOUUEYE (afra) syopava *aokrpıd — (790) mp3 “Mop * *n “uyaodıduk — (woymu) suoyozu (wsx9yab) :ua4yyoğ * isimlerin artikelleri yani barlitarifleri (der, rine bir ek alırlar. Bü ek, aya 194 on “reyung — (281p) sosoyp “PO — (doue)) :(a) apuruz *OpĞTN — (uowos4ğd) suouosuağ” (amosaad ) (p) suosiad YELEĞİN OK0NIZIP 1g gen çıkarır: — Adam. Bayan Mas vafyepues — (pı3ö) > Masa, “rATUTPEN sesi ) “geofnm;o — (0712) :u3zıs *rujaoânudo — (wapdi) :uopyde *refarpzeyung — (puşz s9) ips ESEK yire eye kadar ve bu derste birçok filllerin ördük; Oturuyor, oturuyorlar. İçi- g “rayaokıpığ 'younığ — (w66) :u hörf (ep Dera) vp “ap” 'e 0 i (der man) ALMANCA DERSLERİ £ isimlerde değ ner (da HEY jo9 aşaoyunsı “74a'1suda VONVM'IV Mefdo50f öpey Fu GopJeY poğnu ojunst NpuouvTU| Aort yn ogi arr YAS pu su — A TOAŞPŞİ MEM :43y08 sapa — *AÂNLaN)0 OpAKYEPUYS 1g Suu “e 7p liyoEDE 110 ops dofnuno sy, ii 5 (rejlarp) ava urepe Sey epepO “EPO OPUŞİŞ 4074p ADPADPD İD, *Çrefaıp) area 2x şana bU SPEPO “(mas ula 30e YZyIE YİN öd *a9rYUNZ, YAŞ UOYOPEM OUŞOpM TOMZ PUS SO Cürinüşz wp puşz aruunu BİA) idonrunz wi puşs GOUUYK TAOJAM “(m$ wawiv Jan şspz soypmu 7) ——o 48 HORTLIYA e. vu MOR Size bir şey söyliyeyim mi dostum Bir glin papayı ele geçirmiştim ve tek avuç sıkmasile onu ezebilirdim. Fa- kat buna tenezzül etmedim, çünkü deği Mez) — Mükemmel! Mükemmel!.. Tepki ın Kişot gibi konuşuyorsunuz! >— Bu Don Kişotu tanımıyorum.. Fa- * hakikaten bana benziyorsa, şimdi Be derdi biliyor müsunuz?.. Derdi. ki: İçin mösyö Servantes, memleketi; Min bu güzel ve berrak şarabını için ve Üzen düşünceleri unutun. vi, eyantes içini çekti, çehresi mütees-| ie bir hal aldı ve yalvarır gibi bir ses- Ve Ah Şövalyel. Alay etmeyini. Ma tuksddes - Ofis,, denilen bu zalim Eizisyon mahkemesinin ne olduğunu ea Bunların yaptıkları her T m, her İşkence mukaddes sayılır. Abiaten, hiçbir güzelliğini esirgemedi- — güzel memleket senelerce en bü- aa sanatkâr, edip ve âlimlerile ii €t bulmuştu, sandet içinde yaşıyor- Şimdi bütün bunlar bu zelim ve dn rejim tarafından işkence ve kat- 'Yorlar, Korku ve dehşet o derece-! tak lmuştur ki birçok zavallılar çıldır. & Masum oldukları halde kerdileri la “İsyonun işkencesine teslim ediyor- tada, ra mukaddes evler, vardır, bu- Bae Ufacık höcrelere tıkılan yüzlerse vasızlık ve karanlık içinde mah- kan e nihayet engizisyon emecek Gikayar aş ayca Müleri, asarlar dan! te « herkesi tethiş için, onları teslim eder. hiz e sizin mücadele edeceği- Li sese ve insanlar. Dikkat edin Bam, bei Ben bu kadehi rasıl kırıyor. Sekiler, de öyle kolaylıkla mahvede- volu, g - gz g g 8 z z # g z B & 3 g z g ? “88 zruyek) vurrtk - oupzau “ek 'e “9 40J9U11(9Y YOJDU9J180Z73 “oyali ) uauguya$ ipesrpx “anunyo Uvuruz o #emjo 4aD0p2 roy yim mg wp vruos uopupuox Op 9f fivnsı pa) PAS TABA PO AYA OMZ TON "ADADI SUDİ 4 “MEEDPNI “05 Om 4D 4G “AİMUD öy) Ayp UMUSDL SpUŞLOZ),, *ofszek vava aya 1ğap vava WE “aloe Bava 440 “Dçva vps b, *Ogfim$ 279( wi SASA Bap AN 94p 3Ef uya pay dop a4079( s0p sozgmu vp 793 ON dapuzij 453p SARIN 94p 154 vüj “sayı fom2 pure pig WP NV op yp şeş elin 'Asızypi finans; paz pi vap ayi 1ug”ısuad YONYN'UY ALMANCA DERSLERİ Die Mönner (di mönner) - Adamlar, Die Vüter (di feter) - Babular. b) Bazı isimler cemilenirken hem umlâvt, bem de s0- nuna bis ek alırlar: Der M. 4) B:zi ismlerin ilk sesli harfi ince sesli iğimiz kaidelerle elimleler yapalım Klelner Knabe, Cümle denemeleri Şimdi bu Kleine Frau. Kleines Kind. isimlerin harfitarifleri kaldırıldığı halde bunlarm hangisinin erkek, hangisinin dişi, hangisinin cinssiz oldu- Biz, fitarifin sonundaki (e), sıfatın sonuna getirilince iki tane (e) olacağı için bunlardan biri atılır. ğunu sıfatların sonlarına ilâve ettiğimiz (r) (e) ve (4) den anlıyabiliriz. Kleines Kind spielt: Küçük çocuk oynuyor. Herm ( Der Herr (der her) — Bay, die Frau (di fre Der Tiseh (der tiş) Die Tisehe (di Hisse) d) Bazı isimler cem! mi olurlar, kel Das Zi İm Zimmer sind nicht zwei Söhne. (im tsimmer zind niht tevay 26). “odada dırlar değil iki oğullar”, Odada iki oğul yoktur. Almancada top ile oynuyor derken top demek olan er- kek isminin harfitarifi yerine (dem) ku Dis GroBmutter İlest die erste Lektion. (Di grosmütter Rat di erste lektsion)., Küçük erkek çocuk top ile oynuyor. Der kleine Knabe spielt mit dem Ball. “Küçük erkek çocuk oynuyor ile topun”, (der klâyne knabe şpilt mit dem bal). Büyük anne ilk dersi okuyor. Dikkat! N FAUSTA 2. mm Ve Servantes kadehi bütün hızile yes re atarak kırdı. Pardayan gülerek arkadaşına baktı, sonra: — Juana, diye seslendi, kızım mösyö Servantese başka bir kadeh getir! Juana koşarak yeni bir kadeh getirdi ve aynı süratle uzaklaştı ve Pardayan kadehi tekrar doldurarak heyecanlı bir sesle: — Azizim dostum, dedi, benim gibi bir ecnebiye gösterdiğiniz bu samimiyet ve bu arkadaşlık içimi sevinç ve heye- canla doldurdu. Beni daha iyi tanıdığı» mız zaman anlayacaksınız ki şimdiye ka- dar yüz dela mabvolmam lâzemdr. Hal- buki bilmem ne için ve neden daima be ni öldürmek istiyenler mahbvolmuşlardır, — Yani bununla demek istiyorsunuz ki, bütün izahlarıma reğinen, mücadele etmekten vazgeçmiyeceksiniz, öyle mi dostum? — Evet, ve bilhassa ikazmızdan son- râ vazgeçmeme hiç imkân yoktur. Servantes prestişle Pardayana boktı: — Oh! Ne mükemmel bir Dön K'rot diye mırsldandı. Pardayan devam etti: — Arkadaş'ık namına site bir itirafta bulunmak mecburiyetindeyim. Bana an- latmış olduğunuz tüyler Ürpertici se: hatlemda sizin kadar malümatım v 5 Fakat sizin bilmediğiniz bir şev var ki önü da ben size söyliyeyim: Fn ve eneisisvon simd' Pransayı tehdit edivor- lar.. Fakat Frensanm, sizin beeb-*“e memleketiniz ibi cellâtların eline geç- mesine imkân voktür! — Niçin? Pı-dayan icten gelen bir seste “evap verdi: — Cünkü ben bna meni olacağım. Servantes bir rüyadan uyanıyormuş gibi: HORTLIYAN FAUSTA 45 gl a A — Senyör. dedi. ismim Migüel dö Servantestir, Aslen Kasiyanlıyım. Eğer! size hakiki bir dost olmama müsade ederseniz, kendimi dünyanın en bahti yar adamı addedeceğim. — Mösyö, benim ismim Şövalye dö| Pardayandır. Fransızım. Morisenyör daha ilk bakışta birbiri-! mizile anlaşacağımızı ve iyi bir dost sadık bir arkadaş olacağımızı hissettim ve emin olun ki bu dostluktan iftihar ve şeref duyacak birisi varsa o da be- nim. İki yeni dost samimiyetle kucaklaştı lar. Otelin önüne gelmislerdi. Pardayan arkadaşma döndü: Mösyö dö Servantes, dedi, arkadaşlı Evmizm başlangıcını bir masa başmdı kadehlerimizi tutusturarak tesit etsek daha iyi olmaz mı. — Ben de aynı fikirdeyim, senyör — Emin olun ki mösyö ka'bim sevinç; içindedir. Arasıra, samimi bir arkadaş! bvlarak dertlerini dökebilmek ne büyük) bir sandettir bilir misiniz. İnsan adeta ferahlıyor. Evet hakkmız vart — Hakikten öyle!.. — Çlinkü sizin gibi sade ve dilrüst th'atlı bir insanı anlamak için sade ve st bir kalbe mak olmak lâzım uki, Şövalye, bu devirde doğru ve st bir adam bulmak adeta imkân- sızdır. Çünkü doğruluk ve dürüstlük cinayat sayılıyor. Böyle insanlar doğru- İuk ve dostlukları gizizmek mecburi- yetindediler. Çünkü bu nadir meziyet- lerini meydana evkarsa, cemiyet denilen tonluluğu teşkil eden koyun sürüsü üzerlerine saldırıp onları parçalamağa kalkarlar veyahut da derhal deli dam- gösmi yapıştırırlar.. Siz bunu herhalde tecrübeyle görmüşsünüzdür! — Evet dostum! Teerlibeyie gördüm. Bugüne kadar, beni parçalamak için üze rime saldıran aç kurtlardan başka kim- seye rastlamadım.. Fakat görüyorsunuz ki buna rağmen hiç de kendimi fena his etmiyorum, İki dost böylece konuşarak otelin lo- kantasına gelmişlerdi. Servantesin otele cile olan ahhaplığı kendisini derhal gös- termiş olacak ki umümiyet itibarile lâ“ kayıt ve ihmalci olan otel sahibi, müşte» rilerini memnun etmek için bütün uşak- İarı seferber ederek Pardıyanın yeni ar- kadaşina vermek istediği ziyafeti hazım. lamağn baslamıstı. Pardayan elini arkadışının omuzuna koydu: — Döstum, dedi, vemek hazır olun- cava kadar şü tararada oturalım, Yemek te bol bel konuşuruz. Siz bana kim ol duğunuzu söylersiniz. Ben de sire ba“ yatımı anlatırım. Cünkü artık bi-biris layaesk bir geyimiz olmadı ğni ikimizde anlıyoruz. Bunun özerine portokal ağıcları ve giçeklerle süslenmiş üstü açık taraçaya kuruldular. Ortalık karardığı it'n taramada imha. lar yakıldı. Servantes nefis bir manzara arzeden taraçaya sonra da, Pardayana baktı: 5 — Görüyor musunuz Şövalye?.. Bu manzarayi görüyor musunuz? Bu tarâ- ça en muhteşem sarayların taraçaların- dan daha güzeldir. İnsan bütün bu gü- zelliğin içine sindi iyor. Bun dan başka ne istenebilir?., Halbuki isti yenler var, her zaman dsha farla, daha çok, daha güzel şeyler istiyenler var. Bunu elde etmek için intihap ettikleri yor, yâzıyor ilâh gibi,