Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
;fuşâ?hl'fğğw“: K TÇ v İ ppti yygör) n seve 33 YELLE % ? BULERA L LEİTTE ğğââ%ğâağğâğ AM —'?-E ŞŞ"DFE.: aaan - ggg:ââg:ğ—ğ'î' Ğ Eîğîğ I ğğgîîâââğnuğ =€â$ğ”ğ% . - A G . ia İBERZE « Hi « İ OĞEREE İ? zizi gaşralleeta' e V| Hu 900EE e Fğiz E7 D" 5Kde5 Eğ E » Ko0 Gekik 23 35.f EBİ S b F CB Eikel LA Âyir ç e- . B ç. K:ğ NS İLE B n — p O Oedab : " eSE B 1 zE 3 | g...;.:g, l —rr ©. e Ğ v g İi ';'ğ ; 'ğ'w qg &ğğ. :'_ > âğ B Tr ğ j â %ğ Z ”ğıg (e-) - “ ğ ğ * j 8 & Erü E YN z n a 5 G E8£ G M ee ğ B 8 ? B UB ef e ETZ İ a - R E:o -. âg E Ze —"sn - BR yi 8$7 3M & | v g F zE ' gğ%%uugğgğğğ?ğîâ Eğşğ—ğıı% Ş %ğğ O BE F .h S A RRAFR ğ'gğ_ ân—g'ğ:mğ_' Eğ_a'ııgg- BExxseksi ıf S 2 Wğ—'ğ_e:'a SsEsE 8 ş SEsteR”meomn'l A — â"â—.”ş GE ee B | Eagâgg_â'”'ğ- HR M Fti ” 3 SEzo . £ Eş pag;-% Ş'E.E’.mg: e £ k 5'38:3“ B » ERESETECLe Fie” 5 Biğee * ids. | & mE 'FS' mg Ğ-'gg-'ı :Ş B #akd w © j ğ AEL OŞ SAA A d v EŞEB > '%ğğâ Ürer Fulem Bi S 0E gee ? » ! a ”y e a, he : ğ « y GDidR Gi0 His i o BİRE ç : Ag'ğ_rcs S ğ î'_= ; İBü0A 3 < u, îğ% a âğ—ğ'ı'ıı' Ş g ğ: z Yü Pğo B Kdi ekal g— ğ » £- Vaş vi 3ğg x- - f bel - Om 78 ğ'âü Eî î— g ya B * V ELPFE _ğğ ğ & Üiğ Si ı'» - — - —— F & B 46 HORTLIYAN FAUSTA yolları düşünmiyorlar bile.. Onları he deflerine götüren her şey onlar için doğru yoldur.. iıhmıgı'hiıım. HB Buırılık.ot:lııhühmonhqyıpıh-d K ki güzel kızı, yemeğin hazır olduğunu | " göyledi ve adeti olmadığı halde bu iki müşteriye bizazt kendisi hizmet etmeğe başladı. ! Hem yemek yiyor hem konuşuyorlar- dı. Servantes hayatını anlatınca, Parda- f h. DU K — Demek ki, zaferle neticelenen ©, t müthiş Lopant harbımnda kahramanca “DElir döğüştükten ve sol kolunuzu orada sa- katladıktan sonra askerlik mesleğine YA veda ederek edebiyata başladınız. ve KA şimdi sizi lâyemut kılacak bir şaheser B — yazmak istiyorsunuz? Merak etmeyin K FiT ) İdostum, bu şaheseri yazacağınıza kati-| yen eminim ve bu eserle, eski dostutr olan Ronsarın şöhretini bile gölgede bı rakacağınıza şüphe etmiyorum. — Size doğrusunu söyliyeyim mi Şö- BU, valye? Şimdiye kadar böyle bir eser ya- — gabileceğime şüphe ediyordum. Fakat bugün artık şüphe etmiyorum. Evet K dostum sizin söylediğiniz kadar şöhret| a kazanmasam bile, nazarı diikkati celbe Ve decek bir eser hazırlayacağıma eminim. y — Bunda şüphe yoktur. dostum!.. Ve Fakat anlayamadığım bir nokta var; AŞ niçin bugün artık şüphe etmediğinizi — 0 — göyliyorsunuz? Yt Servantesin dudaklarında muammalı el atur bir tebessüim belirdi: “ p — Çünkü nihayet aradığım — modelti, SALR buldum, azizim. İ — Öyle ise mükememl! H A ; Tlrıça yavaş yavaş bogümqb Köşe- genç kızından başka kimse kalmamıştı. Servantes etrafa iyice baktı ve kimse- nin kendilerini duyamayacağına emin olduktan sonra yavaş bir sesle — Ya siz dostum bana gizli — bir va” zifeden bahsetmiştiniz.. Affedersiniz. Fakat bu sualimde size yardım etmek arzusundan başka bir maksat yotkur. — Buna eminim.. Size kralla temas edeceğimi söylemiştim. Şimdi ilâve ede- yim ki, kralla yalnız temasta bulunma- yacak, aynı zamanda onunla mücadele etmek mecburiyetinde kalacağım. — Şu halde size haber vereyim $Şö- valye! Dikkat edin, hem çok dikkat edin!.. Eğer buraya kralın siyasetine muhalefet etmek için gelmisseniz, göze batan dürüstlüğünüzü bir tarafa bıra- " Yüzünüze, sahte bir maske geçirin, çünkü, burada yalnız sahte insanlara rastlayacaksınız. Sözlerinize, hareketle- tum| rinize, hatta düsüncelerinize dikkat edin çümkü, burada en küçük bir hareketiniz birkaç dakika sonra mukaddes ofise ha- ber verilecektir.. Eğer buraya düşman olarak gelmişseniz, kuvvetnize, cesaret ve zekânıza güvenmeyin.. Korkun, tit- reyin Şövalye ve ömünüze değil, sağınıza solunuza ve bilhassa arkanıza bakımn, çünkü sizi arkadan vurmağa calışacak- lar. — Beni adeta korkutuyor gibi oluyor- sunuz, *dostum .. Bu anda yanı başında duran lokanta- cinm kızını görünce: — Söyle bakayım kızrm, adın ne? — Juana, senyör. — Öyle ise güzel Juana, bana şu ne- fis portakal ezmesinden biraz daha ge- tirir misin hakikaten çok lezzetli ol- muüş.. Sonra, eğer kabilse muhterem ba- bana sor, bize bu çok sevdiğim şaraptan v r ,. -i w a. oS GŞt HPLE HHT om 2 : gâ i Bnîğğ.— E 0 ğâ 3;:ğl B £ « z £ Si 2205958 dzzitti » Sülf $(N3 geldöşyüş kifetit SOi ADe S ci ada0 3 i gAyui|> 7 047 040 göşöcddi y çi — uğ;ğâ ğâhââgvğğjgsâğgîa* S L N D N çek ae u gü Cire 3S £ e OİiĞi mâ—-î“%âğğğâîâğğâîhîx Z İ A « öâğâg%n g p ğ'ubgu'g:âco 19 5190 1)0 D atstyeti Dak 7 30 3 5 -da (e K LASE; İs0lliti S 3(63384)750061 Elyislt, T -l O LuRK ” ” Pa .8 af — v zi K HS B ç hğ. —- *Fi 00 oi 5 | gel o ı-—ğ © _gıoo K — E ğu &B — < FA â u —O Mız M — a B ; vt 9 a |O A S HüST A Ü — d B At38A0A RISAME c'; 'GOBLELU , İ t a SCAMIŞ 3 GUa Ü. & PağL K eei B Si ğğâ%â“ 4 g 0ddZEdM Ük <M HK g.ğ £ %nşsâğ, n D S TH9ti dŞ ââgşî z C E e M Re 5 e BU S CRG »2 ç OO 5 itl3ezi © E gğetii £ CZ x0 9 1332037 v 5 ddf?t " öti YE y Cüşdeli g ; SERİLE |Y © 3 < --ı,._ğş,.. : mğ»ğ., >o $ şt*rüü. rEREİ î âEğ% Çıb) “ u| N"_âm.a""â (6| ğ;ğ?ış:ğg_ A ADEA. Hi0 V ğâaâa%N GOS eh l î"i,ş" 2 şâlz ? T 3ğafada O öşgaedl ti ” : H —E ) icü Kağİ SSAŞ > 2 söçAlüz E gilücsüü n v B& 3 FK L Ç z f P ÜF e SA Ö ÖYİRETYE <( 'anagfî?âıâ.a-ı a gO RESERR ÖD Ğ S9 K ğ &l& nğ?âğğâ â.ğ:_gzg:ğâg ’ 2ÖZMÜdA S S RD84E & 3 Ş e ö HUORTLIYAN FALYVSLA ü ğ LA Ş 4 Ü Ti 47 Servantes, Pardayana takdir edici bir nazar atfettikten sonra tekrar: — Don Kişot, diye mırıldanıdı. Bir dakika sonra, Juana portakal ez- mesile şarabı getirerek Masaya bıraktı ve küçük adımlarile çekilip gitti. — Bir şey söyliyordunuz, —azizim mösyö Servantes, iyice duyamadım?.. Servantes bir müddet prestişle kendi- sine baktı ve sonra başını yavaşça önü- ne eğdi. Bu sırada taraçada yapayalnız bulu- nuyorlardı. — Kral Filipin nasıl bir adam olduğu-; nu biliyor musunuz? — Onu birkaç saat evvel yolda gör- müştüm ve derhal söyliyeyim ki üze tTimde biraktığı tesir hiç de önün lehine değildir. — Kral, nazırlarından birisinin kafa- sını kestirmişti. Niçin biliyor musunuz? Müsaade almadan lâf söyledi, diye. Bu adam, canını yakabilecek birisini bula- bilmek için en kıymetli şeylerini mey- danda bırakarak, bir gözcü koyuyor ve oraya tesadüfen birisi girerse, hırsızlık etmek suçile ona işkence yaptırryor ve bunu seyrediyor. Bu adam, vaktile sev- diği bir kadmı, artık sevmiyor diye, bir höcreye hapsederek ona işkenceler ya- pryor. Bu adam, başka bir tanrırya iba- det etmekten başka kabahatleri olma- yan bir sürü masum incanı mahvetmek, ve almlarının terile sevret yapan birçok zengin tüccarların servetlerini almak için, şimdi bir ordunun başında buraya yürüyor. Ven ihayet bu adam, sırf kız- kançIık yüzünden kendi oğlunu işken- celer içinde boğduran bir canavardır. İşte Şövalye, mücadele — edeceğiniz, adam! Pardavan bir müddet Servantesin yü- güne baktı: — — Hayatımda #-k aa ü B Öoi K e le ü F a. . çok fena insanlarla mücadele etmek mecburiyetinde kaldım. Fakat itiraf etmeliyim ki bana portresi- ni çizmiş oOlduğunuz bu canavara ben- zer bir mahlüka rastlamadım.. Kollek- siyonumda böyle müthiş bir tanavar ek- Sikti. Ve emin olun ki bana söylediğiriz şeyler onu biran evvel görebilmek arzu- muü tahrik ediyor. Amma beni mahvede- cekmiş... Ne yapayım? Servantes daha büyük bir prettiş'le ona baktı ve biraz daha yüksek bir ses- le mırıldandı: — Don Kişot da antak böyle söyle- yebilirdi. — Anlayamadım, dostum, bir şey mi söylediniz? — Hayiır Şövalye aklıma bir şey gel- di de.. Sonra biliyor musunuz dostum, mesele yalnız kralla bitse ehemmiyeti Vyok. Ondan daha müthiş bir şey var. — Nasıl! Azizim daha mı berbadı var?.. Öyleyse uzatın bardağınızı, birar daha kuvvet alalım!.. Şerefinize mösyö Servantes! — Şerefinize mösyö Pardayan! , — Ha şöyle! Şimdi süyleyin baka- lım! Beni korkutmak istediğiniz —bu daha müthiş canavarı hakikaten merak — ediyorum. Servantes Pardayanın kulağına doğ- ru iyice iğildi: — Engizisyon! ) Pardayan şen bir kahkaha attı' 'T — Olur şey değil!.. Anlamryorum ki — sizin gibi bir adam rahip ve papaslardan — nasıl korkabilir? & — Şövalye, bu adamlar kralları ve - hatta papanın kendisini bile titretiyor- lar.. 4 — İyi amma, zaten sizin kralınız ne- dir ki?.. Taçlı bir rahip! Papa kimdir? — O da çöki bir rahip! Rahiplerin bribir- leriniden korkmaları bir dereceye kadıı'j i makuldm- amma hiı ne diy; korkifân ğ ||— h v Ğ GER Ca Ü di Pm isme-