ı l | g “ * Vö g »-;ı'&î%lâglemem le ata atlamam hbir '| Üü İN B li kısas T a Böyle şeyler olur ağabey.. Yü- tima de anlatayım... Kamçıyı sura- Ma, tîîmeme rağmen ses çıkarmadığı- da ekkülle söylendiğime bakıyor- tmğîyomun değil mi?.. Şimdi anla- Macerayı dinleyince büsbütün aîcakB".l ve bana hak vereceksin: ban Oâlfemı _REGE'İJ, iyi ettin de şu ço- Sin, Slana bir şey etmedin!. - diyecek- Yoks %ek Deya dir, Tüm.. Dört Yıl evveldi, ağabey, bizim uşak __maan'a dedim ki: ; tür Al Şu mısırları da değirmene gö- *Öğüttür! - dedim. — Parası? : Solîr&, gönderirim... Biy irmenci aksi adamın biri, bey. S$ey söyler sonra.. le ağzını acsın, gözünü patlatı- alimallah... Burada batakçı yok... İZ işte parasını. Hele bir şu .I:ĞMİI elden çıkaralım da.. Kaçmıyo aa Çiftimiz çubuğumuz da meydan- Ramazan gitti, ağabey... Biraz son- ;t katırlar gene yüklü olarak geri gel- a, kamçı yeyip de karşılık ver- » €Yvallah diyerek hakareti si- Sekmek bizim şanımızdan değil- Unu, senin kadar ben de biliyo- — Tim V — Ne o, ülan ne var? Dediğim çıktı bey... Değirmenci Üütmi diye söylemiştim ya sana.. Ö- %üyoı- Mısırları... Dedi ki: Beyine Mi dedi, değil onun hattâ eşkıya %hn;îm erzakı gelse gene veresiye H / Özrü kabahatinden büyük... Yedi- ,,;r:ze bak... Bir de üstelik beni me eşkıya Mustafadan aşağı tut- artık sabrım tükendi., Gösteri- Fita ben o ite.. tma — Aş, dizgin indim uçurumun al- öi %t' durdurdum.. Atladım. De- ükümlg ıfapmna vardım ki, orada % ğ!'l duruyor. Nadan nadan « Sana aldırış bile etmedi. Yol ;:uî—'ünıek şöyle dursun, gözlerini kaldırmadı bile.. Pr . Ürgü keli değil, aksi herifin biri- İmın Orlar... Fakat ben ona gösteri- X?iyeı—ekten, avucuma tükürdüm, HABER — Akşüm postasr 1 na sığınıp hâlâ kavak gibi karşımda dikilen herifin suratına “ortası bu-| dur!” diyerek bir ekledim ki, alimallah avuçlarımdan kıvilerm çıktı. Adam, bağırarak yere yığıldı: — Din iman yok mu sende!.. Allah- tan korkmuyor musun? Benim gibi a- lil bir adama nedir bu ettiğin?”. Yarm ahrette beş parmağım yakanda olsun!. Kimsin sen? Benden ne istedin? “Alil” sözünden biraz şaşalamakla beraber dedim ki: — Kim olacağım?. Recep hbeyim... Demin bana gönderdiğin cevabın kar- şılığını aldın... Sen değirmenci ol da . benim mısırlarımı öğütme ha?... — Canım, ben sana cevap filân yol- lamadım.. Zaten değirmenci de değilim. O, buradan gitti.. Şurasını bekle, kapı- dan ayrılma! diye tenbih etti. — Peki kimsin sen?.. Niçin suratı- ma bakmadın?.. Hâlâ da gözlerini baş ka tarafa dikmiş konuşuyorsun... — Ben âmayım, bakar körüm.. İşte ozaman yaptığım yanlışlığın vahametini anladım, ağabey... Bu deli- kanlıya kesemdeki bütün bozuklukları vermekle beraber, gönlünü alacak SöÖZz- ler de söyledim. Meseleyi bir bir anlat- tım, Ö da kani oldu: — Zarar yok.. Zarar yok.. -dedi. Dedi ama, hakkmı helâl ettirmeyi unuttuğum sonradan aklıma geldi. Ma- lüm ya: “Yarm ahrette beş parmağım yakanda olsun!” demişti. Onun için, dört senedenberi, yüreğimde mütema- di bir ürküntü vardı.. Ona bir yerde raslamak istiyordum. Fakat hiçbir yer de karşılaşamadım.. Nihayet işte bugühn, seninle beraber gezerken iki üç davarı güderek yürü- yen avanak bir çoban gördük.. Kamçı- yı salladı. Yüzüme indirdi.. Sonra, ne yaptığınm farkında olmıyarak, yoluna devam etti... İşte, o çoban, benim âma oğlandı, ağabey... Ona niçin ses çıkar- madığımı şimdi anlryorsun ya... Ben nasıl bilmiyerek, istemiyerek, onun yüzünü tokatladımsa, o da benimkini kamçıladı. Kısasa kısas! Hak yerini buldu ağfabey... Ayrıca helâllaşmağa hacet kalmadı. Ş (Hat - Sür) | Ehlibalib — 89 — klurg; gibi, o Türk koluna çarp wi muharelele'ri $ Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth | Brovn Colline. Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas Etriy ht““ kol başının üstüne ilk bomba-l %b:ğh Bu müthiş bomba, kolbaşı Yön | Pyonun tam ortasına düştü. Kam ı ve yana — yıkıldı. Biz de Yal Ü Savurarak, makineli tüfek atarak Tı,hnğ:mae aşağı yukarı uçup durduk. Ü dat korkunç ve müthişti. ha alçaldık. Şimdi ben el bom. ğ:“"î atmağa başladım. — Bunlardan "lr):da Patlayanlar ise daha büyük za- d, Yaptılar. Bunlr şarapnel işini gör ?iknq ikkî:f'î kamyon şoförlerini de- Uj e Tez 'ğ:*nç bir manzara — idi. Yol bir Ve aa © dönmüştü. Her taraf enkaz €rle doldu. nan_ | & * * h'ılh' myüıümüz hiç bir engel ile dümmmulm yürüdü. Türkler yenil hblqk Biliyordu. Ümit edebilecekleri ha qımorduhnm tam manasile im. Üçte İkisin; €n kurtarmaktı. —Ordunün RBünü %l bile kurtaramadılar. Ertesi N'ıuı. er:i afğarmadan çöl atlı kolları :q.:îhrme dayanmıştı. N'üu sü bu inanılmaz — bir şey ama, %ek !:ll_'ner bütün yol boyunca harp bi Ttile, Yyirmi iki saatte tam yüz nl“eııı. büemı:îfe almışlardı. Türk za- M"-Ru_ı ha inanamadılar; ekserisi Nazıpa pilile yakaladık. MM' Hağım yamacındadır ve &o- ; n Bazıları diğerlerinin tepesin. İedir bi % Ml'ln iz hiç mukavemet görmek başından girdiler. B Patlamadan evvel yere düştü. ı “Türkler pencerelere makineli tüfek yer Dağın az üstünde yetip artacak kadar mukavemet gördüler. Evlerin bazısı ha- kikt birer istihkâm haline — konmuştu. Dilimize çeviren: A. E. leştirmişti. Bunların hepsini temizledik. Hristiyanların mukaddes yerleri birer birer elimize geçiyordu. Şimdi Nasıra elimizde idi. Evvel za- man içinde hristiyanların en büyüğü iş. te bu şehirden yola çıkmıştı. Liman Fon Sanders kaçmıştı. Ö kur- naz bir adamdı. Hiç — kimseye bir tek söz söylemeksizin çekilip gitmişti. Anzaklar durmadan Jenine koştular. Burada Türklerin bir tayyare meydanı vardı. Binlerle esir aldılar. Jenin mü- himdi; çünkü hem demiryolu üstünde idi hem de Nablusten gelen yol buradan geçiyordu, Jenini tutmak — Türklerin şehirden cenuba kaçmak — imkânlarını büsbütün kapamak demekti. Dördüncü süvari fırkası, — medhalin- den Jezril. vadisi içine koşarak — girdi. Müthiş bir saldırma ile vadiyi — geçti, Fırkanın ilk yürüyüşe çıktığı yerden yüz'yetmiş kilometre uzakta olan Bizan ovasını aldılar. Bu mesafeyi otuz dört saatte katet. mişlerdi. Gene binlerce esir aldılar. Lo- wel, bu birkaç gün içinde almış oldu- ğuümüuz esirlerin sayısını söylemekte ar tık mana yok; çünkü — bunlar bin, iki bin değil on binlerle sayılıyordu. Bu bir orduyu imha, bir imparator- luğu tahrip idi. Tabariye ile Erihadan gelen yolların | Toen Ton amca ve deniz kızı gee ) Hayfadan gelen yolla birleştiği geçidi aldık, Afuleyi ele geçirdik bunun üzeri- ne tayyare kollarımız, Türklerin bırak- tıkları meydanlara hemen yerlestiler. Eltonla oraya uçtum. — Henüz yere inmiştik ki, — tepemizde bir motör ho. murtusu oldu. Elton kolumu yakalıya- tak: k — Dinle! Bu bir Almandır! Diye bağırdı. Tayyare gittikçe alçaldı. Bu bir Pfalz dı. Hücum edeceğini sandık, Bu âdeta bir intihar olurdu. Hücum bir kaç gündür uzakta olup da sadece kendi meydanına indiğini sanan bir Al. ma pilotu idi. Meydanda tayyareleri gördü ve onla-| ra iyice bakmağa lüzum görmedi. Bunla rım Türk tayyaresinden — başka bir şey olabileceklerini aklına bile yetirmedi. Alman ağaçların üÜstünden kaydı. Te. kerlekleri yere değdi. Makinesini yavaş lattı; âdeta duürur gibi oldu. (Devamı var) l Yazan: Niyazi Anmet etmedi. O| 17 sene evvel budün Son Osmanlı meclisi mebusanı açıldı Meelisin yegâne müsbet işi Misakı Milliyi tanzim etmesidir 1919 yılı 12 ikincikânun günü, Osmanlı meclisi mebusanınm açıl- ma tarihidir. 17 sene evvel bugün açılan meclis, İstanbul düşman kuv- vetlerinin tehdidi altında iken - calış mağa başlıyorldu. Vazifesi, müda- faai hukuk cemiyetinin bir grupunu teşkil etmek iken, düşmanm cesare- tini arttıracak hadiseler ihdas etmeğe başladı. ' Ankaradan gelen mebuslar, Ön” derden milletin menfaatlerini icap et- tiren proğramı hamil bulunmakta idi- ler. Bu proğrama muvafık olarak İs- tanbul meclisi mebusanı Misaki Milli-| Yi tanzim etti ve bu son Osmanlı mec lisinin yegâne müsbet işi oldu. Meclis, bundan sonra Mustafa Kemalin tavsiyelerine uyacak yerde yolunu değiştirdi. Müdafaai Hukuk mensupları bile “ecnebi mümessille- rinin tarafı haktan görünen propa” gandalarına inanacak kadar safdillik gösteriyorlardı.,, i ** £& ' “İstanbul meclisinde bu proğra- ma — Mustafa Kemalin Ankaradan gelen mebuslar için hazırladığı proğ- ram — müuvafık olarak “Misakı Mi- li,, denilen vesika tanzim edildi; ve meclis tarafından kabul olundu. — Er zurum ve Sıvas kongreleri esasatmın meclis kararr olmak üzere “Misakr milli,, suretinde ilân edildi.,, — Yeni Türk tarihi — İşte Misakı Millinin metni: * “Zirde vaziülimza Osmanlı Mec- lisi mebusan azaları istiklâli devlet ve istikbali milletin, haklı ve devamlı bir sulhe nailiyet için ihtiyar edebileceği fedakârlığın haddi azamisini - muta” zammın olan esasatı atiyeye tamamii riayetle mümkünüttemin olduğunu ve esası mezküre haricinde payidar bir Osmanlı saltanat ve cemiyetinin devamı vücudu, gayrimümkün bu” lunduğunu kabul ve tasdik . eylemiş- lerdir. Madde | — Devleti Osmaniye- nin munhasıran Arap ekseriyetiyle meskün olup 30 teşrinievvel 1918 tar rihli mütarekenin hini aktinde mu- hasım orduların işgali altında - kalan aksamının mukadderatı, ahalinin ser- bestçe beyan edecekleri âraya tevfi- kan tayin edilmek lâzım geleceğin- den, mezkür hattır mütareke dahilin- de dinen, ırkan ve aslen müttehit, yekdiğerine karşı hürmeti mütekabile ve fedakârlık hissiyatiyle meşhun ve hukuku ırkiye ve içtimaiyeleriyle mu hitiyelerine tamamiyle riayetkâr Os- manlı « islâmı ekseriyetiyle meskün bulunan aksamm heyeti mecmuası hakikaten veya hükmen hiç bir sebep le tefrik kabul etmez bir küldür. Madde 2 — Ahalisi serbest kal- dıkları zamanda ârayı ammeleriyle Anavatana iltihak etmiş olan Elviyei Selâse için ledelicap tekrar serbestçe ârayr ammeye müracaat edilmesini kabul ederiz. : Madde 3 — Türkiye sulhüne tar lik edilen garbi Trakya vaziyeti hu- kukiyesinin tespitide — sekenesinin kemali hürriyetle beyan edecekleri âraya tebaan vaki olmalıdır. : Madde 4 — Makarrı hilâfeti islâ-| miye ve payitahtı saltanatı seniye ve merkezi hükümeti Osmaniye olan İs- tanbul şehriyle Marmara denizinin emniyeti her türlü halelden masun olmalıdır. Bu esas mahfuz kalmal: şartiyle Akdeniz ve Karadeniz Bo- ğgazlarının ticaret ve münakalâtı âle- me küşadı hakkında bizimle sair bil- ümum alâkadar devletlerin müttefi- kan verecekleri karar muteberdir. Madde 5 —Düveli itilâfiye ile muhasımları ve bazı müşarikleri ara* sında takarrür eden esasatı ahtiye da- maliki müslüman ahalinin de ayni hukuktan istifadeleri ümmiyesiyle tarafımızdan teyit ve temin edilecek" tir. Madde 6 — Milli ve iktısadi inki- şafrmız dairei imkâna girmek ve da- ha asri bir idarei muntazama şeklinde tedviri umura muvaffak olabilmek için her levlet gibi bizim de temini esbabı inkişafatımızda istiklâl ve ser” bestii tamıma mazhar olmamız üssül- esası hayat ve bekamızdır. Bu sebep- le siyasi, adli, malt inkişafımıza mâni küyuda muhalifiz. Tahakkuk edecek düyunatımızın şeraiti tesviyesi de bu esasate mugayir olmryacaktır. 28 kâ“ nunusani, 1336 (1920).., Dün bu sutunda çıkması icap eden “Baron Hosman” yazısı, resmi inti şar ettiği halde, bir yanlışlık neticesi Parisin ikinci imparatoru baron Hosman 1891 yılr 11 ikincikânun akşamı, 45 sene evvel bugün “Büyük Baron” ve “Parisin ikinci İmparatoru” diye an- lan Baron Hosman öldü. Parisg belediye reisi bulunan bü & « dam, hudutsuz bir — nüfuza sahipth 1853 yılmdan 1870 yılma kadar 1T 8e« ne fasılasız belediye reisliği yapmıştı. Elinden mîlyonla.rc"ı para gelip ge - çen bu adam, Parisi güzelleştirmeden başka bir şey düşünmemiş ve seksen iki yaşımda fakir bir halde ölmüştü. İmparatorluktan sonra hizmetten ça kildiği vakit, evlendiği zaman karısı- nınm vermiş olduğu cihazı bulunmamış olsaydı, alelâde bir memur olarak caâ- : lışmak mecburiyetinde kalacaktı. Napolyon zamanımda bin bir sui& timal ile kendilerini lekelemiş olanlar- dan hiçbiri imparatorluktan sonra Pa- riste duramadılar, Fakat Baron Hosa, man yerinden bile kımıldamadı. Çün- kü onun kimseden korkusu yoktu. Hosman, güzel şehirlerin âşıkı idi, Ölümünden birkaç sene evvel İstanbu- la da gelmiş, tabiatın eşsiz güzellikle- rini toplamış bulunan sehri fevkalâde beğenmiş ve İstanbulun medeni bir şe- hir haline konması için plânlar yapa- rak Babrâliye takdim etmişti. Bu hâdiseden bahseden bir yazıda şunlar deniyor: “Baron şehrimizi ta- biatın rayegân kıldığı letafetle müte- nasip bir hale ifrağ için resmettiği plânla yazdığı lâyihayı Babıiıâliye ita etmişse de istimlâk kaidesinin, hüsüe satı vakfiyeden dolayı Avrupaca müte-- arif olan usule mugayir bulunması, © usule bina edilmiş olan lâyihasınm mevkii tatbika konulmasına mâni ol « muştur.., rLHABEF! AKSAM POSTASI iDÂARE EVi t Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusü : İstanbul 214 Telgraf adresi; Iİstanbul HABER Yazı işleri telofonu : 23472 ldare ve ilân ) 2457__0'_ B | ABONE ŞARTLARI — Türkiye Ecnebi Senelik 1800 Kr. 2700 Kr. 6 aylık 7230 . 1450 » | 3 aylık 400 » B00 » * * aylık 150 | 300 » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us kBasıldığı yer (VAKIT) matbaası Haai enae iresinde ekalliyetlerin huküku, me- 1 HABER'in Güzellik Dostoru Kubdbonu: K ; ÜN Ü