ye böyle geyler olur ağabey. Yü-! m de anlatayım... Karıçıyı sura-! a rağmen ses çıkarmadığı- e tevekkülle söylendiğime bakıyor- #Sa1yorsun değil mi?.. Şimdi anla- dim macerayı dinleyince büsbütün sacaksın Ve bana hak vereceksin: | Mi; Aferin, Recep, iyi ettin de gu ço-| vi, dilan bir şey etmedin?, - diyecek- Yokan, kamçı yeyip de karşılık ver- Raya eyvallah diyerek hakareti si: Sekmek bizim şanımızdan deği. ma Bi senin kadar ben de biliyo- Dört yel evvetdi, ağabey, bizim uşak Kamaz ii a dedim ki: $u Musirları da değirmene gö- Mİ öğüetmei - dedim, — Parası? gönderirim... Bir Peğirmenci Aksi alanım biri, bey. ve Söyler sonra. Ağzı açsm, gözünü patlatı- ia Simatlah,.. Burada batakçı yok... BeeceğiZ işte paramı. Hele bir şu e #iden çıkaralım da.. Kaşmıyo dar çubuğumuz da meydan- ma Plaza gitti, ağabey... Biraz 80n- a katılar. gene yüklü olarak gerl gel- Ne lan ve var? < Dediğim çıktı bey.. Değirmenel diye söylemiştim ya sana. Ö- A dedi, değil onun hattâ eşkıya İmam. erzakı gelse gene veresiye > Özrü kabahatinden büyük... Yedi- ei bak... Bir de tistelik beni me eşkıya Mustafadan aşağı tut- B artık sabrım tükendi. Gösteri. ÜR mec 7 $ i z i İf # nek giyin durman, Gölerini! dp Pevekkeji değil, aksi herifin biri- iy Yorlar... Pakst ben ona gösteri >, Öyetekten, avuruma tükürdüm.| | Ehlisalik piih arçleleti A Kile gibi, o Türk koluna çarp LN kol başmın üstüne ilk bombe-| ay rak, Bu müthiş bomba, kolbaşı Yün yonun tam ortasına düştü. Kam Ünye lane ve yana (yıkıldı. Biz de Yal, Savurarak, makineli tüfele atarak erinie Aşağı yukarı uçup durduk. korkunç ve müthişti. alçaldık. Şimdi ben el bom. atınağa başladım. — Bunlardan en evvel yere düştü. yanlar ise daha büyük zs- a Yaptılar. Bunir şarapnel işini gör Vk dey erleri kamyon şofözlerini de- etti, > İğrenç bir manzara (idi. Yol bir ” Ya dönmüştü. Her taraf enkaz İleri A) / doldu. .. Yürüyüşümüz hiç bir engel ile yürüdü. Türkler yenil Miliyordu. Umit edebilecekleri 997: Ozdirların: tam manasile im. İsi, nin; kurtarmaktı. e Ordunun Kürü «vi bile kurtaramadılar, Ertesi Nüara a, ocağın göl ati: kolları Lowe © dayanmıştı. dizi, bü inanılmaz. bi Şönek iler bütün yol boyunca harp Mile, yirmi iki saatte tam yüz Beş bü, safe almışlardı. Türk za- Li İnanamağılar; ekserisi Ney şarile yakaladık. a ir Mağn yamsacmdadır ve 80- Setin ge bazıları diğerlerinin tepesin. SA ya biç mukavemet görmek ONAR başından girdiler. Dİ 7 7 Ye. Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brown Colline, Meşhur seyyah ve muharrir Lovel) Thomas ra sığınıp hâli kavak gibi karşımda dikilen herifin suratıma “ortası ba-| dur!" diyerek bir ekledim ki, alimallah avuçlarımdan kıvılcım çıktı. İ Adam, bağırarak yere yığıldı: — Din iman yok mu sende!.. Allak- tan korkmuyor musun? Benim gibi ax Jil bir adama nedir bu ettiğin”, Yarm ahrette beş parmağım yakanda olsun!. Kimsin sen? Benden ne istedin” “ALİ” sözünden biraz saşalamakla beraber dedim ki; — Kim olacağım?. Recep beyim. Demin bana gönderdiğin cevabın kar- gılığmı aldm... Sen değirmenci ol da! benim mısırlerımı öğütme hâ?... İ — Canım, ben sana cevap filân yol- lamadım.. Zaten değirmenci de değilim. O, buradan gitti.. Şurasını bekle, kapı» dan ayrılma! diye tenbih etti. — Peki kimsin sen?. Niçin surat ma bakmadin?.. Hâlâ da yüzlerini baş ka tarafa dikmiş konuşuyorsun. — Ben âmayım, bakar körüm. İşte ozaman yaptığım yanlışlığın vahametini anladım, ağabey... Bu deli- kanlıya kesemdeki bütün bozuklukları vermekle beraber, gönlünü alacak 8öz- ler de söyledim. Meseleyi bir bir anlat- tım, O da kani oldu: — Zarar yok.. Zarar yok.. edi. Dedi ama, hakkını belâl ettirmeyi unuttuğum sonradan aklıma geldi. Ma- Yam ya: “Yarm abrotte beş parmağım! yakanda olsun!” demişti. Onun İçin, dört sensdenberi, yüreğimde mütema- âi bir üririintü vardı. Ona bir yerde raslamak İstiyordum. Fakat hiçbir yer de karşılaşamadım.. Nihayet işte bugüh, seninle beraber gezerken iki üç davarı güderek yürü- ! yen avanak bir çoban gürdük.. Kamçı- yı salladı. Yüzüme indirdi.. Sonra, ne yaptığınm farkında olmıyarak, yoluna devam çtti... İşte, o çoban, benim Ama l oğlandı, ağabey... Ona niçin ses çıkar- * madığımı şimdi anlıyorsun ya... Ben pasıl bilmiyerek, istemiyerek, onun yüzünti tokatladımsa, oda benimkini kamçıladı. Kısasa kısıs! Hak yerini buldu ağabey... Ayrıca helâllaşmağaı hacet kalmadı. * (Hat “Bür) Dilimize çeviren: A. E. Dağm az üstünde yetip artacax kadar mukavemet gördüler. Evlerin bazısı ha- kiki birer istihkâm haline (o konmuştu, Türkler pencerelere makineli tüfek yer İeştirmişti. Bunların hepsini temizledik. Hristiyanların mukaddes yerleri birer birer elimize geçiyordu. Şimdi Nasıra elimizde idi. Evvel za- man içinde hristiyanların en büyüğü iş. te bu şehirden yola çıkmıştı. Liman Fon Sanders kaçmıştı. O kur- naz bir adamdı. Hiç Ookimseye bir tek söz söylemeksizin çekilip gitmişti, Anzaklar durmadan Jenine koştular. Burada Türklerin bir tayyare meydanı vardı. Binlerle esir aldılar. Jenin mü himdi; çünkü kem demiryolu Üstünde idi bem de Nabineten gelen yo! buradan geçiyordu. Jenini tutmak (o Türklerin şehirden cenuba kaçmak (imkânlarını büsbütün kapamak demekti. Dördüncü süvari fırkası, omedhalin- den Jezril vadisi içine koşarak (o girdi. Müthiş bir saldırma ile vadiyi o geçti, Firkanm ilk yürüyüşe çıktığı yerden yüz' yetmiş kilometre uzakta olan Bizan ovasını aldılar. Bu mesafeyi otuz dört saatte katet. mişlerdi. Gene binlerce esit aldılar. Lo- wel, bu birkaç gün içinde almış oldu- Zumuz esirlerin saytsını söylemekte ar tik mana yok; çünkü (O burlar bin, iki bin değil on binlerle sayılkyordu Bu bir orduyu imha, bir İmparator- luğu tahrip idi. Tabariye ile Erihadan gelen yolların | Ton Ton amca ve deniz kızı —— Hayfadan gelen yolla birleştiği geçidi aldık, Afuleyi ele getirdik bunun üzeri- ne tayyare kollarımız, Türklerin bırak. tıkları meydanlara hemen yerlestiler. Elteonla oraya uçtum. Henür yere inmiştik ki, (o tepemizde bir motör bo. murtusu oldu, Elton Kolumu yakalıya- tak; — Dinle! Bu bir Almandır| Diye bağırdı. Tuyyare gittikçe alçaldr. Bu bir Pfalz dı. Hücum edeceğini sandık, Bu âdeta bir intihar olurdu. Hücum © etmedi O bir kaş gündür uzakta olup da sadece! kendi meydanına indiğini sanan bir Al. mâ Pilotu idi. Meydanda tayyareleri gördü ve onla” ra iyice bakmağa lüzum görmedi. Bunla! rm Türk teyyaresinden (o başka bir şey #labileceklerini alina bile getirmedi. Alman ağaçların üstünden kaydı. Te. kerlekler; yere değdi. Makinesini yavaş Tattı; âdeta durur gibi oldu. (Devamı var) Yazan: Niyazi Anmet 17 sene evvel bugün Son Osmanlı meclisi mebusanı açıldı Meclisin yegâne müsbet işi Misakı Milliyi tanzim etmesidir 1919 yılı 12 ikincikânun günü! Osmanlı meclisi mebusanınm açrl- ma tarihidir. 17 sene evvel bugün açılan meclis, İstanbul düşman kuv- vetlerinin tehdidi altında iken çalış” mağa başlıyorldu. Vazifesi, müde- feni hukuk cemiyetinin bir grupunu| teşkil etmek iken, düşmanın cesare- tini arttıracak hadiseler ihdas etmeğe başladı. Ankaradan gelen mebuslar, Ön” derden milletin menfaatlerini icap et- ie proğramı hamil bulunmakta idi- ler. Bu proğrama muvafık olarak İs- tanbul meclisi mebusanı Misaki Milli- Yi tanzim etti ve bu son Osmanlı mec İisinin yegâne müsbet işi oldu. Meelia, bundan sonra Mustafa! Kemalin tavsiyelerine uyacak yerde yolunu değiştirdi. Müdafaai Hukuk mensupları bile “ecnebi mümessille- rinin tarafı haktan görünen propa” gandalarına inanacak kadar safdillik gösteriyorlardı. v.s “İstanbul meclisinde bu proğra- ma — Mustafa Kemalin Ankaradan gelen mebuslar için hazırladığı proğ- ram — muvafık olarak “Misakı Mil- İi,, denilen vesika tanzim edildi; ve meclis tarafından kabul olundu. o Er zurum ve Sıvas kongreleri esasatının. meclia kararı olmak üzere “Misakı milli,, suretinde ilân edildi. — Yeni Türk tarihi — İşte Misakı Millinin metni: * "Zirde vaziülimza Osmanlı Mec lisi mebusan azaları istiklâli devlet ve istikbali milletin, haklı ve devamlı bir sulhe nailiyet için ihtiyar edebileceği İedakârliğm haddi azamisini . muta” zammın olan csasatı atiyeye tamamii riayetle mümkünüttemin olduğunu ve esası mezküre haricinde payidar bir Osmanlı saltanat ve cemiyetinin deyamı vücudu, göyrimimkün bur lunduğunu kabul ve tasdik eylemiş lerdir. Madde | — Devleti Osmaniye nin munhasıran Arap Ekseriyetiyle meskün olup 30 teşrinievvel 1918 tar rihli mütarekenin hini aktinde mu- hasım orduların işgali altında . kalan aksamının mukadderatı, ahalinin ser- bestçe beyan edecekleri âraya tevfi” kan tayin edilmek İzm geleceğin- den, mezkür hattı mütareke dahilin- de dinen, ırkan ve aslen müttehit, yekdiğerine karşı hürmeti mütekebile ve fedakârlık hissiyatiyle meşhun ve hukuku ırkiye ve içtimaiyeleriyle mu hitiyelerine tamamiyle riayetkâr Os” manlı » islâm ekseriyetiyle meskün bulunan aksamm heyeti mecmuası hakikaten veya hükmen hiç bir sebep le tefrik kabul etmez bir küldür. Madde ? — Ahalisi serbest kal dıkları zamanda ârayı ammeleriyle Anavatana iltihak etmiş olan Elviyei Selâse için ledelicap tekrar serbestçe ârayı ammeye müracaat edilmesini kabul ederiz. : Madde 3 — Türkiye sulhüne ta” lik edilen garbi Trakya vaziyeti hu kukiyesinin tespitide #ekenesinin kemali hürriyetle beyan edecekleri âraya tebaan vaki olmalıdır. Madde 4 — Makamı hilâfeti islâ miye ve payitahtı saltanatı seniye ve merkezi hükümeti Osmaniye olan İs- tanbul şehriyle Marmara denizinin emniyeti her türlü halelden masun olmalıdır. Bu esas mahfuz kalmak! sartiyle Akdeniz ve Karadeniz Bo-| ğazlarınm ticaret ve münakalâtı âle- me küşadı hakkında bizimle sair bil. ömum alâkadar devletlerin müttefi- kan verecekleri karar muteberdir. Madde 5 — Düveli itilâfiye ile mubasımları ve bazı müşarikleri ara” sında takarrür eden esasatı ahtiye da-| iresinde ekalliyetlerin hukuku, me- maliki müslüman ahalinin de ayni hukuktan istifadeleri o ümmiyesiyle tarafımızdan teyit ve temin edilecek" tir. Madde 6 — Milli ve iktisadi inki- şalımız dairei imkâna girmek ve da- ha asri bir idareci muntazama şeklinde tedviri umura muvaffak olabilmek için her levlet gibi bizim de temini esbabı inkişafatımızda istiklâl ve ser bestii tamma mazhar olmamız üssül esast hayat ve bekamızdır. Bu sabep- le siyasi, adli, mali inki iza mMÂNİ kuyuda mubalifiz. Tahakkuk edecek düyunatımızm şeraiti tesviyesi de bu esasate mugayir olmıyacaktır. 28 kö” nunusani, 1336 (1920).., Dün bu sutunda çıkman ioap eden “Baron Hosman” yazısı, resmi indi şar ettiği halde, bir yanlışlık netinesi gün neşrediyoruz; z Parisin ikinci imparatoru baron Hosman 1891 yılı 11 ikincikânım akşamı, 45 sene evvel bugün “Büyük Baron” ve “Pörisin ikinci impâratoru” diye ank Tanı Baron Hösman ölgü, Peris belediye reisi bulunan bu a dam, hudutsuz bir nüfuzu sahipti 1953 yılmdan 1870 yılma kadar 17 88 ne fasilasız belediye reisliği yapmıştı, Elinden mallyonlarca pârs gelip ge * çen bu adam, Parisi güzelleştirmeden başka bir şey düşünmemiş ve seksen iki yaşında fakir bir halde ölmüştü. İmparatorluktan sonra hizmetten çe kiliği vakit, evlendiği zaman karım nm vermiş olduğu cihazı bulunmamış olsaydı, alelâde bir memur olarak ça” luşmak mecburiyetinde kalacaktı. Napolyon zamanında bin bir sujis- tima! ile kendilerini lekelemiş olanlar. den hiçbiri imparatorluktan sonra Po- riste duramadılar, Fakat Baron Hos. man yerinden bile kımıldamadı. Çiy- kii onun İrimseden korkusu yoktu. Hosman, güzel şehirlerin Aşıkı JâL, Ölümünden birkaç sene evvel İstanba- la da gelmiş, tabistm eşsiz güzellikle rini toplamış bulunan gehri fevkulüde beğenmiş ve İstanbulun meden! bir şö- hir haline konması için plânlar yapa- rak Babrâliye takdim etmişti. Bu hidiseden bahseden bir yazida şunlar deniyor: “Baron gehrimizi ta- biatm rayegân kıldığı Jetafelle müte- nasip bir hale ifrağ için resmettiği plânla yazdığı lâyihayı Babiliye ita etmişse da istimlâk kaidesinin. husu. satı vakfiyeden dolayı Avrupaca müte- arif olan usule muyayir bulunması, © usule bina edilmiş olan Jâyihasınm mevkit tatbika konulmasına mâni ol « muştur.,, HABER AKSAM POSTASI IDARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf aüresi ; istanbul HABER tetofonu . 23X72 4 24370, idare veliân ». ABONE ŞARTLARI Türkiye Erek 2700 Kr, Hasan Rasim U; Basıldığı yer (VAKİT) matbaası HABER'in Güzellik Doxtoru Kuponu: