li <4 p598 2 vwyep opupup Ulü (e a '0) uylayıry (T s0 Uyey anünio 9 OPUNUY ULY SO O0Uf ergr 4 Binop umolgr yy 8 YEM — (Ş diğ ——— türüp otel sahibine tavsiye edeyim. receksiniz, size ne kadar iyi bakacak! — Beni mahçup ediyorsunuz, mösyö, Sizi rabatsız etmek" istemedim. Fakat Mademki bana bu şerefi bahşediyorsu- Müz. Size çok teşekkür ederim! Pardayan büyük bir nezaketle bu söz ri söylerken, bir taraftan da adamı otetkik ediyordu, bu tahminen kırk beş Yoğlarında uzun boylu zayıf bir adam- dı, Arkaya doğru taranmış krvırerk saç- » yalnız akıllı adamlarda görünen gü- #<l açık bir alnı, nüfuz edici canlı gös- vardı; bir kuş gagasını ardıran Uzun burnunun altında, uçları yukarıya “oğru krvrılmış küçük bıyığı ve itina * kesilmiş sivri sakalı çehresine garip bal veriyordu. Pardayan, bu adamın elbiselerinin olmakla beraber son derece te- duğunu ve sol elini büyük bir Güclükle hareket ettirdiğini de gördü. Yanyana ve yavasça otele doğru git- 4 “ĞC başladılar. Yabanci adam, şehir alekinda Pardayana izahat veriyor ve mları öyle güzel bir Ksanla anlatıyor, öyle tafsilâş veriyordu ki Pardayan bu yin malümat Yan kaldı, a EE » Fransisko meydanından geçer- , Pardayan bu meydanda dikil “lân mihraba benzer yerin neye de *ttiğini sordu. da şu cevabı verdi: önümde bu gördüğünüz mihrabın dinimiz; ki, mukaddes engizisyon, ia iz &den sefilleri yakarak! kurtarıyor. Bakış, an dikkatle adamın yüzüne Sonra tasavvur edilemiyecek acı Sesle mırıldandız b hİ.. İnsanlar hakikaten insan ol) ve vukufuna adeta # Esa g “e N 2 TE ee H.E sese m Eğ İİ 5 ZFE . ni. çi rirErEeE £ ERERERİE İEE mİ İRESEERE BE düyg'ee8 » gön BŞ İpdedEğe & EYE Ex p ep O pu Rek KR O PE) > Si ersrsi' 2 APe* ga © MER ç Bİ çapise e 3 R iz e eme 3 KE ; ET e e 5 ali ii 7 ği ; z iz : ğ # g5 > 3 R E iz e pus vü ie gp: yi Na 7 < TO Bazi s9 Esp Sip? ER İİ BEER Seg 3sn ŞE g EE — 4 u 5 Pp ğ > ğ Birş e iie, şi Griş - JEFE eN Kep İse EE Ee 2 ERE 0 ERİ ŞER Eee Bagli 5 Pei 5 iz GER ub e Mek o deil ee pa i 70 Sp 3e1 8 e Sd Lv) 5 Z — Ş İ g iii Meliki 3 kei ke ğ ş 5 ER 3 ER N | Li ira > Le © 1 iz ğ i f Ea E&$ 5 wp İri Pki im Mim, G İeğ İğ 14 HORTLIYAN FAUSTA cennet kadar güzel tabiatın içinde ba- yat ne mesut ne tatlı olurdul. Evetl Fakat insanlar bildiğimiz insanlardır... Birer baykuş!.. Adam, içten gelen bu murıltıyı tasdik eder gibi'Pardayana baktı. Nehre yaklaşınca, meçhul adam kra- İm sarayından yükselen bir kuleyi gös- terdi: — Bu kulenin ismi Altın kulesiğir, sizi götüreceğim otel bu kulenin yanın- da olduğu için ona Kule oteli dendi. Altın kulesinin ne olduğunu merk ediyorsanız onu da söyliyeyim, bizim kral, Afrikadan gelen altınlar bürâya yığar..Bu onun kasasıdır, Pardayan güldü: — Oh! Ne mükemmel kasa! Tam krala göre, ben tabii ufacık bir kesecik- le de iktifa ederim., O bile çok! Adam da gülerek cevap verdi: — Ben daha azla da iktifa ederim. Zaten bunu kıyafetimden de anlayabi- lirsiniz( Pardayan ciddi ve samimi bir sesle: — Mösyö, dedi, parasızlığın ne ehem miyeti olabilir? Siz de öyle bir şey ver ki kral, servetinin yüz mislini verse bu- nu elde sdemez! — Rica ederim, senyör, beni mahçup ediyorsunuz!,. Ben de fevkalâde ne vir ki?.. Pardayan parmağını alnına ve sonra göğsüne götürdü: — Sizde bu ve bu var möryö, dedi. Adam basım önüne e8”i ve b di şünceye kaldıktan sonra mırıldandı: — Mükemmel! Tıpkı Don Kişot g.bil Pardayan gayet yavaş söylenen bu sözleri duymakla berâber hişbiz sev an- layamadı. Meçhul adam atını dusdu.du, güzün sını çıkardı. De yapacağını bilmiyerek yere düştü ve başmı elleri arasına alarak öylece kal- dı. Eğer Pardâyanın o asil ve necip kelbi olmasaydı Büssi öteki dünyayı boylıya.| caktır. Bu esnada Sent - Malin boşu boşuna Büssinin yerine geçmeğe uğraşırken Montalt karşısma dikildi ve titrek bir) sesle kulağına fısıldadı: — Mösy8, emrediyorum kımıldama-| yın! ; — Mösyö deli misiniz?.. Bırakın dö- güşeceğim!.. — Size söyliyorum. Bir adım daha atarsanız fena olur. Görmiyor musunuz bu insan değil iblistir. Onunla uğraş- mağa kalkarsak s:ra ile hepimizin krlıç- larını fırlatarak bizi öldürecektir.. Büs- iyi de alarak prensesin yanma dönün, 8ize onun namma emrediyorum. Bu sözleri duymayan ve karşısındaki" lerin ne için hareketsiz durduklarını bir! türlü anlamayan Pardayan zarif bir te- bessümle sordu: — Sıra kimin mösyöler? Fekat Sent » Malin, Şalabr ve Mon- seri Kardinalın emrine itaat ederek at! İatırdan indiler ve Eüss'yi ayıltmağa çalıştılar. Bu sırada Montalt da Pardayanın önüne geldi ve içinde kin okunan bir serle: — Mösyö, dedi, bunu biliniz ki sizden noiret ediyorum. — Aman nası) olur? Ben sizi tanımı” yorüm ki möryö. Siz kimsiniz? — Pin. Kardims! Monteltim. — Ya. Şu müterek mösyö Peretti nin yeğeni eğil mi?. Cok memnun oldum Kardinal! Amc3- nız nasil? İyidir ine'lah?.. i den nelret ediyorum, mösyö.. 4 ” m ii oğasşeeğ pi & mi 33 Em 0 3 3 ö özİleE — ide ğ sd gyz... © 2 5 & sie Bi gizi ii edil 5 a ş 003 Egg”) z E 3 3 m gile: ve 3 e Bea$Ş&? X xd “5 vi mii) Vi; ? deşarj Kdieeiii O dİŞdeİ git aj » Değâiea O EE LESHEPSA İç 5 Alana 5 Byri şalirağİği 53 - EşBİSE UV uls$ SŞ'ra ri. ii 2itesiEi a gi” mi sisl? : er er ul sadi iilidaliğş Be $ 5 pi iç i < 7 İİ b İ : zi |: i i z BE BRA 45 şiir ki Edep 2 Xx : dük. İİ çi isi çomak aş ba. Bİ Kva Sa e 3: 5 Bİ gö mis 2d â if .fe SE aş ağ, EREL & Şa Pip BS kün Sik ziğ İdağ ii ii ç 000 Ava müm diğ FEİĞ ŞE ş“ s İN Yİ ? ö > MORTLUYAN FAUSTA00Oai — Söylemiştiniz mösyö, duydum. — Sizi öldüreceğim! — Ya?. Bakın bu başka bir mestlef Beni ne şekilde öldürmeğe niyetiniz var mösyö Kardinal?.. — Orası benim bileceğim iş mösyö. Yalnız şunu bilmiş olunuz ki tekrar görüşeceğiz. — İsterseniz hemen. Hayır m? O halde nerede ve ne zaman İsterseniz emrinize âmadeyim. Üç “yaver,, hırsından ağlayan Büssi- yi teselli etmeğe çalışarak uzaklaştılar. Derin bir düşünceye dalmış olan Mon- talt uzaktan onları takip ediyordu. * Pardayan şapkasını sallayarak; — Allaha tsmarladrkI Diye bağırdı ve atını çevirerek yavaş yavaş yoluna devam etti, Henüz elli adım gitmemişti ki bir ta» banca sesi ve kulağının yanından geçen kurşunun vızıltısını duydu. Hemen başını çevirdi. Montalt biraz ötede bulunan köşeden başın: çıkarmış, elinde, içinden duman tüten bir tabancs tutuyordu. Kurşunun hedefine isabet etmediğini görünce atına atlayarak sü. | ratle arkadaşlarıma doğru uzaklaştı, Xx DON KİŞOT Pardayan hem gidiyor. Bem düşünü. yordu: — Şaka f, adamzağız biraz da» ha iyi nisan alsaydı, işimiz tamamdı. Büssi Löklerkle diğerleri bana erkekçe taarruz ettiler, Kılıca karsı kılıçla. Be- tikisi kiliseye p biradamdır. Hem de beni nek istiyor. Onun için bu adama at etmeli, çünkü elin. den her şev geliri. Benden mefret etti. ğini söyledi. acaba niçin?.. Ben onu ta- ntmayorum ki. işaret odilmiş resimleri; © melerin üstündeki rakamlarla, o kelimelerin neye delâlet, ettiklerini, tabloda ayni rakamla bularak hatırlıyacaksınız. Mister Bravn, Mistres Bravn'ın kocasıdır. Mr. and Mirs Brown are the parents ot the children,