8 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Ocak 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: A, Cemalettin Saracoğlu | Mili zaptedilmişti 7? «.— Kaplan stop, emri cevapsız kalınca bir şimşek çakmış, Türk mermisi vapurun yanına düşmüştü “Leonidas,, kaptan “yolcularına! karşı ne kadar mahcup olacağını ter- ler döküyor, güvert run derinliklerinde ki yordu. “Enosis, arılıp'da vapur”) kaybolmak ist in süvarisi bu dü- şünetlerle möpgül iken karanlıklar dan akset — Kaptan stop!.. emri cevapsız| kalmış ve Yunan vapurunun kuvv li pervanesi muttarit gürültü ile Ka-| radenizin sularını köpürtmekte de vam etmişti ki birdenbire vapurun is- kele tarafından bir şim çakmış, bir top sesi gürlemiş ve tıpkı koca. man bir arının vızıltısı andıran bir sesle mermi havada beyazımtrak bir mahrek çizerek “Enosis, in cak baş omuzluğu tarafına düşmüş- tü. Daha gecenin korkunç karanlık-| ları arasmda “'megafonla,, <— Kaptan stop!.. emri işitilir, işi #ilnez öyeğe firlamış olan yölcolür top alevini ve gürültüsünü işitince; hele vapurun yirmi metre ilerisinde en ve korkunç vızıltısı he. nüz kulaklarda çmlıyan mermiyi gö- rünee biribirine girmişler, deliye dön” müşlerdi. Simdi her ağızdan, göğ ler parçalanırcasma: — Teslim! Teslim!.. yokseliyordu. İşin asıl feci olduğu kadar da tu- haf tarafı biraz evvel gösterişte, çe nebazlıkta biribirleriyle yarışa çıkmiş oldukları zannedilecek kadar atıp tu- tan Yunanlı tayfalar şimdi yoleuları! çiğniyerek, kadınları itip kakarak bordadları sarkıyorlar ve hançereleri- nin bütün etiyle Türkçe, ramca| ve Rusça olarak " — Teslim! kırıyorlardı. “Enosiz,, i durduran harp gemisi» nin bir Türk sefinesinden başka bir şey olamıyacağını herkes anlamış va” purda müthiş bir panik baş göster- niş olan : san” Feryatları Teslim". diye hay kaptan da çılgını dakika evye daki ka çalım olsun diye kendisini ve| ! timde | olsaydr, de ne çarparak farlamış ve mak : Stopl emrini vermişti. sis,, sürat müktesebesi saye- dikten sonra ediyor ve hafi bi buldu yi lanıyordu. hafif, hafif sak. ml TÜRKLER GEMİDE!. Tiz bir düc kum skin sına küçük ka yanaşıyor. Yunan v puru” «kele bordas merdivene birer birer tırmanarak çe- vik ve calâk beş müsellâh Türk bah- riye neferi bir zabitin kumandasında “Enosis,, e tırmanıyorlar. Mehmetciklerin ornuzlarında asr") İh dumn mavzerlerin namluları gemi-| den £; ik ampvullerinin ışık ları altında donuk parıltı. Türk zabiti (*) Yu: güvertesine ayak bazar rettebat hep birden yal hamet dilenmek için ona saldırıyor. lar. Şiindi her kafadan bir ses çıkı. ( 'Enosis,, ovapuruna silâkli! beş neferle çıkıp Yunan vapurunu Türkiye Büyük Millet Meclisi hükü-| meti namma zapteden bu Türk zabi.! t Anadolu hükümetinin bir harp ge misi olan “Batum,, vapurunun süva- risi yüzbaşı İzzet kaplan idi. l A. Cemalettin Saracoğlu mücadele senelerinde Enosis vapuru nasıl | Beyhude sakla İ mal etti? Bu işte acaba âz mı yararlık | bir araş > her ağız bir nidaj istirhamla açr iyor: — Bizi batırmayınız!.. Gözler yaşlıdır. Kadınlardan iki-| si, daha merminin kaldırdığı su sütu- nu ince bir yağmur halinde dalgalar üzerine dökülmeden, hayılmışlardı. İşte şurada, kaskatı kesilmişler, renk leri uçmuş yatıyorlar. Kaptan Leonidas pek acmacak bir halde 'Türk zabitinden veneferle. rinden mümkün olduğu kadar uzak bulunmayı ihtiyata muvafık görmüş olacak ki yolcuların arkasma çekik miş duruyor. Mümkün olsa kadmla- ri kendine siper edecek. İzzet kaptan elinin bir hareketiyle yolcuları, mürettebatı teskin ettikten sonra temkinli ve vakarlı bir eda ile soruyor; — Geminin süvarisi nerede? Leonidas kaptanda şafak Adeta ispazmoza tutulmuş bir sar'a. k gibi ötriyerek, sendeliyerek ilerli yor. Türk zabiti karşısındaki bu kor-| kak ve âciz mahlüka istihfafla, mer-' bametle bakıyor: — Süvari siz misiniz? — Evet, — İsminiz? mu? Gemide telsiz var — İsmim Petro Leonidas. Gemi| de telsiz yoktur. Novorosiskden İs-| tanbula gidiyorum. (Devamı var) i | ruh parlayıvermiş. İşte bu kaza kızca- | öm? HABER — Akşam pöntası a AMG e ra Macera ve aşk romanı EE > Yazan :(vâ-Nü) “Eski zamanın zarif halayıklarını yetiştirmek, Geçen tefrikaların hülâsası: İd Ysrem ağam, esir tasirinin ko. Bağındaki dairelerde dolagıyorlar, Şimdi, hizmeti hayalık 1g kmmla yatak halayıklarma ganhis ven başmda bir taraftan rma mah kisinin arasını Merdi güzel sarı saçlı bir kır, bir tarafa gönderiliyor. — Yüzlnü gördüğün zaman, bu kr- sın niçin hizmet halayığı yapıldığını anlarsın. Sülün gibi bir vücudun sırtma, sır ma gibi ar dökülüyordu. Kızm pro fili de görünmekteydi. Gayet narin çiz gileri vardr. Pembe pembe yanağınm üzerine, heyecanla açılıp kapanan kir. piğinin gölgesi düşüyordu. Nesim ağa: — Bu, hizmet halayığı olacak insan- lardan değil... Şehzadeler bile ona ba- yılır.... » âlye düşündü. Kız, birdenbire arkasını döndü. O zaman ağa meseleyi anladı. Meğer, öteki yanağınm üzerinde müthiş bir yanık İzi varmış... Bir gözüde zeder| lenmiş, bir kaşı da.. Beşir fısıldadı; — Geçen sabah saçlarınm rengini daha parlak bir hale getirmek için, te- nemin ruhu ile oğacaklarmış. 'Tam bu- na bhazırlanmışlar, birdenbire kâsede ğizın derecesini indirdi. — Bu havadisleri nede çabuk al İ dım... Şimdi, bu derece değiştirmek ba- — Demin sön gelmezden evvel, ko- ı— Ne diyorsun ? Kempinski lokantası sahibi yoksa bir casus muydu ? in saklanacak ta- edi: zeki bir adamsın! eğer maiyc- relik o mevcut al Seni yanıma alırdın. 1 mn omuzuna vurdu: Gütemberg ha rair olmadığını anlay; —Çok münbal bir hu a gülü m seni neden memnun et: on şaşkın şaşkın üstadın yüzünel Ne demek istediğinizi anlayama- — Canun ben her şeyi biliyorum... | ! Patron, arkadaşını! senden iyi tatmin etti de seni neden ih-| gönterdin?. Yoksa arkadaşın senden be- cerikli mi davrandı? arlık gösterdim, nel de o benden beceriklidir. İş öyle Meğil Bizim patron firar etti, firar. — Firar mı? — Eve M ti neresi?.. — Lehistan., e Niçin? Yali emleketine kaçtı, il, Gidemez. r kapak. Hudutta a var. gok siki — Onun için bütün gizli yollar açik- tır Güte a hayrci le gözlerini açtı: li ki lokantası ibi yoksa bir casus muydu? Garson dişlerini göstere — Bunu yeni mi anlıyordütüz? — Evet. Evet, ki geç kaldık. haber bu.. — Zannederim. — O belde şimdi bu büyük lokan tayı kim idare ediyor? ek sırıttı: Yeni anıyorum. Bel- gok mühim birl — Aşçı başı. — Benim iş üstünde şakadan hoşlan-| mi belki bilmezsin! Bunu “el mak hatırlı iterir — Emin olunuz ğa #let oldu haysi, , Fakat, para için değil, et ve şerefim İçin bu işten geri m. Bunu dün E€ce de size aça- caktım. — Dün gece benim bir polis oldı mu nereden anlamıştın? — Arkarlaşım sizi Uzaktan Bana gösterdi. tanımış — Demek bütün | mi? Garson başını önüne iğdi; Bir çete halinde, — Evet sessizce çalışıyorlar. i komiserinin ili uşuna ne der — Bizim taha: dür ortadan kay — Havalar soğuk olmasay ya ihtiyacı varı — Anlayamadım! Ne sun? Garson bütün bildik) kara vermi; ar demek istiyor- n şarap de- pon da geniş ve içi su d vardır, İşte Her kom bu mahzende üç gündür yıkanıp duru. yor. Gütenberg mütemadiyen Yerinden zıplayıp kalkıyordu, Bu hadisenin böyle nağü Yâzife almak üzere uğramıştım. Henı her yeri bir kere dolaştım, hem dö ne var, ne yok öğrendim, Bu sırada kız Küşülaşınm elini öp- tü; kendini öteki dairenin kalfasına irkin doğsaydım da me- şekkalli hayata esir getirildiğim yani kendimi bildiğim gündenberi alışsay - geliyor. İyiye, raha- ta, hizmete alışt ıktan sonra sefalet meşekkat ne ağır, ne giç!.. Aman ya-| rabbi!... Hayret kalfa; — Cam silen kızlar senin gelmeni bekliyorlar, haydi bakalım.. - diye zor- ladı, - Hem seni birdenbire tahta silen. lere verecek değilim. Cam silmek, toz! almak hafif işlerdir. Onlardan başlıya| caksım.. Söklik dikmelere, örgü örme - lere, kumaş dokumalara başiryacakam. | Eğer bunları beceremezsen daha ağır işlere koşulursun.. Aşağımm da türlü türlü hizmetleri var. Korkma. Kız, hüngür hüngür ağlıyordü. İki kardeş haremağası, çifte merdivenle - rin öteki tarafndan geçip yukarıya çıktılar, Burada tıs yoktu. Yalnız ko- ridordaki nöbetçi kalfa, asahiyetle çır- pmryorduş | — Ağlamak sesi işitilecek... Kızla! rm neşesi kaçacak, yüzleri aararacak... Sinirlenecekler.. Yarmki sergide belki fena tesir bırakırlar. Kapatm su ka: Pıyı da hıçkırmalar işitilmesin... Bu emir yerine getirilmezden evvel, i Yazan: Iskender F, Sertelii bir şekil almış olduğunu aklından bile| geçirmemişti. — O halde hemen gidip arkadaşlirı) banyodan kurtaralım. Şimdiye kadâr| ne mutlu! ülüşte polis ha- nezle olma: — Sizin asıl ara dı. değil mi? — Evet, Türk dansözü Şemrayı arı yorduk. — O da Iokantamızım misa Ayrı mahzende on gi duruyor zavallı kızcağız. — Demek ki Semra da Kempinski zindanında yatıyor, öyle mi? Gütenberg hayretinden ner. çük dilini yutacaktı.. Garson çok ciddi ve samimi devranı- yordu. Gütenberg mun en birini ça-| al, Kempins- Gütenberg ikten sonra kendi Bu gece bu menhuş lokantayı rü- yamda gördüm.. Hayırdır inşallah, Ba- şımızda yine bir fclâket dolaşıyor gali- İ Gndüremezsin natil ba!, (Devamı var) şimdiki devrin Holivut Yıldızlarını yetiştirmekte pek o kadar farklı bir şey değildi ! iki haremağası, içeriye girdiler. Gi di; bambaşka bir hava içinde bul! yorlar, Aşağının o boğucu muhi: kurtuldular... Sanki yirminci asrın ys den ocaklarından, fabrika atölyele den kurtulup lüks salonlara girmi; di, Fark, o kadar barizdi. Bahusus, rada daha bariz: Çünkü, insanlar sındaki fark, yirminci asırdaki gibi timai olarak tebarüz etmiyordu; olarak belirylordu: Güzellik ve çir lik bunda en büytk âmüldi! a Bir odadan bir saz sesi br İ du! Artık bu konağın &detlerini nen Nesim: $ — Anladım! - dedi. . Burada kızlara saz dersi veriyorlar. — Saz dersi güzellere değil, Klara verilir.. Onlarm da yeri başk dır.. Oyuncu kızlarnkiyle yan Şimdi geçtiğimiz daire, güzelliği çarpan kızlara âittir. Onlara, erkeği" lerle düşüp kalkma dersi veriliyor, Şöyle bir siper aldılar, — Bak! Kapı aralığmdan içrsini * Padişahlara, şehzadelere lâyık cede güzel tefriş edilmiş bir odaydı rası... Bir tarafımda demin işitilen saz çalıyordu. Diğer da bir işret tepsisi kurulmuştu. nm en şık tuvaletiyle giyinmiş bir bunun başmda yapayainız Elinde dolu bir kadeh tutuyordu. Bu odada da, - tıpkı aşağıki od da olduğu gibi - rejisör mesi kadmlar ve hâremağaları vardı. Bunların biri dedi ki: — Otsumdr, Minnie sun kadehi! zarif bir şekilde gülümse.. Dişlerini göster, gözle, de süz.. Haydi be” ım, baştan aslanım!... İşte farzet şu köşede duran yastık bir vezi yahut seni salınaılan zengin bir dır. Onunla baş başa kaldınız, bi raftan da saz çalıyor.. İçki tepsisi $ di... Ona bu kadar ehemmiyetli bir man zarimda güzel bir tebesslimle İemezsen, gönlünü . çelemezsin, . Seninle biri nra gözden dÜ , Bu sana öğret tiklerimiz yal atılman için değildir. Kendi istikbalin içindir.. Haydi b kalbm.. Kadeh (o gülümsiyerek a Sonra; başını zarif bir şekilde krv rak ayağı kalk, paşanm kucağıma ©! tur, yanağını ona uzat, çapkın çap! gül. Olmadı, olmadı. Baştan. Pek kil, pek y kı Ah, ah, ah. Muamele, aşağık ha nazikti. Bu cariyey zm” diye hitap ediyorlardı. Aşa olduğu gibi burada kamçı ve ti yoktu. Fakat, nazenin bir cariyenin * tiştirilmesi de az meşekkatli iş değil Iı yirminci asır Hol kvatyıldısl gibi, ipe bayli terliyorlar, & yorlardı doğ (Devamı var) HABER AKSAM POSTASI IDARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Posta Kutusu : Istanbul 214 Tetgraf adresi; istanbul MADER Yaz, işleri telofonu - SARTE Idare ve ilân #0 ABONE ŞARTLARI ri Ecnebi 2700 Kr, 1350 ürkiye 1400 Kr. 70 200 s0 Senetik 6 avlık 3 aylik v ayi 400 300 Sahıbie Neşriyat Müdürü: Masan Rasim US$ Basıldığı yer (VAKIT) matbaası

Bu sayıdan diğer sayfalar: