Kıskançlık yüzünden... Rümiz, Kimileyi sevmeğe başladığın- dânberi, hayat merdivenlerinden Kade- Me kademe aşağılara düştü. Eskiden arkadaşlarının gıpta ettiği istikbali par» lâk bir banka memuru iken, bugün, bakkalın kasabın veresiyesiyle geşini-| Yor, Kâmile kıskanç mıydı kıskançtı mü- barek? Bu huyu yüzünden Ramizi, s- Tayla bir sürü işten çıkmağa mecbur bıraktı. Diyordu ki: — Bu iş nafile.. Senin bütün zamanı- B: alıyor. Bana hasredecek hiç vaktin kaldığı yok!.. Hem sonra, terfilerde bu İşte pek yavaş!. Bu patronlar, Senin İstidadnı anlamak kabiliyetinde deği. Seni çürütüyerlar! Sefaletleri esnasında da sevişiyorlar- dı. Fakat, kadının nasihatları, birdenbi- “8gekil değiştiriyordu: e Müdemki senin paran yok ve baş- kalarmın vâr, öyleyse niçin istifade et- emeli? Bir takım ahlâk kaideleri Saçina şeylerdir. Sırf zenginlerin ma- mevi bekçiliğini yapmağa yararlar.. Bun- lâra aldırmamalı, zuhur eden fırsatlir- dan istifade etmelidir. Ramiz, önceleri, son derece isyan et- Üİ. Zira, namuskâr tabiatlı bir insandı. Pukat, yavaş yavaş telkin altında kakiı. pe zayıf ahlikleydı. Kâmile diyordu — Kararını vermezsen, galiba, yakın- â sokaklarda köşe başlarına oturarak âvuç açmamız lâzım gelecek. Haydi Yahu.. Cesaret! Nihayet, bu sözler, delikanlının dima- Bında yeretti, zaten her yerden kredi! ilmiş, açlık, bütün dehşetile korkunç Sehresini göstermişti. ».- Hakkı var Kâmiles 21, - diye dü- Sündü, - Bu vaziyette yezüne çıkar yol, Semiyetin nizamlarını o tanrmamaktır! demki o bana bakmıyor, ben de gös ona!,, Kâmile şu tavsiyelerde bulunuyordu: — Yaz mevsiminde zenginler sayfiye- Ye gittikleri için, ekserisinin evleri boş Ve bekçisiz kalır. Bunları kolla.. Işıkla- Mh yanıp yanmamasından vaziyeti an- m. Kılık kıyafetin de serseri; trlatmadığı için senden şüpphelenmek enin aklından geçmez. Bu tavsiyeleri harfi harfine tutan ataşı taraflarında pancurla- te kapalı kılan i Bözüne kestirdi. Kapıyı çalar gibi İt. Oradan geçen bir ihtiyar: — Beyhude zahmet ediyorsun Ooğ- um. Bayan Me Yok Eğer tereddlit etseydi, belki de kara- tmdan vazgeçerdi. İki lira borç para *le geğirerek, dükkünlardan birine gir- bazı çilingirlik alit ve edevatı alde.! ra başka dükkündan da bir çift aba aldı; Gece yarısına doğru evinden! Sikarak Nişantaşma yürüdü. Sokak ba- mL gözetlemek için Kâmile de onun- hu ber gelmek isteliyse de, Ramiz, ,; teklifi siddetle reddetti, Kadın da aş aba niçin birlikte gitmek istemtdi?. e #ekasından, uzun uzadıya düşln- Bâmiz — ! Bütün tehlikelere bile yal; Za nız başıma göğüs germek (İstiyorum. Sen'beni burada beklel » demişti. Kad, bir asabiyet humması İçinde erkeğin geri dönmesini bekledi. Üç sa! | atte bu iş olur biter sanarak Ona göre! gözüne kestirmesine fağmen bir saat geçer geçmez artık tahammül edemez oldu. — Ne yapıyor? Başına ne geldi? Ramiz, eve tahminlerinde geç dön- medi. Fakat, aşağıda ayak sesi işiten Kâmile, bir esırdanbeti beklediğine kail oldu. Genç adam, içeri girer girmez, soluk bir benizle: — Zor kurtuldum! « diye rahat bir nefes aldı. Ev sahibi evde değil mi miş meğer?. Bugün öğleden sonra Suadiye- den dönmüş olacak. Kapıyı açtım, yatak odasına girdim. Bir dene göreyim? Ka- dın yatağında uyuyor. Bereket” versin! ki, derin bir uykudayısış da uyanmadı.) | Küçük çantası komedinin üstünde yan| açık Gurüyordu. İçinden elli liza aşır») drm.. İşte.. Sonra, ayaklarımın ucuna basaraktan sıvıştım.. Allahtan ki uyan" mak! l — Ağır uykulu olduğu için şükrede- lim! - diyen Kâmilenin kalbinde - gizli bir şüphe uyanmıştı; soruvcrdi: — Nağridı? Genç miydi bu hanım, — Vallahi pek dikkat etmedim! Ertesi günler bu hırsızlık, meselesin- den bahsedilmedi. Ramizle Kâmile bu işi unutmak ister gibiydiler. Delikank, bir garajda otomobil temizleme işi bu- Jup şimdilik muyakaten kapulandı. Artık Allah ne verdiyse yiyeceğini çi-| karıyordu. Akşam Üstü temizpâk giyi-| nerek karı koca germeğe çıkryorlardı. O ana kadar iyi giden işleri, birdenbire, | yine sarpa sarıyordu. Zira, yolda gider-| lerken, Ramiz, Kâmileye, önlerinde gi-| den bir kadını gösterdi — Görtiyor musun şunu? İşte evini soyduğum sırada yatakta uyuyar kadın. Kâmilenin gözleri kıskançlıkla açıldı: Ne güzel kadın.. Hem de pek genç. — Ya.. Tanıdın demek.. Halbuki ha- i geceleyin karanlıkta görmüştüm..! diye ses boğazında tıkandı i Mütemadiyen bakıyordu; Evet, pek güzel, pek zarif, pek mükemmel kadın. — Ha. Şimdi anlıyorum hırsızlı ğın niçin o kadar uzadığını!.. Sizin gi- bi heriflere itimat eden benimi gibi ava- nak kadının encamı böyledi: işte. Ah aptal ben ah.. Ah aptal ben! Büyük bir asabi buhran geçiriyordu. Bu kıskançlık nöbetlerini Ramiz öteden beri bildiği için endişeye düşmeğe baş- Tad. — Canım bırak bu sözleri| - diye yal- varmağa başladı. - Delirdin mi sen.. Bu kadın beni se yapsm?.. Hem zengin, hem genç. hem güzel.. Sonra düşün kil onun evine girmeğe beni kışkırtan da sensin! Hiçbir sö? Kâmileyi teskin edemi- yordu. Hayalâtı harlanmış, onu kıskanç- Hk slevleri içinde cayır cayır yakıyor- du! — Ah açık göz! Bu güzel kadma rasladın, onun evine gitmek için bu hırsızlık meselesini bahane yaptın! Öy-| eya: Başka türlü bütün bir gece ser- — a best kalmana imkân Ton Ton amca avcu İ daktan boşanırcamna (yağmur yağıyor. 1236 yılının sekiz ikincikânun gü- nü, 700 sene evvel bugün, İspanya kor- kunç bir fırtna ie çalkanıyordu. Her yeri su basmış ve gökten durmadan bar-, du. Tarihi bilindiği gündenberi, daima kan akan İspanyada bu yağmutlar belki İ akacak kanları uzaklara götürmek İçin yağıyordu. Evet, öyle id. Müthiş kan akacak- &. 700 sene evvel bugünün akşamında yağmur hâli dinmeden yağıyor ve ka- ranlıkta yağmura bakmadan bir takım hayaletler ilerliyordu. Bunlar İbni Hud ve askerleri idi, Büyük sura doğru yak- laşıyorlardı. Uykuya dalan nöbetçiler, ilk hücumda yerlere serildikten sonra ilerlendi ve mukavemet etmek istiyen- lerin ayni âkibete uğradıkları görüldü.| Şehir teslim olmuştu. .» : S Kral Ferdinand bu baberi aldığı va- kit yemek yiyordu... Hemen fırladı. Ya- nma otuz kadar pefer alarak atına bindi ve Kurtuba'ya yollandı. Verdiği emir şudur: — Her taraftan bütün asker peşime gelsin... İbni Hud, Ferdinand'ın bu suretle hareketini haber alır almaz biran ne ya- pacağını düşündü. Kendisine söylendi- ğine göre Ferdinand mühim bir kuvvet- le geliyordu. Bu esnada Valarsya hâki mi Cemilden bir mektup ald. Cemil mektubunda : “Aragon Krak büyük bir kuvvetle şehre yaklaştı, Bana yardıma gelir ve İ beni kurtarır isen bütün #sömaliki sana > mıydı? Önce den hırsızlığa razı olmamıştın, sonra“ dan da devam etmedin, Sade, bu, işin ne olduğunu isbat için kâfidir. Sonra bu zengin kadın Sana elli lira verdi. Sen de sadaka gibi bana devrettin! Ah ben ahmak karı! Nasil da yuttum bunut.. Nasıl da yuttum. Sözde hursızlık etmiş bey! Ramiz yalvarıyordu: — Sus, Allah rızası için sus! İşite- tekler! Çünkü hırsızlık © gazetelere de yazıldı... Kâmile artık kendini tutamadı: — Şikâyette bulunmasının sebebi be- nim dikkatimin €elbedilmemesi içindi şüphesiz.. öyleya, hem belki komşular- dan biri, bir erkeğin o saatte kapısından girip çıktığını görmüştür.. Ah kadınlar, kadınlar! Ben bilmez miyim onların hi- İelerini!,, Sen sen ha?. Böyle güzel genç bir kadının odasına girersin ha?.. Dur, cezanı bulacaksın! Ve tam polis karakolunun önüne gel- dikleri zaman bağırmağa basladı: — İşte, hırsız buradadır! Onu söyan budur! Nöbetçi polis, bunu adi bir karıkoca terk ve teslim edeceğim,, diyordu. Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brown Cöolline, Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas — 65— Son temizleme bareketi için Allen-| binin plânı, ordumuzun sağ cenabı 0s-| tüünde çarketmesini tasarlamıştı. Sol; cenah yolunu ileriye doğru iterken sağ cenah yerinde duracak sonra memleks- tin içine doğru dönerek Türkleri Ya- budiye dağlarma çivileyecekti, Bu iş süvariye düşen bir vazile id. Piyade lâzrm olan deliği açmış, çöl atlı! kolları delikten içeriye dalmış ve şima-| İ Te doğru yürümüştü, Çocukların dört nala ilerlediklerini görünce onlarla bir-| Wikte gidebilmesini o kadar istedim ki, fakat harekâtı havadan takip etmek için emir almıştım, Hog Hampşayr sevdiği telsiz telgraf makinelerinden birisini, bir katır #ırtına yükleyeğek süverilerle birlikte gitti. Be- nim üçmak suretile kendisini tek başına brrakacağımı öğrenince bu vazifeyi is- temişti. Ondan ayrıkrken Allaha ısmar'adık Hampşayr) Ta- yardım ederse seni Şamda görü- Dedim. Güldü: — Yüzbaşım - dedi - Siz hiç merak etmeyin, ben talili bir adamım. Bu sefer yanılıyordu. Sırası gelince , hatta esir al- ni kısmadıla Arkadan gelmekte olan piyade, bu kavgas: sanacak, ouz sikip geçecekti şüphesiz. Lâkin Ramizin şaşkınlıkla kıçmağa başlaması işi bozdu. Köşe başmı bile sapmasına imkön kalmadan omuzunda kuvvetli bir pençe hissetti. Şimdi, kodesteğir ve şöyle dü- şünüyor: — Yine kabahat bende! O evin sahi- besi hakkında izahat almalar hırsızlığa kalkmamalıydım.. Kâmileciğin kıskanç- kk bam teline bastım! Nakleden : (Hatice Süreyya). Yazan: Niyazi Anmet 700 sene evvel bugün Ibni Hut Kurtuba'yı kanlı bir muhasaradan sonra zaptelti Kumandan Don Alvaro eli bağlı iki bin Arap esirini koyun koğazlar gibi öldürtmüştü İbni Hud, zapt ettiği Kurtuba hâlkı- nın islâm olduğunu, Ferdinand'ın bu- rayı kolayca zaptedemiyeceğini dü» şündü ve Cemile yardıma karar vererek Valansyaya hareket etti. Buraya deniz yolu ile gidecekti. İlk uğradığı limanda Elmerye Emiri Abdurrahman, İbn Hudi davet ederek, şerefine büyük bir ziyafet Bu ziyafet cesur kumandanın hayatına mal oldu. Kendisine İbn Hud denen Mehmet bini Yusuf, ziyafette fazla yemek yemiş- ti, Biraz sonra hamama girmiş ve örü- dan ölüsü çıkarılmıştı. « 5 4 İbni Hud İspanya tarihinde mühim rol oynıyan kumandalardandır. Müvah- hidin devletinin zaafa uğradığı sıralarda bu Valansyayı zaptederek Abbas hali- fesi Müstansır namma hutbe okunmuş ve biribiri arkasından İşbiliye, Valans- ya, Kurtuba ve diğer yerleri alarak Emi rül Müslimin unvanmı almıştı. Bazı tarihler İbni Hudu Kurtuba'yı aldığı vakit çok kan akıtmakla itham $8- mektedirler. Fakat o, İspanyolların yap- tıklarma mukabele edememişti bile... İşte küçük bir misal: Aragon krakı Kurtuba civarında iki bin esir almış ilerlerken İbni Hud kar» şısına çıkmıştı. İspanyol askerleri ku- mandanı Don Alvaro bunu görür gör“ mez eli bağl esirlerin hepsini koyun bö Kazlar gibi öldürtmüş, idam edilenlerin bağrışları yaklaşmakta olan Arap ördü sundan bile duyulmuştu. Fakat İbni Hud'un askerleri, yetiş» dikleri vakit İspanyol askerleri çoktan kaçmışlardı. Etraf boğüzlanmış âsker - Jerle doluydu. verdi. g Öhlisalib mühatebeleri Dilimize çeviren: A. E, İ p t c leri toplayabilirdi. Süvari ne kadar ile ti giderse, o kadar iyi olacaktı. Atlıla rmiz Samaryaya ilerleyecek, sonra Sa ğa çarkederek Türklerin muhtemel bik tün ricat yollarını kesecekti. Bunü yaptılar, hem de nasıl! Sabahm saat dokuzunda çöl atl: kolları, açık ara- riye çıkmış şimali şarkiye doğru ilerli- yordu. Bunlar Camaryanın bir başından öteki ucuna, sanki kabararak yatakların» dan taşmış bir ırmak gibi akıyordu. Akı- yordu tam da yerinde kullanılmış bir sözdür. Bunlar taşmış bir ırmak gibi Sımarya topraklarında aktılar. Bu ha- kiki bir tufandı, , Allenbinin iptidat harekât plânları daha şimdiden muvaffakiyeti temin çö mişti; gimdi ise bu muvaffakiyeti büş- bütün yükseltmek için fırsat çıktığımı gördü. Türkler muvasala ve muhabere yoks Yuğu dolayısile ümitsiz bir surette şa şirmışlardr. Liman Fon Sandres olup biteni ancak tayyare vasıtasile öğrene- bilirdi; buna ise biz meydan vermedik. Gin doğmadan evvel ben Sanarada ki tayyare meydanmda bekliyerdum. Ben pilot Elton ile birlikte bir Bristol tayyaresine binecektim. Vazifemiz ta- rasmut ve irtibat yapmaktı; imkân olan yerlerde de bomba atacaktık. Avustaralyalıların harekâta iştirak et mekte olan on sekiz tane SR - 50 tayya- resine ise büsbütün başka vazife veril- işti, Burlarm vazifesi Jenin de Türk tay» yare meydanının tepesine dikilmek ve m değil tayyare, küş bile eürü (Devamı var) HABER'in Güzellik Do*toru Kuponu: