$ İkincikânun — 1937 Amerikada kraliç İuryası var! Çıplaklar kraliçesinin giyeceği elbise mesele çıkardı rktan yazılıyor” i Amerikada muhtelif şenlikler teneke çekilmekte olan kraliçe- ki ii bu sene galiba kırlarda- sila rın bile (o sayısmı geçe- Gazetelerin birinci sayfalarında bir eri ve isimleri basılsım diye — soğan yahutda birkü” 2 Maruldan yapılmış © gelici geçici mara bir iki saat için çıkıp otur. k istiyen güzel kızlar o kadar çok : bunların hepsini | tatmin edebil. si için bin bir türlü kraliçelik Ley lâzım geliyor. Zaten A- di, pda rekabet hissi çok keskin- : Bir yerde bir şey yapıldı mı; Hiç iie iş için bir yarıştır başlar. : mse komşusundan geri kalmak vag” Eskiden iki kraliçe teb” Ege kendi gibi insan olan r buyruk salan © gerçek” ka çeri öteki de peri masal- Sind i dinlediğimiz hayali şeyler. Dim be Amerikalı kız için bir Köni raliçe olmak imkânı vardır. çe seçmek ödeti o kadar ya- ki; Hiç bir cemaat bunu kpadan olmuyor. Hattâ geçen” Yine: Sıplaklar cemaatı da kendile- > iğ iz kraliçe seçmeğe kal i — bir meraktır al di. Çünkü elbis ler Giri buriye e giymek mec- si, Şetindedir. “Bir soğan kraliçe- “gülü marul kraliçesi,, hattâ bir meseley 2 , Kraliçesi,, için elbise kendisin 05 bir gey değildir. Fakat topl saygılarımı o sunmak için liçesi pe teb'alarma, bir çıplak kra- bilirp, Si sahane © elbise ile çıka Çıplaklığı hiç de muvafık görmü yen ve bunun hükümet ei mesini istiyenler pek çoktur. ire Kalifomiyanm San Diyego e geçenlerde açılan Arsrulusal “” sergisinde “çıplaklar kraliçe - Kül! aşma giyen Mis Florans elbi, tt hiç kimseye aldırış etmedi ve se meselesini çok büyük bir ko- hallediverdi. Bu kraliçe a Havva anamızm kostumiyle, — yalak olarak. vücudunu hayret yranlıkla bakan gözlere arzetti. | asim esnasmda giymiş olduğu dü. © şey, çok tatlı bir tebessüm ski Ancak resimde de görüleceği elinde kraliçelik alâ- peti olmak üzere gayet şık bir buket daşında da papatyadan yapılmış bir| tac taşıyordu. Kraliçenin yanımda hazinedar olarak Lüsil ve Bobet adlı iki kız kardeş vardı ki, bunlar da doğdukları gün, dünyaya gelmiş oldukları kostümleri giymişlerdi. HABER — Akştm postası Kraliçe Florans esasen çıplaklar Şi cemiyetinin en ateşli taraftarıdır. Bu sarışın güzel, iki ay evvel çıplaklık propagandası yapmak üzere Kali - forniyadan Şikagoya, oradan da Nev yorka tayyare ile gitmiş ve her üğra- © dığı şehirde £ tayyareden çırıl çıp- lak çıkarak (o ineceği yollanmıştı. Gaye uğrunda bu kadar çalışan birisini, çıplaklar cemiyeti kendilerine kraliçe seçmekten başka ne yapabilirlerdi.? Kraliçe olmak için belli başlı va - sıflardan birisi de gülümsemesini bil. mektir. . *» * Arizona vilâyetinin Tuzlu urmak vadisinde “marul kraliçe,, liğine se” çilen matmazel Jaki Templetona bu» kınız. Hani elinde kocaman gümüş bir kupa ( tutan kız yok mu? işte tâ kendisi... Doktorlar hastalara daha fazla (sebze ve bol bol yeşil salata yemelerini mütemadiyen tav- siye etmektedirler. Eğer sıhhat için doğru yol bu ise ve eğer kraliçe Jaki nin almakta olduğu gıdaların büyük bir kısmı, temsil ettiği hususi sebze ise, sağlam ve sıhhatte olmak için marul yemekten başka çare kalmadı demektir. o Sırtındaki mayosu, ba “ sındaki tacı bile marul yaprakların» dan olan kraliçe Jaki'nin ömründe! birgün bile hastalık çekmediğini gü - zel vücudundan, tatlı gülümsemesin” den anlıyabilirsiniz.. 0». Bu sene Teksas vilâyefinin Sebas- Gan şehrinde “soğan kraliçe,, liğine ” Solda marul, sağda peynir Kraliçeleri Teksas'ın Raymondril şehrinde soğan kraliçeliğine seçilen Mis Rubi Jak- sow'un sallanat tahfı bir yeğin soğandı, Maiyet kalman yeşi soğan sapından yapılmış eteklik ve kuru soğündan yapılmış gerdanlıklarla dansetliler.. otele öylece £ Merasimde ne giyileceği meselesini İ çıplaklar kraliçesi matmasi Florans Kübiti kolayca hallediverdi. Sadece güzel bir tebessüm ve bir bulet yaba- ni çiçek bütün elbisesiydi. Sağındaki Taz kardeşi Lasil, solundaki kız kar- deşi Bobett de onun hazıelarlığın yaptılar. Mis Rubi Jakson seçildi. Fakat şen- lik esnasında onu kimse kendi adiyle çağırmadı hep kraliçe sekizinci Noino dediler. Çünkü Raymondvilde ya “ pılmakta olun soğan karnavallarınm sekizincisine kraliçe seçilmiş bulunu- yordu. İngilizce soğana onion der- ler; Bunu ters tarafından okursanız kraliçeye takılan ad meydana çıkar. Kraliçe sekizinci Noino'nun maiyetin | deki kızlar, hep soğan (yetiştiren çiftçilerin kızlarıdır Fakat Teksas bostanlarınm biri ” cik meşhur mahsulü soğan değildir ki. Bu sene vilâyetin Birleşmiş A- merika Cumhuriyetler arasına gir - mesinin yüzüncü yıldönümü olduğu için birçok şenlikler tertip edildi ve bu meyanda yıldönümünün şerefine olmak üzere bir de “umum sebzeler kraliçesi,, 8: e Çok sevimli bir kız olan Jon Mak Manus da bütün umum sebzeler kra” biçesidir. Peynirin ihtişamla hiç bir alâkası olmadığı sanılabilir ancak Amerika» nın Viskonsin vilâyeti yapmakta ol- duğu peynirlerle | pek iftihar etti”) ği için ona da lâzım gelen şeref ve itibarı vermemek olur mu hiç? Böy- lece gı ay Viskonsin üniversite - sinden güzel Mis Vilah Somerfeld'in başma peynir hükümdarlığı tacı giy” dirildi. Her yıl, © baharda Viskonsin Menominee ve Mişikan vilâyetleri - nin ırmaklarında bir balık dökümü olur. o Üç mntakanın ahalisi balık dökümü geldi mi büyük bir şenlik Geceleyin IstanbDul Beyoğluna giden tramvayda âlem - Baişış mı, haraç mı? - Uyumak yasak !Liste ve ecel terleri. Beyazıttan karşı tarafa giden son tramvaydayım. Arabada benden başka melon şapkalı başlı bir yolcudan başka kimsecikler yok; biletçi tam karşımız- da sırtını kapıys vermiş uyuklamamak için arasıra kafasını saliryor. Caddede tektük kadmlı, erkekli| gruplar dolaşıyor. Tramvay Çarşıkapı da durduğu zaman başta, elinde bir ke- mençe bulunan hırpani kılıklı bir sdam la beraber üç kişi daha bindiler. Ke- mönçeli sdamın, kanapeye yaslanma- sile “İstanbul sokakları hem geniştir hem dardır!,, şarkısına başlaması bir oldu. Biletçi ve diğer yolcular böyle şeylere alışık olacaklar ki hiç aldırış etmediler. Hatta önümde oluran zat ufak tertipten refakate bile başladı. Tramvayda başlayan bu samimi ha- va Türbede binen bir zabıtai belediye memurunun ve Sultanahmette kafileye katılan curalı bir adamm iştirakile de bozulmadı. Biletçi le beraber sekiz kişi tutan grubumuzdan şarkı ısmar- lamalar, karşıdan karşıya tesis edilen ahbaplıklar o derece ilerledi ki, en arkadaki tek sırada oturan genç bir yolcu cebinden çıkardığı cıfara pake- tini, başta zabrta memuru olmak üze- re hepimizin önünde dolaştırdı. Bir: — “Teşekklir ederim?,, i bastırıp cr garayı aldıktan sonra Söyle, göz ucile etrafıma baktım, herkes, kanapelerde ne kadar uzanmak mümkünse o kadar uzanmış, derin mefeslerle cıgarasmı çekiyordu. Ben de kibriti çakarak bu harekete iştirak ettim. Bu vaziyet Fminönünde, ucu, cebi- nin kenarından görünen, rakı şişesini hiç çekinmeden çıkararak ikide birde kafasına diken yaşlıca bir adamın Ü- tihakile ve ahenk kesilmeden 'Paksime Kadar devam etti, Orada indiğim için gerisini bilmiyorum! Galatasaraya doğru inen yol, bom- boş. Yalnız kaldırımlarda tektük in sana yiyecekmiş gibi bakan kadınlar. İa, yüzleri pudralı ve dudakları kar- menli aynı cinsten başka mahlüklar gö- ze çarpıyor. İleride birbirlerine dayana- rak ayakta durmağa çalışan iki sarhoş ikide birde kaldırıma oturarak dinleni- yor ve arasıra içinde güzel kadınlar bulunan hususi otomobiller - belediye» nin yasağına rağmen - korna çalarak yıldırım gibi geçiyorlar. Sabahçı pas- tahanelerde mevcut bir iki müşteri el- lerile suratlarmnı kapamış uyukluyor. Yol üzerindeki barlardan birisinin kapısından bakayım dedim ve daha ne olduğumu anlamağa vekit kalmadan sırtımdaki pardesöyle şapkam alınmış» tı bile.. Eh, bu vaziyette adamla kavga edip eşyalarımı geri alamazdım ya... Tam salona girecekken, baktım, bi- zim pardesö ile şapkayı alan adam önüme dikilip yerden bir temenna çak- t. — Ne var? — Bahşiş pasam! yaparlar ve bedavadan bol bol balık toplarlar. Böyle (o zamanlarda, bu küçük balıkları tutmak için hiç bir Vi ve marifete lüzum yoktur; Kap, ka ” çak evde ne varsa alıp ırmağa götür» mek ve suya daldırıp çikarmak kâ- fidir. Menominee şehri bu mübarek balıklarm şerefine tertip ettiği şenlik te bir de kraliçe seçmek lüzumunu görmüş ve toplanan reyle Mis Don- na Detemple balık O Festivalmın hü- kümdarlığına seçilmiştir. Yalnız kız” cağızın boynuna balıktan gerdanlık basma'da gene balıktan bir tac giydir! mek münasip olmadığından parlak| sardalye kutularının tenekelerinden! yapılan bir tac kullanılmıştır. Bu bi.l raz tuhaf olmakla beraber, teheke tac! kıza yakışmış: güzele ne yakışmaz kil H.E A — Yahu! Benim bildiğim, sonradan verilir! — Burada peşindir pasam! Çarnaçar, bahşişten ziyade haraca benziyen bu parıyı verip İçeri daldım. Cıgara dumanmdan müteşekkil ke- sif bir sis tabakası ortalığı kaplamış. İki ayrı masada ön beş kadar - ekse- risi genç - kadın oturuyor. Etraftaki masalarda çoğu heniz yir- mi yaşını doldurmadığı belli olan genç delikanlılar var, Fakat sayıları kadm- lardan çok az.. Çoğunun yakasında Üniversitenin muhtelif fakültelerine ait rozetler var. Boş masalardan birine oturmamla beraber yanı başımda uzun boylu bir garsonun peydahlanması bir oldu: — Ne içeceksiniz? — Bir liste ver de bakalım! Doğrusu listeyi görünce bende haşa fm yağı kesildi. İçinden en ucuzunu, yani bir buçuk Jiralığını seçip getir- mesini söyledim. Bizim, aslmda 32,50 kuruşluk bira şişesi masaya gelir gel mez yanımdaki iskelede, elbisesi pis- likten sencabileşmiş beyazlı bir kadın peydahlandı. — Bana bir şey ismarlasana şeke rim! —'. İkinci bir teklife meydan kalmadan yanımızâ favurili bir genç geldi, göğü- nün ucile beni tepemden tırnağıma ka- dar şöyle bir süzdükten sonra, gönül tü masa arkadaşımın önünde iğildi. — Haydi dansedelim? Genç kadm başmı öbür tarafa çevi- irken elile beni göstererek mırıldan- dı: — Baya angajeyim! Ve bumu söyle dikten sonra ayağa kalkarak koluma yapıştı. Bu mecburi kavalyeliği güğ belâ sonn erdirebildim. Kadm bozuk bir yabancı şiyvesile: — Bana “ne ısmarlayacakam? dan başka bir kelime bilmiyor olacak ki dans müddetince belki yirmi defa bu- nu tekrarladi ve ben her seferinde $0- ğuk terler dökerek bu teklifi atlattımı Saat iki buçuğa yaklaşıyor, kemanct ara sıra coşup “klâsik!,, parçalar çal- mağa başlayınca, hemen yerlerinden fırlayan genç kavalyeler bozularak ge- ri dönüyorlar. Bazan uzun boylu bir kadın eline mukavvadan dikilmiş bir megafon alarak berbat bir sesle avazı» nm çıktığı kadar bağırarak şarkılar söyliyor. Birkaç metre ötede, kaknem bir kâr dmın önünde duran iki delikanlı dans edebilmek için birbirlerile hırlaşıyor. Saat tem iki buçukta, paydos olduk Bahşişi peşin verilen pardesümü ala» rak sokağa çıktım. İki saat evvel önün- den geçtiğim zaman boş olan pastaha- neler şimdi ağzına kadar dolu, Bula bildiğim bir iskemleye çöktüm, yanım- daki masada uyuyan bir müşteriyi garson dürterek kaldırıyor. — Burada uyumak yasaktır! Müşteri hiddetleniyor: — Uyuduğumu ne biliyorsun? Ben düşünüyorum. Deride, bağıra bağıra konuşan ve içlerinde oldukça maruf şahsiyetler bü- lunan genç, ihtiyar on, on iki kişilik bir grupta hararetle bir kadından bahsediliyor. Beş on dakika sonra içeriye sırtında deve tüyünden yapılmış bir palto bu- Yunan 35 yaşlarında sık bir adamla cok genç bir kadın girdi, bunlar da ile- rideki kafileye iltihak ettiler. Kom şulan şeylerden, bu adamın hayli meş hur bir kadım dellâlı olduğu anlaşil” yor . Suat bes buçuğa doğru sokağa çık” tım, ortalık daha simsiyah, İstüklül cadddesi boydan boya devrilmiş göp tenekeleri, kedi ve köpeklerle dolu: Yollarda şarkı söyliyerek giden bir iki çiftten başka kimseler yok. N. Ye bahşiş