Yaralar patlıyarak, çi (o et halini e Pakat Sternman burları görme- “ çarpmasından artık kendini kârarmağa başlayınca müt- İk Yerine” dondurucu bir 80- Söktü, Binbaşı yarı (o canlandı. biribirine çarpa oçarpa ayağa Son bir fevkalbeşer gayretle lı ize atarak Türk hatlarının birleştiği yeri © yüzerek geçti. KW topraklarında karaya çıktı yrd. ... dam! İL NÖY plinmm en büyük teblikesi elerinin asıl taarruz İstika. ii keşfetmelerinde idi. <et İngiliz tayyare kıtalarınm buna mani oldular. Bunlar öç |, tstile canlandılar ve havada ha- © tekrer ele geçirdiler. Varifem birlikte rasıt olarak sık sık X hatları gerisine götürüyordu. dan Gazzeye ve bahri ovaya, EL yirmi defadan fazla baktım. € e manda da buram çok hareket “R canlı geçen tarihini hatırlâdım. “ Yeniden heyecanlandırıyordu. , Tiler, İranlılar ve Mogollar hep önünde ölüler bırakmışlardı. *r Suriyeyi zaptetmek için yap- d Yalculukta buraya kamp kurmuş- İ İskender Mısıra giderken i kapılarından geçmişti. Roma İmparatorluğunu nam 9 issntetmişti. Sezar da Mernis selerini Werda vermieti 78 vey ŞAM di 7 g EŞ Şİ Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabiilerinden Kenneth Brown Collins, Meşhur seyyah ve muharrir kovvsli Tnomas Allenbinin plânı bizim —27— yegâne ümidimizdi Aşağımda bit yerden Filip kalkarak “Gazzeye giden yola koyulmuş, ve Hs- beşlilerle karşılaşarak onları hristiyanlı- ğa vaitiz etmişti. Bundan sonra İslâmın kılıcı bu ülke- nin üstünden geşti ve o vakittenberi buralarını müslümanlar ellerinden çıksr madılar, İslâmiyet hakimiyetinde yalnız küçücük bir fasıla vardır. Bu fasılanın izleri de Gazzeye nakşedilmiştir. Şimdi Türk umümi katargâhına mesken olan kulenin taşlarından biri üstüne oyulmuş şu satırı okuyabilirsiniz: “Haçlıların aslanı... Gazzrenin tarihi bana heyecan veri- yordu; fakat şunu da itiraf etmeğe mec- burüm ki: Türklerin bizi karşılamak için giriştikleri hazırlık da beni korkutuyor- du. Birinci müdafaa hatlarının gerisinde, ikinci bir müstahkem hat, daha geride de çorak ve susuz topraklar üstünde Üçüncü bir hat vardı. Cepheden yapılacak bir taarruz hiçbir vakit muvaffak olamazdı. Allenbynin plânı bizim yegâne ümidimizdi. Eğer Türk sol cenahımı kâfi süratle geriye çevirebilecek olursa Falkenhayan artık ikinci bir mukavemet yapamazdı. Fakat öorzdumuzda herkes tabanları yağlayıp bu harekete iştirak mecburiyetinde idi. Tekrar Loransla temas etmek İçin cenuba, Arabistan içine uçtum. O ve Emir Fayral. Arap kuvvetlerile birlikte bu oyunun mühim bir parçası İdiler. Onlar AllenbY ordusunun gayri resm sağ cenahı idiler, Biz onların cenahın: çevirirken, Türk lerin Kaflen bislm cenahrmızı çevirmele. rinden endişe etmeyişimiz -doğrudan doğruya Loransın sayesinde idi. Fakat Lorans başlı başına bir hikâyedir; son- ra onu da anlâtacağım. Gazzeye döndüğüm zaman, dananın kuyruğunun kopması gününde olduğu» mü anladım. Yerimizden sıçrayıp, de nemeyi yapmağa hazırlanmış alesta du- ruyordu ve Lowell inan ki bu iş beni titretiyordu. Eğet taarruzumuz başarılmazsa, hapı yuttuk ve sıfırı tükettikti, Türk ordusunun sol cenahını süratle çevirmeğe gayret edecektik DUŞMANI ALDATTIK! Dilimize çeviren: A, E, ederek sahneyi açtılar. Düşmanı aldat- Ancak taarruz muvaffakiyetsizliğe| mak Allenby plânınm bir parçası idi. uğramıyacaktı! Boğa Allenbynin ordu- Hem de bu aldatma mükemmel bir iş sunda çok güçlü bir azim vardı; bütün| şi. Eğer Fon Falkenhayn de en küçük ordugâhı elektrikleştiriYordu; bunu ha- vadan hissedebilirdik Lowelj)! En büyük kumandanımızdan en kü- çük neferimize kadar hepimizin kararı değişmez bir kudrette idi. İleriye atıla- bir şüphe kaldıysa bile Gazzenin geceli gündüzlü bombardımanı bunu silip sü“ dü. Türk ordusu kuvvetlerini hattın ucüm ir cak, önümüzdeki bütün engelleri devire.) da denize doğru temerküz ettirdiler; Ve cek ve yürüyecektik. Ağır topçularımızla donanma topları- mız Gazzeyi dört gün bombardıman bombardrmanm son gecesinde bütüm gece ordumuz Birsebi'e doğru içeriden, rketti. (Devamı var) © Bizim görüşümüze göre Gazze meydan muharebeleri İKİNCİ GAZZE MUHAREBESİ (Nisan 1917) Gerçi birinci Gazse muharebesini, kazanmıştık ama, başkumandanlık da conup cephemisi tehdit eden tehlikeyi görür gibi olmuştu. Filistin cephesini takviye etmek için vakit kaybedilmek- sizin yola 7 isci ve 54 üncü piyade fer. kaları çıkarıldı. İkinci Gazan muharebesinde kuvvet- lerimiz şöyleydi: Gazsede 3 üncü piyade fırkası. Hureyrede 53 üncü piyade fırkası. Telelarişte 16 ıncı piyade fırkası, Birsebide 5) üncü fırkadan gelen kuvvetler. Hoç tepesinin iki tarafına umumi ih fiyat olarak 3 üncü süvari fırkası le henüz tamam toplanamamış olan 7 in- A piyade fırkası tabiye edilmis Bütün me kı?'aların yekünu aşağı yu Kr “80:000 muharip tuterordir. — İngiltere hükümeti ise birinci Gazze muharecbesinden sonra Mısır ordusunu 12 Hind taburu, ağır topçu ve 8 tank- Ila takviye etti, Harp 17 nisanda başladı, İngiliz or- dusu Gazse vadisini geçerek Türk ile- ri karakollarını geriye itmiş ve topçu mevzilerini setreden Şeyh Abbas - Mansura sırtlarına yerleşmişti, 18 nisanda ingiliz topçusu mevzile- rine girmiş, tanklar da hazır ol vasi. yeti almışlı. 19 nisanda denizden ve ka radan gerçekten çok korkunç denecek bir bombardıman başladı ve saatlerce sürdü. Topçu hasırlığından sonra İn- gilizler üçer piyade fırkasiyle sahil bo- yundan Birsebi batı omıntakasına. Elmuntar - Seyman cephesine, süvari kolordusu Attavineye taarruz etti. Pu milhim ordu Türk cephesine çarp tı oma deviremedi, Üç İnpiliz tankım, tonçularımız tahrip eti. Ürüncü ve eli üçüncü Türk piyade fırkaları bw çıplak arazide asktmlar ibi rermamıa. 3 üncü süvari (e 16 imc piyade fırka- larımız Teleşerianın alt başında. İngi lizlerin sağ cenahım kuşatacak bir vaziyete girmişlerdi. n Mukabil taarruzlarımız birçok yer - lerde İngiliz kıtalarını geriye püskürt tüğü gibi, tarafımızdan koğulmıyan atalar da akşamın yedisine doğrt kendiliklerinden çekilmek mecburiye « tinde kalarak üssiTharekelerine dön. düler, Bu muharebede İngiliz telefatı 6000 kişidir. Bizim zararımız: 391 çeehit, 1336 yaralı, 242 gap, 272 kişi de esir vermiştik. Bununlaberaber biltün cep- hanemizi harcamış olduğumuzdan mus vaffakıyetimizden istifade edemiyecek bir vaziyetteydik. İkinci Gazze muharebesi her ili te raf için de kat'i meticeli olmamıştı Biz cephanesizlik yüzünden düşman takip edemedik; bönlece orada Filati. nin eteğinde bir mevzi harbi başlamış oldu, (Peren san) i / y y | il 176 Delteri imzaladıktan sonra otelsiye sordu: — Biraz evvel şehrin üzerini kıpkar- Mızı gördük. Galiba bir yangm vardı. Otelci meyüs bir tavırla cevap verdi: — Pek iyi keşfettiniz mösyö Kont. Şehrin muhafızı askerlerle kiliseye bü- Gum etti, Daha sonrada tutuşturdu. kilise yandı. — Çirkin bir hadise. Zannetmem ki Bulgar hüzmeti bu hadise karşısında Sussun, Her ne ise, Kilise dedin de ak- ma geldi. Bürada Daguber adında genç bir rahip var mıdır? — Rahip Daguber mi? Evet bu bizim genç rahibimizdir. Kendisini çok seve- TİZ. Zavallı şu sırada yaralıdır. Muhafız Paşa zavallıyı yaraladı. Kont, hayretle sordu: — Yaraladı m? O halde biran evvel isini görmeliyim. Rahip benim ço- Sukluk ve mektep arkadaşımdır. Burada bulunduğunu biliyordum. Fakat evini bilmiyorum. Bunun üzerine otelci garsonlardan birini çağırarak kontu rahibin evine gö ini söyledi. Biraz sonra Kont Adolar, kapıyı ça- Uirca papas bizzat kapıyı açtı, Eski ar- kadaşmı evvelâ tanımadı. Fakat sönta hayret ve sevinçle onu karşıladı. Yukârı Siktilar. Mütalea odasında karşılıklı Oturdular, ş Adolar sordu: — Yahu evvelâ seni kimin yaraladı- Üz söyte, Oteleinin söylediğine göre PM munatını yaralamış. Yarana bir Bakayım, Sonra rahibin sol omuzundaki yara- Sa bakarak ilâve etti, — Yaran tehlikeli değil dostum. GÜZEL PRENSES — Evet, fakat ilk yâralarıdığım zaman bayılmışım. Şimdi iyiyim. Beni bıraka- um da senden bahsedelim. Hiç değişme- mişsin. Yalnız yüzün biraz solgun. Çok yorgun görünüyorsun? 'Adolar, teessüirle başını sallayarak ce- vap verdi: — Haylı acı göz yaşı döktüm, dostum. Birbirimizden ayrıldığımız zamandanbe- ri neler çektiğimi bilseniz bana acırsınız. — Taliinden şikâyet etmiyen yoktur.. Fakat nasıl oldu da buraya geldin. Yok- sa devriâlem seyahatine mi çıktın? — Hakikaten bir seyahate çıktım. Fakat mecburi bir seyahat. Kaybettiğim bir saadeti arıyorum. — Anlayamadım? — Bu saadet bir kızdan başka bir şey değil, Öyle bir kız ki kalbimi de beraber alp gitti. Tali bizi birbirimizden ayırdı. *Bir şimşek gibi görülmesile kaybolması bir oldu. Fakat kendisini bulmağa ye- min ettim. Serseri bir yahudi gibi her tarafı gezip dolaşacağım. — Bulursan bu kızla evlenecek mi- sin? — Bunu sormağa ne lüzum var. Pek tabit değil mi? Bir orman bekçisinin kızt olmasına rağmen onunla sevine sevine evleneceğim. Sevgili Annaya ismimi ver- mekte zerre kadar tereddüt e*mem. Genç papas başmı önüne eğerek ya- vaşça murıldandı: — Talisir kız. Kont, merakla sordu? — Annadan mı bahsediyorsun? Tans- madığın halde ona acıdın demek. — Ben sevdiğin kızdan değil, kilise- nin yanmasına sebep olan betbaht kız- dan bahsediyorum. Zavallı şimdi o ca- navarın eline düştü, w GÜZEL PRENSES Papasın bu sözleri üzerine Sel kildi ve kiliseden çıktı, Fakat iki dakika geçmeden kilisenin kapısı on iki asker tarafından kuşatıldı. Zabit, kiliseden kimsenin dışarı çıkarılmamasını âskerle- re emretmişti, 'Papas Annaya müsterih olmasını, onu himaye edeceklerini söyledikten sonra tekrar rühani âyine başladı. Anna da sevineinden ağlıyordu. Selim, bu sırada süratle muhafızm konağına gitti. Efendisinin buyunu pek iyi bilen delikanlı, onun zulmuna uğra” maktan korkuyordu, Paşının huzuruna girince hemen ayaklarma kapandı. Ve af diledi. Pasa, hiddetle sebebini sordu. Selim, kızın kiliseye kaçtığını söyleyince mu- Bafız kudurmuş bir hayvan gibi yerinden Sıçradı ve korkunç bir feryat kopardı: — Kaçı mı? Hayvan herif, sen ne yepıyordun? Mademki kiliseye girmiş, slimden uçtu demektir, Otuz bin frank da gitti, Buna da sen sebep oldun. Senj öldürmeyim de kimi öldüzeyim. Paşa, bunları söyliyerek yıldırım hı- zile hançerini çekmiş ve ayaklarma ka- panmış bir halde yerde yatan zabitin arkasma saplamıştı. Zavalı delikanlı kendini müdafsaya değil, bir kelime da ha söylemeğe imkân bulamamıştı, Bir iki dakika can çekiştikten sonra ruhsuz yerde uzandı kaldı. Ahmet İbrahim paşa, hemen kapıya kosarak adamlarını çağırdı. Sonra on- lara: — Şu baini görüyor musunuz. Verdi- ğim emri yapamadı. Cezasını buldu. Ge- ce olunca cesedini kaldırıp Tunaya atı- niz. Paşa, bundan sonra muhafız kıtaları 173 çe-| rin silâh başı yaptınlarak kendisinin takip edilmesini emretti. Bundan sonra adamlarma dönerek hiddetle baykırdı! — Hristiyanlara Silstirenin âmir ve hâkimi kim olduğunu göstereceğim. Bu kızı kurtarmak için icap ederse bütün şehri mzhvedeceğim., Muhafızn bir kere söylediği sözden geri döndüğü görülmemişti, Bunun için kims itiraz edemedi. Birkaç dakika sonra, konağın önünde üç yüz asker süngü takarıştı. Paşa atı- na binerek ilerledi. Asker de enu takip ediyordu. Hadise gerek islâm ve gerek hristiyan mahallelerinde ağızdan ağıza süratle ya» yılmış ve müslümanlar silâhlanmışlar. dı. Esasen hristiyanlarla müslümanlar arasında mlinaferet vardr. Bu yüzden ara sıra çarpışmalar oluyordu. Muhafızm kiliseye hücum edeceği ve bir hristiyan kızını zorla alacağı duyu- lunca şebirde büyük bir heyecan uyam- maşti. Askerlerin kiliseye hücum edecekleri kilizede duyulunca papas hazır bulunan- lara talimat verdi: — Vazifemiz malümdur. Bu biçire, dindaş'mızm namus düşmünr bir ada- mın eline düşmesine meydan vermiyecö- giz. Sonuna kadar onu müdafaa edece- ğiz. Bu aynı zamandı kendi dinimizi korumaktır. , Kilisedeki halk bir ağızdan bağrıştı lar: — Kahrolsun namus düşmanları. Ge- bersin kiliseye saldıranlar. Bundan sonra papas eline salipli âsâ- sırı alarak kilisede gezdirmeğe ve halkı müzadeleye teşvike Başladı: — Burası mukaddes bir yerdir. Bu kumandanmı çağıztt. Ona bütün aske-İ raya sığınanlara kimse el uzatamaz;