5 a Yazan: Sir Harry Luke ei Dilimize çeviren: H. M. Eski Maltalı gençler, müstakbel hayat Dünyamızın daha pek genç olduğu) zamanlardan, büyük fillerin ve hipo. potamların bakiyeleri (kalmış olan Gar Dalam mağarasını görseniz şa. şarsınız. Bundan başka Malta ve Go- zo adalarında birçok eski manastır. lar görürsünüz ki bazı efsanelere gö. re Maltanın tarihten evvelki sakinle- ri güya Siklop isimli devlermiş; Alın- larınm ortasında bir gözleri varmış. Medeniyetlerinin (izlerini böyle ta; mabetlerde bırakmışlar. Ellerinde hiç bir madeni alet bulunmamak şartiyle bu taşlar üzerinde çalışmışlar.. ESKİ TRAMVAYLAR Diğer devirlerin Maltada görü. len eserlerinden bir başkası da araba yollarıdır ki, adanm ka- yalık satbr ofzerine yayılmış. tr. Bunlar eski devirlerin “tramvay yolları, idi. Midilli atlarına koşul. muş İki tekerlekli arabalar buradan geçerdi.. Bugün hâlâ bu eski ananenia örneklerine rastlanır. Maltalı çiftçile- rin sürdükleri çift tekerlekli ve tek at. lr arabalar bunlara pek benzer. KIRMIZI BENEKLİ KERTENKELE Filfila isimli adada Insan namına kimse yoktur. Ve şimdi burası bahri. ye top atımı tecrübeleri için hedef ola rak kullanılıyor. Ancak bu gayri mes. kün adada pek nadir bir kertenkele. görülmektedir. Koyu yeşil renkte ve üzerinde kırımı benekler o bulunan MALTANIN MUZESİ İ Malta adasinın Valletta mevkiin. deki çok kıymetli müzede taş ve bronz devrine ait zengin bir sanat kolleksi yonu vardır. Bu kolleksiyonda Neolit- hic devrinden kalma (sonraki taş dev rinin adıdır. Yani 10 bin sene kadar evvel, taştan daha iyi aletler vücuda getirildiği zamandır) şişman İâh hey kelleri görülür, KORSAN DANSI Hıristiyanların perhiz aylarınm or. tasında Maltada, o Akdenizin diğer yerlerinde olduğu gibi bayramlar ya” pılır; eğlenceler tertip edilir. Çok eu. teresan olan bu eğlencelerden biri sa. ray meydanında oynanan Parata dan- sıdır. Müslüman bir korsan tarafm. dan Maltalı bir gelinin kaçırılmasını temsil eden bir danstır. IMNARİA YARIŞLARI Haziranın yirmi dokuzunda Sen Pi. yer ve Sen Pol bayramında birçok aha Hinin iştirak ettiği Imnaria yarışları yapılır. At ve eşeklerin koşturulma. smdan İbaret olan bu yarış tarihi bel- li olmamakla beraber, şüphesiz o çok eski zamanlardan kalma bir âdettir. Yarış sahası, düz ve arızalı bir yoldur ki yokuş yukarı katedilir. Yokuşun ba. şmda bir meydan vardır. Orada bü. yük ye taştan yapılı bir locada eski zamanların “büyük efendi, si, şimdij . i arkadaşlarını bir yarış sahasında seçiyorlardı Yarışı kazananlara mükâfat ola- rak zafer bayrakları verilir . Malta adasının yüksek ailelerinin de bulunduğu seyirciler, valininkine benziyen, fakat daha ufarak iki yan locadan seyretmektedirler. TIHNARİA NEDİR? tadaki kiliseler o gece ışıklarla donatr- lırdı. Daha az inanılabilecek bir diğer i, zaha göre, İmnaria kelimesi “evlenme ilâhı,, nn adı olan Himen kelime sinden gelmektedir. Güya eski Malta delikanlıları ileride kendilerine hayat arkadaşı edecekleri kızları, bü yarışa gelen kadın seyirciler arasından se çerlermiş.. Ve onun için bu yarışın a. dı “evlenme ilâhesi,, manasına gelen “Himen,, yahut “İmnaris,, olmuş. IŞLEMELİ BAYRAK TEVZİ Bugün yapılan yarışlarda hâlâ mü kâfat olarak verilen bayraklar, muh- telif renkli uzun ve dar işlemelerdir. Yarışı kazanan talililer, bu bayrakları köylerine götürür ve mahalle kilise. lerinin mihrabma asarlar. Bayraklar bütün yıl orada kalır. GONELLA — FALDETTA Maltayı ziyaret edenler, Maltalı Ingilterenin Akdeniz filosu üssü olan Maltada, selim bataryası ii di ik olarak görülüyor halde alâkadar olacaklardır. Bunları Faldetta denir. “Gonella,, diyenler de vardır. İçerisinde mukavva bulunan ve büyük, kasnak şeklinde bir başlık. tır. Bazı kimseler Napolyon Bona. İmnaria kelimesinin hoş bir tarihi) partın kuvvetleri Maltaya geldiği 2a- vardır. Bu kelime, o“aydınlatma,| man bu askerlerin, kadınlara tecavü. manasına gelen Luminaria sözünden zü arttırmış olması neticesinde bu ge. gelmektedir. Çünkü Sen Pol ve Sen| niş muhafazalı başlıkların icat edildi- Piyer adr iki azizin hatırası için Mal, | ğini söylüyorlar. Kadınlar güya bu baş lıklar sayesinde askerlerin Iıklarından sakmıyorlarmış. adasında yaptığı tahribatın vetlerinin Maltaya (gelmesi cidden büyük ve kapalı bir şe! zıları da, Napolyon ordusunu * tutan kadınlar bunu İcat etm yor. Halbuki bu çok enteresi$| lıklar, hiç şüphesiz ki Napolyof zaman evvel mevcuttu, (Devami | İ İnhisarlar U. Müdürlüğünden! 6.664 Adet İskarta çuval Paşabahçe fabrikası 7.625 Kilo Yamalık kaneviçe (| Ahırkapı bakım evinde 9.496 O, İskarta kaneviçe — “ & 1.625 öö Yamalık çul ” " ” 1.267 ,» İskarta çul » ” » 1lll O, İskarta çuval “ ” ö 336 O, Gayrimamül kıl çul » » ” 1.200 » Çinko - Karaağaç Fişek deposunda 500 ,, Çuval “keten” (Kabataş Levazım anbarmda 250 Adettuğla Kabataş Levazım anbarmda 1.500 n Boş bobin sandıkları Cibali fabrikasmda 97 ,, Boşfıçı Likör fabrikasında 727 Kile çul Şemsipaşa bakımevinde Yukarda cins ve miktarları yazılı ıskarta malzemenin 1/X11/936 salı günü saat ona uzatılmıştır. İsteklilerin m görmek üzere her gün hizalarında gösterilen mahallere ve psi lık için de tayin olunan gün ve saatte Tb 7,5 güvenme p birlikte Kabataşta İnhisarlar levazım ve mübayaat şubesi “zarif bir hayvan. 142 GÜZEL varken konttan mükemmel bir intikam alabilirsin. Nasıl mı? O Söyliyeyim. Bu kızla intikam alacağım kız bir çift yu- müurta gibi biribirine benziyor. Lâlenka yı İspanyaya götüreyim. Sen de bera- ber gel, Lâlenkay: kont Riberarım şato- suna sokup yerine onun kızı Biyankay: alırız. Lâlenka akıllı bir kızsa Orada kendi evindeymiş gibi muhiti hiç ya- dırgamadan yaşar. Kont ve karısı da bunun hiç de farkına varamazlar. Söz buraya gelince falcı Debura atıl- dı: — Çok güzel bir fikir. Petra bunu reddetme, Petra, tereddüt etti: — Bakalım, Lâlenka kabul eder mi? İspanyol, hararetle devam etti: — Neden kabul etmesin. (İpekler, altınlar ve uşaklar, atlar, arabalar ara- sında yaşıyacağı için mi? Böyle bir fır- sat'bir daha ele geçer mi? Yalnız kon- tun kızını alnıca o bana âit olacaktır. Petran;n gözleri parlamıştı: —Doğrusu güzel bir intikam Kont Ribe ra kızını bir prense vermek için sak- larken biz ona bir çingene kızı verece- ğiz. Kendi kızı da senin eline, et tüc- tarımın borsasına düşecek.. Ah mel'un adam. Sen benim Karımla çocuğumu €- limden aldın. Ben de senin gözbebeği biricik kızını pazara çıkaracağım!. Lâ- lenkâ on dört yaşına kadar İspanyada büyüdüğü için çok mükemmel ispanyol! ca konuşur. Kimse de bunun farkına varmaz. Fakat Lâlenka razı olacak m bakalım? Çingene ıcisinin arattırması üzerine biraz sonra Lâlenka yanlarma gelip o- turdu, Reis Petra, genç kıza: “— Lâlenka, dedi. Sana yedi sene denberi kurtulamadığım yels ve retıra- ise Malta valisi oturmaktadır. bımın hikâyesini anlatacağım. Sonra| PRENSES da intikam almak için senden © yardım istiyeceğim. Bu adamın buraya gelmesi intikam arzularımı yeniden alevlerdir- di bak dinle: “ Yedi sene oldu. Gene bu kabilenin reisiydim, Oo Kabilemi bin müşkülâtla İspanyaya götürmüştüm. Karım Ksar- da daha on beş yaşında bir kızdı. Evlen memizden güzel bir çocuğumuz doğdu. Bir ilkbahar akşamında Sevil şebri ci- varında çerki kurmuştuk. “Bir akşam karımla beraber (o şehre gidiyorduk. Çocuğumuz da (o karımn kucağında bulunuyordu; Şehre girme- den biraz evvel yolun üzerinde güzel ve büyük bir şato gördük. Şatonun et- rafı yüksek duvarlarla çevrilmişti. Şa tonun küçülr kapısından bahçeye gir- dik. Ben kemanımı çalmağa başladım. Karım da şarkı söylüyordu. Şatodaki- İeri eğlendirerek beş on kuruş kazan- mak istiyorduk. Bir aralık pencereler- den biri açılarak kibar kılıklı bir adamım başı göründü. Sonra bir uşak © gelerek i yemek salonuna çağırdı. Şato se- i galiba musikimizden hoşlanmış- "Salona girince karşımızda karı koca ile bis de küç'ik çocuklarını Oo gördük. Çocuk hayretle bize bakıyordu. Genç l kadm hasta gibi biraz zayıf ve solgun görünüyordu. Kocasının sıhhati yerin- de, kara göz ve kara kaşlı yakışıklı bir adamdı. Bana yemeğin sonuna (Okadar keman çalmamı emretti. “Ben keman çelıyor, karım Ksara da şarkı söylüyordu. Şato sahibesi karımın şarkısından çok memnun olmuştu. Bu- nun için birden kalkarak göğelinde ta- kılı duran bir iğneyi çıkarıp karıma ver di ve karıma güzel olduğu ve iyi şarkı bir hatıra diye bu iğneyi kabul etmesini söyledi. o Karım bunu kadmlarm giydikisri bişfiklarla"her- GÜZEL memnuniyetle aldı, Adını sonradan öğ» rendiğun kont Ribera da çıkarıp bana bir altın verdi ve çerkimizin nerede bur Yunduğunu sordu. Yerimizi söyledim. “Ertesi akşam kont Ribera (o bir ata binmiş olarak « çıkageldi. Bana bir rica» da bulunacağından bahsederek karım» nın asabi bir hastalığı olduğunu, karı- mn söylediği şarkmın onun © sinirleri Üzerinde inanılmıyacak iyi bir tesir yap tığmı, onun daima bu şarkıyı dinlemek istediğini ve bunun için de karımın bir baş hafta şatoda misafir kalarak konte- se şarkı söylemesini ve böylece (belki de karısı bu hastalıktan kurtarmış © lacağını söyledi, Karım © şatoda bulu- nurken bana da İspanyanın her tarafını serbestçe gezebilmek için bir £ vesika tedarik edeceğini ve bu hizmetimize mu dürlüğündeki satış komisyonuna müracaatları, (2721) PRENSES 43 ““Karımdan, birkaç hafta oiçindeci sa ayrılmak bana çok ağır geldi dayana madım,. Ağladım. Meğer ne kadar hak» k imişim. O gece yatıp uyumak istedi” ğim halde gözüme bir türlü uyku gir“ medi, *Tam uyluya dalacağım (wrada & damlarımdan biri beni yabancı bir a» damın aradığını haber verdi. (Hemen giyinip çadırdan dışarı şçıktım, Karşın da kontun uşağı olan Sanşo Perzi gör- düm ki işte bu akşam misafirimiz olan şu İspanyoldur. Perz beni çadırdan beş on adım bir kenara çektikten sonra kas rı kontun şatosuna göndermekle bü» yük bir hata işlediğimi, bu adamın Se vil şehrinin en rezil, namus düşman; ol» duğunu, onun kandırıp eline geçirdiği kızları şatonun yüksek kulesindeki bir kabil bize büyük bir mükâfat © verece ğini ilâve etti, “Karımdan ayrılmak istemiyordum. "Teklifini reddetmek istedim. Fakat çok rar etti, hasta kontese merhamet et- memizi İstedi. Karımı çağırıp sordum. Bu sırada kont karıma da yalvardı. Bi- ze ayda iki bin pezeta vereceğini söyle di. Nihayet o kadar ısrar etti ki karım da ben de karısını hastalıktan kurtar mak için çırpınan bu bedbaht kocanın haline acıyarak teklilini kabule mecbur kaldık, kont acele ediyordu. Karım ço- cuğundan ayrılmak istemediği için onu da beraber almasına müsaade etmişti Bana mahsuben birkaç banknot verdi. Pakat keşki bu paraları almaz olaydım. Kont paralar; verdikten sonra © uşağı Sanşo Perzi çağırarak biraz ilerde ağaca bağlı olan iki atı getirtti, (Kendisi ata bindikten sonra karımı da (arkasına bindirdi. Çocuğumuz da karımın kuca- Eında idi. Hayvanlar biraz sonra göz“ den kayboldular. İ odaya kapayarak kirlettiğini, benim ka- rım işin de © odayı akşamdan kendisi ne hazırlattığın; söyledi Bana acıdığı için bunu kaber vermeğe geldiğini ve acele edersem karımı kurtarabileceğimi ilâve etti. “Bunları işitince yıldırımla vurülmu» şa döndüm. Öyle bir feryat koparmışım ki ormanda ağaçlarda tünemiş olan kuş lar korkârak hep birden havalanmışlar. “Hemen çadıra dönerek silâhlandım. Yanıma birkaç adam da alarak Perz ile beraber hayvanlara bindik. - Dört nala koşarak şatoya yaklaştık. o Hakikaten Perzin söylediği gibi şatonun © yüksek kulelerinden birinde ışık vardı. Şatoya birar daha yaklaşınca kuledeki işıklı © danın perdesinde iki gölgenin boğuştur ğunu gördüm. Kanım damarlarımda ku rudu sandım. Kule çok yüksekti. Ora ya trmanmak imkânsızdı. o Kırk, ei metre yükseklikte dümdüz bir kaya gis bi yüksek bir duvar... Pencerenin per» desinde boğuşan iki hayal kaybolmuş”