$ Birinciteşrin — 1996 yaptığı gibi, gec apartımanılın pen. cerelerine baktı. Neşeli bir halle: — Bak, diye düşündü, Hulki eve gel miş. Kol saatine baktı, saat yedi buçuktu, Apartımanma girdi, kapıcıya bir iki Iâf söyledikten sonra, merdivenleri üçer ü- ger atlayarak üçüncü kata çıktı. Altı aydır evli olmasına rağmen, kal- binde sevilen adam adamın yanma gi- derken duyulan balif sıkıntıyı duyuyor du. Süratle şapkasını çıkardı, mantosunu attı, parmaklarile kumral saçlarını dü- zeltti. Gözüne yerde bir otobüs © bileti ilişti. Aldı, Beşiktaştan Taksim için a knmış bir bilet, Hiç kırışmamış olduğu na bakılırsa, bugün kullanılmış olma - kıydı. Evvelâ, buna <hemmiyet verme- di, fakat sonra birden şüpheye düştü. — Hulki Beşiktaşâ niçin gidebilirdi? diye düşündü. Bileti katladı, çantasına koydu ve de likanlının, karısının gelmesine intiza - ren akşam yemeğini hazırlamak Üzere olduğu mutfağa girdi. Öpüşünün her zamankinden daha az hisli bir hususu vardı, Farkında olma - dan, kocasınm yüründe, O bir şey ifşa edecek alâmetler aradı, — Bugün öğleden sonra ne yaptın? — Her zamanki gibi, deği, yeni bir inşaatin plânları üstünde çalıştım. dü. — Ya ön ne yaptm? — İlk bahar modeller! araşmdan, ma ğazanın hangilerini hazırlayıp vitrine koyabileceğini gösterdim, biliyorsun, bugün cuma, su. Hatice, BrOğlUNdale .. eağemeiandan, birinin vitrininde teşhir edeceği mev - sim modellerini geçerdi. Karısının sevimliliği ile mest Hulki: — Bu akşam güzelsin, dedi, Her zamanki gibi, akşam yemeğini küçücük mutpaklarında yediler, Fakat, bir kere Haticenin içine şüphç girmişti. olan Hulkinin bir şey söylemediğine ba.) kılırse, Beşiktaşa gidişinin itiraf edile. miyecek bir sebebi olmalıydı. Yüzüne vurmamak için, hâdiseyi anla- mayı, Hulkiyi takip etmeği kafasına “oydu. Öğrenmek istiyordu, ve öğrene ——. Ingiliz yıldızları Birden, Hatice, her akşam evine girerken( cekti de, Bir adamın Hulki bir inşaat şirketinde desinatör) “<odi kendine: İngiliz film sanayiinin en çok ümit bağladığı genç yıldızlar arasmda 18 yaşmdaki Nina Desiys şöhret yolun- da hızlı adımlarla yürümektedir. HABER — Akşam postasr kedisini düşünür ns çirkin bir şeydi. Akşam yemeğinden sonra, âdeti veç- hile Hulki gazetesini açtı, karısı yemek ten sonraki işlerini bitirerek, elinde ör mekte olduğu süvaterle girdi, — Gene aldatılan bir kadın kocasına silâh çekmiş. Genç kadın gözlerinde garip bir ateş İç sordu: — Ölmüş mü? — Hayır, kurşun omuzuna rastlamış, Hatice işini bıraktı; — Eğer beni aldatırsan, ben de bu kadından aşağı kalmıyacağım! “Hulki karısmın sesindeki (titrekliği farketmişti. Güldü. — Senin bu kadar kıskanç olduğunu zZannetmiyordum. Ağır bile olsa, Hulki bu Yikırdıdan hoşlanmıştı, Ceplerini beyhude yere karıştırdık- tan sonra: — Bak! Sigaram da bitmiş! dedi, — Çantamda var! Mutpakta masa - nın üstünde. Haticenin çantasında tabakayı ara - dı; Çantanın içinde neler yoktu, dudak kırmızısı, mendil, pudra, Gözüne bir de otobüz bileti ilişti, — Tuhaf! Beşiktaşa ne diye gitsin? Bilete dikkatle baktı, Bugün almmış bir bilet olduğunu (tahmin ett. Oda ayni gün Beşiktaşta bir çvin inşaat pro! jelerini tahkik için gitmişti. Evvelâ karısına hir şeyler (o sormak istedi, sonra biraz (o endişeli bir halle — Bana hiçbir şey (o söylemediğine göre, ortada gizli bir şey var, Siğarasmı yaktı, çantayı kapadı ve Haticenin yanma geldi, Demin Hatice- nin yaptığı gibi, karısın yüzünde ifşa eden bazı alâmetler aramak İstedi. Desin bir azapla kendi kendine» >» men eni aldatması İmkân varmı? diye sordu, Azalarında bir şüphe başlamıştı. Bazan cumartesi günleri öğleden son ra da çalıştığı olurdu. Karısma: — Yarın öğleden sonra da çalışıyo rum, dedi, Hiçbir şey söylemedi. Ertesi gün, öğle yemeğinden sonra, karısını alnından öptü: — Akşama, sevgilim! dedi. Onu Taksimdeki otobüse bindiğini gördü, Kaybolur olmaz, o da © civarda Hulkinin çalıştığı şirkete uğradı, kapıcı öğleden sonra çalışılmadığını söyledi. Bir taksiye atladı ve Beşiktaşa gitti. Cadde üzerindeki tatlıcı dükkânların - dan birine girdi, Birden kalbi parçala- nacakmış gibi çarptı, Hulki (© yandaki masalardan birine oturmuştu, Yalnızdr. Etrafına dikaktle bükmdı. Nedense o turamadı. Yandski kahveye girdi. Mu hallebiciden çıkacakları © görebilecek bir yere oturdu. Hulki kahvede bir çay içti, Bir, iki, üç saat böylece gesti. Biribirlerinin dı- şar: çıkmasın; bekliyorlardı, Kabahatli yi bulmak lâzımdı. Kendi kendine bir nevi sevinçiç: — Herif gelmiyccek galiba, dedi, Hatice de: — Kadın, bizimkini atlattı diye dilgündü. Kendini fazla tutamıyarak, o Hulki kalktı ve tatlıcının önünden geçti, Cesa ret edip içeri girdi: — Ne yapıyorsun, burada? — Ya sen? — Çantanda bir otobüş bileti bul - dum, — Onu dün akşam eve antrede bulmuştura, Hulki biraz ferahlamıştı. — Sana dün söylemeği unuttum, öğ- İeden sonra plânın bir noktasını tahkik etmek üzere buraya gelmiştim, Gel gi- delim de, sen de gör. — Hayır, sevgilim, sana İnanıyorum. Çok aptalım.. Bu otobüs biletini görün ce, beni aldattığını zanettim, — Ben âe onu senin çantanda bulun ca... İkisi de , yaptıklarıdan biraz utana - rak, gülmeğe başladılar. Nuh CEM 4 Z getme dr A2 yö iie galiba! AKŞAM POSTASI (DARE Evi Istanbul Ankara Caddesi “ Posta kutusu! İstanbul 214 , Telgraf adresi; İstanbul HABER Ya eri t6lOtonU ; TART? idare ve ân .gaa70 ABONE ŞARTLARI Terbiye Ecnebi 1400 Kr 2700p. girerken, Senem S syik a aylık » öyim Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Masan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası Ton ton amca I ” ; Gi yürunelARİN Yazan : Niyazi Ahmet 81 sene evvel bugün Kafkasyada Türk kuvvetleri ik Çar orduları çarpışmıya başlad Mahmut paşanın maiyetinde vazife göret Ingilin binbaşısı Day Mok ölürken : “Kah. raman bir:'milletin kumandanları ile va: zite gördüğüm için şerefle ölüyorum . Mahmut paşa bana mezar yaptırsın ,,dedi. Kırım harbi esnasında Kafkasyada yapılan muharebeler, en az işlenmiş mevzulardan biridir, Burada bu harp- lerin bir parçasını anlatacağız. 1555 yılı 5 birinel teşrin günü, 8i sene evvel bugün, Sohum civarında Ömer paşa kuvvetleri ile Rus asker- leri arasmda tüfek ateşi başladı. | mer paşanın kuvveti otuz iki tabur piyade, 1000 süvari, 27 sahra 10 cebel topundan ibaretti, Bütün askerin mecmun yirmi bini geçmiyordu. Orduda İngiliz kumandanları da bulunuyordü. lik ateş, Türk keşif kıtaatı ile ya- pılmıştı. Ömer paşa, Rusların yaziye- tini anlamış bulunuyordu, Orduyu İngor nehrine müvasi olarak yürüt- meğe başladı. Asker yorgundu. Fakat yemyeşil bir tabiat parcası, uzakta, yüksek dağ ların eteklerine kadar yayılmış bem- beyaz kar, muzıkanın kanı oyantan sesi, askere yorgunluğunu unutturu- yordu. İlk çarpışmadan bir gün sonra Ö- mer pasa askovini teftiş etti, Miralay Ballarda üç tabur şişhaneli tüfekle mücebhez askerle adaya öeçriesini) bildirdi. Nehrin karşısında bulunan Ruslar top ve tüfek ateşlerine başla- mışlardı. Fakat buna rağmen ada ko- Tayca zaptedildi ve asker İlerledi. Yalnız zaptedilen yerden ilerisi çır- çıplak bir saha idi. Gizlenecek bir şey) göze çarpmiyordu. Rus ateşi buraları mütemadiyen dö. vüyordu, Ömer paşa, vaziyeti anlaya-| rak münasip yerlere verleştirdiği ha-| taryalara ateş emrini verdi. Üç saat sliren top ateşi ile Ruslar geri püs- kürtüldü. Bu suretle İngor nehri ge çidi ele geçirilmiş ve muhatebe kaza: nılmış bulunuyordu. Türk zaylatı 68 ölü, 220 yaralı idi. Ruslar 1200 den fazla ölü vermişler- di, İngiliz zabitlerinden binbaşı Dav Mok, tam zafer kazanılırken yaralan- mıştı, Yanında bulunanları çağırdı: — Çok ağır yaralandım, dedi An- cak birkaç Saat yaşayabileceğim. Be- ni burada gömünlüz., Yaralar! çok ağır olduğu için fazla ıztırap çeken binbaşı, dişlerini sıkı- yor, kendisini tedavi etmek istiyenle re: — Boşu boşuna vakit gecirmeyiniz. Kurtulacak tarafım kalmadı. diyordu, Sesi, gittikce hafifleşiyor ve bo- ğuklaşıyordu. — Türk askerleri ile harp ederken öldüğüm için büyük bir şeref duyuyo' rum, Kahraman bir milletin kuman- danları ile çarpıştım. Aldığım İsabet- li emri yerine getirirken can verdim. En büylük arzum yaralandığım sahada aömülmektir. Bunu Ömer pasava söy- leyiniz. Bana iyi bir mezar yaptırsın. Mezar taşıma Türklerle heraber harp ederken öldüğümü yazdırsın.. Bu, binbaşı Day Mokun son sözleri idi, Ömer paşa, binbaşının ölümünü ha- ber aldığı vakit muharebe kazanıl mıştı. — Mert bir arkadaş kaybettik. de- di, Sonra ilâve etti: — Ona derhal lâyik olduğu bir me- zar yaptıralım. Day Mek, iki büyük.) muhteşem ağacın arasına kazılan b mezara merasimle gömüldü, İstem yazı mezar taşına yazdırıldı, Ömi paşa yanmda bulunan diğer İngil kumandanları mirlay Ballard, mii lay Sunon ve binbşı Kedle şunl söyledi; i — Day Mokun mezar taşları gu gö düğünüz iki ulu ağaçtır, Onlar, yil lerce sene sonra görürlerse de gökle) yetişecek, yeni mezar taşları göklei uzayacak. Aziz ölünün kahramanlı| | ları ise tarih sayfalarında ebediye yaşayacak. i Şeker niçin tatlıdır ? w Eğer size, resimdeki güzel kadını ne yaptığını soracak olurlarsa, bell de onun yeni bir ping pong oynadığın söylersiniz. Haibuki bir fen adamı, bu resm göz atar atmaz, sİZe, akıl ve hayalin ze getirmediğiniz bir cevabı verecek tir ve diyecektir ki: — Bu resim şekerin niçin tatlı © duğuvu izah ediyor, Topların beyaz, kırmızı ve ma» olarak üç renk üzerine tertip edilme: kamış şekerinin bir Molikülünd âtomlerinin tertibini gösteren bir ten sildir. Siyah toplar karbonu, kırmız: lar oksijeni beyazlar da hidrojer temsil etmektedirler, Kimyada Mollkül adı kimyevi bi cismin gazlı şeklinde serbest olara mevçyt bulunan en küçük parçasın verilmektedir, Zerre adını verdiğimi bu Molikül bir cismin en küçük parça ya taksim edilmesidir. Anak, bu e küçilk parça kimyevi vasıflarını bütü bir halde muhafaza eder, Şekeri hepimiz yemekleri ve içkiler tatklaştıran beyaz kristal bir eisir olarak tanırız, Fakat şeker ismi ayı ayrı vasıfları ve fenni adları olan 10 muhtelif eimse verilir ki bunların ara smda früktoz, glükoz, laktoz, maltoa ve sükroz vardır. Bir cisimde bunlar dan ne kadar fazla bulunursa © cisir o kadar tatlı bir cisimde olur. i Otobüs alıyorum | Acele olarak 14 - 16 kişilik bir ota büs almak İstiyorum. Satmak isti yenlerin her gün Sirkeci Balikesir a telinde Bay Bedriye milracantları. ——— a Diş Doktoru Übeyt Olçer Cumartesinden maada hergün hastalarnı kabul eder, Edirnekapı, Karagilimrik Tramvaj Durağı No, 95