5 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

5 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—oor"7rçş;j*jF"YYCY 5 Birincitesşrin — 19 e— — HABER — Akşam postasr Hatice, her akşam evine — girerken yaptığı gibi, gene apartımanının pen- cerelerine baktı. Neşeli bir halle: — Bak, diye düşündü, Hulki eve gel miş. Kol saatine baktı, saat yedi buçuktu, Apartımanına girdi, kapıcıya bir iki lâf söyledikten sonra, merdivenleri üçer ü- çer atlayarak üçüncü kata çıktı. Altı aydır evli olmasına rağmen, kal- binde sevilen adam adamın yanına gi- derken duyulan hafif sıkıntıyı duyuyor du. Süratle şapkasını çıkardı, mantosunu attı, parmaklarile kumral saçlarını dü- zeltti. Gözüne yerde bir otobüs — bileti ilişti. Aldı, Beşiktaştan Taksim için a- lmmış bir bilet. Hiç kırışmamış olduğu 'na bakılırsa, bugün kullanılmış olma - İrydı. Evvelâ, buna ehemmiyet verme- di, fakat sonra birden şüpheye düştü. — Hulki Beşiktaşa niçin gidebilirdi? diye düşündü, Bileti katladı, çantasına koydu ve de Tikanlının, karısının gelmesine intiza - ren akşam yemeğini hazırlamak üzere olduğu mutfağa girdi. Öpüşsünün her zamankinden daha az hisli bir hususu vardı, Farkında olma - dan, kocasının yüzünde, — bir şey ifşa edecek alâmetler aradı, — Buğün öğleden sonra ne yaptın? — Her zamanki gibi, dedi, yeni bir inşaatin plânları üstünde çalıştım. Hulki bir inşaat şirketinde desinatör dü. — Ya sen ne yaptın? — İlk bahar modelleri arasından, ma ğazanın hangilerini hazırlayıp yitrine koyabileceğini gösterdim, — biliyorsun, bügün cuma, — Hatice, Bayoğlundali — mağaanlardan| birinin vitrininde teşhir edeceği mev - sim modellerini seçerdi. Karısının sevimliliği ile mest Hulki: — Bu akşam güzelsin, dedi, Her zamanki gibi, akşam yemeğini küçücük mutpaklarında yediler. Fakat. bir kere Haticenin içine şüphe girmişti. olan Hulkinin bir şey söylemediğine ba- kılırsa, Beşiktaşa gidişinin itiraf edile- Miyecek bir sebebi olmalıydı. — Birden Yüzüne vürmamak için, hâdiseyi anla- Mayı, Hulkiyi takip etmeği — kafasına koydu. Öğrenmek istiyordu, ve öğrene aa A S ngdnz yıldızları « İngiliz film sanayiinin en çok ümit bağladığı genç yıldızlar arasında 18 yaşındaki Nina Desiys şöhret yolun- da hızlı adımlarla yürümektedir. cekti de, Bir adamın karısını affetmesi ne çirkin bir şeydi. Akşam yemeğinden sonra, âdeti veç- hile Hulki gazetesini açtı, karısı yemek ten sonraki işlerini bitirerek, elinde ör mekte olduğu süvaterle girdi, — Gene aldatılan bir kadın kocasma silâh çekmiş. Genç kadın gözlerinde garip bir ateş le sordu: — Ölmüş mü? — Hayır, kurşun omuzuna rastlamış, Hatice işini bıraktı: — Eğer beni aldatırsan, ben de bu kadından aşağı kalmıyacağım! Hülki karısının sesindeki — titrekliği farketmişti. Güldü. — Senin bu kadar kıskanç olduğunu zannetmiyordum, Ağır bile olsa, Hülki bu lâkırdıdan hoşlanmıştı. Ceplerini beyhude yere karıştırdık- tan sonra: — Bak| Sigaram da bitmiş! dedi. — Çantamda var! Mutpakta masa - nın üstünde. Haticenin çantasında tabakayı ara - dı; Çantanın içinde neler yoktu, dudak kırmızısı, mendil, pudra, Gözüne bir de otobüs bileti ilişti, — Tuhaf| Beşiktaşa ne diye gitsin? Bilçte dikkatle baktı, Bugün alınmış bir bilet olduğunu — tahmin etti. O da ayni gün Beşiktaşta bir evin inşaat pro jelerini tahkik için gitmişti. Evvelâ karısına hir şeyler — sormak iştedi, sonra biraz endişeli bir halle kendi kendine: — Bana hiçbir şey — söylemediğine göre, ortada gizli bir şey var, Sigarasını yaktı, çantayı kapadı ve Haticenin yanına geldi. Demin Hatice- nin yaptığı gibi, karısının yüzünde ifşa eden hazı alâmetler aramak istedi. Derin bir azapla kendi kendine: v Beni aldatması — imkânı var mr? diye sordu. Aralarında bir şüjphe haşlamıştı. Bazan cumartesi günleri öğleden son ra da çalıştığı olurdu. Karısına: — Yarın öğleden sonra da çalışıyo- rum, dedi. Hiçbir sey söylemedi. Ertesi gün, öğle yemeğinden sonra, karısını alnından öptü: — Akşama, ıevgiliıhl dedi. Onun Taksimdeki otobüse bindiğini gördü., Kaybolur olmaz, o da o civarda Hulkinin çalıştığı şirkete uğradı, kapıcı öğleden sonra çalışılmadığını söyledi. Bir taksiye atladı ve Beşiktaşa gitti. Cadde üzerindeki tatlrcı dükkânların - dan birine girdi. Birden kalbi parçala- nacakmış gibi çarptı. Hulki — yandaki masalardan birine oturmuştu, Yalnızdı. Etrafına dikaktle bakındı. Nedense o- turamadı. Yandaki kahveye girdi. Mu hallebiciden çıkacakları görebilecek bir yere oturdu. Hulki kahyede bir çay içti, Bir, iki, üç saat böylece geçti. Birihirlerinin dı- şarı çıkmasını bekliyorlardı. Kabahatli yi bulmak lâzımdı. Kendi kendine bir nevi sevinçle: — Herif gelmiyecek galiba, dedi, Hatice de: — Kadın, bizimkini atlattı galiba! diye düşündü. Kendini fazla tutamıyarak, — Hulki kalktı ve tatlıcının önünden geçti, Cesa ret edip içeri girdi: — Ne yapıyorsun, burada? — Ya sen? — Çantanda bir otobüş bileti bul - dum, — Onu dün akşam eve antrede bulmuştuüm, Hulki biraz ferahlamıştı. — Sana dün söylemeği unuttum, öğ- leden sonra plânın bir noktasını tahkik etmek üzere buraya gelmiştim. Gel gi- delim de, sen de gör. — Hayır, sevgilim, sana inanryorum. Çok aptalım.. Bu otobüs biletini görün ce, beni aldattığını zanettim, — Ben de onu senin çantanda bulun Ca.., İkisi de , yaptıklarıdan biraz utana - rak, gülmeğe başladılar. Nuh CEM girerken, K Toen ton amca kedisini düşünür Gi TTT HABER AKŞAM POSTASI IDAPE Evi Istanbul Ankara Caddesi * Posta kutusu : İstanbul 214 . Telgraf adresi ; İStaâanbul HABER Yazı işleri telafonu ; 23872 idare ve ilân : 94370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. 6 aylık 730 « 1450 ., a aylık 400 « BO0 » * aytlık 150 « 300 £ t Sahibi ve Neşriyat Müdürü:; Hasan Rasim Us xBıısı.ıfdığı yer (VAKIT) matbaası Yazan : Niyazi Ahmet 81 sene evvel Kafkasyada Türk kuvvetleri ilk Çar orduları çarpışmıya başlad Mahmut paşanın maiyetinde vazife göretn Ingilin binbaşısı Day Mok ölürken : “Kah- raman bir milletin kumandanları ile va- zife gördüğüm için şerefle ölüyorum . Mahmut paşa bana mezar yaptırsın ,,dedi, bugün Kırım harbi esnasında Kafkasyada yapılan muharebeler, en az işlenmiş mevzulardan biridir, Burada bu harp- lerin bir parçasını anlatacağız. 1855 yılı 5 birinci teşrin günü, &81 sene evvel bugün, Sohum çivarında ÜÖmer paşa kuvvetleri ile Rus asker- leri arasında tüfek ateşi başladı. Ü- mer paşanın küvveti otuz iki tabur piyade, 1000 süvari, 27 sahra 10 cebel topundan ibaretti. Bütün askerin mecmuu yirmi bini geçmiyordu. Orduda İngiliz kumandanları da bulunuyordu. İlk ateş, Türk keşif kıtaatı İle ya- pılmıştı. Ömer paşa, Rusların vaziye- tini anlamış bulunuyordu, Orduyu İngor nehrine müvazi olarak yürüt- meğe başladı. Asker yorgundu. Fakat yemyoşil bir tabiat parcası, uzakta, yüksek dağ ların eteklerine kadar yayılmış bem- beyaz kar, muzıkanın kanı oyantan sesi, askere yorgunluğunu unutturu- yordu. İlk çarpışmadan bir gün sonra Ö- mer pağsa askoerini teftiş etti. Miralay Ballarda Üç ftabur şishaneli tüfekle mücehhez askerle adaya gaçm.eaini bildirdi. Nehrin karşısında bulunan Ruslar top ve tüfek ateşlerine başla- mışlardı. Fakat buna rağmen ada ko- layca zaptedildi ye asker ilerledi. Yalnız zaptedilen yerden ilerisi çır- çıplak bir saha idi. Gizlenecek bir şey göze çarpmıyordu, Rus atesi buraları mütemadiyen dö- vüyordu, Ümer paşa, vaziyeti anlaya- rak münasip yerlere verlestirdiği ba- taryalara ateş emrini verdi. Üc saat süren top ateşi ile Ruslar geri püs: kürtüldü. Bu suretle İngor nehri ge çidi ele geçirilmiş ve muharebe kaza- nılmış bulunuyordu. Türk zayiatı 68 ölü, 220 yaralı idi. Ruslar 1200 den fazla ölü vermişler- di. İngiliz zabitlerinden binbaşı Dav Mok, tam zafer kazanılırken yaralan- mıştı. Yanında bulunanları cağırdı: — Çok ağır yaralandım, dedi An- cak birkaç saat yaşayabileceğim. Be- ni burada gömünüz,, Yaraları cok ağır olduğu için fazla ıztırap çeken binbaşı, dişlerini sıkı- yor, kendisini tedayi etmek istiyenle- re: — Boşu başuna vakit gecirmeyiniz. Kurtulacak tarafım kalmadı, diyordu, Sesi, gittikce hafifleşiyor ve bo- guklaşıyordu. — Türk askerleri ile harp ederken öldüğüm için büyük bir şeref duyuyo rum, Kahraman bir milletin kuman- danları ile çarpıştım. Aldığım İsahet- li emri yerine getirirken can verdim. En büyük arzum yaralandığım sahada gömülmektir. Bunu Ömor pasaya söy- leyiniz. Bana iyi bir mezar yaptırsın, Mezar taştma Türklerle heraber harp ederken öldüğümü yazdırsın.. Bu, binbaşr Day Mokun son sözleri idi, Ümer paşa, binbaşının ölümünü ha- ber aldığı vakit muharebe kazanıl- mıştı. — Mert bir arkadağ kaybettik.. de- di. Sonra ilâve etti: — Ona derhal lâyik olduğu bir me- zar yaptıralım. Day Mok, iki büyük, mühteşem ağacın arasına kazılan b mezara merasimle gömüldü. İsteni yazı mezar taşma yazdırıldı,. Ömiı paşa yanında bulunan diğer İngil kumandanları mirlay Ballard, mir: lay Sunon ve binbşi Kedle şunla söyledi; — Day Mokun mezar taşları gu gö düğünüz iki ulu ağactır, Onlar, yü lerce sene sonra görürlerse de göklel yetişecek, yeni mezar taşları göklel uzayacak, Aziz ölünün kahramanlı!l ları ise tarih sayfalarında ebediye yaşayacak.,. Seker niçin tatlıdır ? Eğer size, resimdek! güzel kadını ne yaptığını soracak olurlarsa, bell de onun yeni bir ping pong aynadığıı söylersiniz. Halbuki bir fen adamı, bu resm göz altar aftmaz, size, akıl ve hayalin ze getirmediğiniz bir ceyabı verecel tir ve diyecektir ki: -« Bu resim şekerin niçin tatlı o0 duğunu izah ediyor, Topların beyaz, kırmızı ve ma! olarak üç renk üzerine tertip edilme kamış şekerinin bir Molikülünd atomlerinin tertibini gösteren bir tel sildir. Siyah toplar karbonu, kırmız lar oöksijeni beyazlar da hidrojer temsil etmektedirler, Kimyada Molikül adı kimyeyi bi cismin gazlı şeklinde serbest olara mevcut bulunan en küçük parçasın verilmektedir, Zerre adını verdiğimi bu Molikül bir cismin en küçük parça ya taksim edilmesidir. Anak, bu € küçük parça kimyevi vasıflarını bütü bir halde muhafaza eder, Şakeri hepimiz yemekleri ve içkiler tatlılaştıran beyaz hristal bir cisir olarak tanırız, Fakat şeker ismi ayı ayrı vasıfları ve fenni adları olan 10 muhtelif cimse verilir ki bunların ara sında früktoz, glükoz, laktoz, malto: ve sükroz vardır. Bir cisimde bunlar dan ne kadar fazla bulunursa o cisir o kadar tatlı bir cisimde olur, , Otobüs alıyorum — Âcele olarak 14 - 16 kişilik bir oto büs almak isştiyorum, Satmak isti yenlerin her gün Sirkeci Balıkesir o telinde Bay Bedriye müracaatları. Diş Doktoru Übevyt Ölçer Cumartesinden maada hergün hastalarnı kabul eder. Edirnekapı, Karagümrük Tramva) Durağı No. 95

Bu sayıdan diğer sayfalar: