KASADA SAKLADIĞINIZ p emizlik. . VAZİYETİNDEDİR ONU FAİZLE YANKAYA -VER HUSUSİ ŞARTLARINIZI SORUNUZ ANK ÜNİ KARAKÖY PALAŞ - ALALEMEİ HANS ENA EAA EŞ RENEE , Tahmin edilen bedeli 9360 lira olan 12000 kilo Bronz tel 6 Bi- ne iteşrin 936 tarihine rastlıyan salı günü saat 14 de kapalı zarf u iyle alınacaktrı. Muvakkat teminatı 702 lira olup şartnamesi her gün komisyon- parasız verilir, İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalarla teklifi havi ipalı zarfı belli gün ve saatten bir saat evveline kadar Kasımpaşa: bulunan komisyev basknnİr#ma vermeleri. (1358) | Tahmin edilen bedeli (4800) lira olan (20000) kilo zeytin 16 — 0 — 1936 tarihine rastlayan cumagünü saat 14 de kapalı zarf usulü 8 alınacaktır. Muvakkat teminatı (360) lira olup şartnamesi her gün komisyon n parasız verilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalarla teklifi havi ka. r zarfı belli gün wessaaiten.bir saat evveline kadar Kasımpaşada nan komisyon Başkanlığına vermeleri. HAVAGAZI şof-beni Tetsilât: İstiklâl caddesi 101 Doktor Ömer Abdürrahman Cildiye mütehassısı | m i Devlet Basımevi Direktörlüğünden: Basımevinde keşif mucibince yapılacak otomatik yangın ihba “ tesisatı açık eksiltmeye konulmuştur. Muayenehanesi » Kadıköy, ihale 21 — 10 — 936 çarşanba günü saat 15 de Basımevind Süreyya sineması karşısında |: yapılacaktır. İsteklilerin eksiltme çağından önce 96 7,5 ilk pey akçı önü sokağı numara8 her gün! | si olan 266,5 lirayı Bastmevi vezhesine yatırmaları gerektir. Şartni beşten dokuza kadar.. me direktörlükten istenilebilir. (980) 316 —— amman Şövalye birdenbire başını kaldırın ca Faustanm elinde bir hançerle ken- disine doğru ilerlemekte olduğunu gördü. Genç kadının ağzından köpük- ler çıkıyordu ve anlaşılmaz kelimeler) mırıldanıyordu, Pardayan hiç kımıl damadan bekledi, tam bıçağı yiyeceği Zaman, hemen Faustanın bileğini ya- kalayarak; — Ne yapıyorsunuz? dedi. Ben öy- le kolaylıkla ölmem! Henüz vaktim gelmeği, İşte elinizi bırakıyorum, ce- Saretiniz varsa vurun! Pardayan hakikaten Faustanın bi- leğini rakmış kollarinı kavuşturmuş ta. Fausta Pardayanı o kadar, sakin ye cesur buldu ki elinden silâhi düstü. Geri çekilerek ağlamağa başladi: Şövalye son derece Yumuşak bir Besle; ' ,, 7 Madam! dedi. Şartr Katedralin- deki sahneyi henüz unutmadım. Du- daklarmız dudaklarıma değmişti.. Be- ni buraya getiren bü hatıradır. Gizin ölümü haberini vererek meramımı yes rine getirmemi pek de haksız bulma- Yınız. Fakat sizin de hakkımız var, belki de bu yolda hareket etmem alli- <enabane olmamıştır. Yalnız müsaade nizle şunu söyliyeyim ki buraya gel- mekten maksadım ikidir. Evvelâ sizin kraliçe olamayacağınızı haber vermek istedim ve bu suretle sözümün eri ol. duğumu isbat ettim. Sonra madam, şatoda Kardinal dö Giz, mösyö Des. Dina, mösyö dö Burbon ve diğerlerinin tevkif olunduklarını gözümle gördüm, Bu esnada Kardinal dö Gizin kendisi. ni tevkif eden Dümona: “Bu Fansta- nm hiyanetidir.. dediğini isitim. Düşündüm ki, şimdi gelip sizi del tevkif edepekler. Bunun için krallığı: MAĞLOP FAUSTA nızt yıkan şu kılıcı hayat ve Kürriyeti- nizi müdafaa için kullanmağa karar verdim. Henüz güzel ve gençsiniz. Belki ileride elde edemediğiniz ikbal yerine büyük bir sandet bulursunuz. Bluvadan iki fersah kadar ileride iki hayvan hazırladım, Biri sizin diğeri de hizmetçiniz için. Hentiz vakit var- ken beni takip ediniz. Pardayan bunları söylerken Fausta başka şeyler düşünüyordu. Kafasın- daki Giz ve taç emelleri sıyrılmış yı rine büsbütün başka fikirler gelmişti. Fanusta hayatma yeni bir yol vermek istiyordu. Yaşamak! Mesut olmak! Kuvvet ve hakimiyet arzularından vaz geçmek! Tıpkı Şartr katedralinde düşündüğü gibi şimdi bütün saadeti aşkta buluyordu, Fanusta ötedenberi Pardayanı sevi- yordu. Kim bilir, bu anda belki Pardayan da onu seviyordu. Gizj sırf bu sevgi- #inden doğan kıskançlıkla öldürmedi. ğini kim iddia edebilirdi? Kendisini kurtarmağı istiyordu, ncaba büna sebep ne idi? Kendisi ona ihanet etmiş hatta öldürtmek bile iste- mişti... Acaba neden şimdi ona genç- siniz, güzelsiniz! diyordu., Fausta yeni yeni ümitlere kapılma» ğa başlamıştı. Gözlerine götürmüş olduğu ellerini iki tarafına sarkıttı. Tam bir şey söyliyecekti ki kapı şid- detle vurulduğunu işitti. Hemen ye rinden fırlayarak iç avluya bakan bir pencereye koştu. Kapı indirilen dar- belere dayanamıyarak yıkılmış ve içeri bir sürü asker dolmuştu. Bunla- rm kumandanı Larşandı, askerlere şöyle bağırıyordu: — Kolunuzu bana veriniz! diye mu-| kabele etti, Fakat Moröver korkunun verdiği sersemlikle yerinden kımıldayamı-! yordü. Şövalye onün kolunu Vi kendi kolu altına koydu, elile omuzlarını örten mantonun altında! bir bıçak tutuyordu. Pardayan: — Benimle beraber yürüyünüz! Hiç bir harekette bulunmayacak ve hiç bir şey söylemiyeceksiniz! Bu sizin menfaatinizedir, diyerek bıçağın ucu- nu gösterdi. Yürümeğe başladılar, Bu iki kişiyi görsaler, samimi iki #hlap zanneder lerdi. Büyük merdivenden inmeğe başla- dılar. Şato feryatlarla inliyor, takip olunan adamların çıkardıkları imdat sesleri her tarafı kaplıyordu, Parda- yanla Moröver bu gürültü arasında birbirlerine yapışmış iki hayal gibi r. Dört köşe avluya çıktıkları . Moröver kımıldanır gibi olmuş tu. Pardayan kendisine dönerek müt- hiş bir tebesslimle baktı, Moröver inli- yerek tekrar yörümeğe başladı. Büyük kapın Yanma geldikleri zaman asker silâhlarını çatarak yolu kapadılar. Kriyon biraz ötede emirler veriyordu. Pazdayan ona seslendi: — Mösyö dö Kriyon, dışarı çıkmak istiyorum! Kriyon biran kadar hay- ret ve korku ile karışık bir nazarla Pardayana baktıktan sonra kapıdaki askerlere emretti: — Kralın adaletine yol veriniz! Asker selâm durdu, Pardayan Mo- röverle beraber dışarı çıktı. Yirmi adım kadar ilerlemişlerdi ki bir adam! MAĞLÜP FAUSTA —————— —— — ———— —— 313 meydana çıkarak Moröverin yanına İ sokuldu. Şimdi her üçü de Luvar neh- rinin yukarı tarafına doğru çıkıyor- lardı. Bluva köprüsünden bir fersah ka- dar ileride, boş bir kulübenin önünde durdular, Kulübenin yan tarafında eğerleri hazır İki beygir duruyordu. Pardayan Moröveri kulübeye soktu, yabancı da onlarla beraber içeri gi- rerek kapıyı örttü. Pardayan bir iskemleyi işaret ede rek: — Oturunuz! dedi, Moröver itaat etti, Dişleri birbirne garpıyor. yüzünde ölüme giden bir adamın korkusu okunuyordu. Parda- yan, onun ayaklarını iyice bağladı. Morüöver bir parça nefes aldı, çün- kii şimdi kendisini bağlamış olmaları bir müddet daha yaşayacağına delil di. Pardayan bağlama işini bitirdikten sonra yabancıya dönerek; — Mösyö Kleman! dedi, Size itimat edebilir miyim? — Hiç düşünmeden işinize gidebilir. siniz dostum! Allaha yemin ederim ki bunu bıraktığımız gibi bulursunuz. Pardayan başile tasdik ettikten sonra Morövere bakmadan dışarı çık- tı ve çabuk çabuk Bluvaya doğru yü. remeğe başladr. XXXV FAUSTANIN SON HAREKETİ Fausta tertibatını sabahtan almış- tı. Her tarafa postacılar göndermişti, Runlardan bir tanesi Aleksandr Far. reze gidiyordu ve ona hemen Parise doğru yürümesini tavsiye eden bir