4 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Cezairde yamlmakta olan su bentleri şimdiye kadar emsaline raslanmamış bir harikulâdeliktedir. Telmesen civarında Beni - Badhel'de —yapılan su bentleri, müteaddit künbetleri ihtiva eder bir tarzda yapılmıştır. Tamamla- nınca irlifer 50 metre olacaktır Dünyanın enmeşhur üÇ tavcısı Bir Ingiliz kızının ihbarı üzerine yakayı ele verdi Paristen bildiriliyor: Tatil aylarını Avrupada geçiren bir İngiliz kızmın açık gözlülüğü en mühim elmas tavcılarından üç kişi- nin Paris hapishanesini boylamasına sebep olmuştur. Bunlar Serj Gersberg, Abraham Kaç- lani ve Jakob Ekshayserdir. Tavcılık- ta polisin tanıdığı en ele avuca sığmaz sahtekârlardan daha üstündürler. Üç ahbap çavuşlar Avrupanın bütün dev- let merkezlerinde çalışmış ve bundan üç ay evvel Londradan kaçmak mec- buriyetinde kalmışlardı. Fransız polisi bunların Parise geliş- lerini İngiliz ve Amerikan seyyahları- nm şikâyetinden öğrenmişti. Seyyah- lar, sahte elmaslara avuç dolusu pa- ralar vererek fena halde dolandırıl- miş bulunuyorlardı. Her üçü de yahu di olan bu açık gözler sözde Rusyada ihtilâlden kurtardıklarr-aile mücevhe- ratmı satmak mecburiyetinde kalan zavallı insanlar rTolünü oynamakta- dırlar. İçlerinden birisi enayi dedikle- ri müşteriye yanaştı mı umumiyetle | | mütehassıs olarak Gersberg çağrıl-ı makta © da malmn hakiki olduğunu tas dik ettikten sonra bir fiat biçmekte- dir. Bu üç ortak, geçenlerde, Parisin bü yük otellerinden birinin — salonund: çalışmıya başladılar; İskoçyalı bi Heyyaha elmas satarlarken, salona po- üs memurları girdi ve iki yanlarındaki mütehassısı polis komi- serliğine davet ettiler. Pazarlık, tesa- tavcr ile İ | düfen, Londranın en büyük elmas fir- malarmdan birinde çalışan 19 yaşın- da bir kızım yanıbaşında oluyordu. Kızcağız elmas ticaretinin girdi ve çıktısını iyice bildiğinden tavcılığın şeklini derhal anladı ve sessizce Sa- londan çıktığı gibi polise telefon etti. Enayi adını verdikleri elmas satmalmakta olduğundan o ka- dar emindi ki polisin bu vakitsiz mü- dahalesine fena halde kızarak protes- tolar yağdırdı. Bunun üzerine polis müşteri halis | çarşıdan hakiki bir muhammin getir- terek satılmak istenen parçaların adi camdan başka bir şey olmadığını is- pat etti. Şimdiye kadar yüzlerce zen- ginin canınmnı yakmıiş olan üç tavcı da| Sen Vensan hapishanesini boyladı. Fransız polisi meseleyi ihbar etmiş olan İngiliz matmlazelmin atdmı her ihtimale- göre gizli tutmaktadır. ———i —Ğ — .—— —— Daimi okuyucularımıza Gazetemizin evvelce, daimi ku yonlarını toplamış ve bu kuponlar: idarehanemizden kartla değiştirmiş olanlara gazetemizin birer aylık ibonesi gönderilecektir. Bu okuyucularımızın - kartlarile birlikte adreslerini idarehanemize vildirmelerini rica ederiz. RİYAN B n" Pelkagban ü & içü"e Hat e ” ğ ” OBUĞA Ş : 'r' n Strerimne ; 3 HEabl $M li ERTE Karaafaç müessesatı işçileri için lâzım olan 275 çift çizme açık ksiltmeye konmüuştur. Bu çizmelerin hepsine 2183 lira 50 kuruş fiat in olunmuştur. Çizmenin nümunesi ve şartnamesi ürlüğünde görülür. İstekli olanlar 2490 N, l1 kanunda yazılı vesika & 164 liralık ilk teminat makbuz veya mektubile levazım mü- beraber 5/10/936 NBazartesi günü saat 14 de daimi encümende bulunmalıdır. (1344) Uzun bir aşk ve işveden sonra Altı yamyam kızı 4 Birinciteşrin — 1936 ll Kaptanı nasıl öldürmüşler ? Bugün Fransaya dönen kaptan Meanmnuel romanlarda bile tesadüf edilemiyecek (Londradan yazılıyor): Yüzü, senelerin rüzgâr ve fırtınalari- le kavrulmuş bir cenup denizleri kap - tanı, geçenlerde, Fransaya — giderken Londraya uğramıştı. Büra gazetecile - rine anlattığı sergüzeşti, — romanlarda bile bir eşine güç tesadüf edilecek ma- hiyettedir. Bunu Haberin okuyucuları- na anlatmaktan kendimi alamadım. Şimdi altmış yaşında - olan Kaptan Manucl Beauregard cenup sularında adaların arasında işliyen Merkator adlı gemisile, Fiji adalarının şimal kıyıla - rında Vano - Lövde Filipin Çin tüccar larına götürmek üzere bir nevi ağaç sa- kızı yüklerken, başına gelecekleri ha - yalinden bile geçirmemişti. Kaptan Ma nuel bundan senelerce evvel Marsilya- dan ayrılarak cenup suları — adalarına gitmiş ve oralarda iyi işler görmüştü. Yanında küllandığı ikinci — kaptanı Piyer Lafond'u Salomon — adalarında beş parasız bir halde bulmuş ve vatan- daşma acıyarak yanına almıştı. Gemi- nin geriye kalan dört tayfası hep esmer| derili, kıvırcık saçlı Melanezlilerdi. Bun lar da ikinci kaptan gibi genç ve güçlü kuvvetli adamlardı. Gemisi, bu takım adaların arasından geçerken her nasılsa bir kayaya çarptı; dibinde büyük bird elik açıldı; içeriye hücum eden sular gemiyi az zamanda batırdı. Kaptan Manüuel ile gemicileri kâfi miktarda yiyecek ve içecekle kendi lerini bir kayığa atmağa vakit bulabil- mişlerdi. Kaptan cebine — haritayı da sokmayı unutmamış olduğu için Salo - mon adalarından pek de uzakta bulun - madıklarını tahmin ediyordu, Fakat Mlalenezya civarında akıntılar aksi isti- kametten geliyor, gecenin karanlığı da çöküyordu. Akıntılar, saatlerce, bu kü çük kayığı sürükledi, içindekiler de is- tikametlerini büsbütün-»gaşırdelasıİkt gün Tastgele böylece — sürüklendikten sonra nihayet karşılarında bomboş ve ıssız gibi duran bir ada gördüler, Kaptan Manuel ile adamları bu ada- da muz, ekmek, yemiş, — portakal ve ananas gibi bol bol taze yiyecek bulnu- ca gemilerinin peksimet ve — koönserve etlerinden kurtuldukları için sevindiler. Kıyıdaki kayalıklardan fışkıran buz gil! bi soğuk su kaynağı da şanslarını büs- bütün parlatmıştı. Doyuncaya — kadar yedikten ve kana kana içtikten — sonra o geceyi sahilde geçirmeğe karar verdi ter, zaten bu takım adalarda yamyam- lik 1854 senesindenberi yok — edilmiş, geriye kalan birkaç yamyam kabile de en ıssız ve erişilmez küçük adalara sü- rülmüştü. Binaenaleyh korkulacak bir şey yoktu. Bünunla beraber kaptan Ma nuelin yanında bir tüfek bulunduğu gi- bi ikincik aptan Lafondun da tabanca- sı vardı. Çıktıkları yer oldukça büyük bir a- daya beziyordu. Ertesi sabah Lâafond bir istikamete, kaptan — aksi tarafa ve gemicilerin de yayılarak adada bir a- raştırma yapmalarını kararlaştırdılar. Karanlık basmadan evvel gene hepsi ge ceyi geçirdikleri sahilde toplanacaklar- dı. j Kaptan Manuelin hikâyeside göre Pi yer Lafondu takip edelim: İkinci kaptan balta görmemiş orman ların arasından yarıms — aatlik gayet güç bir yolcüluktan sonra hiç ümit e- dilmedik bir maânzara ile karşılaştı. Su- ları gayet serin ve insant kendine çe - ken küçücük bir gölün kenarına varmıs tı. Karşı sahilde on beşer on altışar yaş larında kadar altı tane kız — çırçıplak duryordu. Bunlar herhalde göle gi-—tl için hazırlanmış bulunuyorlardı. Ma - lenez ve Polinez ana babadan doğmuş melez olduklarında hiç şüphe — yoktu. Saçları çok kıvırcik olmasaydı, — beyaz tenli kızlardan hiçbir farkları olmıya - caktı. Kızlar ikinci kaptanı — görünce hiç çekinmediler bilâkis yanlarına gel- mesi için gülüp işaretler yaptılar. Zavallı Piyer başına ne geleceğini nereden bilsin? Daha yarı yola varma- miışken kızlar önün üstüne atılmış; kaş la göz arasında üstünü başırır soymuşlar ve hep birlikte 1lık sulara atılmıştırdı. Genç kızlar, sıcacık ve eritici öpücük- ler... Bu ne tatlı bir rüya idi? macerasını Bu lezzetli rehavet uzun — sürmedi ÂAz sonra bu sevimli huriler zehirli bir: mahlüka döndüler. Gerçi Fransız kuv vetli bir adamdı fakat bu yabani kızlar da çok kuüvvetli idi, Gülümsemeler hay vanca homurtulara inkılâp etti. Güzel yüzleri şimdi takallüs ederek çirkinleş miş ve atalardan miras kalan yamyam- lık hisleri kabarmış kan kokusu almağfa başalmışlardı. Onu sıcak İetimlasın iie tüne sürüklediler; aç kurtlar gibi ısı - rıp tirmalamağa başladılar. Istırap, fer yat, gırtlak yırtarcasına — imdat diye bağırmaklar çabuk sustu. Boğazdan çıkan hayvani hırıltılarla bu sırtlan kızlar adamcağızın hayat u- saresini emdiler, Kaptan uzanmış ol - duğu yerde kıpırdamıyacak — bir hale geldi. Ve bu sıcak ülkelerin kızları da birdenbire gözden kayholdular. Gece kaptan Manuel ile dört gemicisi tekrar kıyıda buluşunca Lafandır. bula- madilar. Ertesi güne kadar yapılabile-| cek bir iş yoktu, Ertesi gün tanyeri a- ğarırken kaptanla dört gemicisi Lafon dun bir gün evvel tutturmuş olduğu is- tikamette yola çıktılar. Cesedinin bu - lunduğu yere kadar geldiler ve zavallı ölüyü “geriye taşıdılar. Kaptan Manüel meseleyi esasından anlamak istedi. Omuzuna tüfeği, cebi- ne de Lafondun pantalonundan aldığı tabancayı yerleştirdiği gibi adamlarıa geriden gelmelerini emrederek yola çık tr. Bu adamlar görünmiyecekler - fakat ilk çağırmada hemen imdada koşacak - lardı. Kaptan gölün kıyısına vardığı zaman karşıdan gene bu altı kız, kırıtarak, gü lümsiyerek büyük bir zarafetle orman- dan dışarıya çıktılar. Anlaşıldığına gü- anlatıyor tiyarın hiçbir ehemmiyeti yoktu. Kap - ğa vakit bulmadan ve yaşının pek ilerle miş olmasına rağmen gösterilen işvele- re dayanamamış, kızlar da onun zaten bir kaç parçadan ibaret olan elbisele - rini çekip soymuşlardı. Aralarında çok İ şidedtli bir aşk ve sevda oyunu başladı. Sonra da hurilerin birdenbire birer gul yabani oluvermelerine şaşıp kalmıştı. Takatinin tükenmek üzere — olduğunu hisseden kaptan avazı — çıktığı kadar — imdat feryadını saliverdi. Kızlar kuvvet karşısında, kızgınlık çığlıkları — basa * rak kaçtılar, Çok geçmeden ormandan — başka-bağrışmalar da işitildi, Bu. — dişi yamyamların herhalde erkekleri de var dı. Kaptanla yanındaki. adamları fazlâ vakit kaybetmeden tahanları kaldı sahile vardılar ve kayıklarına atladdî rı gibi çala kürek adadan uzaklaştılaf- tan daha ne olduğunun farkına varma- ğ t Engin denizlerde tam üç gün üç ge“ " ce bocaladıktan sonia Uti şiücDe TaSi aeğ geldiler, gemi durarak bu kazazedeleri — aldı ve yeni Hebrid adalarına çıkardı. Kıyıdan kıytya işliyen bir gemi de kap — tanla Malenzyalı tayfalarını Fiji adala- rına götürdü, Sırtında oldukça büyük | iki diş yarası taşıyan kaptan Besure- © gard artık cenup deniz'eri adal- or.da | daha fazla oturmağa — tövbe — ederek yurdun olan FFransaya döndü. Yamyam kızların bulünduğu ad- ba- titada yazılr değildir; vüzlerce kücük | adadan müteşekkil bu takım adalarının kimbilir hangi uzak ve ıssız bir yerin- — deki ufacık bir toprak parçasıdır. Bu- -', nunla beraber şimdi bu takım adalarınım istikşaf edilmedik hiçbir noktasımı br- ı rakmamak için bir heyet göndermek te- şebbüslerine girişilmiştir. | ! “. | Çi Bir vat: eler S hizmetçi idi Şimdi 49 hizma'- kâr kullarıyor (Romadan bı'ldir:'lı':;or)_ arasında Ev hizmetçileri yanı'atl ğ bir güzellik müsabasas — neticesinde Emma Koffari adındaki kız inanıl- ması güç bir hikâyenin kahramanı ha: line gelmiştir. Emma altı. ay evvel Napolide bir doktorun evinde hizmet- çi idi. _ Şimdi ise bir İtalyan milyonerinin karısı, saray yavrusu bir kon#â emr hanrmefedisi ve kendisine hizmet -den 40 hizmetçinin âmiri senyora Rizhini- dir. Doktorun yanında hizmetçi “kenl gazetelerde hizmetçiler arasında ya“ — OĞ e aa ÜN Ve gliler — re bu katil kızlar için genç veyahut ih-s © prılacak bir güzellik müsabakası ilün- ' larmı görmüştü. | Taliini denemek için girdiği m isa* bakayı kazandı. İtalyanm en güzel hizmetçisi olarak ilân edildi İtalya sanayi krallarından miiyü- ner sinyor Righini gazetelerde onuf resmini görünce âşık oldü. Birkaç hafta içinde de bu talil: kıZ rüyada bile görse inanamayacağı bi | saadete erişti. Şimdi lüks konağındâ tam hırk tane hizmetçi kız kendisin? hizmet etmektedir. )

Bu sayıdan diğer sayfalar: