Miki Afrikada haydutlar peşinde em AZ KALDI Bu Nİ ML ( A. 211 bee — Dans Dersleri — Hususi ve miinferiden (asridans dersleri) Beyoğlu, Karlman karşısında eski Po- Tonya Nur Ziya sokak No. 3. Müracaat hayr Ka m A D ENi iKTiDAR © SÖR PANOSYAN. ELGEVŞEKLİGİNE KARŞI HORMOBİN Tabletleri gazaya her eczanede arayınız IŞIKLI NEO 'N REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECiP ERSES Galata : Sesli Han Nt Cildiye ve Zühreviye mütehassısı Dr. ÇiPRUT Beyoğlu, Rus sefarethanesi sıra- smda Posta sokağı köşesinde Mey menet apartımanı. Telefon: 43353 5 Çıplaklar Rosâri | 123 ppi Vakıflar “Direktörlüğü İlânları Değeri Pey parası Lira K. Lira K. 9 25 Şehremininde Denizaptal mahallesinde Mektep sokağında (o Topkapı caddesinde eski - 289 yeni - 2,2 mükerrer 118, 75. metro arsanın 30/120. hissesi. 5846, 11377 103 35 Samatyada Ağahamamı caddesinde Tramay yolunda (Hatuniye camii 918,44 - metre arsasile beraber mevcut enkazı. 1178 13 55 Hacıküçük mahallesinde Kürkçühanı içinde cami altında 11-Nr: İı dükkân. 1165 Yukarıda yazılı mallar satılmak üzere 15 gün müddetle açık arttır. maya çikarilmıştır. İhalesi 167107936 Cuma günü saat (15) te yap İÜ incaktr. İsteklilerin Mahlalât kalemine gelmeleri, (1782) Yazan: Refik Ahmet Sevengil ae Kiralık Apartıman İstanbulun mutena yerlerinden Türbede Belediye eivarında Dostluk yu: sokak 8 numaralı apartımanm ! ve 2 inci daireleri kiralıktır. Apartımani ayadar ve güneşli bulunması itibarile çok tercih edilen bilcümle vasıflı herilielü Monförü haizdir. Görmek arzu edenler ayni spartımanın 4 dairesine müracaatlar, 100 Kuruş 192 60 Dağıtma yeri: VAKIT Kütüphanesi MAĞLÜP FAUSTA 311 ————— ———— ———— — — 310 MAĞLUP FAUSTA Jayarak dışarı çıkıp küçük merdiven. de beklemeğe başladılar, Sen Malin çıkarken: —On dakika! diye mırıldandı. « Pardayan: — Merak etmeyin, fazla değil! diye söylendi, Merdivenin kapısını kapadı. O za- man uzun bir nefes aldı. Gülerek kol- larını kavuşturdu. İşittiği bir sesin: — Zatı şahane, sizi kabinelerinde bekliyorlar monsenyör! dediğini an- layımca yüzünü mabeyin odasının ka- pısına çevirerek kımılmadan bekleme- ğe başladı. Sarayda derin ve korkunç bir ses- sizlik vardı, Pardayan ağır ve sert adımların mabeyin odasını geçtiğini duydu. © Nihayet Dük dö Giz kapıda görün! dü. İki adım kadar ilerlettikten son- ra biranda kralın bulunmadığını ve Pardayanın kımıldamadan beklediği- ni gördü. Evvelâ sarardı, sonra dışarı! çıkmak üzere hemen geri döndü. Fa- kat bu arida kapı dışarıdan kapanmış. tı. Bunun üzerine odada çevrilmiş ol. duğunu anlayarak Pardayana doğru döndü ve başını kaldırarak: — Kimsiniz? dedi, Ne istiyorsunuz, burada işiniz nedir? Pardayan sakin bir sesle: — İsmimin size pek lüzumu yoktur! diye cevap verdi. Beni pek iyi tanırsı- nız. Ben, bundan on altı sene evvel Kolinyinin otelinde sizi tokatlay an adamım. Giz dişlerini gıcırdattı. Pardayan devam ediyordu; — Ben bundan sekiz ay evvel sizi on bin kişilik bir halk önünde “Dayak ye- miş Hanri,, diye teşhir eden adamım,. Giz homurdandı: — Cehennem zebanisi!., — Ben, Sen Deniz sokağında sırf zavallı bir kadını kurtarmak için size teslim olduğum zaman; alçak diye bağırmanıza mukabil bu sözü bir gün gırtlağınıza tıkayacağını ve muhak- kak kendi elile sizi öldüreceğini söyli- yen adamım., Hanri dö Giz, “Dayak yemiş İlanri!,, Ne istediğimi mi sorü- yorsunu??.. Bana ettiğiniz hakareti temizlemek için kanmızı. Hanri dö Giz, Kolinyinin ve daha birçok sen- yörlerin katili! Burada ve işim mi var?,. Namuskârane bir çarpışma, kı- ıç kılıca, biçak bıçağa, göğüs göğüse bir çarpışma için sizi bekliyorum! Dük dişlerini gıcırdatarak söylen- di: — Delisiniz! dedi. Hey. Bana ba- km! Orada kim var? Ba deliyi tevkif edin! Giz kapıyı açmak üzere atıldı. Fakat kapının arkasından: — Öldürün! Şu Giz kö; dan kaldırın! Cesur Kalabr Malin! diye sesler geldi. Giz bembeyaz oldu. Bir anda her şeyi anladı! Pardayan: — Mösyö! dedi. Size ya'nız bir kur- tulus yolu kalıyor ki, o da şu kücük merdivende obekliyen üç asilzadeyi çiğnemektir,. Fakat daha evvel de be- ni öldürmeniz lâzımdır. Karar veri- niz! Sizi namuskârane bir düelloya da- vet ediyorum. Eğer kabul etmiyece': olurasnız kapıları açar, katilleri bura- ya davet ederek: “Bu adamı öldürünüz, çünkü kendi- sini müdafaa edemiyecek kadar al- çaktır!, derim. Giz, görünmiyen bir kuvvetten im- dat ister gibi etrafına bakındı. Düş- tüğü kapandan nasıl kurtulacağını ve neden daha çabuk hareket etmediğini düşündü. Kral kendisinden evvel dav- ranmıştı., Artık mahvolacaktı!.. Nihayet kurtuluşun ancak kendi kuvvetile olacağını anladı. Harp mey- danlarında kendisini büyük bir kahra- man yapan meşhur cesaretini topla- dı. Şu herifi. Sefil Pardayanı öldür- mek. Sonra, merdivene atılıp önüne çıkan bütün manileri devitmek., Kra- licenin dairesinden geçerek kan için- de dört köşe avluya düşmek, maiyeti- ni toplamak ve kralm dairesine çıkıp. onu kendi elile öldürmek, İşte bir an içinde Gizin kurduğu plân buydu. Hemen kıbhemı çekerek Pardayanım üzerine atıldı. Aklınca ona kılıç çekecek vakit hırakmayacak- tı. Pardayan bir siçrayışta kendini ar- kaya doğru attı, bu anda Giz, onu kı- ic elinde ve müdafaa vaziyetini al- mış olârak buldu, Çarpışma çok kısa, müthiş ve yıldı- rım gibi oldu, Pardayan hiçbir şaşırt- ma hareketine lüzum görmeden, haya- tınr hiçe sayarak dosdoğru İleri atıl- dı. Balafrenin elinden kılıcı düşmüş ve sırt üstü yuvarlanmıştı, Pardaya- nın kler Dükün göğsünü delmiş, ar- kasından çıkmıştı. Pardayan kılıcını çekerek yerine koydu. Birkaç dakika kadar kımıldamadan durduktan son- ra: — Öldü! dedi. Evvelce Divinyerin; önünde söylemiş olduğu bir kelime! / yüzünden öldü. Adiyo monsenyör Dük! Bir söz için bir kılıç darbesi çok mu? Elbette değil. Yalnız, senin bir sözün serseri bir Şövalyenin biraz fik- rini değiştirmişti. Fakat benim kılıcım ise krallığın cihetini değiştirdi. Ara- daki fark budur. Şövalye bir müddet kendi kendine böylece söylendikten ve Düke bir daha baktıktan sonra hemen küçük merdiyenin kapısını açtı. Alaca karan Tıkta, renkleri sararmış üç yüz mey- dana çıktı. — Pardayan: —Efendiler, on dakika henüz bitme di. Fakat zararı yok içeri girebilirsi- niz. Sizi borcunuzdan affediyorum ve Dük dö Gizi iade ediyorum. dedikten sonra yavaş yavaş merdivene doğru yürüdü. Kâlabr, Sen Malin ve Monseri içeri daldılar, Bıçakları elirinde idi. Dükü yere düşmüş ve kan içinde buldular, Hayretle yerde yatan naaşa bakmağa başladılar. Acaba Pardayanla Dükün arasında ne geçmişti? Bu anda Dik de hafif bir kımıldanma göründü. Ölmemişti.. Gözlerini açtı, kalkmak istedi, inliye- rek şunları mırıldandı: — İmdat! Beni öldürüyorlar! Bu sözler yandaki mabeyin odasn- dan da işitildi; Orada duran yedi kişi birden bağırdılar: — Öldür! Tamamla!, O zaman, âsâbi bir hareket üç kati. lin de benliğini kapladı; Dükün üzeri- ne atılarak onu, bıçaklarile delik de- şik ettiler, Dük son bir gayretle sürük lenmek istiverek inledi: — Efendiler... Efendiler! Cç arkadaş küfürler ederek anl#r- makta devam ediyorlardı. Bu anda