Zübeyde odadan e çıkar erkek Mustasım küçük tahta kuluyu açarak içerisindeki renksiz mayiden Zübeydenin şerbetine bir damla damlattı Mustastm Güzidenin odasma varm- ca'odayı yine ağız ağıza dolmuş bul- du. En başta kizı Zübeyde olduğu ha!- de bir sürü.cariyeleri, Güzidenin etra- fmâ toplanmişlârdı. Halife kizmı Tünve yeniğin. beyriinderi urulıau döğğü imali sr. Keri girmek, bağırmak, dell bir şeyler söylemek istedi. Fakat son! Tabir dügünceye kapılarak her nederi-! se;dairesine döndü. İçeri girerken ge- e Mizmetçilerindöj birine: iŞ ledi: © olduğunu belli ediyordu. Nihayöt ba- — Göz kulak olunİZübeyde odası- bana haber verin. Şimdi de derahi müneddim Ubeyd iyi gel 3in! İz sonra müneccim Übeyd: odadan içeri girmiş ve yerlere Kadar kapana- Tak halife Mustasımı, selâmlamıştı. Mus stasım “bir müddet hiçbir sey söyl Ubeydin.. gözlerine baktı: — Dinle beni Ubeyd! Eğer söyledi. imi, emrettiğimi derhal yapmazsan, yapamazsan kendini ölmüş bil! © “Ubeyd, bütün söğuk kanlılığma rağ men gâyri ihtiyari” ürperdi. Ve keke — Kulunuz emrinize muntazırdır. — Benden nefret eden bir genç:kı- zı şimdi, derhal elde etmek istiyorum. Bunun için bâna en kısayolu öğrete- ceksin! hunili Biz” gökilde meşgul olmakta şmı hafifçe kaldırdı. Gözlerini açarâk Müstasıma baktı: — Bir çare var! diye mırıldandı: — Nedir? .. . Ubeyd elini yavaş koynuna, soktu. » Ve cebinden sımsıkı kapanmış ufak © bir tahta kutu eikardır - m late bağli ri ZN e 67 ** Müneccim anlattı: — Gayet kuvvetli “bir müsekkin. © Bundan"bir damla İçen kendisini tam — bir saat kaybeder. Her geyi unütur. Ancak bir'#aât'sonrh kentine gelebi- Mirİls' damlariçersa. . — Evet? a —ki damla içerse-bir daha uyan- mâhak üzere ebedi birjüykuya dalar, — Pekâlâ! Hayati Krea / bakalım bağa sünüt, , i Müstasım ufacık siyah tahta b © yujedeta kapar gibi Ne dir/eliiden sidıç* ARI AR / Xl e ADINLAR Eli — Kulunuz her an, her sâniye emir- lerinize muntazırdır. — Anlaşıldı. Anlaşıldı. Ubeyd dışarı çıktıktan sonra halife tam bir iri desti şarap daha yuvarla- dı..Şaralın son yudumunu -yvuarlar- ken oda hizmetçisi içeri girdi: — Muhterem kerimeniz Zübeyde dairelerine çekilmişlerdir. — Defol öyle ise! Halifânin oda hizmetçisi, Mustasa- mı şimdiye kâdar üslü bü derece kor- kunç ve hayvanlaşmış” görmemişti, 'Telâş ve korku ile geri çekildi. Mustasam homurdanarak ayağa kalktı. Düşmemek için kapılara, du- varlara tutunarak kızının dairesine doğru ilerledi." li Beş altı odadan mürekkep olân da- iresinin örne gelince kapıya giddetli bir tekme yapıştırdı. Zübeyderin o- da hizmetçieri karşılarmda korkunç bir tavırla duran halifeyi görünce korkularından çil yavrusu gibi dağıl- dılar. Mustasım kızının yatak odası. nı biliyordu. Doğruca oraya doğru yürüdü ve hiç tereddüt etmeden ka- pıyı açarak içeri girdi. Zilbeyde soyunmamıştı. Bermutad sedir üstlne uzanmış kilap okuyordu Yalnız dışardaki gayri tabii gürültüyü işitince başımı kitabın sarı sayıfala- rından kaldırarak kapiya “gözlerini geldiği, Hi-görünce Jâkayt. bir, tavırla goğrui- du. Halife Mustasım'muhteli? işler için böyle sık sık, kaba saba kızmm odasıma girdiği için bu ziyareti hiç ya- dırgamadı. Yalnız bir bakışta baba. sınm mutadından , pek fazla sarhoş olduğunun farkına vardı. Kendi kendine; — Her halde Güzideyi bu canavar elinderi kurtardığım için bana Sitem etmeğe gelmiştir, diye düsündü. Müstasımi, hiç Bir sey demâden sedirin üzerine olurdu. Başmı iki e *li arasma alarak bir müddet dügündü. Sonra homürdanâı: — Bana bir bardak şerbet ha- arla! Zübeyde ses çıkarmadan babağının emrine itaat etti. Bir dakika sonra Mustasımm .önlinde bir bardak”dolu- Büsu nar şerbeti duruyordu. i Müustasim: şerbeti içmedi. homurdandı; — Bir bardak di kendine yap! (Devamı var) Tekrar Hissi Roman oNakleden: Hatice Süreyya — 10:— «İsmet titredi; i «Gözü duvar, saatine kaydı. Hakika-; ten de bire çeyrek. var. Halbuki, tekel fon, işte henüz çalmadı.. Şimdiye kar) © dar sustuğuna göre daha da musacek| © gibi duruyor. d Halhuki Murat, döner dönmez ve) fon edeceğiz bildirmemiş hiye? Tam » gete Yarıst evinğ. gölmiş bülurincâktı, “ Bu sükütun sebebi nedir? a Gözlerini, yirle meğmuasma dikiyor. ; ç Fakat maksadı resimlere bakmek, ya» i © hit makale filân, okumak değildir. Bu mecmuanın “İçin? koyduğu bir mektu- j iratle çiiİmiş satırları kim bilir ka: © Gincr defa okumuş, yine okumuştur. deta ezberlemliştir. Şimdi Ise bir da- iy bir “kelimede. çi ya rastlamal oba bakıyor. Bu boyaz kâğıdın. üzerine) l » Bankadaki işi bugün'öğle üzeri Mİ ren muhakkaktır. Kohturatı im galayacağım ve derhal hareket edeoe- Jim... Canımın işi! Vallahi sana kö. vüşmak için saniyeleri saytyorum... Sensiz memleketin manası yok... Öy- leyse, buradan son süratle kaçmal!,, , Halbuki, gelmedi “İşte. Mühim . bir iş çıkıp.da Müradı alımı koydu? Böy- “de olsa bile haber vermesinde telgraf “çekmesinde ne mazi vardı? ”« Odanın. içinde uçuşan o kelebekler gibi cümle parçaları” çalkanıyor: Hip, '— Mâça papasf.. Koz. Vallahi bir love seyahati. Bu #özlerden Hilçbirine kulak asma- yan İsmetbirdenbire azabi bir hamle ile yerinden siçradi. — Ne oldun, kızını?.. - diye teyzesi i isle anlatan # EFDAY TALAT Eplellicenrsfervis'e Karsı BirTÜRK 202 — 19 EYLUL — 1994 Yazan SAN ARE Casus Ingilizin raporunu nihayet öğrenmeğe muvaffak oldum — Sana yardım etmek istiyorum, be-| ni dinliyecek misin? — Bu senefer cevap veriyorum : — Ne istersen söyle.. Seni dinliyece- ğim. — Sana Benetin bana yazdırdığı ra- poru haber veriyorum. — İyi ya, dinliyorum. Başını göğsüme dayıyor, sesinde ha- #if bir titreme İle anlatıyor: — Kapiten Benet bugün Londrâdaki Entellicens Servis şefliğine: doğrudan doğruya hitap öden bir rapor hazırladı. Bu raporu bana yâzdırmadan evvel, ya- zacağım yazılar hakkında (kimseye bir şey söylemiyeceğim hakkında namusum ve şerefim üzerine yemin ettirdi. — O halde bunları bana neden anlatı- yörsun? — Bunun yalnız sana mahsüs bir feda kürlek olduğunu unutma. Yüzünü okşayarak onu teşci ettim: — Sana ilelebet minnettarım. — Miralay Ballar da (sirasına göre bana yazdırdığı yazıların gizli kalması için bana mütemadiyen yemin ettirirdi Fakat bütün o gizli yazıları bugün ol - duğu gibi o zamanlar da sina (bülbül gibi tekrarladığımı unutmamalısın! Ne yapalım, başa gelen çekilirk. — Nankör değilim. Bunlarr Hep bili- yorum. Bana Benetin raporundan. bah- sedecektin. — Benet raporunda Keralistlere mit- halif olan TTütklerden” Bahâğtt. Bu damlar, içabında Türkiycden barice Gi, karıldıkları takdirde Ente'licens Servi sin himaye ve direktifi dahilinde çalış- mak şartile Kemalistlere çok zararları dokunabileceğini, hattâ bu sayede temi- ni muhtemel avantajlari son günlerde önüne geçilemiyen büyük zararların telâfisi bile mümkün olabileceğini yazdı. Ve Londradan bu hususta acsle talimat ve emir beklediğini de sözlerine © ilâve etti, — Başka? — Ha, İstanbulda işgal kuvvetleri ku- mandanlığına bu adamların hayatlarının her ne bahasına olursa olsun muhafâza edilmesi için emir verilmesini de iste - di. Fedakâr kız, susmuştu. Sarişm ba « şını bana çevi:miş, güzel gözlerile beni seyrediyor, söylediklerinin benim üze - rimde bıraktığı tesiri anlamağa çalışı - yordu. ; Ben, işittiklerimden (o hâyrete düş - müş değildim. Çünkü, bunları aşağı yu karı tahmin etmiş bulunuyordum. İn - lerin, bu mel'un hesifleri, bu kadar İ Hepsi de bakıyorlar. — Hiç... Öyle sıçradım İşte. Malike hanım, işi şakaya vürmak istiyor: — Geçen gin terzi matmazel ne de- di biliyor musunuz? Böyle sıçramak yaşı atlatmağa alâmet miş.. İsmet düşünüyor: — Bana taş atıyor. Yaş atlat-) mak?.. Kırkına vardığıma telmih... Maliek teyzenin yüzü gülümsiyor: İyi yapıştırdı "Zübeyde hKünim somur- tuyor, fakat onun aklımdan göçleri Şu: “Bravo nefes aldırmamalı! Ona da. ima hakikatı ihtar etmeli!,, İki hemşire, aralarında küçük bir “ittifak akdetmiş gib'ydiler.. Progrâmı| dahilinde bir siyaset takip ediyorlar. dı. Hiçbir fırsatı kaçırmamak, İğnelesi mek, yolunu şaşıran bu genç kadını böylelikle kendine getirmek s'yaseti' Fakat nafile Pusu kurmak, mahvetmek istedikleri bu aşk öyle kolay kolay yıkılmaz. Onu tehdit) €den tehlike bu odanm içinde değil... Fükat ya dışarda bir şey olduysa. A- man yarabbi! i İşte telefon çalmıyor. Hâlâ bir ha- zahmete, fodakârlığa katlanarak, baba - larının Kayrıma himaye © etmiyec.''er muhakkaktışElibette onlardan mukabil birş , — bekliyorlardı. Bidayette oldu- Zu gibi en son günde da onlara sefalet ve ahlâksızlıklarile mütenasip © bir rol ws>ecekleri ve son kozları onlara oynata cakları aşikâr bir şeydi. Buna karşı ben ne yapabilirdim? Elimden ne gelirdi? Bundan aylarca evvel gene matmazel “dle bu garineda böyle başbaşa kal - Luştık. Kır o gün de bana düşmanları- muzm Torlakyan dayasında çevirm”” is- tedikleri dalaverenin içyüzünü anlatır 5) ti. O 25--1 bana çöken hüzün ve dur. gunlüğu, yelse benziyen dalgınlığı bu günde aynen (o bissediyordum. Bu hal, şahsan bu vaziyetlere mani olamamanın! verdiği acizden ileri geliyordu. Veka * yün aldığı yeni mecraya karşı durarak cılız varlığımla kendi mühitimdeki hâ- diselere istediğim cereyanı vermeğe im- kân yoktu. Kaderde ne yazılı ise o ola- caktı! Yoksa ne Torlakyanı, mede bu bir sürü haini de kaçırtır, onların ma? « lâmların intikamından kurtulmalarına imkân bırakırdım. Beni biraz hayret ve daha çok adı ile seyreden güzel kızâ bakıyorüm. O beni memnun etmek için bunları söylemişti. "Halbuki söyledikleri bende mevcut olan neşeyi de silmiş süpürmüştü. Şinidiki halde bir şey yapamıyacak (olduktan sonra somurtup oturmanın manssı yok tu. Gençliğin insanı daima heyecan ve maceraya sürükliyen mantığı benliğime hâkim oluyordu. Kadehleri tekrar doldurdu. Ermeni dilberinin altın başımı kollarıma alarâk ona kendi elimle içirdim. Artık bizim İ- çin bu kır kahvesinin döşemeli daracık odasında mevcut bir şey vardı: Aşk. DAKTILO KIZIN ENDİŞESİ Vakit, ne kadar çabuk ve < ne kadar güzel geçmişti. Artık gitmek (zamanı gelmişti. Eski kanapede uzanmış kalmış olan kızı kaldırdım. O gece, sevgilimi bana büsbütün bağlamıştı, Bir türlü evi ne dönmek istemiyordu. Halbuki, ben, Krokere * fazla (o ayrılamazdım. Hek böyle hâdiseler doğurması muhtemel o- lan gecelerde... İkimiz de gitmek için hazırlanırken kız birdenbire bana döndü, dedi ki: — Efdal biz biribirimize büyük sır - Tarla bağlanmış iki kimseyiz. — Tabii! biribirimize âşıkız. — öyle! Fakat ben daha başka bir şey söylemek İstedim. —Neg “u. Acaba şu sırada nerede? Eğer İstanbula dönmüş olsaydı bana haber vermeği ihmal etmezâi.. Bu doğru ve hoş olmayan hareketi ondan bekle Mem, Hem vücudunda, hem kalbinde Mu- Tadın. “Maddi, yokluğunu duyuyor Demek ki onu birkaç saat daha bekle. yemiyecek kadar seviyor. Şüphesiz yarın gelir. Öyleyse bu kadar sabırsız lanmanm ne mânası var?.. İşte, gözle rini telefondan ayırmıyor. Briç oynayanlar, sayılarını sayıyor En sonra bir münakaşa çıltması mu hakkaktır! İşte başladılar bile... Ses leri, İsmeti fevkalâde kızdırıyor. Bu konuşmalar, telefonun (o öalınmâsma Psnl olacak gibi bir hisse kapılıyor. yeli artık gitseler. Sabrım tü: kendi!,,* İşte zitmete bazirtüniyörlür. Sami dayı, tek gözlüğünü düzeltti, Burnu nun altında fırça gibi duran btyıkları- nı küçücük firçasile süpürdü Lutr yakalı paltosunü da giydi.. Malike tey xe de kürkler irinde.. Yalnız #uratınm burun kısmı rörünüyor.. Burnünu üze tıp öpüşüyor! İsmet, önun “Samimi” öpücüğünü yanağında hissediyor. — Ben senin büyük bir sırrına var fım. Sen Kemalisti.. hesabma gizli li çalışıyorsun. — Bunu senden saklamadim. — Ben seni haber verebilirim. “ ber verebilirsin. — Ve sen o zaman bir felâkete mar kalırsın pekâlâ! : — Olabilir. — Fakat --- benim böyle bir şey yâf mıyacağıma eminsin. Çünkü seni deliff seviyorum. i — Bu da doğru! Fakat ne demek İÜ tediğin” aşık söyle... — Acele etme! Sen de beni ister# : mahvedebilirsin. — Ne münasebet! — Ne münasebeti var m:? Benim İ# J gilizlerin rem kararlarını Türk ? verdiğimi ihbar edersen ben ne oluru! — Benim böyle bir alçaklık yapmıy” cağımı düşünemiyor musun? Hem böl” j le bir şey beni de mahveder — Biliyorum. — O halde? — Send © yardım istiyeceğim. — Ecrret, — Kemalistler İstanbula bizim halimiz ne olacak? Kızın mübhem sözlerine mana ver * mek için kafamı yormuştum. Fâkat vi biç aklıma gelmemişti: O benim müte” reddit kaldığımı görlince sözüne dere ettiz z — Ben İngilizlerin yanında geyiği rum. Söhtâ biz Ermeniyiz. Anar Wi bam, ben nie olacağız. Burada vaziyet tehlikeli... Belki de dışarı kaç” cağız. Bunları beni sevseydin dügünü dün. Kızın hakkı vardr. Hakkı olduğu”. da zaman isbat etti. Fakat, o zaman b İstanbulun milli kuvvetler >tarafındi”. işgal edilmesi; il kiş N lâline kavuşması için yalnız Matma“ T.. yi değil, kendi canımı bile feda © derdim. O ne büyük, o ne acı bir b ret ve iştiyaktı. O elleri oomuz! gözleri gözlerimde benimle konuşur! işimden: g — Ah, o gün gelse de, seni kaybet sem, kendim gebersem ne olur? Fakat ona bunları söyliyebilir miyir! Kendisini teselli etmek, ona manevi vet vermek için cevap veriyorum: © — Yavrum! O gün gelsin. Her şef kolayı bulunur. Bana yaptığın bufedi” krâlıkları unutmayız. Elbette bu hizi tinin bir mükâfatı olacaktır. Sen me emi? gelirleri” ; evamı var) rın akşama yine baydi! Artık bu asık suratları bi bakalım.. Vallahi gül gibi tapt: din; sek'z gündür bir başkalaştın. oldun cicim? Hemşiresine doğru, yihe bir Laf” atıyor. Sanki . şöyle demek ggtiyof” “Attiğim bu zehirli ok mükemmel ğil mi? Zahiren tamamile masum söz; halbuki, hâkikatta... Tem buldu!,, Zübeyde hanım efendi, hiçbir gi. anlamamış gibi duruyor Yüzünde bir. adale bile kıpırdamamaktadır. 27” İsmetin, dudaklarının konarında 4 bir tebesslimle kendisine baki farkına vardı. Fakat, düşünüyör: “.— Malike iyi hesapladı, Ir? dr manı buradan ayrılalı tam bir oldu. İsmetin somurtganlığı ve gol luğu da bu sebepten. Başka bir 4 si yok!,, Ah şu delikanlı buraya bir asi. gelmese... Ona dalr ne kendisi, se. hemşiresi bir şey biliyor; yaln? meydandadır: İsmet akşamlar! em ğa çıkmıyor. Bütün gününü evd* Ki giriyor. Acaba kavgamı ettiler, muvakkat bir ayrılık mı? ) ğ ali | buluşuruz - HağilĞğİ N l | l dl w > ww a ve ii