13 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

13 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sarayın önüne vezirler de dolunca Hüseyin keyfiyeti Halifeye haber vermek lüzumunu hissetti. Tereddütle ilerledi Aridan bir beş dâkika geçtikten #onra ilk atlılar kapının önüne el lar. Bütün muhafızlar oklarmı yay- larına yerleştirmişler, bunlara nişan almışlardı. Atlılar kapımın kapalı olduğunu ve muhafızların kendilerini oklarla kargıladıklarını görünce (o bağırmağa başladılar. Bu sırada bunlardan biri- sile Fbukasim arasmda şöyle bir ko- nuşma geçti: — Allah aşkma kapıyı açın! Bir lokma bir yudum $u verin! — Kimsiniz siz? — 'Tanimadınız mı yahu! Biz sir- deniz, sizden... Halifenin askerleriyiz. — Nereden geliyorsunuz? — Yukarıdan, Huligünun önünden kaçıyoruz. — Hayüi oradan bizi kandıramar. smız! Siz hile ile kaptları açtırmak is tiyorsunuz. Bizim ordu Hulâgöyu ta- rTümar etmiştir. — Yahu, etme, eyleme! Vallahi, billâhi, tallahi doğru söylüyorum. Atlılar gittikçe birikiyordu. Ebu- kasım cevap verdi: — Nafile ısrar etmeyin! Kapıyı açamayız. Bir defa kılık kıyafetiniz Sonra şu yalana bakin hele! Hem Dicle boyundan geliyorlar, hem de bir yudum su istiyorlar. — Sözlerimize inanmiyorsun öyle mi? Ne diyeyim allah bizim başımıza verdiği feliketi senin başıma da ver- sin! Hoş, nasıl olsa verecek ya? Hu- Iâgümün ordusu hemen peşimiz &ra geliyor. Siz Hulâgünun ne olduğunu, #skerlerinin"“ne derece yaman ve yi- git olduklarını bilmiyorsunuz, hiç in- san onlârın önünden kaçarken bir an atmdan inip nehirden bir yudum su içebilir mi? — Böyle palavralara benim karnım tok! Öyle kolay kolay aldanmam. Son ra güneş battıktan sonra kapıları kimseye nçmayız. Haydi savulun! Yarım sabah gün doğduktan #ohra görüşürüz. O zaman hüviyetinizi isbat edersiniz! Hem şimdi derhal çekilmez seniz hepinizin (göğsünü oklarımız- Ya deleriz. Ebukasım bunun bir hile olduğuna emin bulunduğundan bu şekilde ha- reket ediyordu. Hakikaten hile olma dığı bilse de başka türlü hareket et- mezdi ya? Kapınm önlindeki askerler Ebu Ka sima küfürler ' lânetler yağdirarak ö- bür kapılara baş vurdular. Ayni şey! Kapıların hiç biri açılmıyor, hiç biri bozgun askeri içeri almıyordu. Diğer taraftan bu haber Bağdada bir yıldıtım süratile yayılmıştı. Bütün halk sokaklara dökülmüş, kılıcını alan kapılarım yolunu tutmuştu. Halk arasmda da türlü rivayetler dolaşıyordu. Fakat bu rivayetlerin ek serisi Bağdada hücum edenlerin Alevi oldukları mealinde idi. Bu yüzden esasen Bağdalta eksik olmayan mezhep kavgeları akşam ak- gem yeniden baş göstermişti. Hanefi olanlar, ellerinde sopa, bıçak Şii ma- hallelerine akm etmişlerdi. Şiflerde bu- na karşı evlerinde müdafaa tertibatı alıyorlar ve Bağdndı muhasara eden kendi taraftarlarının (1) şebri biran evvel zaptetmesini bekliyorlardı. Bu sırada Ebukasımın gönderdiği ilk atlı da saraya varmıştı, Atlıyı mmüi- hafız zabit Hüseyin karşıladı. Kendi- sine. söylenen sözleri dikkatle dinle- dikten sonra: — Fakat aldığım emir katidir. Hiç bir veçhile halifeyi rahatsız edemem. Sen bir defa da keyfiyeti Bağdat ku- yet tavazzuh edince bana tekrar haber getirin! İkinci atlı Bağdada hücum edenle- rin Alevi veya Şit olduklarmı haber verince Hüseyin büsbütün endişeye düştü, Bunun neticesinde şehirde de bir panik çıkması ihtimalinin kuvvet» li olduğunu düşünerek halifeyi mutlak surette haberdar etmek lâzım geldi- ğini düşündü. Hatta bu düşünce İle halifenin odasının kapısına kadar yü- iğ Sonra vazgeçerek söyle söylen- — Halifenin herhalde böyle bir gey lor olacağından malümatı olmalıdır. Netekim sarayını siki bir muhasara altına almış olması da bunu icap etti- Tir. Bana da her ne olursa olsun kendi- sini katiyen rahatsız etmemem emrini verdi, Binaenaleyh yapılacak en doğru şey vaziyetin daha ziyade inkişafını bek- lemektedir, Hüseyin bu düşünce ile düşünürken sarayın kapısına üçüncü atlı geldi: — Kapının önüne gelenler, Hulâgü- nun önünde bozguna uğrayıp kaçan askerler olduklarını iddia ediyorlar. Hulâgünun asekrleri de hemen peşle- rinden geliyorlarmış. Nerede ise onlar! da Bağdadın önüne varacaklarmış. Maamafih ihtiyaten kapıları açma- dık. Çilnkü sözlerinin doğru olması ne dereceye kadar muhtemsise yalan ol- ması da o derece mümkün. (Devamı var) KADINLAR BENİ ARILAR Nakleden: Ha Hissi Roman tice Süreyya O da bir taksi çağırdı. Şoföre çabuk gitmesini tenbih etti. Ne kadar müm-) künse o kadar çabuk. ... — Kuzum ıslık çalma artık. Genç bir kadın, köğeye büzülmüş, suratını asmış, homurdanıyor. Sarışm bir melek gibi güzel yüzü, gitgide bu- Tutlanıyor. Genç bir erkekse, alnmi canin dayamış, tamamile tenha olan © sokağı seyrediyor. (o Dışarıda boyuna © kar yağmaktadır. — Zannedersem konuşüyoruz! Böyle söyliyen genç kadm, dokunsa» ” lar ağlayacak gibiydi. Halbuki, deli- kanlı hâlâ ıslık çalmakta devam edi- © yor. Sevgilisile meşgul değil. — Enis! — Bışt! — Na Söylesem, ne yapsam pat kır» mışım gibi suratı asıyorsun, beni azar lar gibi vaziyetler takımıyorsun. Anla» gılıyor, anlaşılıyor. Beni sevmiyorsun. Hıçkırıklar, genç kadnm göğsün- den boşanıyor. Enis, yapacağını yap- mıştır. Penbe gül yaprağı Ve sırma saç yığınına benziyen genç kadına ar- tık yaklaşıyor. Onu okşıyor, teselli e- diyor. Bir fikir fırtması yüzünden ka- barmışa benziyen bu bukle bukle saç- lari elile yatıştırıyor; — Peki, peki bitti.. Artık bundan bahsetmiyelim.. Söz ver bakayım, — Nedir söz vereceğim? Delikanir, gen; kadının zihninde yer etsin diye, kelimeleri seyrek seyrek söyliyerek diyor ki: — Asla, atla, anlıyor rusun, asla © Ismi ağıma almayacalsm.. Bu mevzu da yasaktır. Anlaşıldı mı? nisllicens ARE İN Hatıralarını anlatan ? EFDAM TALAT 196 — 13 EYLÜL — 1936 iileryis e TURK Yama: İHSAN ARİF Kurnaz casus raporun müsved desini de, kopye kâğıdını da götürmüştü # Raporun yazılması bir saat kadar sür | öldüren Türke ait divanıharp evr” Hay Allah O kahretsin, Ne aksilik Kantine gidip onu çağıramam. İçeri! odada Ballarla Benet beni bekliyorlar. Bu kızı alıp götürsem bana hayrı yok. Adeta düşman olmuş, zaten o bana bir zamanlar: — Seni sevdiğim müddetçe körü kö- rüne her istediğini yaparım. Fakat sev- mezsem, demişti. Kızda sevgi yerini ki- ne terketmişti. Onunla işe girişme bomba ile oynamak kadar tehlikeli bir iş... Se- ven ve kıskanan veya sevgi yüzünden düşman olan bir kadıkın, sevgisini de, hayatnı da istihkar #derek O erkekten intikam aldığını bilmiyen kim var? Balların odasma döndüm. Beni görün ce sordu: — Size Matmazel A... yı gönderecek tim. En şayan: itimat olanı odur, Fakat, Kantine gitmiş... Birkaç dakika bekler- seniz çağırtalım. Benet atıldı: — Zarar yok, başka bir (e daktilo ça- ğır. Ballar ilâve etti: — Bizim daktiloların ikisi de iyi kız- lardır. Ketumdurlar. — Pekâlâ, öyle ise şimdi öbürü gel- Tekrar daktiloların odasına (o gittim. Matmazel T... somürtmuş, dalgın oturu yordu. Yanma yaklaştım. Kalbini al - mak ârzusile söze başladım: — Sen bana haksız şekilde dargmn- sn, Halbuki ben bu muameleye lâyık değilim. Seninle müşterek hatıralarımı- ga çok hürmetkirim. Doştluğumuzu ni çin bozuyorsun? n — Onu bozan sensin. Ben kalbini iki kadına veren bir erkekle arkadaş ola - mam, — Bu senin kuruntun. — Gözlerim ve kulaklarım Beni al - datmaz. : — Bu işleri seninle tonra hellederir. Sen şimdi Balların odasına gel. Gülüşümden ve bu mevsimsiz komp- limanlarımdan gene kendisine ihtiya - cim olduğunu anlayan çapkın kız lâkayt bir tarada omuzlarını — silkerek ayağa kalletı ve belindeki kemeri ve fistanının eteklerini düzelterek önüme düştü. Kı- sı Balların odasına soktuktan sonra bir polisle yazı makinesini de (gönderdim. Kendim ds odama geçtim. Ara kapı ka- pal: idi. Evvelâ, kulağımı o kaplamaya dayayarak içeriyi dinlemek istedim. Fa- kat, Kapiten Benetin murıltı halinde ge- len sesi makine gürültüsüne karışıyor; hiçbir şey duyulmıyordu. Meraktan çat layacağım. Acaba içerde neler yazılı - yor! Kadm, yeniden başlıyor: — Sen beni sevmiyorsun. Enis, Zehrayı kendine çekiyo MGöğ- süne basıyor. Nemli alnını kuruluyor. Dudaklarmı yüzünde dolaştırıyor. Fa kat ağzını bulamıyor; yahut bulmak istemiyor. Dudakları, Zehranm çene sile ağzı arasında o yumuşak ve yase- min kokulu sahada duruyor. — Ben mi seni sevmiyorum? Öyley- 86 burada niçin ömrümü hebe ediyo- rum? Bu cehennem senin Yüzlinden bana bir Eden geliyor. Eden?.. Bilmediği bir kelime. Enis, okumuş çocuk.. Neler bilir.. Genç ka- dm, ona doğru büzülüyor, göğsüne itimatla sığınıyor. Onu hem seviyor ve takdir ediyor; hem de ondan nefret! ediyor, Ah şu Enis.. Düşünmese, keu-! disinden başka bir şey düşünmese, Fakat Zehra farkında onun aklı pek uzaklarda bir şeylerle menguldür; batta muzır geyler düşünüyor. Onun için, Zehra da Enisin hüviyetindelri azgın delikanlı gahsiyetini galeyana getirmek istiyor. Maksadı, Ağıkının dü şüncelerini vücudunun arzularma ram etmektir.. Fakat, Enle, kızmış gibi: — Hayır, bırak! - diyor. dü. Bu arada kolonel yukarıya kendi odasına çıktı. Casus zabitle (kız içeriki odada yalnız kaldılar. Bir saat sona ara kapı açıldı, Daktilo kız bililtizam benim odamdan geçti. Masanın yanından ge - gerken bililtizam yan gözle beni şöyle bir süzdü. Bakışlarında öyle istihza do- lu idi ki... Hiç sesimi çıkarmadım. Bak tım elleri bomboş... Kız odadan çıktık - tan sonra ben de Balların odasına dal- dım, Benet çoktan gitmişti. Yazı maki- nesi ortadaki masada duruyordu. Üze - rinde hiçbir şey yoktu, Kâğrt sepetine bakarak bir müsvedde veya kopye kâ- Kağıdı aradım. Orada da bir şeyler yok. Kurnaz casus yazdırdığı raporun müs- veddesini de, kopye (kâğıdını da alıp görürmeyi ihmal etmemişti. Herife ne kadar içerlediğimi tabit tahmin edersi- niz, Yapacak bir şey yoktu. Odama ge- çerek günlük işlerle meşgul olmağa baş ladım. Saat altıya geldiği zaman oda - dan çıktım. Sevgilim olan Matmazel A.. yı mütat üzere Ada iskelesine kadar gö- türmek ve o günkü yanların müsvedde- lerini alarak bizim istihbarata gönder- mek Tâzımdı. Bu hareketimle bir taşla iki kuş vurmuş ölüyordum. Hem bana! şiddetle bağlı olan ve benim de kendi- sine bigâne olmadığımı itiraf etmek icap eden kızcağızın gönlünü (almak, hem de bizim çok işimize yarayan Balların hususi muhaberatmı elde etmek. Benetin bugün yazdırdığı rapora ge- lince onu derhal öğrenmeğe imkân ol madığını öğrenmiştim. Hâdisatı bir müd det beklemek Lâztmdı. ş Daktiloların odasına girdiğim zaman Matmazel 'T... yi işlerini bitirmiş, git * meğe hazırlanır bir vaziyette buldum. Nitekim çabucak giyindi, giyinirken de otrafa lâflar attı; — Çok geç kaldım. Arkadaşımı bek- leteceğim. Eyvahlar olsun.. Bir taraftan sinsi sinsi (o gülüyordu. Aklınca beni tahrik edecekti. Ortada Put gibi duruyordum. Kıskanç kız, şap- kasını da geçirdikten sonra arkadaşının yanağına bir buse kondurdu, bana da başile şöyle bir selim verdikten sonra çıktı, gitti. Biraz sonra ben de sevgili - min verdiği milsveddeleri koynuma yer- leştirdim. Matmazel A.. yı ada iskelesi- ne kadar götürdükten sonra (Krokere döndüm. O günkü evrakı polis Selâmi ile bizim istihbarata gönderdim ve ma- sanın üzerine yığılmış olan evrakı ka - rıştırmağa başladım. BİNBAŞI BAVERİN VERDİĞİ HÜKÜM | Bu kâğıtlar arasında onbaşı Kooperi var bunda kızacak l Zehra bir kabahat yapmadı ki.. Böyle İena fena baktığına ve gözlerini yum- duğuna ve yüzünü buruşturduğuna göre, demek ki, Enis ona bakmak bile istemiyor. Bu derece basit, bu derece tabii mevzulara temas ettiği için kız mak da olur muya? — Anlıyorum: Ben senin nazarında basit bir oyuncağım.. Sevgiden başka heden bahsedersem edeyim bana kizr Yorsun! — Tabil değil mi, cicim? Sen ve ben Yalnız sevgiden bahsetmeliyiz. Bu, bi- 78 yetmez mi? Yoksa sehi mesut ede- miyor muyum”? Hoşuna gitmiyor Mu- yum? — Gidiyorsun, gidiyorsun! | — Öyleyse”. Başka çeyle alâkadar olma.. O cihetler senin sallan değil, Genç kadın, gözlerinin altın ışıklari- le, delikanlıyı büyülemek için uğraşı Yordu. Bu bakışlara Erisin asla dsya- Bamadığnı birdi, Fakat, delikanlı: — Hayır, hâyır.. Bu akşam olmaz! . dedi, — Bari gidey'im.. Bu akşam, ne Yap- sam benim olamıyorsun, nafile, Ha. Yır, fuzuli nezakete ihtiyaç yok. Neza- w MA elime geçti, Bu işin neticesini Meri e dip duruyordum. Fezlekeyi başladım. Katil, bana olduğu gibi “i“” m: harp huzurunda da cürmünü men itiraf etmiş, üstelik: Ah be serbest kalsam sizl be 5” bertirim. Siz bizim © düşmâ demişti. Bu suretle İngiliz polisini! ümmüden öldürüldüğü katilin de İĞ file sabit olmuş bulunuyor, mahkeme buna göre hükmünü veriyordü. Hüküm kısmına gelince heyecani tititemeğe başladım. Karara gör, işgal ordusu kuvvetlerine karşi ge” asayişi ihlâl etmiş ve bir İngiliz pig öldürmüş ve suçlarını da itiraf eyl&”.. olduğundan idam cezasına müs ar se de cürmü irtikâp ettiği zaman hoş olduğu anlaşılmış bulundul müebbet küreğe mahküm edilmiş yele nuyordu. Kendisi bu cezasmı şe ların kürek mahkümlarına mahsus meşhur Cehennem adasında geçireci” Evrak; bitirdikten sonra içimden: — Zavallı çocuk dedim. Yandı, “ Kısa boyu, tıknaz vücudu, mert bakış” ni gözümün önüne geldi. Hayalimâ0 #” lepçeli ellerini uzatarak: — Ah bu oyuncaklar olmasa ben sis yapacağımı bilirim diye söyleniyorü” Kararnamenin altında duran Baver” kocaman mlhrüne bakarak ( dalmış” O kadar müiteessirim ki bir © kardı kaybetsem ancak bu kadar © yanardı” Dünyada en temiz, en masum, ön bir heyecanla kendi toprağınm w gülmek ve bağırmak saadetini tatan gocuk ağzına kapanmak istenen düşe elini krrarsa kabahat (kimin? Pas Sırada kime dert anlatabilirim! Olan muştu. Hmizır Baver adalet dünya” da yeni bir karar rekoru kırarak işi bucak halletmişti. Zaten, İngilizler, kâfir herifi, seri icraatı ve ani karari” i için bt nevi şahsına münhasır mahkf”& nin başıma geçirmişlerdi. ğ İnsana bazan çılgınca kararlar ge” yor. O dakikada: Ben bu zavallıyı ye taramaz mıyım, diye düşündüm er onu kurtarmak ancak kaçırmakla mağ” kün olabilirdi. Çünkü divanıharbin > i rını, ne miralay Ballar, ne de diğer “£ mandanlar bozabilirdi. — Hüküm Mİ idi. Kaçırmağa gelince o da pek vi bir şey değildi Evvelâ, “katil ayr! hücrede muhafaza altında bulundur” yordu. Elleri daima kelepçeli idi. Wi sında ayrı nöbetçiler bekliyordu. (Devamı car) ketin beni tahkir eder. Aklınm, gi rinin Istanbulda olduğunu biliyoru”” — Yine mi başladın? » Kadmın yumruklarını yakalad sabi bir hareketle avuçlari içinde #” ti, sikti. — Anlıyor musun? Bu bahs bir öz ha ağzma almayacaksın.. Yoksa, 5 yüze gelmeyiz! —A.. Zehra, ağlamak manadina gele” kahkaha attı, birdenbire bütün kançlığı ayaklarmıştı. — Evet, evet.. Bana kızıp d& nin yanma dönmek İstiyorsun, mi? Fakat, bu sözü söyler söylemez lediğine pişman oldu. Gayet hoş şekilde Enisi kucakladı. — Afedersin, affedersin? Seni FX dırmak istiyordum. Fakat unutm# sen de ben'm sinirlerimle oynuyors5* Çok ıztırap çekiyorum, Enis! Nigi” hislerimi anlamıyorsun? Delikanlı, yüzünü genç kadının yo)” nuna gömdü. Söylediği kelimelerin b” | ginliğini bu hareketile miilâyimlefti"” rek dedi ki: — Sen cidden aptalsın, delisa! re yi sa söy vir

Bu sayıdan diğer sayfalar: