13 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#L 18 EYLÜL — 1936 5 HABER — 'Akşnnî Postasr " portre |. Fami öldüğü zaman, dünyada otuz a bir dulla epey bir servet bı- w ::îm'!t!. Karısı, Kocasının arkasım- Ü, " lüzim olduğu kadar ağladı. İlk , %—nllr, vaziyetini çok kötü hisse- - — | 5.. * * | .'—-' 'İ/x&e—, I| pordu. Sonra, alıştı; ve hattâ anladı "Ortada kaybolmuş bir şey yoktur. %gîlz yaşında, insan ne vaziyette Ü olsun, bu hal devamlı değil- Fazil karısının güzel olduğunu bi- *Ordu, ve çok da hoşlanıyordu. Fa- A 'J Ha © (T kat Pazı adamlar, bilhassa para ka- t kla meşgul oldukları zaman, Mlliği teşkil eden unsurlara ikinci d're%de ehemmiyet ve toptan hü- a verirler. » FHayriyenin güzelliği; bilâhara adı- ' h:'îyliyeceğim bir ressam Üüzerinde i etli bir tesir yapmıştı. Hayriye- hoşluğunu, işlenmiş vücudunun a- Ti ğg ee aBai p LAĞ Kdi V e tim tebaessümünün kıymetini takdir İşti. ; | %Bîr&z çekingen olan sanatkâr, evli 4 i j 't ü k suretile izhar etti, z — 'NŞ kadını vazifelerini unutturacak bir |- Duy Üzeşte sürüklemekten — çekindi. Ş Ydus A ş , h“l't Bu alâkayı, sadece ondan bir Tesini yapmak müsaadesini iste- Hayriye de ) Na razr oldu. " Beş seans sonunda ressam tama- ; _îşxk olmuştu, fakat vücuda ge- "hı_ Si eser de harikulâde idi. Fakat 'ıuî"'iye portresi karşısında bir kah- h & attı, ressamın biraz canını sık- T[%Hî_!-kîkaten, bu garip tuvaldaki ge- j'n Büzel karalanmış çizgiler, ve ko- ' hik&çık renkler içinde Hayriyenin ha- İ çizgilerini bulmak hayli güçtü. &ln%as: daha hayatta iken bu tablo- | " Wh.—— Bakıldıkça, demişti. Yakindan | sana benziyen bir çok hatlar '| hqfe’f-lnek mümkün oluyor. Fakat, Hayriye bunu kabul etmi- U, . hh'"'— Bir kere canlılığı yok! Acayip h'*îıey' Sahiden buna , benziyorsam Büş yüzüne bakmamam İlâzım.-E- .'Hi' beni daha fazla memnun etmek hğman bunun üstünü bir şeyle A, © Bu çocuk çıldırmışa benziyor. ! ).cs"dişle muvaffak bir eser yapamı- i k galiba. Rüşçöğlediğimiz gibi, nihayet — Fazıl Vp ü dünyaya kapadı. Ressam, gü- Sin _)’riyeye tekliflerde bulunmak i- în%üllîr kaç ay geçmesini bekledi. O- ! ı%%m!lk görmeğe gelirdi. Hayriye de %3& I nezaketle, fakat genç âşıkm Tetini kıran müstehzi bir tebes- %şhe kabul ediyordu. Bundan başka, bğuş OT tablosu umduğunun aksine, Yük salonda şeref mevkiinde asıl- w !q_;ğı Bibi, ortalıkta da görünmü ; %îlueı bir günde, her şeye rağmen ! kendine — bir karar verdi. Ace- Unaklı bir hali vardı. Teklifi bekliyen Hayriye (zira, kadm- dan bizi keğfederler), çehre takmdı, Ssanatkârın teşekkür etti, ve düşünmek t istedi. _,_ Ş | tılır. Memleketin en büyük ressamı- dır. İsterseniz, tahkik edin, kıymeti- ni Bömebimmini « * * dan birine sahneyi anlattı: — Hayır! Fakat, zavallı çocuk çıl- dirıyor. Böyle bir adamla evleneceği mi zannediyor. Sana, benim pörtrem demeğe cesaret —ettiği eserini gösteTr dim. Bütün cesaretini oradan alıyor. Ona haber yolladım. Neme lâzım. Ve ilâve etti: — Buna mukabil Niyazinin hür- metlerini kabul edebilirim. Niyazi bü- | yük bir memurdür. Hayatını gayet i- yi kazanıyor. Sanatkâr olmak gibi havat düşünceleri yok. Allaha çok şü; kür! Meteliksiz adamlarla yaşamağa niyet etmedim, e * dt Üç sene geçti. Bizim Hul bayan Niyazi ile evlenmişti. Kâadiköyünde bit övde ötüruyorlardı. Ve gâliba me- suttular. Hayriye, portreyi ne yapacağını bilemiyerek, nihayet yatak odasının et karanlik bir köğesine asti. Niyaziyi ziyarete geleri bir. Bay tesadüfen güçlükle görülebilen bu tab loyu keşfetti ve hayretle: — Ne! Diye bağırdı. Evinizde Hü- 'samettinin bir tablosu mu var? Onu ne diye böyle bir köşeye atıvermişsi- niz? — Hüsamettinin mi? Kim bu, Hü- samettin ? — Tabloları büyük bir fiyatla sa- Hüsamettinin yaptığı portre şim- di Hayriyenin salonunu süslemekte- dir. ÖOnu gururla herkese gösteriyor. Fakat, yakın dostlarıma bahsederken, esrarlı tavırlar takınıyor. — Evet! İkinci defa evlenmemden evveldi. Bu sanatkâr bana âşıktı. Por tremi yapmak istedi. Bir şaheser! ; _X — Haydi, söyle, haydi, sevgili Hay riye! Fakat, Hayriye sadece başımı salla- makla iktifa ediyor; hiç bir şey söy- lemiyecek, fakat hissedilenleri de in- kâr etmiyecek. Nuh CEM Hava diretnmotu İngiliz hava nazırlığmın - Fransız hükümetinden satım almış olduğu bir tayyare Martlşam tayyare” karargâ- hında tecrübe edilmektedir. Bu tayya- re dünyanın en seri ve ağır silâhlı ha- va gemisidir: Makine Devoitin (D 150) markalı- dır. Pervane devrine bağlı oaln 20 mi- limetrelik seri ateşli bir top düşmana dakikada 400 mermi atabilmektedir. Bu tip tayyareler şimdi Fransız harp tayyare filoları tarafından kul- lanılmakla beraber İngiliz hava kuv- vetleri bugüne kadar topu olan tayya- re kullanmamışlardı. Buna — muakbil İngiliz tayyareleri biroçk makinlei tüfekle mücehhezdirler. Fransız hava muharebeleri istikba- Hinin topa bağlı olduğuna kanaat ge- tirmiştir. İngiliz hava nezareti de yap- tırdığı tecrübelerle bunun ne dereceye kadar isabetli bir kanaat olabileceğini anlamak kaygusundadır. Yapılan tecrübelerde topun patlama- sı ihtizazlarından tayyare yapısmın ne sSuretle müteessir olabileceği tetkik Ton ton amca | Hvuç taşıyoer v gn tevdi ettiği arkadaşların-| edilmektedir. AKSAM POSTASI IDARE EVİ Ankara Caddesi istanbul Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrat adresi : İstanbul HABER Yazı işleri telofomnu : 22872 İdare ve llân 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik İ400 Kr. 2700 Kr, 6 aylık 730 « 1450 » 3 aylik 400 « 800 ,, Y aylık 150 « 300 , - Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası —.ki W ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 13 EYLÜL — 1936 Gizi ASILİL SÜR —00 A—— Yazan : Niyazi Athmet . ledi. Askerler sabırsızlanıyor: 311 âene evvel bugün Düşman üzerine çıkan ordu ikiye ayrıldı. Biribirlerile harbe başladı Ozi önünde bütün gün süren deniz harbinde korkunç düşmanlar, feci surette mağlüp edildi 1620 yılı 13 Eylül günü, 3811 sene evvsl bugün, Kazaklarla muharebe etmok üzere Kaptan paşa kumanda. siyle yola çıkmış olan yeniçeri ve ce beciler Varnada birbirlerine" girmiş. lerdi. Cebeciler, İlk önce davranarak kaleye girdiler ve kendilerini müda. fanya baş'adılar. Mütemadiyen ha. sımlarının üzerine ateş ediyorlardı. -— Din kardeşiz... Yapmayınız... Diye bağıranlar, bu kanlı hidde. te kurban gidiyorlardı. Her iki taraf da zayiat veriyor. du, Çarpışma, güçbelâ atlatıldıktan sonra mücrimlerin ileri gelenlerinden ildlel siyaset meydanina getirilerek i. dam edildi. Kaptan paşa, burada fazla dur. madı, Kilgrad, Balçık, Mankalya, Ka. raharman, Soluna, Kıl, Akkerman yo. luyla Ozi'deki Kılburnuna yelken aç. tı. Kılburnuna gelindiği vakit Kap. tan paşaya şu haber verildi: — Üç yüz Kazak şaykası Trab. zona doğru yol alıp gitti., Kaptan hemen emir verdi: — Takibe hazır olun.. Fakat Özililer, takipten vazgeçil. mesini, Şaykaların tekrar bu tarafa geleceklerini temin ettiler, ., , — Büyük fırsatı kaçırdık.. Bir daha ele geçiremeyiz.. diyorlardı. Gözcüler, Kazaklar gene İstanbu. la hütum eder (1) diye karadan yedi, sekiz mil mesafede dolaştyorlardı. Kaptan paşa gemisinin direk ya. nındaki gözcü: — Köseler göründü. Haberini verdi, “Cümle halk ayağa kalktı. Sefi. nelerin çaştaklarını açtılar. Levend. ler şoyunup cenge hazır oldülar.., Donanma kırk üç kadırgadan mü. rekepti. Dokuzunun içinde yeniçeri bulunuyordu. Bunlardan yirmi biri kaptan paşa ile birlikteydi. Diğerleri su yepmaları korkusu ile geri kalmış. lardı. Kazaklar, çarpışmaya mecbur ol. duklarını anlayınca kürek kuvvetiyle iletlediler. Vaziyet tehlikeliydi. Rüz. gârclı zamanda bir kadırgaya — yüz şayka mukabele edemezdi. Fakat sa. kin havada bir şayka bir kadırgaya sartlabilirdi. Hava, Kazakların lehin. deydi. Buna mukabil her bir kadır. ga yirmi otuz şaykaya mukabele et. mek mecburiyetindeydi. Kazaklar, bir an önce gemilere yanaşmak için vahşi bir şiddetle iler. liyorlardı. Çarpışmanın en şidedtlisi, üç fe. nerinden tanınmış olan Kaptan paşa gemisi etrafurda oldu. Birkaç yüz Kazak, canlarını diş. lerine almış vaziyetteydiler. Kadır. ganm büyük direğine kadar ilerliyen Kazak tehlikesi, kıç topların ateş et. meleri sayesinde atlatıldı. Fakat mu. vaffakiyet Kazakların elindeydi. Her şeye rağmen çarpışıyorlardı. Kadır. gaları alt etmeleri yüzde yüzdü. Yeniçeri ve cebeciler soğuk kan, Irlığı hiç elden bırakmıyorlardı. Cenk bütün gün sürdü. Ancak yetmiş şayka batırılmıştı. Ertesi gün yüz yetmiş —iki kayık tutuldu. Yedi yüz”* seksen bir Kazak esir edildi. ” Bu muvaffakiyette biraz da rüz. gârın teirsi vardı. “Bir rüzgâr zuhur edip kadırgaların yelkenleri doldu. Güya ki her biri mürde iken zinde ol. du,, Bir ecnebi tarihçi diyor ki: “Şu korkunç düşmanlar üzerine Osmanlı bahriyesinin kazandığı en parlak muzafferiyetti.,, (1) Kazak şaykaları İstanbula keadar ilerlemiş ve muhtelif sahillere çıkarak talân etmişlerdi. Kaptan pa. şa onun intikamına kazırlanıyordu. Güzel ve hayvan Maymun insanı taklit eder. Dört fotoğrafta görüğünüz kadın Amerika sinema yıldızlarından Martha Raye'dir. Son'çevirdiği filmlerden - birinde çok sevdiği maymunu Jocko ile beraber oynamıştır. Bu iki asanatkâr birbirile çok iyi anlaşmaktadırlar. Jocko sigara içer, şarkı söyler, ve dostunun taklitlerini yapar. Maamafih, bazan da aksilik ettiği olurmuş.

Bu sayıdan diğer sayfalar: