Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ai x&m EYLUL — 1936 Bir hayat sahnesi gf | quık Amerikanın bazı vilâyetlerinde 5 "h_ âdeta köpek muamelesi edulr! Fıımb" kürek kaçagıyım!,, eseri bu - hali İYİ anlatmaktadır. Pima almmıp burada da gösterilen bu e. * Atmamile hakikidir. Hayal mahsulü bir döğildir. Aşağıdaki yazı Amerikan M— “l'-h Roger Benton isimli eski bir t&rı.tından yazılmıştır: erinden birinde mahkümiyet müd :ı-î* Dört adam kaçmıştı. Bu heyecan 1 W" l bitirdikten sonra namuslu hayata a. ' '::"i' korkutucu haber aramızda bula bir hastalık gibi yayılmıştı. ; ,._- ı“!l t işareti verilince hepimiz av- 5 sürüldük. Gardiyanların ateş sa- hlluuzkn ve bize çevrilmiş tüfek nam : lltxndı titreşerek bekleştik. Tam ç düşüncelerimizi bu firar hâ- İ l &“ile YO - hi Sonra uzaktan, bir kalabalığın bize | TU geldiğini gördük. Bu manzara "'bmı da evirip çevirdiğimiz sualin ce- n veriyordu: Firar teşebbüsü mu- Ü Mî& olmamıştı. L "'i’; | önde Tad Bravn yürüyordu. Ar- çip h.nmdan Jak ve Mak ve Şorti somurt- l "i“k Suratlarile geliyorlardı. Bu grupu Y) tç zalim bir adam olan yüzbaşı ile h:al'dlyan atlar üstünde gayet yakm- takip ediyorlardı. Kaçakların ka- 'u*;t“kları hürriyet ancak iki saat sür ü bİ. %Butun mahpusların zihinlerinde yal- l ; h"î" sual dolaşıyordu. Acaba bunlar ö . ekleri dayağa — dayanabilecekler hi,ydı.? Yoksa hapisanedeki kayıtlarına 1 Saat sonra (firara teşebbüs esna- 4 maktül düşmüştür) cümlesi mi taktı? 1 Y c“’îp için fazla beklemedik. Akşam üf râmegmt daha henüz başlamıştık ki İ tün lğl Azrail gibi kapmnın önünde gö- ( trek: — Şörti Deft meydana çıksın!.. ğ"'lı:::e gürledi. İlk olarak Şorti 'ça- Bl onun elebaşı sayıldığını anla- . ( Ü 'V i iki adim kalmcaya kadar yak- 5 s,:'“tl, yüzbaşı, ağır bastonunu hava- hldn-dı ve bağırdı: — — Sen beni öldürmek istedin ha!.. | %A:kasmdan da ağır baston bütün Şortinin kafasına indi. Mahküm demeden baygın bir halde yere yu- dr. Gözünün üstünde açıları kor- Yaradan sel gibi, kan akıyordu. w 1&1 gardiyan onun pelteye dönen “ünu köridora sürüklediler, Şorti - dökülen kovalar dolusu su- h%îhltısmx işitiyorduk. Tekrar mü- 1 bir dayak yemesi için onu ayılt Salıgıyorlardı hhn dayağın gürültüleri kulakla- | da patlıyordu. Fakat, Şortinin ağ- bir tek iniltinin çıktığını işitme- O hiç ses çıkarmadan cezasını çe- u. —*& sonra onu gene sürükliyerek ye- Odasına attılar. Baştan ayağa ka- içinde idi. Dudaklarından gene şikâyet avazesi çıkmıyordu. Maka geldi. Kapınm önünde kurşun ağırlığındaki yum- Şimşek hızile çenesine inerek bir dişini birden kırdı. Mak kırk ye- ) ). da bir adamdı. Verilecek ceza- ! M emikleri dayanamazdı. Yal - a başladı : Yuzha;ım yalvarırım size! İyi Ş im, ben yaşlıyım. Buna dayana- %t Şortinin sessizliği kadar bu Yarmanın da hiç bir tesiri olmadı. h'“ bu adamların kendisini öldür- teîebbus ettiklerini biliyordu. Ni '“nrıdan ben de bunun doğruü ol- “ öğrendim. Şimdi ise bütün “'lara ibret olacak bir ders veri- 'N î“ncu olarak Tad ilerledi. Bütün *İ: u“ar soluk almaksızın bakıyorlar 'er da bir sopa ile yere serildi. Dü- *o h ağzından bir inilti çıktı. Kori- | 'a a ayni sopanın bir kaç defa indik- | ! i'h Onra, dayağa, ıslak kayışlarla, de- T ’ımekd“dlgmı duyduk, Sürükliyerek kt te Odasına geri getirdiler. Sıra Ja- N hm!tl Kapının önünde yediği ka- "h”hı hfıtııım yardı, bir daha a- , ; ) B ht mahküm ellerine iki tabanca BU ö HABER — Akşam Postasr — — Geçirerek, Çalışmakta olduğumuz tarla- dan bir kolayını bulup kaçmışlar ve ge- ce karanlığını beklemek için tarlanın yanı başındaki sık çalılığın içine sığın-| mışlardı. Akşam üstü iş başından dö- nerken yapılan yoklamada bunların gay bubetleri anlaşıldı ve hapisanenin kurt köpekleri kaçakları araştırmak için sa- İrverildi.. Çok geçmeden önde köpekler, arka- da yüzbaşı ve gardiyanlar, bunları çalı- likta sıkıştırmış, kaçaklar tabancalara davranmışlar, fakat ne dense kurşun - lar bir türlü ateş almayınca teslim ol-| | mak mecburiyetinde kalmışlar. Yatakhanede Şorti sanki hiç bir şey ; olmamış gibi sigara içiyor ve bir al- manak okuyordu. Yanma yaklaştım: — Rahat gibi görünüyorsun? Dedim. — Görünmesem ne olacak? Artık her şey bitti. Çok geçmeden beni öldü receklerini çok iyi biliyorum.. Bunun doğru olduğunu çok geçme- den hepimiz anladık. Ertesi gün bu dört adam yedikleri müthiş dayağa rağ men gene tarlalara çıkarıldılar. Eğer verilen gündelik işi tamamı tamamına yapmıyacak olurlarsa, geceleyin dayak faslının başlryacağını pek iyi biliyorlar- dı. Üçüncü günü sabahı Şortiyi yük yükleme takımına verdiler. Burada ağ- rı ve sızı içinde olan vücudile çalışa- mıyacağı pek aşikârdı. Buna Trağmen diğer mahpuslardan geri kalmamak i- çin elinden geleni yaptı. Fakat dördün cü günün sabahı iş başına giderken sı- radan bir adım ileriye çıkarak: — Yüzbaşım hamal takımında yapa mıyorum. Beni başka bir yere veremez misiniz? Diye sordu. Yüzünde nefret ve düşmanlık görü- nen yüzbaşı kısaca: —- Orada çok kalacak değilsin; hay di sıraya dönl.. Diye bağırdı. Hepimiz birbirimize bakıştık, sonra da gözlerimiz bodur gardiyanın elinde- ki tüfeğe çevrildi. O gün öğleden sonra saat dört ile beş arasında mesele halledildi. Bir kur şun, arkasından iki el daha patladığı za man ben Boli Lesli ile beraber çalışı- yordum. İşi bırakamazdık. Birbirimi - zin yüzüne de bakamazdık. Boli fısıl- dadı: — Şorti gittil.. Sonra hapisanede göre, bodur gardiyan Şortiyi çıkarabilmek için fırsat gözetlemiş, ni- hayet — öğleden sonra emeline muvaf- fak olabilmiş. — Hey Şorti arkada bir kaç demet bıraktın ! Diye bağırmış. Şorti ise hiç bir şey bırakmadığını çok iyi bildiği halde, galiba ne olacaksa olsun diyerek sıra- dan dışarrya çıkmış, ve çıkar çıkmaz da göğsünden yediği ilk kurşunla yere serilmiş. Ga.Ciyan büyük bir soğukkan lrlıkla — ona doğru yürümüş ve başına iki kurşun daha sıkmış. O gün akşam tatili oluncaya kadar Şortinin vücudu tarlada kalmıştı. * &* * Yıkanma dairesinden çıkıp da av- luya toplanırken içinde iki gardiyan ve iki mahküm olan bir kamyon Şorti- nin cesedini getirdi. Yemek salonunun tam karşısında durdular. Cardiyanlar mahkümlara ce- öğrendiğimize sedi aşağıya atmalarınır söylediler. Hal-| buki onlar h-- insanım ölüye — göster- dikleri hürmetle cesedi taşıyarak aşağı- ya indirmeğe kalkıştılar. Bunun üzeri- ne yüzbaşı bağırdı: — Atın aşağıyal.. Mahpuslar tereddüt edince: — Atın diyorum size, yoksa.. Yapacak başka bir iş kalmamıştı. Kanla bulaşık olan ceset küttedek taş- ların üstüne atıldı. Kanlar en yakında olanların bacaklarına sıçradı. O gece yemek odasında kimde ye- mek yiyecek hal kalmıştı ki?.. srradan | Ton too amca kovmaya İndi, fakat davanamadn AKSAM POSTASI IDARE EVİi Ankara Caddesi Istanbul Posta kutusu :!: İstanbul 214 Telgraf adresi : İstânbul HABER Yazı işleri telofomu : 23872 idare ve ilân :1 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik Y1400EKr. 2700 Kr. 6 aylık 730 » t450 , 3 aylık 400 « BOO &« * aylık 150 « 300 » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us kBı'.ısııldıgı yer (VAKIT) matbaası GUHUI'IC—TARI" * L Yazan : Nıyazi Ahmet Fransa, her taraftan muhasara edilmişti. Ayvusturya ordusu baş ku. mandanı Valansiyen ve Konde mev. kilerini aldıktan sonra — Fransızları geri püskürtmüştü. 100,000 kişi ile Pa. ris üzerine —yürümeğe hazırdı. Fakat böyle yapmadı. Yani Pa. ris üzerine yürümedi. Başka bir şehri muhasara etmeği daha yerinde buldu. İngiliz kumandanı Dünkerk şeh. rini muhasara için emir almıştı. 20, 000 kişi ile —emir aldığı şehrin mu. hasarasına — yürüdü. Diğer İngiliz kumandanı Freytag 15,000 Has askeri ile hazırdı. Ücç gün muhtelif cephelerde sü . rekli çarpışmlardn sonra — Lokeno. va kalesi teslim bayrağını çektiler ve Avusturyalılar Moboj'u muhasara et. tiler. Bu mağlübiyet 1793 yılı 11 Eylul günü, 143 sene evvel bugün olmuştu. Mağlüp olan kumandanlar Güz. tin — ile Hoşar neye uğradıklarını an. lryamamışlardı. Hoşar'ın bu harpte büyük hataları olmuştu. Eğer bütün kuvveti ile hareket etse düşman kuvvetlerini ya denize dökecek ve yahut hepsini mahvede . cekti. Halbuki çokzayıf müfre. zeleri göndermek — suretiyle harp etmişti. Bu mağlübiyetten sonra ordu da şu haber dalglandı: — Kumandanlar idam edilecek. ler.. ; Güstin hakkında şunlar deni. yordu: “Asya hükümdarlarıma, ku . mandanlarına lâyik ziynetlere müs . tagrak br halde — Mayans şehrinde yaldızlı biraraba ile gezdi. Askeri harbe teşvik eden, — milli hisleri tahrik — eden gazeteleri or. du arasına — sokmadı. — İtaatsizlik eden askerleri —kurşuna dizdirdi. Ordunun iaşesine memur olan ko miserlerden şikâyet etti.,, Kimse — bu kumandanı müdfaa edemedi. Güstin idamından birgün önce oğlunu yanına getirtti. Kucak. layıp öptükten sonra: — Oğlum, yrım ne halde buluna. cağımı biilmiyoru, dedi. Hiç kimse da. rağcına giderken lâzım olan meta. neti — gösterebileceğinden emin ola . maz, Fakat ben size bıraktığım isme li. yakat kazandığımı — isbat edeceğim: İkinci gün, ayakları titremeden darağacına gitti, # *& & Hoşar da ittihanı ediliyordu. 143 yıl evvel bugün Avusturyalılar Fransanın mühim şehirlerini zaptettiler Harplerde elli beş yara almış Hoşar ile Fransanın en cesur kumandanlarından Güstin niçin idam edildiler — Şimal ordusu baş kumandanı yirmi iki zabitile bir gene. rali aziettiniz ve yalnız başına kaldı. nIıZ. Cevab verdi: — Bu neyi ifade eder. Bu hiç bir şey ifade — etmezdi. Maksat onu idam için — sebep lâzım. dı. — Baş kumandanlık muharebesin den sonra korkaklık — gösterdiniz. Hoşar gülümsedi. Vücudanda tam — elli beş yara vardı. Elli beş defa kan akıtan bir kumandanın kor kaklık gösterip göstermiyeceği mev, zubahs olacak bir şey değildi. Fa. kat sordular. Çünkü — maksat onu idam için bir sebep bulmaktı. Kuman. dan göyle mukabele etti: — Adi bir Dragon yüzbaşısı iken baş kumandanlığa kadar yükseldim. Acaba — düşmana hizmetten ne mü . kâfat bekliyebilirdim. — Düşman, kendisine yaptığım fenalıkların inti. kamrını almak için beni parça parca eder. Tarih diyor ki: “Hoşr sessizce, mertçe öldü. İngiliz ordusu mahvol . maktan kurtulduğu, Lokenova Avus. turyalıdlar — teslim olduğu için idam edildi. iken Aşkı bilmeyen aşık /— Tiyatro sahnelerinde bütün gönülleri teşhir etmekte olan Vera Nargo bu haf ta Londraya varmış ve oradaki İngiliz- leri efsunlamağa başlamıştır. Sahnede âşık rolleri yapmakla çok — büyük bir şöhret kazanmırş olmasına rağmen, ken- disi henüz aşkı tatmamıştır. Afrikada misyonerlik yapmakta olan babası bundan beş sene evvel kendisine: — Kızım, ben ailemizin adını tiyatro programlarında hiç görmek istemem! demişti. Fakat Vera evinden kaçmış ve bir dansöz olmuştur. — Gazetecilere söylediği gibi bu kızın hayatında biricik boşluk, aşkı hiç tatmamış olmasıdır: — Sahnede aşkın bütün usul ve erkâ- nını bilmekle mükellefim. Sahne dışımda genç bir çifti görünce, hayatlarının he- nimkine nisbetle ne kadar dolgun oldu- ğunu düşünürüm. Evet ben — hürriyet, lüks ve her şeye malikim. Fakat aşk ne dir bilmiyorum. Bu da muvaffakiyetin bana nasip ettiği faciadır. keli — yapılmış Marmara nahiyesinde Atatürk ,heykeli İzmir Akhisar kazasına bağlı Marmara nahiyesinde (Atatürkün) bir hey. ve kurtuluş gününe tesadüf eden 86 Eyulul pazar günü Akhisardan giden bir heyet önünde büyük ve coşkun tezahüratla açılmıştır. Bu heykeli yapan —Cevdet namında amatör bir gençtir. Ve resimde X işa. retli olarak gösterilmiştir. Kendisi takdire şayan görülmüştür. :