LUAN ASKERİ “FABRİKALAR UMUM. MÜDÜRLÜĞÜ Satınalma Komisyonu İlânları 7 Eylül 936 gününde kapal: zarfla satın alınacağı 20 — 22 - > 26 Temmuz 936 günlerinde ilân edilmiş buunlan 350 ton elek- bakır, 150 ton hususi plâtinen saç, 10 ton fosforlu bakır ve ton elektrolit tutya hakkındaki ilân hükümsüzdür. (718) 450 Ton Elektrolit bakır 150 Ton Hususi plâtinen saç 10 Ton Fosforlu bakır 100 Ton Elektrolit tutya Tahmin edilen bedeli “162509, lira olan yukarıda mikdarı ve Yazılı malzeme Askeri Fafrikalar Umum Müdürlüğü Satınal. omisyonunca 19 — 10 — 936 tarihinde pazartesi günü saat 15 de zarf ile ihâle edilecektir. Şartname “Sekiz, lira “13,, kuruş Eeabilinde komisyondan verilir. Talipierin muvakkat tmineat olan », lirayı havi teklif mektuplarını mezkür günde saat 14 e kadar Ye Ba vermeleri ve kendilerinin de 2490 numaralı kanunun 2 ve ba indeki vesaikle mezkür gün ve saatte komisyona müra- darı, (719) HABER — Akşam Postası Tı Kuş Tüyünün Kilosu 75 Kuruş Kuş Tüyü Yastık 100 Kuruştur Yastık, yorgan ve yalarlarınızı kuş tüyünden kullanmız. Çünki pa. muktan ucuz, ömrü uzun her zaman yumuşaklığı devamlıdır. Kuştrüyü ya tak ve yastıklarda yatanlar hin bir za. man hastalık görmezler Fabrikası ve satış deposu: İstan. bulda Çakmakçılarda Ömer Bali oğlu Kuştüyü fabrikası, Tel. 74027 Diş hekimi Ratip Türkoğlu Ankara caddesi Meserrsei öteli Karşısı numrara (88) Saraçhanebaşı Horhor caddesi BU TECRÜBEYE TAHAMMUL EDEN iğ ) YALNIZ 4 saat beşe kadar mat, Sut ve sevimli bir ten. Gündüz tekrar pudralanmıya ha cet yor. İşte; havalandırı!. mış yeni Tokalon pudrası. nm garanti muhassena bunlardır. Bu cazip h landırma usulü, Pari kimyagerin keşfidir. Bu uşul dairesinde havası top landırılmış yegâne hafif pudradır. Şimdiye kadar yapılan pudralardan on defa daha saf ve daha ha. fiftir. Bu usul, Tokalon pudrasının o istihzarında kullanılmaktadır. İşte bu: nun içindir ki, Tokalon pudrası, daha muntazam ve daha mükemmel bir tarzda yapışır cildi hemen HAYRiYE LiSESi Ana - lik - Orta - Lise . Tam devre Okulumuz bu yıl yördüğü teveccüh ve rağbetten dolayı ilk sırnıflardar itibârcr yabancı teşkilâtla mühim bir İstkamet verilmiştir. Kızlar kısmı ayrı bir dairededir. Mektebin talebe her gün evlerinden aldırdır. İstiyenlere tarifname gönderilir. Kayıt için her gün saat 10 dan J6 ya kadar direktörlüğe müracaat edilmelidir. Telefon: 20540 | lik tahakası ile kaplar ve vj hemen görünmez hir güzel * dil tedi hususi ctob yüze tabii bir güzellik ve. rir ve modası geçmiş ve yüze bir makiyaj şeklini vermeden kalın âdi pud- ralardantamamen başka birtesir yapar. Bu veni Tokalon pudrası yüze ya- pışık kaldığı cihetle buna “8 saatlik pudra,, tâbir derler. Artık ne parlak bü- run, ne yağlı cilt görünmi- yecek, belki rüzgâr, yağ murun v. terlemnin icrayı tesir edemiyeceği mat, saf ve sevimli bir ten görüne- cektir. 200 ——.. — Efendimiz, yalnız kudret ve kuvvetin değil, iyiliğin de bir nü- munesisiniz? — Aldanıyorsunuz; yaptığım kat'iyyen iyilik değildir. Ben borç. larımı öderim. Bazısını para ve bazısını da dostlukla... Fakat bu! &rada intikamlarımı da unutmam | Fausta bunu söylerken Pardaya- nin gittiği tarafa bakıyordu. — Su iki ölüyü manastırmızın mezarlığına gömünüz! — Yarın bu işi de bitiririz, madam! — Peki, haydi şimdi sizin oda- nıza giderek üstümdeki şu resmi elbiseyi çıkarayım, Klodin Faustanın yanmda yü- rüyer ve böyle bir hadiseden son- ra onun hâlâ melanelini muhafa- za etmesine şaşıyordu. Fausta Klodinin yardımı ile üstündeki el- bise çıkardı, sonra aşağı inerek Pardayanı buldu. Klod ile Farne- zi getirmeğe memur edilen ada- mın hayvanı ile arabada orada duruyordu. Pardayan bu beygire. Fausta da arabaya bindi, Parise doğru yol almağa başladılar. Fausta şehrin haricinde gittik- leri müddetçe, on adım kadar ile- ride siden Pardayana bakıyor ve: — Acaba şehire girmeğe cesa- ret edecek mi? diye düşünüyordu Sehrin kapısına gelince Parda- yan hiç tereddütsüz köprüyü geçti MAĞLUP FAUSTA ve yolda Gizin adamlarından bi- rine rastgelmek ihtimalini bile dü- şünmiyerek Siteye doğru ilerleme. ğe başladı. Fausta, o zaman göz- lerinden ateşler çıkaran bir sevinç- le: — Deli!.. diye söylenerek yas- tıkların üzerine yaslandı, Xvin MORÖVER Pardayan Monmartr tepesinden inerken uzaklara bakmış ve Mon- marir kapısını gözleriyle teftiş et- mişti, Moröverin birleşmek için tayin ettiği zaman çoktan geçmiş- ti. Pardayan, manastırda geçen vakadan onun haberi olduğunu tahmin ettiği için buralarda mi lunmayışma şaşmıyordu. — Pek âlâ! diye söyleniyordu, ne zaman olsa birbirimizi bulu- ruz. Cehennemin bucağına kaçsan gene elime geçeceksin. Onun bu- ralarda bulunmıyacağına eminim. Çünkü işi anladı. Fakat yazık! Ben işi bugün temizlemek istiyor- dum. Fakat böyle olduğu daha iyi. çünkü bu anda serbest değilim, arkamdan gelen güzel kaplana re- fakat ediyorum... Fakat sarayın kapısına gelince, bonsuvar ma- dam, diyeceğim! Hem de bir da. ha görmemek üzere!.. Kadın ya- man bir kavgacıdır... Çok da gü- MAĞLÜUP FAUSTA m m Sikst Kent tebessüm ederk mı- rıldandı: — Haydut! Papa manastırdan ayrılırken bi- raz evvel kendi tarafına geçmiş o- lan kardinal ve piskoposlar hep bir ağızdan papaya mahsus ilâhiyi bağırarak söylüyorlardı. — Sikst Kent hem yürüyor, hem de kendi kendine: — Evet, evet... Alçak hainler... İki kere hainler... Ben sizi Roma- da büsbütün başka bir havada ba- ğırlacağım.. diye söyleniyordu. Papa her ne kadar Faustayı e- inden kaçırmışsa da asıl vazifesi. ni yapmış, kendisine karşı gelen- lere istediği darbeyi vurmuştu. Papa gittikten yarım saat kadar sonra dışarıda ses seda kalmadığı- nı gören Pardayan, kapının arka- sına yığmış olduğu eşyayı kaldır. mış ve yavaş yavaş kapıyı açarak meydanda kimse olmadığını gör müştü. . — Sahihten gitmişler! diye söy- lenerek meydana çıktı. Düşünceli bir tavırla yerde yatan salibin, Belgoder tarafından Viyolettanın gerilmiş olduğu korkunç işkence âletinin yanında durdu. Acıyarak: © — Zavalı şarkıcı kız! diye söy lendi. Acaba böyle bir işkence gör mesine ne lüzum vardı? Bütün ka- bahati güzel olduğu için mi? ; Pardayan böyle kendi kendine| 197 konuşurken arkasında işittiği bir ses üzerine geri döndü. Fausta, ta ruhuna inmek ister gibi Pardaya- na bakıyordu: — Benim hayatımı kurtardınız, dedi, fakat ne için? Pardayan güneşin ışıklariyle bir kat daha güzelleşen başını kaldı- rarak cevap verdi: — Ah madam, demek bir takım zavalirları çarmıha germek gibi deliliklerden ve şu iki biçarenin ölümüne sebebiyet veren haller- den kurtularak aklınız başmıza gliyor öyle mi? O halde cevap ve- reyim: Bir takım yırtıcı hayvanların hücumuna maruz ve müdafaadan mahrum bir kadın görünce ne yâp- tığını düşünmiyerek ileri atıldım. — Eğer benim yerimde baska birisi olsaydı, gene aynı şekilde mi hareket edecektiniz? — Şüphesiz değil mi madam? Yalniz şunu da unutmaymız ki e- ğer böyle bir şey düşünmüş olsay- dım, sizi müdafaa etmek için te- reddüt ederdim... Çünkü beni de mir çubuklardan yapılmış ağın i- çine hapsettiğinizden beri uzun bir zaman geçmedi. Bunun için size karşı bir kin ve nefrte besle. mekliğim tabii değil midir? Fansta başın: önüne eğdi Bu hareketini belki de yüzünde pey- da olan solukluğu ve Gtremeyi göstermemek için yapmıştı,