Çelik yüreğin sergüzeşti MADEMKİ BENİ İŞTE - MİYOR BAŞKASI iLEDE WLEN MiYECEKTİR. TAKSİTLE SİGORTA ANKARA ANONIM TüRK SIGORTA ŞIRKETI Istanbul'da Yeni postahane karşısında büyük Kınacıyan hanındaki idare merkezine müracaat ederek senelik yaptıracağınız sigortaları taksitle yapmaktadır Mütemmim malümat ve sigortaya ait bilümum müşküllerinizin halli çin gişelerine müracaat ediniz. Telefon: 24294 Istanbu! Gümrükleri Satış işleri Müdürlüğünden: | Umumi tesbit eşyasından olan 4206 kilo ağırlığında ve 638 lire kıymetindeki telli telefon makine aksamı fenniyesi. - Müteşehhip lâm ba ve pirinç ve demir vidaların 1 Eylül 936 salı günü saat 14 de İstanbul gümrük dairesindeki satış salonunda satılacağından taliplerir yüzde yedi buçuk pey akçelerini yatırmaları ve satış günü pey akçes makbuzlariyle satışa girecekleri ve eşyanın müfredatı satış müdürlü ğürde bulunan cetvellerde yazılı olduğundan görmek müdürlüğe gelm”'eri ilân olunur. Operatör ÜUrolos Doktor Süreyya Atamal | Muayenehane: Beyoğlu * Parmak kapı tramvay durağı, Roma otelij yanmda 12) birinci kat 3—8 Her gün 15 — 20 ye kadar A laç la e ek İşletme -- Umum * İdaresi < İlânları! Her pazar günleri Haydarpaşa — Adapazarı — Haydarpaş# " İzmit — Adapazarı — İzmit arasında işletmekte olan gezinti tre' W3Ö-—8i— 996 tarihinden it'Biren Tiğvediliştir. Muhterem halki” (798) mii istiyenlerin | (379) malâru ölmak özere ilân olunur 178 MAĞLÜP FAUSTA e — ————— m ——Ş— İece ölümün kucağında birleşmiş! oluyorlardı. Bu vaziyeti seyredenler, ne ka- dar hissiz olurlarsa olsunlar gene — belki de merhametle — titre- mekten kendilerini alamadılar. Belki de başka bir düşünce, bu vakaya şahit olanların zihinlerini işgal ediyordu. Anlaşılmaz bir me- rakla bütün gözler evvelâ Fausta- ya, sonra da Roveniye dikildi. Roveni rengi uçmuş bir halde merakla gözlerini asıl manastır bi- nasrna dikmiş, birşey bekliyor gi- biydi, . Kardinal kendi kendine şunları soruyordu; — Acaba papa neden gelmedi? Parmağında bir yüzükle göndere- ceği murahhas nerede kaldı? Fausta ise şöyle düşünüyordu: — İşte, ikisi ortadan kalktı!. Şimdi Moröver ötekilerini getire- cek! Birazdan daGiz gelirse mese- le tamamdır!.. Yerde yatan iki ölüye baktıktan! sonra yavaş yavaş yerinden kalktı. Muhteşem ve ağır elbisesiyle göze garip bir tarzda görünüyordu. Şimdi o, bir kadın olmadığı gibi kendisine mukavemet imkânı ol- mıyan bir reis de değildi; Fausta İnsanların tesiri altında kaldığı , Mr tuhsuz? ; kat mutlâk bir kuvveti, an es.) ki zaman ilâklarına benziyordu. * Ayağa kalktıktan sonra : gayet tabii bir sesle şunları söyledi: — Şu iki ölünün ruhlarıma dua ve Kardinal Farnezin yaptığı iha- netin günahından affedilmesi için Allaha yalvaralım, diğer hainle- rin de aynı şekilde mahvolmasını istiyelim. İyi biliniz ki onlar da bu suretle ortadan kalkacaklardır... Fausta buraya gelince birdenbi. re durdu. Dudakları bembeyaz ol. komuğ, bütün vücudunu bir titreme > kaplamıştı. Siyahi gözleri yirmi a- dım kadar ileride olan; manastır duvarının üstüne dikildi; kudur. muş, meyus ve korkulu bir sesle mırıldandı: — Pardayan! Bu anda Pardayan duvardan atlamış ve arkasından Sar) Dan- gulem de bahçeye inmiş bulunu- yordu. Pardayan Faustaya doğru ilerlerken, Fausta: — Muhafızlar, bu adamları ya- kalayınız! diye emir verdi. Kardinal Roveni'nin bir işareti üzerine askerler ileri atıldılar. Pardayan elini kılıcma götürü ken: — Madam, görüyorum ki... Keskin bir feryat Şövalvenin sözünü tamamlamasına mani ol- du: Şarl, salibe gerilmiş olan Vi- yolettayı görmüş ve-deli gibi üze. rine atılmıştı... Pardâyan bu vaziyeti gördük. ten sonra sözlerine devam etti? MAĞLÜUP FAUL —... Sizinle daima cinayet iş- ler zamanlarda karşılaşıyoruz! Sen Denizde, Sen nehri kenarında Şart: Katedralinde olduğu gibi... Ümit ederim ki tam vaktinde ye- tiştim, Fausta tekrar muhafızlara ba- gırdı: — Şunu yakalayın, diyorum! Askerler Şövalyeyi çevirdiler Pardayanın karşısına Roveni gel- mişti. Şövalye hemen kılıcını kal- dırdı, tam ilk vuruşu yapacktı ki Roveni'nin hürmetle yerlere ka- dar eğildiğini hayretle gördü. Kar dinal bu esnada askerlere , birkaç söz söyliyerek geri çekildi ve şu sözleri mırıldandığı işitildi: — Emirleriniz nedir? Çabuk söyleyiniz!... Pardayan, bu vaziyetten şaşır. mış: — Acaba ne oluyor? diye kendi kendine soruyordu. Mesele şuydu: Pardayan kılıcını çekerken, Ro. veni'nin gözü; Şövalyenin sağ eli- ne tesadüf etmiş ve işaret parma- ğındaki altın yüzüğü görmüştü Bu yüzük ise ancak Papa Sikst Kent tarafından verilebilirdi. Şimdi, Roveni'nin ve diğer Fa- ustayı terkedecek olanların naza- rında Pardayan, papanın bir veki. liydi! Bu yüzük bundan beş ay ev- vel değirmenci Perettinin Sen Rok değirmeninde, kendisine yaptığı 179 büyük iyiliğe mukabil Şövasyeye verdiği yüzüktü. Roveni tekrar: — Emirleriniz! diye söylendi. Fausta ise: — Bu adamı yakalayınız! Ro- veni, askerler!.. Yoksa hepinizde mi hainsiniz?.. Ne yapıyorsunuz?. diye haykırıyordu. Pardayanın ağzından tesadüfen şu sözler çıktı: — Emrim, şimdilik bu kadının tev<if edilmesidir!.. Fausta, şimdi sapsarı olmuş ağ. zı köpük içinde ve şaşırmış bir hal- de Pardayana doğru yürüyordu; tam bu anda kardinalle hep bir ağızdan ilâhi söylemeğe başladı. lar. Bu ilâhi Faustayı, biraz evvel tıbkı Farnezin duyduğu ilâhi üze. rine uğradığı korkuya benzer bir hisle olduğu yere mıhladı... Söylenen ilâhi papalar için söy. lenen dini bir şarkrydr. f Fausta, ellerini alnında gezdir di. Gözleri etrafa yıldırımlar yağ. dırıyor, adelelerini geren bir titre me bütün vücudunu kaplıyordu... Şimdi kendi askerleri kendisini tu- tuyor, orada bulunan kardina! ve piskoposlar yüksek sesle ilâhiye devam ediyorlardı. Fausta bu vaziyette bile terke demediği vakur bir sesle bağırdıt — İhanet ettiler!.. Hainler .. Bu esnada sebze bahçesi tara. fından bir boru sesi geldi ve arka»