m. 2i AĞUSTOS — 1936 HAYRiYE LiSESi Ana - lik - Orta - Lise . Tam devre z bu yıl gördüğü teveccüh ve rağbetten dolayı ilk sınıflardan itibaren yabancı dil tedrisatına yeni bir ühim bir istikamet verilmiştir. Kızlar kısın: ayrı bir her gün evlerinden aldırılır. İstiyenlere tarifname gön Kayıt için her gün saat 10 dan 16 ya kadar direktörl Olkulumu eiilğtla Nebe e —— — Saraçhanebaşı Horhor caddesi rededir. Mektebin ğe müracaat edilmelidir. Telefon: 20530 HABER — Akşam Postair hususi otobüsleriyle nebari BU TECRÜBEYE TAHAMMUL EDEN YALNIZ Sabah dokuzdan akşam Saat beşe kadar mat, saf ve sevimli bir ten. Gündüz tekrar pudralanmıya ha- cet yol. İşte; havalandırıl. mış yeni Tokalon pudrası. nım garanti muhassenatı bunlardır. Bu cazip hava. landırma usulü, Parisli bir kimyagerin keşfidir. Bu usul dairesinde havası top landırılmış yegâne hafi* Pudradır. Şimdiye kadar yapılan pudralardan ön defa daha saf ve daha ha- fiftir. Bu usul, Tokalon pudrasının o istihzarında naktadır. İşte bu- lik talakası ile kaplar ve yüze tabii bir güzellik ve- rir ve modası geçmiş ve yüze bir makiyaj şeklini vermeden kalın âdi pud- rslardan tamamen başka bir tesir : yapar. Bu yeni Tokalon pudras. yüze ya- pışık kaldığı cihetle buna i “S saatlik pudra, tâbir derler, Artık ne parlak bu- | run,ne yağlı cilt görünmi. yecek, belki rüzgâr, yağ İ murun vı terlemnin icran tesir edemiyeceği mat, saf ve sevimli.bir ten görüne- ——— z > > ÇA Şişesi 60 kuruştur. — Büyük eczanelerde bulunur. yu Sinirli ve ciğerleri zaf olanlar KRON Bunaltıcı sıcaklarda rabat nefes almak ve sinirleri teskin etmek için Losyonunu kullanınız Ciğerleri temizler. Çam ağacının bütün şifai tesirlerini ha zdir. Çam losyonile banyo yoğınız, cilde güzellik verir. Kokular, szale eder. Asabi zafiyetleri geçirir. Ferahlık ve neşe uyam'ırır.. > 337) Askeri Müze Direktörlüğünden : Askeri müze cumartesi öğleden sonra ve pazar günleri sabahtan akşama kadar açıktır. 10 kuruşa girilir. 13 asırdanberi muharebe ettiğimiz milletlerden alman silâhlar ve €$- yaları bir hârp yadigârı olarak burada göreceksiniz. (238) (717) Cedlerimizin silâhlarını ve Necip Bey Diş Macunu Aç karnına bir kahve kaşığı atmdıkta| Kabızlığı defeder Yemeklerden birer saat sonra almır, sa HAZIMSIZLIĞI, mide ekşilik ve yanmalarını giderir. Ağızdaki tatsız lık ve kokuyu izale eder. HOROS mar. kalı ambalajına dikkat. Deposu: Mazon ve Botton ecza def posu, Yenipostane arkası Aşir Ef. Sok No, 47. Yüksek ailelerin ve bilhasse gençlerin lezzet ve kokusunu se »» seve kullandığı yegine diş ma cunudur. Dişleri beyazlatır. mik ropları izale eder. Türk malıdır Her yerde bulunur. Fiatı 15 kuruştur. İ meyveli ve sebze yeti de 1S2ESİ EREL Acele satılık ev | ve bostan Eyüp Arpsemini o mahallesinde Tekke sokağında 22 numaralı altı © dalı yüz yirmi beş arşın bahçeli ahfi ünde türlü elveji tişli biri büyük öteki küçük iki hai vuzlu bir bostan kuyulu ve iki bu” çuk mastira suyu olan on iki dönüm mülk bostan acele satılıktır. stiyenler © mahallede (polislikten mütekait Bay Halile, pazarlık için Kadıköy Vişne sokak 33 numaralı caat, şap bir ev ile bu evin : ye psekzei ez EnE MADEN EZER ILAN İyi türkçe ve fransızca bilen bir türk bayanı daktilo olarak alınacaktır. İngi- İizce bilmesi şayanı tercihtir. İstekliler İstanbul 150 posta kutusuna izahname göndersin ; GECEL - GÜNSEL - KIZ - ERKEK Eski; Inkılâp YUCA ULKÜ LiSELERİ Kuranı ve Direktörü: Nebi oğlu Hamdi Ülkmen Kayıt muamelesine başlanmıştır. Cumartesi ve pazardan başka her gün 10 — 17 arasında okula cektir, el müracaat edilebilir, ğlu, Yi MAĞLÜP FAUSTA sından otuz kişilik bir asker kafi lesi göründü. Hızlı hızlı geliyor. lardı. Fsusta, Dük dö Gizin geldiğini sanarak bağırdı: / — İmdat Dük! imdat! | Kardinal Roveni ise: — Kajetan! diye söylendi. Pa-! pa Sikst Kent hazretleri geliyor-| lar!.. Fausta, lânetle dolu “gözlerini havaya kaldırdıktan sonra başını önüne eğdi, bir heykel gibi kal dı... Bütün bu vaka, Pardayanm du- vardan atladığı zamandanberi he- men birkaç dakika içinde geçmiş- ti. Kendisine hücum eden askerle. rin birdenbire dönerek Faustayı yakalamaları üzrine hayretle kılı. cını yerine koyarak kendi kendine söylendi: — Eğer bu işlerden bir şey anlı. yorsam, zavallı Kolinyi gibi bağır. saklarımı çıkarıp bacaklarımdarn assınlar... Fakat bizim Pikvik e- fendi, Viyolettayı sağ salim bu. lacağımızı söylemişti... Pardayan bunları söylenirken! geri dönmüştü. Bir an birbirine sa- rılmış olan iki ölüyü, çiçeklerle süslenmiş salibi ve oraya bağlı Vi. yolettayı ve oracığa çökmüş, he. men devrilmek üzere olan Şarl: gördü; derhal salibin üzerine atı- larak kuvvetli kollariyle sarsmağa | ve yerinden çıkarmağa uğraştı. Bu sırada, sağ elini havaya kal- dırmış bir ihtiyar karşıdan geli- yor, kardinallerle piskoposlar de- mindenberi söylemekte oldukları ilâhiye daha kuvvetli bir sesle de- vam ediyorlardı. Bunların içinde yalnız Fausta, dimdik, hiç vaziye- tini bozmuyordu. Papa, Faustanın karşısına gele- rek üç parmağını kaldırdı: — Diz çök hain! Kibirli kadın! dedi. Fausta şiddetle cevap verdi: — Hiç bir zamant!.. Bu baş an- cak cellâdın baltası önünde eği- lir! h Bu esnada salibi yerinden çı- karmağa muvaffak olan Parda. yan onu hafifçe yere yatırdıktan sonra Viyolettayı bağlıyan ipleri bir anda kesmiş, başını kızın göğ- süne dayıyarak kalbini dinliyor. du. Şarl Dangulem de kendine gel. miş, gözleri dışarı uğramış bir hal- de Viyolettaya doğru sürükleni- yor ve artık sevgilisinin ölmüş ol- duğunu, kendisinin de öleceğini düşünüyordu. Fakat birdenbire müthiş bir se- vinçle sarsılarak inledi. Çünkü Pardayan: — Yaşıyor! demişti. E'rafına (obakındı, wantosuna bürünmüş olarak ya- tan Leonoru gördü. Fakat onu ta. nımamıştı. Üzerine eğilerek man. kocaman MAĞLUP FAUSTA muş gibiydi. Gözleriyle arıyarak! onu buldu. Ağziyle söyliyemiyor- sa da kalbi mütemadiyen sevgili- sinin ismini tekrar ediyordu: — Leonor!... "Leonor ise, ancak yetişebildiği için kızımın bacaklarını kavramış, ağlıyor, inliyor, ağzından yalnız! bir takım kesik cümleler çıkıyor. du. Bu birkaç saniye içinde on altı senedir söyliyemediklerini söylü-| yor; ara sira durarak kızının ayak- larını öpüyordu. İstırap ve ümitsizlik yüzünden büsbütün azalan kuvvetiyle kızı- nın gerildiği salibi yerinden çrkar- mağa uğraşıyordu. İ Arasıra başını kardınallerin bur lunduğu tarafa çevirerek yalvarı- yordu: — Allah aşkına bana yardım e- diniz!... Size henüz ölmedi diyo- rum... Ben onun annesiyim, ölrcüş| olsa bile onu ısıtır, diriltirim... Merhamet ediniz efendiler!.. Ben şimdiye kadar kızımı görmemiş- tim... Oh! kızım bekle!.. Ben şim- di kuvvetlenir, seni kurtarırım... Zavallı kadın şimdi büsbütün kuvvetten düşmüştü. Dizleri üze“ rine çöktü... Tırnakları salibin alt tarafına gömüldü. Sonra, toprağı eşmeğe başlarken birdenbire aya- ğa kalktı ve kalkmasiyle beraber sırtüstü yere düştü.. Yerinden fırlamış gözleri sabit ve hissiz kızma dikildi... Artık ne- i ıksaraylar — Telefon : 177 fes almıyordu. Kardinal: Farnez, Leonorun yur varlandığını görünce içinden ge len bir hisle, sevgilisinin öldüğü. nü anladı, bacakları büküldü, sü- rüklenerk Leonorun yanına doğru ilerledi... Üzerine eğildi ve derbal doğrularak: — Ölmüş! dedi, Bu öyle bir sesti ki orada hazır bulunan kardinaller bunu işitince başlarını eğdiler. Yalnız beyaz ve siyahlı bir elbise giymiş olan Fa- usta bir heykel gibi yerinden kr- mıldamıyordu. Kardinal bu anda her zaman yanında taşıdığı hançeri çekti. Ko- lunu Faustaya doğru uzatarak hay. kırdı: — Lânet!... Lânet olsun!... Sa- na lânet olsun!... Kendisini Faustaya doğru o şuyor, üzerine atılıyor sanıyordu. Fakat, hakikatte ise yerinden kr- mıldıyamıyordu. Nihayet bütün kuvvetinin tükenmiş olduğunu an- layınca yeisle bağırarak elindeki hançeri göğsüne sapladı. Leono- run yanına yuvarlandı. Henüz yaşıyordu, can çekişme» nin $on kuvvetiyle sevgilisine doğ. ru sürüklendi, onu kollarının ara- sına aldı... Dudaklarını zavallı 8. lünün soluk dudaklarıma yaklaş. tırdı ve tam öepecekken birdenbi- re on nefesini vererek Leonorun üstüne yuvarlandı. İki sevgili böy-