” <7 AĞUSTOS — 1936 Ilk kadın işçiyi ben kullandım! aka söylüyorum: Kadın erkek gibi dmaz, kadının ticarette şansı yoktur! (Baş taralı 1 incide) N Çok ER dedim. Bu id ler varken..,, iş $yle bir havada salladı. Ve t beklemediğim bir geyi ha- iL R iş adan değil mi? dedi: Erkek gi; hş Hu? 8 le yüzüne bakarken o an- e İstanbulda mağazamda ilk vw Abstiran adamım. Tabii Ab-| da Zâmanmda böyle şey olmaz- Hiz De vakit hürriyet oldu bir) Di bir Türk kadı bana | İstedi, Ben de onu tezgühtar| İ çoluk çocuk sahibi olan yanımda çök kaldı. ii “eittenberi kadm erkekten da- e Ünmeğe başladı. Fakat ka- gibi olamıyor. Çok işgüzar » çok açık gözleri çıkıyor, ğe kadar olamıyorlar. Binde bile erkek satıcr gibi ola 1d AE durdu, Sonra birden: bir şey söyliyeyim mi? de m tlcarette şansı yok. Kal Yapalım öyle işler var ki kadr. ana Mizrm. Meselâ bizim (3, Provasına, pijama tecrübe- | Ve kek eiremez.,, . 1 Parmaklarını ucuca getirerek: ra kadın daha az para alır, Olmazı ve kimsenin gönlünü kır- öriüktarın, tezgühter olmadan hel Tâzım, i sa, Sarrafı olması iktiza edi- yor. İçeri giren bir müşterinin hangi tabakadan olduğunu neye geldiğini bilmeli. Çıkarılacak mal istenecek fi- yat da ona göre olur. “Kadm tezgâhtar kadınlarm en 78- Kkilerinden olmalı; çiinkü gelecek kadm müşteri unutmamalı ki çok zekidir. Erkek müşteri de kadından daha kur- nâz ve açık gözdür. Tezgâhtar patronunun menfaatin- den daha ziyade müşterinin menfaati ni korumalı. Bu süretle memnun kalan müşteri tekrar gelir ve başkalarmı gönderir ki bu da patronun menfaati ne uygun olur, Kadm tezgihtarın çok güzel olması HARER — Aksam Postası Zati Sungur ge'di Yeni bir kış programı hazırlıyor Geçen kış İstanbulda muvaffaki. yetli temsiller vermiş olen manyetiz. me, ispirtizme ve İpnotizme müte. hassısı Pr. Zati Sungur, 9 aydır mem. lektin muhtelif yerlerinde yaptığı bü- yük turnesini bitirmiş ve İstanbula gelmiştir. Bir müddet istirahat edecek olan Zati Sungur, mevsim başında burada verceği temsiller İçin yepyeni bir prog ram hazırlamaktadır. çokluk aranmaz lâkin hastalıklı olma- ması şarttır. Kadıların tatlı dilli, güler yüzlü olanları makbuldür. Kadm tezgâhtar da ise bu cihet her göyden evvel arâ- ML. A. Faik Güneri Tayyarelerle haşerelere harp! Amerikanın Atlas denizi sahilinde Mane hükümeti dahilinde tayyareler- den orijinal bir şekilde istifade edil mektedir. Buradali bilyük Oo patates çıktığı vakit mikropları öldürmek üzere tayyyareler tarlalarında hastalık zehirli bir gez neşretmektedirler Resimde böyle bir tayyareyi görüyorsunuz Cocuk hafta: Hediye elan adlarını yazıyoruz 8 ağustos 936 tarihli bilmecemizi halledenler: 3 lira kazanan Birinci: Osman Zeki Nişantaş' ışık lisesi 178, Cüzdan kazanan İkinel: Şevki Galatasaray Orta - köy ibzari 1157. Dolma kalem kazanan Üçüncü: Kemal Beşiktaş Türk A- li mahallesi Köprü sokak 3, Büyük ipekli mendil kazananlar 1 — Feyyaz Türker İstanbul li- sesi 1690, 2 — Sevim Akdöl Beyoğlu 18 inci okul 106. 3 — Aharki Şişli Terakki lisesi 371, 4 — Nuri Gelen -! bevi orta okul 165. 5 — Zülseren Al- tan Fatih saraçhanebaşı 5. Bisküvi kazananlar 6 — Ayten Bağlarbaşı Şetaret sokak 15 Üsküdar. 7 — Halime E- dirnekapı gülgeçmez mahallesi, $& — Hakkı Engin Üsküdar ağa hamam Dolap sokak 20. 9 — Mehpare Lâleli caddesi No. 44 ap. 10 — Şadi Beşik- taş Köprü sokak 3. Atatürkün büyük renkli resmini kazananlar 11 — Tevhide Taksim Osmanpaşa apartımanı 7. 12 — Öktan Turga Şehzadebaşı kemal paşa caddesi ? 13 — Şefika Ateşoğlu Beyoğlu Sen- jül Şeri fransız mektebinde 25, 14 — Halil İbrahim unkapanı salih paşa caddesi 16. 15 — Burhan Sezer Istan bul Tzesi 1701. Şekerleme Kazananlar 16 — Malike Çapx kız muallim İ kak 6.37 — Salâhattin mektebi 345. 17 — Şerafettin Alkan şişhane karakol. 18 — H. İbrahim ge-| mettin 27 inei okul 44. 20 — Orkun. Beşiktaş Vişne zade meydanı 10. Defter kazananlar 21 — Umut Cemil cağaloğlu Hi. lâllahmer caddesi 1, 22 — Mazhar w- laş sarıyer bostan sokak 16. 23 — Neclâ Kansu bukırköy 1 inci okul 1800, 24 — Kenan Arızüç şiş ne karakol 72. 25 — Necmiye Emin- önü orta okulu 333. Kart postal kazananlar. 26 — Salim Adsan şişhane kara- kol. 27 — E. Özek pertevniyal lisesi 28 — Jan bıçakçı Beyoğlu Rum ku- tolik mektebi 107, 29 — Cahit Olcay perteyniyal lisesi 195. 30 — Serap Bâra Beyoğlu tozkoparak cami so- kak 4. 31 — Ahmet akoğlu şişhane karakol, 32 — M. Belgin 44 üncü o- kul 389. 33 — Recep Suner Malatya 29. 34 — Süzan Bâru beyoğlu tfozko- paran cami sokak 4. 35 — Berç oğlu samatya müdafani milliye saddesi 52. 36 — Bedia balat lonca ebe so - kalyoncu pangaltı şafak sokak aydınbey “«p. 38 — Rabla yavuz saraçhane bişi serezli sokak 4. 39 — Kenan 193, ZAYI — Yüksek ticaret mektebin- den aldığım 6/9/1931 tarihli vesikamı kaybettim, Yenisini alacağımdan eski- sinin hükmü yoktur, 362 Mehmet Nureddin ZAYI 1935 — 36 ders senesi (o sönünda Beyoğlu 3 ncü ilk okuldan almıs ğum diplomamı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Beyoğlu 3 üncü ilk okuldan mezun No. 235. N rine sarararak ellerini bir; birine kilitledi: — Ah! zatı mukaddesleri ne mühim bir söz söylediniz! — Ağzımdan kaçırdım... Bir daha söylemem... Farzediniz ki hiğ bir şey söylemedim... Eğer bil- seler... Devam ediniz dostum, sizi bekliyorum!... ,, — Evet efendimiz, bu fevka- *âde vak'adan istifade etmek lâ zımdır. Papa gözleri parlıyarak sor — Ya Giz? . — Dük dö Giz maiyetiyle be- , Taber bu toplantıda bulunacaktır. tam sırasında haber verecek” « Ona kimin haber vereceğini biliyor musunuz? Ben, mukaddes Peder!... * Papa merakla anlamamış gibi Yaparak; — Ey! dedi. — Neyse bu haberi ona ver- Miyeceğim ve bu suretle de plân Yarım kalacak!... - Kent ellerini havaya kal- — Allahım, kısa bir an bizden ayrılmış olan Roveni kulunu tam Zamanmda yanıma getirerek hem i ve hem de kiliseni büyük bir taadete kavuşturdun!... Papalık tacr bu asil başa, nekadar da Yakışacak... Papa, bunları söylerken için - i MAĞLÜP FAUSTA den de şunları geçiriyordu: — Ah hain, münafık... Kardinal: i — Fakat, asıl mesele zatr akdes- lerinin bu işe muktedir olup ola- mıyacaklarıdır. — Dostum, emin olunuz ki bu iş için lâzım gelecek kuvveti Alalh bana verecektir. Esasen bu iş için kullanabilecek kuvvetli ve itimat edilir adamlarım vardır... Oreya mükemmel bir heyetle beraber ge- leceğim... — Mukaddes peder şunu da bil. sinler ki, sırf benim sayemde 8iz- den ayrılmış olan kardinal ve pis- koposların bir çoğu tekrar zatı ak- deslerinize dönmüşlerdir. Sizin söyliyeceğiniz birkaç kelime hep- sinin o kadını terketmelerine s6- bep olacaktır... — Çok güzel!... Yalnız bu top lantı nerede yapılacaktır?... Paris- te mi? — Çok şükür ki Pariste değil, oradan oldukça uzak bir yerde, Ligörlerin gelemiyeeğci tenha bir yrede, Monmartr manastırında, — Pek iyi!.. Size daha evvel bir adam göndereceğim, o size benim namıma bir takım talimat verecek- tir... Adamımın manastıra kolayca girmesini temin ediniz! — Onu nasıl tanıyacağız, — Parmağında, size vermiş ol- duğum yüzüğün bir eşi bulunacak" lenbevi orta okulu 3—A, 19 — Selâ- MAĞLÜP FAUSTA 165 Roveni dikkatle karşısındaki- ni süzerek cevap verdi: — İnşallah üzerimizden da- ba uzun müddet eksik olmaz ve ki- lisemizin menfaatlerine hizmet e-: dersiniz! Fakat ihtiyardaki görülen bit- kinlik bu sözleri pek de tasdik et- miyor gibiydi. Papa oranzlarını kaldırdı: — Altı ay! Yalnız altı ay, Rove- niciğim... Daha altı ay yaşıyabile- ceğim... Fakat o kadar çok işlerim var ki... Bir de sizin dahil oldu- ğunuz o gizli cemiyet... Kardinal yalvarır gibi mırıldan- dı: ü — Mukaddes peder — Hayır, bunu size çatmak maksadiyle söylemedim... Gerek siz ve gerkse arkadaşlarımız, be- nim kusurum yüzünden böyle bir işe girştiniz... Ben biraz sert dav- randım ve böyleikle iyi bir iş ya- pıyorum zannetmiştim... Ne ise ar- tık bundan bahsetmiyelim!... Ni- hayst siz döndünüz, dolaştınız tekrar bize avdet ettiniz ve sizin gibi şeytana uymuş olanlar da bi rer birer dönüyorlar... Nihayet Al Tah huzuruna çıktığım zaman, düşmanın bücumlarına uğradımsa da, kilisenin işlerini gayet dikkat. li ve ehil birisine bıraktım, diye- bilirim... Kardinal Roveni bu sözleri işi tince titredi ve daha büyük bir dikkatle papaya bakmağa başla» dı, Sikst Kent sözüne devamla: — Benim yerime geçecek zat... Şiddetli bir öksürük sözünü kes- ti, papa o kadar ıstırap çekiyordu ki, kardinal bir adam çağırmağa mecbur oldu. Fakat papa onu bir işaretle tekrar dışarı çıkarttı ve öksürük dindikten sonra: — İşte bak! diye devam etti, görüyorsun ya... Demin altı ay de- miştim, şimdi; biraz fazla söyledi. ğimi zannediyorum... Artık ken- dimden bahsetmiyelim... Asıl me- sele ben ölmeden evvel şu gizli cemiyeti ortadan kaldırmak ve pa- palığa lâyık adamı bulmaktır... zatın başlamış olduğum iş kavraması ve onu sona erdirmesi lâzımdır. Papa titriyor gibi duran Rove- niye kısa bir bakıştan sonra tek- rar söze başladı: — Benim yerime geçecek olan şahsı tanırsınız, arkadaşınızdır, hattâ en samimi dostunuzdur... Zi- ra bu dünyada insana kendi nef- sinden daha samimi dost buluna- maz. Roveni sevincinden sarararab kekeledi: — Oh! Mukaddes peder!.. — Sus!.. Kendi yerime geçirmek için seni tayin ettiğimi açıkça söy- lemedim, yalnız senin en aziz dos-